- Hayır, anlamıyorsunuz! Ama o direğin dibindeki! O var ya, söylediklerimi tamamen anlıyor, çünkü bugün hep onun için söylüyorum!
Onlar bu mertebede olmadıklarından anlayamıyorlardı. Hakk’ta fani olan Hakikat-i Muhammediye’nin 33 direğinin dibinde sıfat mertebesinde bulunan Musa efendi için söylenmekteyim deniyordu.
“Direğin dibindekinin hâli perişan Onun burada olduğunu güzel Sümbül Efendi nereden biliyordu? Bunca tahsil, bunca medrese hepsi nafileydi burada. Burası vahdet denizinin dalgalarıyla çağlayıp duruyordu.”
Uluhiyet - Hakikati Muhammedi mertebesinde benliği kalmayan Musa Efendinin kendi ortada kalmamıştı. Burada Vahdet-i Birlik hükümleri hakimdi… Her bir eşyanın istidatı neyi gerekiyorsa, buradan ifaza edilip Hak’kı veriliyordu.
“O andan itibaren Musa bin Muslihuddin, Sümbül Efendi'nin eteğine sıkıca tutundu, ondan aldığı Allah'ın ilmiyle tasavvuf denizine daldı, Allah'ın nice manevî nimetlerinden nasibini aldı. Genç medreselinin gönül toprağına ilâhî aşkın zerresi düşmüştü. O bir zerre aşk, dünyalar dolusu cevherden daha iyiydi. Şimdi medreselinin can sazı bir acaip nağme ile inliyordu ”
Etek, aşağı sufli yani Şehâdet âlemdir. Musa Efendi Şeriatin hakikatine tutunmuş… Ölmeden önce ölüp, hayal ve vehim uykusundan uyanmıştır.
“Bir gün Sümbül Efendi, dervişlerini çetin bir imtihana tâbî tuttu. Onlara dedi ki:
- Ey bir avuç topraktan ibaret olan canlar! Âlemi siz yaratmış olsaydınız nasıl yaratırdınız?”
Burada yaratma kelimesi kullanılmış. Hikayeyi yazan kişinin anlayış ve görüşü de olabilir. Kullanıldığı gibi alırsak ikilik ifade eden bir sorudur. Kasıtlı olarak bu şekilde de sorulmuş olabilir… Soru itibari ile Tenzih mertebesini ifade etmektedir. Toprak “Hikmet” demektir. Âlemin yaratılışının (halkedilişinin) yerli yerince düşünülmesi istenmiştir.
Bu suale ne denir ki? Her derviş kendi gönlünce cevaplar sundu. Ne var ki hiçbiri Sümbül Efendi'nin arzu ettiği cevaba muktedir olamadı. Sıra Musa Efendi'ye geldi ve yüzünde elmaslar oynaşan Sümbül Efendi tatlı bir tebessümle:
Her derviş bulunduğu mertebe itibari gönlündeki ilâhı ile cevap vermiştir. Sümbül Efendi istediği cevabın Musa Efendi den geleceğinden emindi.
Dostları ilə paylaş: |