Yukarıdaki cevap gerçekten hiçbir şey ayırmaksızın bütün “ef’âl âlemi içinde” her yönden geçerli midir?
Bu soruya bizzat yaşadığım bir hâli anlatarak cevap vermek istiyorum. Bir gün pazara çıkmak zorunda kaldım çünkü aslında çok yorgundum ve pazar cümbüşünden de pek hoşlanan birisi değilim.
O kadar yorgundum ki bazen ben bedenen çok yorgunken ruhum sanki daha kolay açığa çıkıyor.
Neyse pazar yerinin bütün o kalabalığı, o teyzeler amcalar, sebzeler meyveler, renkler, sesler biranda hepsi sâkinledi; çok garip bir andı.
Ve ben bu hal ile öylece tam yolun ortasında kalakaldım. İçimde tarifsiz bir sevgiden başka bir şey kalmadı. Öyle bir hal idi ki bu; içimden, derinden herbirinin boynuna atlamak öpmek ve kendime alıp içime çekercesine sarılmak geliyordu. Çok şiddetli bir hal idi ve o anda çirkin olarak benim gözüme gözüken hiç bir şey yoktu, gözüken şeylerin hepsi çok güzeldi.
Bu hal bir süre sürdü, ondan sonra şükür ki normale döndüm, yoksa gerçekten gidip birilerine sarılabilirdim belki.
O anda nereden bakıyordum acaba diye düşününce;
Benden ben bakıyordu yine bana herhalde, yoksa nasıl bu kadar sevsin…
Kısaca bu hal bürün ef’al alemi içinde sadece o anda benim hallendiğim bu hal ile geçerlidir, seyrettiğim ve benden farklı olanlar için bu geçerli değildir çünkü onlar her an ef’al aleminin farkı içerisinde ancak faaliyet sahası bulmaktadırlar.
Dostları ilə paylaş: |