Öm… Er….. (06/09/2012)
Selâmün aleyküm.
Rabbimize sonsuz hamd-ü senâlar olsun, salât ve selâm O'nun habibi olan efendimiz (s.a.v.) e ve onun âl ve ashabına olsun.
Efendim zor bir soru sormuşsunuz ama acizane cevaplamaya çalışalım inşaallah, bizim gibilerin ne seviyesi olabilir ki. Bir şeyler söylemek gerekirse insanların hadsiz hesabsız servetleri de olsa sıkıntıları asla bitmez. gönülden çıkarıp atmadıktan ve gemileri yakmadıktan sonra da bu yolda yürünmez. Diğer mevzulara gelince fazla rüya gören biri değilim. fakat dediğiniz gibi bu not alma hususunda çok haklısınız. buna defalarca şahit oldum ve her zaman gönle gelen ma’nâları tekrar hatırlamak mümkün olmuyor.buna birkaç misal verecek olursak,
Bazen bir kitaptaki bir cümle, bazen dinlediğim bir ezan, bazen bir şarkı sözü, bazen, bir âyet veya hadis meali bazen de bir sohbette geçen birkaç söz beni derinden etkilemiş ve gönlümde sayısız ma’nâlar meydana getirmiştir. bunları bazen ifade etmiş bazende ifadede aciz kalmışımdır. içim ma’nâ ile dolu olduğu halde söyleyecek söz bulmamışımdır ve bol bol ağlamakla zevklenmişimdir meselâ mesnevide bir beyitte şöyle diyor :ki:
"Ya rabbi kullarını kınamak senin hakkındır, çünkü kusursuz olan ancak sensin" bunun hakkında gönlüme o kadar çok şey geliyor ki yazıya dökülse ifade etmekten acizim. veya bir şarkı var şöyle:
"uyku girmez gözüne yari esmer olanın" diye bunu dinlediğimde yari esmer olanın gözüne uyku girmezse yari Allah olanın gözüne uyku nasıl girer diye uzun uzun ağlamı-
29
şımdır. Veya insanların birbirlerine benzememesi milyarlar-ca insanın değişik tipte olması, ama yine Cenâb-ı hakk'ın ikiz insan yaratması ve bunları ayırtetmekte çektiğimiz güçlük, ya insanlar hepsi birbirinin aynı olsaydı!.
Veya ezan-ı muhammediyi dinlerken bazen o kadar güzel ve değişik ma’nâlar gönle geliyor ki yazıyla ifade edilemez.
İşte bunun gibi çok değişik ma’nâlar gönle doluyor istiyorum ki karşımdaki kimse de benim gibi hissetsin de dertleşelim ama bakıyorum derdimi anlatacak birisini bulamıyorum.
Gerçi bu ma’nâları başkalarına anlatmaktan kendi kendine anlatmak daha tatlı geliyor. Bazı sevdiğim insanlara veya bu gibi şeyleri sevenleri görünce onlarla paylaşmak istiyorum. Velhasıl bu duygularıma cevap bulabildiğim kitaplar, Mesnevi, Fususu'l-hikem ve Şazeli meşayihinden Ataullah İskenderi nin tasavvufi hakikatler isimli kitaplarıdır.
Bunları okuyunca gönlüm huzur buluyor. ve sizin derslerinizi de internetten bulup dinleyince işte derdimin çaresi buradadır diyerek kapınıza geldim.
Nusret Baba'nın gönül ve aşk isimli kitabında şöyle diyor:
"akıl rehberi sana terziyi bulur, gösterir. ondan sonra aklını boşa, çünkü sana lüzumu yoktur. ölçüyü verecek sensin, terziye senin vücûdun lâzım...."
Elhamdülillâh terziyi bulduk, dilimiz döndüğü kadar ölçüyü vermeye çalıştık, bize uygun elbiseyi giydirir inşaallah...
Affınıza sığınıyor ve hürmetle ellerinizden öpüyorum..
-------------------
Terzi Baba. (29/11/2012)
Hayırlı akşamlar Ya… oğlum. Hâlini güzel anlatmışsın hakkında hayırlı olsun İnşeallah. Bu işler oldukça nâzik ve
30
zor işlerdir. Oralarda bizim başka evlâtlarımız ve cemaati-miz yoktur bizim işimiz tefekküre dayanır oldukça zordur yalnız başına nasıl yapacaksın. İstersen bir daha düşün sana yakın oralarda başka bir gurup varsa onlarla da ilgilenebilirsin. Bende epey yorgunum ve ayrıca çok meşgulüm seninle çok fazla meşgul olamam.
Verdiğin değer için sağolasın. Ancak bu uzun bir koşudur ömrüm yetermi yetmezmi onu da bilmiyorum. Bulunduğun eski yerdeki konumun ne idi derslerinde nereye kadar gelmiştin bizim seyrimize uygunmu değilmi bunuda bilmiyorum. Şimdi şöyle bir şey yapalım internetten (14 irfan maktabi ve hakk yolunun seyr defteri şerhi) olan kitabı indir oku bakalım sizin çalışmalarınızla ilgilimi veya değilmi ona bir bak. Sonra bana bulunduğun yeri bildir bir deneme çalışması yapalım. İnşeallah hayırlı olur.
Balkondaki müşaheden oldukça ilginç güzel bir hal olmuş. Hayırlı olsun. Daha evvelki zuhuratında güzel bu tür görüntüler genelde kişinin iyi ve temiz hayalinden kaynaklanır fazla üzerinde durulmaz tabii ki güzeldir şöyle diyeiliriz, (Hakikat-i Muhammedî'nin muhabbetinin gönlüne girmesi) şekliyle değerlendirilebilir. Ancak bununda hakikat-i, gerçek tevhid ilmiyle olur. Buda oldukça çaba isteyen, klâsik bir tarikat eğitimi ile değil, gerçek hakikat ilmi ile olur, bunun içinde kişinin eski şartlanmalarından ve hayat anlayışının bazılarından ayrılması gerekebilir.
Mevzular hakkında başlarda, şüpheye düşmemesi gerekir. Gerçekten nefsi ile, bire bir savaşması gerekir, hayal âleminden gerçek âleme geçmesi gerekir, ve benzeri bir çok konu da fikri inkılâplar yapması gerekir. Bütün bunların oldukça zor işler olduğunu baştan bilmemiz lâzımdır. Ancak bütün bu zorluklarına rağmen tabii ki birçok özellikleride vardır. Bu hususları göz önünde bulundurarak tekrar kendini bir dene ona göre tekrar bir karar ver ondan sonra ne yapacağımızı kararlaştırırız İnşeallah. Bu arada internetten (Peygamberimizi rû'ya-da görmek) isimli kitabımızıda indirip okursan faydalı olacağını zannediyorum. Öğretmenliğin verdiği zâhiri tecrübelerden de yaralanmak
31
mümkündür. Cenâb-ı Hakk hertürlü işlerinde kolaylıklar nasib etsin bunda da bir hayır vardır. Selâmlar hayırlı cum 'âlar olsun hoşça kal. Terzi Baban.
-------------------
Ya… Gö…. Sohbet dinleme (29/11/2012)
Hayırlı günler kıymetli babacığım. Şu anda benim mürşidim sizsiniz. Önceden kadiri tarikatı munsubu, Şıh Ah… e Dö… da mûkim mürid idim. 10 yıl birlikteliğimiz oldu. Her gün görüşürdük ve birlikte umreye de gittik. Belli birikimlerden sonra gönlümden düştü. Aşağı yukarı 7-8 aydır yanına gitmiyorum. Kendiside arayıp sormadı. Tamamen koptuk ALLAH Teâlâ beni size yönlendirdi. Hatta balkonda oturur ken sizin ruhaniyetiniz geldi. Benim ruhum, sizin ruhaniyetinizin elini öptü. Size, beni evlât kabul eder misiniz diye sordum. Siz kabul ettiniz ve ruhaniyetiniz gitti.
BEN, 57 yaşında, emekli öğretmenim. İnsanlarla iyi ilişki kurmayı isterim. Ama insanlar, kendi menfaatlarından başka bir şey düşünmüyorlar. Şuan kendimi, size bağlı hissediyorum eğer zâhiren de kabul ederseniz. İnşaallah kendimi tanıtabildim. tlf. um 0 505 000 00 04 çaldırırsanız döner ararım konuşuruz. Amacım HAKK Teâlâ’ya vasıl olmak gerisi teferruat efendim. Hoşça ve selâmette kalın sevgili Babacığım.
-------------------
Terzi Baba. (29/11/2012)
(Gerçek derviş olamadım işte ben buna yanarım...)
Aleyküm selâm Hi… kızım şahsıma gösterdiğin iyi niyetin için teşekkür ederim sağolasın Bahsettiğin Fa… efendiyi yakından tanırım ve severim oda bizi tanır ve sever, sağolsun dergisinde bizlere de yer veriyor. Sen orada yoluna devam et bizim kitaplarımızı da vakit bulduğunda okumaya devam edersin, zuhuratın güzel cenâb-ı Hakk yolunda başarılar nasib etsin İnşeallah. Hoşça kal Necdet Ardıç, Terzi Baba.
32
-------------------
Ke… Hi….
Selâmün Aleyküm Terzi Baba. Umarım iyisinizdir? Ben Ha… Uş… Tarikatı Pir Hacı Fa… Nu… Efendiye bağlıyım. Sizin yazılarınızı dergimizde okuyorum aslında sizi oradan tanıyorum. Hatta merak edip sizi internetten bile araştır-dım. Bu arada yazılarınız harika resmen sır veriyorsunuz Hay esmâsında ders çekerken, başka okunması gereken âyetleri yazmışsınız. Yazılarınızı gerçekten çok seviyorum hatta elime geçtiğinde sizide aklımdan geçiriyorum. Ama uzun zamandır okumadım. Neyse kusuruma bakmayın çok yazdım ama nedenini bilmiyorum sadece duygularımı ifade etmek istedim. Neyse ben sadede geleyim. Aslında bir kaç gün önce sizi rüyamda gördüm.
Ben böyle bir evdeyim evin önünde uzun sonu görünmeyen masmavi bir deniz. Siz kırmızı bir bisikletle o denizin içinden çıkıp çkıp geliyosunuz üzerinizde de postacı kıyafeti var. Sürekli gelip gidiyosunuz ama denizin içinden çıkıp bisikletle geliyosunuz hep bir şeyler söylüyosunuz. Sonra ben sizi tanıdığımı anlıyorum yanınızda birkaç adam var onlara bir şeyler anlatıyosunuz. Ben yanınıza geliyorum diyorum ki!
AAA ben sizi tanıyorum siz Necdet Ardıç’sınız sizi internette gördüm dergide yazınızı okudum, diyorum hangi meşayihe baglı oldugumu söylüyorum. Sonra diyorum ki siz ne kaadar güzel Kur’an tilâveti yapıyorsu-nuz nasıl bu kadar güzel sohbet veriyorsunuz? Bunu nasıl yapıyorsunuz dedim? Siz bana elinizi yukarı kaldırarak: Ooo o işi hiç sorma çok sırlı, çok zor herkes anlamaz ma’nâsına gelen sözler söylüyorsunuz. Kusura bakmayın zamanınızı aldıgım için. Allah (c.c.) a en güzel dostunuza emânet olunız duası ile..
Nedenini bilmiyorum ama bu rüya gün boyunca hattâ sürekli aklımdaydı. Sizi aradım ama sonunda ulaştım rüyayı anlatınca size rahatlıyacagımı düşündüm sizin gibi bir zat-ı muhteremi tanımak istiyorum öz geçmişinizi okudum ama
33
sizde sanki manevi sırlar dolup taşıyor. Sizden sanki ilim akıyor, ben sizi tanıyıp faydalanmak istiyorum?
-------------------
Terzi Baba. (07/12/2012) (2 soru)
Hayırlı cum'alar Ya… oğlum. Namazlarına niyet ederken, bence artık o kadar teferruata girme. Eğer Câmide cemaatle kılıyorsan, Meselâ öğlen namazının farzına duracaksınız. Niyet ettim öğlen namazının farzına "uydum Efendimize, uydum hazır olan İmama" dersin sebebini sorarsan, namazın zâhirini imama uyarak, bâtınını da efendimize uyarak kılmış olursun böylece İmamın namazda ki olabilecek gafletine uymamış sadece suretindeki hareket-lerine uymuş olursun.
Çünkü sadece zâhiri imama uymakta sakınca vardır, İmam beşeriyeti gereği herhangi bir dünyalık sıkıntısı varsa, hem namaz kıldırıyor, hemde aklında dünyevi düşünceleri varsa, böylece kişi aynı zamanda onun düşüncelerine de uymuş olacağından, imamın düşünce istikametinde kalmış imamın dünyevi haline karışmış olur, o zaman kendini bulamaz. Bunun çaresi “bâtınen, uydum Efendimize zâhiren hareketler düzeyinde, uydum imama,” demek daha uygun olur.
Çünkü Efendimiz aynı zamanda, İmamların imamıdır. Yalnız namaz kılarkende, "niyet ettim öğlen namazının farzına uydum Efendimize" demen her halde yeterli olur. bahsedilen zatlar sıfatlar ise, ilmi konulardır, yeri geldikçe kişinin idraki o halleri anlamaya başlar.
Bu hususta bir şey daha söyleyeyim eğer, kazaya kalmış borç namazların varsa sana onları sünnet namazlarından istifade ederek nasıl kılacağını tarif edeyim öylece onlarda yavaş yavaş ödenmiş olur.
Diğer oluşan hadiseye gelince Bunların üstünde fazla durma, bir rastlantı da olabilir bahsettiğin gibi o kimse de olabilir ancak gönlünden aldığın her cevaba da kâni olma içine hayal ve vehmin karışması az da olsa muhtemeldir,
34
gör geç. çünkü devamlı o gördüğün şeyler ve manzalar seni oyalar. Hayır olsun dersin, geçer gider, bir anı olsun diye belki yazar unutulmasın diye kaydedersin, güzel bir haldir ancak bunlarda dışarıda olan hallerdir ve geçicidir. Biz bunlara pek iltifat etmeyiz hayırlısı olsun der geçeriz. Ancak yapılacak şey şudur. Bize lâzım olan bu muhterem zatların mânâ'larıdır. Efendimizin dört halifesi vardır. bunların ahlâkları olan hakikatlerinin bizde bulunmaları Lâzımdır. Onlarda "sıddıkıyyet, farukiyyet, Nuriyyet ve her yönden vechi kerîm" olmaktır. Bunların hepsinin mânâ'ları bir Hakk yolcusunda olmaları lâzımdır.
Üç kişi gördüğüne göre bunlardan "vechi kerim Ali (k.m.v.)" eksik demektir. Birincisinin isim tespiti olmuş gibi olduğundan şimdi sende gelişen hasletin sıddıkiyyet olduğu muhtemeldir diyebilirizki bu dahi başlangıç için oldukça güzeldir. Eski şeyhe ve arkadaşlarına itibar etmemen artık onların yetersiz olduğunu zâten göstermektedir. Cenâb-ı Hakk bu hakikatleri idrak eden kimselerden eylesin İnşeallah Herkese selâmlar hoşça kal Efendi Baban.
-------------------
Ya…. Gö….. (07/12/2012) (2 soru) (bilgilenme)
Hayırlı Cum’a lar Babacığım. Verdiğiniz dersi aksatma dan Rabbimizin izniyle yerine getiriyoruz. Allahu Teâlâ hayırlara vesile kılar İnşaallah. Babacığım müsaadenizle 2 Şey soracağım. 1-namazlara şöyle niyet ediyorum. Niyet ettim Allah için, Zâtın dan, sıfatına. Sıfatın dan Zâtına, Hakkani vücudumla ...................namazının, 2 rekat sünnetini kılmaya. Bismillâh-lâ ilâhe illâllah-Allahu Ekber. Bu şekilde niyete devam edeyim mi. 4 yıldır şeyhimin telkiniyle başladım bu niyet şekline.
2- Medinede 1 evvelki ramazanda, yaşadığım bir anı. İftardan sonra otelde otururken, içime Ravzaya gidip teravihi bekleme isteği geldi, ama çok şiddetli. Hemen abdest tazeleyip çıktım, ama görünmez bir güç çekiyor. Hedefte Rasûlüllah ın kabrinin doğu tarafındaki duvarın kenarı. Bu kalbime tekin ediliyor, bir yandanda sürükleniyo-
35
rum o tarafa. Giderken Şeyhi, arkadaşları da görüyorum ama içimde onlara hiç itibar etme yok devam edip gidiyorum. Oraya ulaştım 3 pîri fâni orada taburede oturu-yorlar. Kıyafetleri tam Arap kıyafeti ve beyaz renkte.
Ben yanlarına varınca ayağa kalktılar taburelerini aldılar en uzun olanı bana, “geldin mi?” dedi, “evet”, dedim. Buraya otur dedi ve kendileri her biri bir tarafa gittiler. 2 si caminin içine, benimle konuşan karşıdaki cemaatın içine gitti. Ben oturdum ama şoktayım ve anlamaya çalışıyorum.
Ezan okundu hâlâ şoktayım. 4 rek’at sünneti kıldım hâlâ anlayamadım. Böyle anlayamadığım durumlarda Rabbime sorarım. Hatırladım ve sordum “Rabbim bu zat kim,?” cevap “Ebubekir.” ve bu haleti ruhiyede ravzada bir teravih kıldık. Babacığım bu olaydan ne anlamam lâzım bir zahmet aydınlatır mısınız.? Selâmlar. Hürmetler efendim.
-------------------
Terzi Baba. (08/12/2012) “Teşekkür.”
Hayırlı akşamlar Ya…. oğlum. Yaşadığın hadise dikkat çekicidir. Bu yollar oldukça tehlikelidir. Nice haller vardırki sureta Rahman’dan görünür ancak içi tamamen süfliyyattır. İşte senin de içinde bulunduğun halin bir kısmı öyle imiş, üstünde bir kısım süfliyyat varmış, gönülde olan ilmi deprem ile, (Hakk geldi batıl gitti) hükmüyle seni farkettirtmeden tesirinde tutan süfli gücün uzaklaştığı anlaşılıyor. Derslerine bu şekilde devam edersen diğer kalıntılarıda İnşeallah giderler, ve bir daha yaklaşmazlar. İşlerin kolay gelsin gönlün açık olsun. Herkese selâmlar hoşça kal Efendi Baban.
-------------------
Ya… Gö…. (07/12/2012) “Teşekkür.”
Bizi aydınlattığınız için allah (c.c.) razı olsun Babacığım. Birşeyi söylemeden geçemiyeceğim. Sizin derslerinize başladığım anda vücûdumda bir deprem oldu. sanki kendimden geçer gibi oldum ve sağ ve sol omuzlarımdan siyah iri bir varlık gibi bir şey havalanarak çıkıp gitti.
36
Bir anlam veremedim, azda olsa vücûtta bir rahatlama oldu. Hayırlı, huzurlu. bereketli bir gece olması dileğimle.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtühü.
-------------------
Terzi Baba. (05/06/2013)
Hayırlı akşamlar Ab… oğlum yazın güzel olmuş sağolasın ellerine gönlüne sağlık. İndirip kaydettim. Cenâb-ı Hakk daha nice güzelliklere nâil eylesin İnşeallah. Herkese selâmlar hoşça kal, Efendi Baban.
-------------------
Ab… Ve… Efendi babama doğru seyir, ve efendi babamla.
Âlemlerin Rabbi Allahü Teâlâ hazretlerine hamdü senâların en güzeli. Sultan-ı Kâinat Ahmed Muhammed Mustafa’ya ve onun tertemiz ehlibeytine selâtu selamlar ve onun yolunda hakikatin ve marifetin pınarlarından kana kana içenlere gönüller dolusu selâm olsun….
Karanlıkların kol gezdiği, zulmün ve cehaletin gölgesinde insanların helâktan helâke koştukları bir dönemde kâinatımızı aydınlatan, karanlıklara bir güneş gibi doğan Bedrud Duca (s.a.v.) Efendimizin nuruyla nasıl ki âlem aydınlanmış, zulumattan kurtulmuş ise, zamanımızda bozulan yolun, yitirilen hakikatin ikmali ve rayına oturtulması Efendi Babamızın eliyle olacağını, hakikatin terzisiyle (Terzi Baba) insanlara hal elbiselerinin dikileceğini gönlümüzle müşahade etmekteyiz…
İdris nebi hulle biçer,
Diker Allah deyu deyu,
Altındandır direkleri,
Gümüştendir yaprakları,
Uzandıkça budakları,
Biter Allah deyu deyu,
37
Fakir İlkokulu ka…. de okudum. İmam hatip lisesini ka…..nin Pı…. ilçesinde bitirdim. O yıllarda kendisi oldukça muhterem halkın sevgi ve saygı gösterdiği bir hocaefendi ile tanıştım. Âlim, fakih konularında geniş bilgiye sahip bir zattı. Bu konuda kendisinden istifade ederek şer-i fıkh-i konularda, ilim öğrenme imkânım oldu. Hakikat ve marifet konularına gelince ise, fakire yönelerek.
“Evlâdım gerçek ma’nâ da, işinin ehli, menâkıbe sahibi zatlara ulaşmak ve bulmak, çok mühim bir mesele haline geldi, sana tavsiyem o dur ki, ne zaman böyle bir hakikat ehli zâtın alâmetlerini ve işaretlerini görürsen, ve de ona ulaşırsan tereddüt etmeden ona tabi ol ve böylelikle gerçek ma’nâ da, Allaha erenlerden ve vuslat edenlerden olasın” buyurdu..
Çok sevdiğim ve değer verdiğim bu hoca efendinin işareti üzerine birçok zevat, hoca efendi, şeyh efendi ile istihare ve istişarelerimiz oldu.
2002 yılında ehli şeriat ve ehli tarikat makamatında yol almış bir mübarek zat ile tanıştım. Birçok sohbetlerimiz ve konuşmalarımız oldu. Kendisinden oldukça istifade ettim. Bir Çarşamba günü yanımızda kimse yok idi. Hacı mu… efendi ve fakir beraber halvetteydik. Bir an gözlerini kapadı ve fakire.
“Evlâdım sana müjdeler olsun ki, birçok hizmeti Allahu Teâlâ Hazretleri sana nasip eyleyecek ve kelime-i tevhid sırrına vakıf olacaksın” dedi.
“Senin vesilenle birçok insan doğru yolu ve hakikatı ilâhiyi öğrenecek” buyurarak kesin ve kat-i bir sözle.
“Hiç şüphen olmasın ki bu dediklerim gerçek olacak” buyurdu. “şimdi sen gerçekleri araştır, öğren ve aramaya koyul” dedi.
Biz de bu zatı muhteremin işareti üzerine gerçekleri bulmak, hakikate vakıf olmak ve yaşamak için seyrimizi başlatmış olduk.
38
2003 sonbaharında Seyyid Ma… Hazretlerini (k.s.a.) duymak, işitmek ve onun dersini almak nasip oldu. Bu üstadı muhteremin maneviyatından istifade edip şeriat ve tarikat mevzularını anladım. Üstadın ahir ömrüne yetiştiği-miz için kendisinden tam ma’nâsıyla istifade edemeden üstadı muhterem hakikatine döndü. Fakir için asıl çile o zaman başladı. Ma…. hazretlerinin vefatıyla ma’nevi dünyamız allak bullak olmuş nereye ve kime gidebileceği-mizi bilemez halde kalmış idik.
Ne bir ma’nevi işaret ne de bir zuhurat bir iz görünmüyor idi. Şeriat, tarikat hakikat ve marifete nasıl ulaşılmalıydı. Nasıl idrak edilmeliydi, hangi ustada bu sırlar gizliydive hangi ustanın elinde şekil alınılmalı ve biçime girilmeliydi. Hak Teâlâ hangi nefesten hangi gözden bugün Hak benim gerçek benim buyuracaktı. Bu zifiri gece öyle bir geceydi ki ma’nevi işaretlerin, müşahedelerin yerini ma’nevi sıkıntılarla geçen geceler almıştı.
Allah’ım diyordum. Başka bir şey diyemiyordum ve bu karanlık gecelerde kendi halime rücu etmeyi sâkin ve sükun bir yaşama geçmeyi düşündüm ve bunu tercih ettim.
Herşeyi bir kenara bırakmış ve artık hiçbir şeyle ilgilenmeyerek, helâline helâl, haramına haram, deyip herşeyi oluruna bırakmış halkla olan ilişkilerime de ciddi bir sınırlama getirmiştim. Bu mihval üzere bir süre kaldım. Bir gece Efendimiz Resûlü Ekrem aleyhisselâm rüyama teşrif buyurarak “ma’nevi olarak kabri şeriflerine çağırdılar” ve fakire şu hitapta bulundular.
“Bak şu gördüğün tereklerde yiyecek ve içecekler var. Biz dahi kabrimizde yatmaz ve uyumaz iken ihtiyaç sahibi ümmetimin ihtiyaçları ile ilgilenirken sen nasıl olurda ümmetime hizmeti bırakırsın” buyurdu.
Fakir de aman efendim dedim, ağlayarak ellerine sarıldım öptüm kokladım bu fakir ümmetiniz hasta ve daha kemale ermemiş iken nasıl olurda sizin ümmetinize hizmet etme hadsizliğinde bulunabilir diyerek “aman” diledim. Bunun üzerine efendimiz kabri şeriflerinin kapısına doğru
39
yöneldiler fakir de arkasından yürüdü hem ağlıyor hem de bir yandan “aman ya Resûlüllah” diyordum. Bu ısrarlı aman dileyişime karşılık olarak şu cevabı verdiler. “şimdi hizmet edeceksin rahatsızlığın ve olgunluğunla bizzat ben ilgileneceğim. Ümmetime hizmet et ve sıkıntısı olanları ve çok zor durumda olanları bana bildir’’.
Bu sözün üzerine âhir kelâm söyleyip kesin ve kati hükümlerini bildirdikleri sırada efendimizin ziyaretine bir zatı muhterem geldi ve öğrendiğim üzere bu zat içerisinde bulunduğumuz zamanın ariflerinden ve hikmet sahiplerinden Cenâb-ı Hakk’ın kendisine sayısız nimetler ihsan ettiği bir zat idi. Şaşkınlıkla bu zat-ı muhtereme baktım üzerinde siyah takım elbise, kravat ve altı numara sakalı vardı. Şaşkınlık içerisindeydim ki efendimizin (s.a.v.) mübarek seslenmesiyle irkilerek kendime geldim ve “haydi ab.. ve… hizmete devam et ve hizmetin mübarek olsun” buyurdular. Bu zuhurattan sonraki bir ay kadar zaman ne yapacağımı ve ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdim.
Aşina olduğum şifalı bitkiler üzerine aktar dükkanı açmaya ve ümmetin zâhiri dertlerine mâcun, çay, şifalı bitkiler tertipleri hazırlayarak nasihat ve dua yoluyla hizmet etmeye karar verdim.
Bir müddet aktariye ile uğraştıktan sonra, ne yapacağımızı tam bilmeden, tevekkül içerisinde bekliyor idik, birgün gerçek ismini ifade etmeyeceğim lâkin hocaanne diye bahseyleyeceğim, zât-ı muhterem mübareke hocaanne-mizle tanıştık. Keşfi açık hakikat ve marifet bilgisine vakıf mübarek annemiz geçen süreç içerisinde bize evlâdım tevhidi İlâhiyye ve hakikatı kur’aniyye hizmetlerine dönmeniz lâzımdır çünkü bize ma’lûm oldu ki sizin bu hizmetlere istidadınız ve ma’nevi kabiliyetiniz vardır.
Hem kendinize hemde insanların irşadına vesile olmanız gerekir buyurdu. Israrlı talepleri üzerine bu mübarek annemizin ısrarlarındaki hikmeti anlamaya ve idrak etmeye çalıştım ve söyleyene değil, söyletene bakmak, gerektiğini düşündüm. yeniden eski usulümüz mâ…. hazretlerinin
40
usulüne devam ederek çalışmalarımızı bu minval üzere yaptık. Allahu teâlâ’dan biz kullarına hakiki mürşidi azam ve gerçek bir yol gösterici rehberi niyaz eyledik. Birkaç sene daha bazı zevatı kiramlarla, Hak dostlarıyla, tarikat erbabıyla görüşmek, idrak etmek ve anlamaya çalışmak çabasında bulunduk. Ancak görmüş olduğumuz ma’nevi işaretler, ikazlar bizi çoğunlukla bir menzile çekmekteydi.
Birgün Cenâb-ı Resul Efendimiz (s.a.v.) zuhur eylediler ve fakire şu müjdeyi verdiler “sana hakiki evlâdlarımdan bir evlâdımı ikram edeceğim onunla tanışacaksın ve onun elinden, dilinden hakikati ve marifeti tamam eyleyeceksin.”
Biz bu müjdeyi alınca çok sevindik ve bahtiyar olduk. Ancak zuhuratın sırrını tam ma’nâsıyla idrak edemediği-mizden “ehlibeyti Resûlüllahtan (s.a.v.) bir seyyid efendi gelecek diye idrak ettik”. Ancak yaşadığımız zâhiri ve bâtıni olayların neticesinde zuhuratın sırrı çok farklı bir şekilde tahakkuk etti.
Bir gece Rabb-i Rahimimiz Cenâb-ı Mevlâ Allahu Teâlâ Hazretleri (c.c.) tecelliyi sûret ile tecelli buyurdu ve asıl takip etmemiz gereken ışığı ve usulü bize müjdeledi.
Efendi babamızın sûreti bize ma’nen gösterilmiş hakikat ve marifet bilgisinin onda olduğu bilgisi verilmişti. Biz de tarikat derslerimiz tamamını Efendi Babamızın usulüne çevirdik ve kimseye bir açıklama yapmadık. Bunun üzerine sevenlerimiz, muhibbanımız bize olan sevgilerinden dolayı bunda bir hikmet vardır diyerek talim ettiğim usulde sabırla gayret etmeye çalıştılar. Derslerimizi Efendi Babamızın usulüne çevirdikten sonra ma’nâ da evlâdı Resulden (a.s) bir zât-ı gördük bize gel evlâdım dedi. Biz de davete icabet suretiyle bu zatı muhteremle irtibata geçmeye çalıştık.
Zahmetli uğraşlarımız sonunda kendisiyle birebir görüşme imkânı bulduk. Elini öpüp hayır duasını aldıktan sonra bize buyurdu ki, “evlâdım biz de nasibin yok. senin nasibin başka birisinde”, bizi çağırmasının sebebi hikmeti, anlamamız idrak etmemiz gereken mevzu içinmiş. Bu mevzu Hakikatte Allah’ımızın (c.c.) yolunda sıdkı samimiyet
41
ile gayret edenler ve ulvi gaye ve amaçlara ulaşanların manevi olarak evlâdı resulden sayıldığını idrak etmemiz içinmiş. Çünkü Cenâb-ı Hakkın (c.c.) bizlere nasip edeceği marifet insanının kadrini kıymetini iyice anlamamız ve sıdki samimiyet ile ona bağlanmamız ve de bu güzel hadisenin idrakine en güzel bir şekilde vakıf olmamız içinmiş.
Hadîs-i Şeriflerinde Sultanı Kâinat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır “el ulemâ veresetul enbiya.” yani limler nebilerin varisleridir. Adım adım Rabbi Rahimimiz (c.c.) şeksiz ve şüphesiz marifetullahın bilgisine ve bilginin kapısına bizi talim ve terbiye ettirerek getiriyor idi. Bu olaydan sonra artık hiçbir tereddüt ve endişemiz kalmamış idi. Herşeyin hakikati ve sırrı ayan olmuştu. Efendimizin (s.a.v.) huzurunda ilk gördüğümüzde hayretler içerisinde kalmış olduğumuz zatı muhtereme doğru seyrimiz bitmek üzere idi.
Bir gece tecelliyi İlâhiyye zuhur etti “Allah’ım dedim yeryüzünde senin namına olan ve hakikatullah ve marifetullah ehli olan kulunu nasip eylemeyecek misin bize dedim”. Bize şu hitap olundu, “Kulum biz sana ayan olmadık mı, birçok sırrı ve hakikati göstermedik mi”? buyurdular.
Bunun üzerine fakirde şu talepte bulundu “Ya Rabbi seni batından değil zahirden de seyretmek muhabbet etmek ve de Rasûlüllah efendimize (s.a.v.) tatbik buyurduğun sıddıkiyeti, vefayı, aşkullahı, muhabbetullahı, tek tek zâhir eyleyip yaşattığın gibi biz fakirlere de bu lütfu ikramından talep eyleriz diye arzeyledim” ve bunun üzerine tecelliyi zat sûrete tebdil eyledi ve Efendi Babamızın sûretinde tebessüm ederek talebimizin kabulüne işaret verdi.
El Hamd ve şükür secdesine kapandık, artık herşey tamam olmuş bütün şartlar tahakkuk etmiş, vuslatın vakti tamam olmuş sadece lâhzalar, anlar, saatler, günler kalmıştı. Efendi Babamıza telefon, internet yoluyla seslen-dik EL HAMDU LİLLAHİ RABBİLALEMİYN biz fakirlere şefkat kucağını açarak buyrun gelin evlâdım dedi. Yıllarca çekilen
42
zahmetlerin ve yolculuğun hitamına gelmiş bulunmaktay-dım. Bizleri kü….. ’ya ma’nevi evlâdı Ha… Do… kardeşimizin evinde ve hizmet yerinde kabul buyuracağını bildirdi…
05-12-2012 tarihinde bize kü…..’ya gitmemizin haber verilmesi üzerine sevinçle dolduk. Bir hafta sonra yola çıkacaktık. Bu arada Efendi Baba ma’nen bizi ziyaret ederek
-“evlâdım sen bize niçin geliyorsun”? diye sual eylediler, fakirde o an Allah’ımızdan (c.c) gelen ilham ve in’am ile
-“efendim siz besmeleyi şerifsiniz, besmeleyi şerifin sahibisiniz dedim.”
-“Delilin nedir? Buyurdu”
Kur’ân-ı azimüşşandan Yâsîn Sûresinin 58. âyeti kerimesi olan,
-“Selâmün kavlen min rabbin rahîm” âyeti kerimesi olduğunu söyledim.
“Evet doğru söyledin” diyerek tasdik eylediler…
Hamd olsun ki sonsuz rahmetiyle sonsuz merhametiyle müminlerini vuslata, murada erdiren Rabbimize, doğrudan doğruya aracısız selâmete erdiren ve selâmette tutan Allah’ımıza (c.c.) hamdlerin en güzeliyle hamd ederim…
12-12-2012 tarihinde yola çıkarak Hacı Bayramı Veli Hazretlerinin
“Bayram'ım imdi, Bayram'ım imdi, Bayram ederler Yâr ile şimdi. Hâmd-ü senâlar, hâmd-ü senâlar Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm” diyerek 13-12-2012 de efendi babamızın yanına varmak nasip oldu…
Derya ya daldılar hep ezelde,
Bu işler hazırlandı güzelde,
Zuhur etti derya ile tezelde,
Ârifler deryadan çıkası olmaz….
-------------------
43
Dostları ilə paylaş: |