Dolaşıyorken bu âlemde sarhoş gibi perişan.
Seslendi sebeblerle, uyan artık sende ey can.
Bir bakındım çevreme, herkez mest olmuş durur.
Zikrullahın sedası, kalplere hüzün vurur.
Şimdiye kadar habersiz, nerelerde dolaştım.
Huzur bulayım derken, doğru yoldanda şaştım.
Duyduğum kur’ân ile, silkinerek uyandım.
Bilmediğim ne ise, öğrenmeye başladım.
Bir müddet devam ettim, bu güzel topluluğa.
Ama bir zaman sonra, beni götürmedi mutluluğa.
Yıllar sonra anladımki, burası bir hazırlıkmış.
Bu mertebe de kalana, heyhat! ne yazıkmış.
Oradan ayrılmak, bana bir kurtuluş oldu.
Gönlüm çok hoş, bir garip duygularla doldu.
Bir başka sarhoşlukla, kayboldum bu âlemde.
Ne ev, ne çoluk çocuk, silindi hafızadan bu demde.
Senelerce ayni şevkle, koşturduk sokaklarda.
Hiç farkına varmadık, kaldığımız zorluklarda.
Zandettikki!! en güzeli bizim topluluğumuz.
Başka yerde olursak, kalmaz hiç mutluluğumuz.
Öylesine bağlandık ki, sanki derya deniz.
Habuki yıllarca cahil kaldık, hiçbir şeyden yok haberimiz.
Bu nasıl bir haldir, gözü bağlanmış gibi.
332
Öyle bir kuyudayız ki, görünmüyor dibi.
Her halû kârda yalnız (o) na dayandık .
Burası da, tarikat mertebesiymiş sonraları anladık.
Bir zaman sonra, yetmez oldu burası.
Gönül durmaz aranır, acaba hakikat neresi.
Kur’ana verdik özümüzü, başka güzeli yok.
Ona ulaşmak için, baktık ki, pazarı yok.
Herkez kendine mâl etmiş, diyorlar yolu budur.
Almak istersen eğer, acele etme dur.
Nasıl bir çalışma içine girdik ki? Şaşarsın.
Böyle çalışırsak eğer, nice dağları aşarsın.
Meğer böyle değilmiş, açılmadı kapılar.
Anladık ki, bu kapıya da, uymadı bizim anahtar.
Şaşırdık kaldık bir zaman, bu yolun hali buymuş.
Her kez, nefsine hoş gelen, şeye uymuş.
Ya rab, yokmu gerçek bir Pazar? Alacağım çok şey var.
Bulamazsam eğer, dünya ahiret bana dâr.
Samimi ihlâslı olursan eğer, cevap vermezmi sana yâr.
Karşıma çıkardı sonunda, ilmin hepsini kendinde cem etmiş.
Sonradan öğrendim adını, onun adı, NECDET imiş.
Herkeze olduğu gibi, bana da oldu necat.
Dedimki kendime, şimdiye kadar ne öğrendin ise gönlünden at.
Böyle boşaltmadan, öğrenilmiyor gerçek ilim.
Sohbetini duyunca, gerçeği öğrenince, tutuldu kaldı dilim.
Nerelerde geçirdik, 23 sene dile kolay.
Nereden ayrıldıksa orada meydana geldi olay.
Kulağımı tıkadım, gönül kapısını kapattım, böylece oldu kolay.
Hedefim hakk’a ise eğer, buldumsa kaybettiğimi.
Bu meydan Hak meydanı, göster sende yiğitliğini.
Manâ talibi isen, kolay değil bu yollar.
Bu yola feda etmiş kendini, nice canlar.
Onlardan biri de, sen olmak istemez misin?
Dünyamızı ukbâya, ukbâmızı mevlâya, satmak istemezmisin?
333
Neyi satayım ki (o)na her şey onun, bir şeyim yok, demek istemezmisin?
İşte onun sohbetleri, bizlerdeki her şeyi attı.
Atılanların yerine, zât-î seyranı kattı.
Dedi ki: acele etmeyin, kapanıyor bir devir.
Zât ilmi kolay değil, ağızda var sanki bir demir.
İlim yitik malımız, ona her an tâlibiz.
İsteriz ki, her birimizin tamam olsun seyrimiz.
Anladık ki, yıllardır aradığımız buymuş.
Öyle bir sofraya oturduk ki, bütün zerrelerimiz doymuş.
Kimsenin sofrasında kalmadı hiç gözümüz.
İlâh-î ilminde huzur bulduk, manâyı anladı özümüz.
Bunu idrak edince, artık her şey çözüldü.
Bulunduğumuz sohbetler İlâh-î ilmin özüydü.
Bazen pek fazla açarak, sırlara kanat açtık.
Yakîn hâli ile muğlâkı ne kolay aştık.
İşte onun sohbetleriyle, elyakînü hüvel Hak, sırrına eren kişi.
Ne geçmişten bir keder. ne gelecekten elem. kalmaz gönülde teşvişi.
Bilir ki bu âlemde hüvviyeti Hak durur.
Attığı her adımda onunla beraber yürür.
Adı Abdullah olmuş, manâ taşır Resûlüllah.
Her anda tecelli-i Kur’ân okutur Kelâmullah.
Şerh eyletir her kelimeyi, zuhur ettikçe ilmullah,
Ne hoştur bu ahvalin, sırrından haber almak.
Birazcık Cûşa gelip, hazineyi açtımsa.
Kastım cevap vermektir, soru sorulduysa.
Yoktur bizim malımız, hepsi haktan hediye.
Üstadlar biçti, dikti, giydirdi, münasip gördüler fakire.
Oysa benim kastım, kaftan değil, hep ileriye.
İlmi ledün katına, oradanda zatına.
Ne zâhire kaldı rağbet, ne meraklıyım bâtına.
Rahmet kapısı açıldı, gönül sanki zümrütü anka.
Nüzül eder her satır, yazılanlar kalır hatıra.
Ey hakkı talep eden iyi dinle bu sözü.
334
Hakkın nispetidir Efendi Babam, üstadım ayırma
nazarından.
Hiç boşa oyalanma fayda yok dünya pazarından.
İhtiyaç mikdarı gözet, her şeyde yük olmadan.
Ancak onun her sözü bittecrübedir bunu böyle bil,
Onun sözünden başka her şeyi gönlünden sil.
Kur’ân sedası gibi, nağmelensin aklında hep.
Sırlara kapı açılır, istersen bir tecrübe et.
Bunları yaşasan bile, üstüne alınma sakın.
Vahdet pazarı burası, satılır aynel yakîn.
Sermayemiz kıymetli harcarken dikkatli ol.
Mektebimiz, Terzi Babamız, çok yüce, ona lâyık talebe ol.
-------------------
Çok değerli Efendi Babam, ve sevgili kardeşimiz Hü…. Çe… İsteğiniz üzere yazmaya çalıştım, biraz fazla uzun oldu ama, irade dışında tecelli etti. Sizler uygun olanı kullanırsınız. Bittikten sonra kaç satır olmuş diye merak ettim, satırları sayınca 101 olduğunu gördüm. Bu bana bir sohbet arasında izmirde iken isimlerimizin ebcet sayısını çıkardınız, benimkinide yazdınız. 101 sayı-sını bularak açıkladınız. Bu yazılanlarda başlık yazısıyla beraber isim sayısına ulaştı ne isim yazmaya, ne de imza atmaya hacet kalmadı
Hürmetle mübarek ellerinizden öper Nüket hanım kardeşimizle, sıhhat ve afiyetle hayırlı yolculuklar dile-rim.
Çe…. kardeşimizede her türlü çalışmalarında başa-rılar, kolaylıklar dilerim selâmlar.
Se…. Ka….
-------------------
(17) İstişare. Me…. İz….. As….
Ve aleyküm selâm, İz.. ğim yazdıkların güzel olmuş, ellerine, diline, gönlüne seğlık herkese selâmlar.
335
Hayırlı akşamlar.
-------------------
Tasavvuf yaşamına girişim Arifibillâh Ze…… Annem'in eliyle oldu. Ömrü boyunca himmetleri ile tevhidin ve tasavvufun özünü tarafıma sundu. Bu dönemde Sultanım'ın yazmış olduğu "irfan yolu" ve "lübbül lüb" eserleri ile tanışıp aydınlanma fırsatınıda buldum.
Mürşidimin düğün gününden sonra Sultanım ile görüşüp intisap ettim. Bundan sonra tevhidin ilmi ve zevki ile tasavvufun ayrıntılı yaşamını hayata geçirecek anahtarları almaya başladım. İkili yaşamım kulluk zevki altında, teklik içinde gerçekleşmeye yöneldi. Sultanımın himmeti ile, Allah, İnsan, Kur'ân sisteminin bir olarak okunacağını öğrendim. Özünü aldığım tevhid, hakikati İlâhiye, hakikati Muhammedi, nefs ve islâmın ayrıntılı ve batıni açılımlarını geliştirmeye başladım. Bunları hayatıma uygulamaya, yansıtmaya gayret gösteriyorum.
Bu gelişmeler sırasında idrak ettim ki, en güzel hâl kelime-i tevhid ve kelime-i risâlet sırrı çerçevesinde yaşamak, Kur'ân ahlâkıyla donanmak, bu amaçla seyr-i sülûkta daima ilerleyebilmektir. Şu an tevhiddeki idrak noktamı şöyle özetleyebilirim: Allah'ın, Zâtında, Zâtından Zâtına, Zâtıyla, Zâtça, vahdetin aynı kesret, kesretin aynı vahdet olduğu Ahad, Samed olan Vücûd-u Mutlak olarak, ilmindeki tüm mertebelerinde a’yân-ı sâbiteleri üzere sıfat, esmâ, fiil ve eserleri ile kemâl zuhurda bulunduğu şuhududur.
Bu mertebelerden insanın "kul" zuhuru olarak eşrefi mahlûkat olup bu zuhurun Kur'ân ve hadis çerçevesinde yaşanıp, kelime-i şehadeti özümseyerek açığa çıkartıla-bileceğinin, bununda Allah'ın lütfu ile gerçekleşebileceği ve bizde ilmini açtığı kadar bilebileceğimiz gerçeğidir.
Bu gerçekler içinde hedefim, bu ve sunulacak üstün idrakler ile hakikat-i İlâhiyye ve aynası hakikati Muham-
336
medi'den yansımayla, sıfat, esmâ, fiilleri ile "kul" zuhur mahalli olarak Kur'ân sırrıyla ve ahlâkı ile yaşamaya çalışmaktır. Hayata bakış açımı şu dizelerle özetlersek:
Önce sundun bana Ben'i
İrfan ile, Mi'rac ile
Ayırdın Ben'den beni
Kur'ân ile, Sünnet ile
Sundurursun San'a Sen'i
Zât-ı, mahiyeti itibariyle tanımlamak, vasıflandırmak imkânsızdır gerçeği hatırlandığında; Sultanım Terzi Babam, "İnsan Benim sırrım. Ben insanın sırrıyım" kudsi hadisinde belirtilen hakikati nefsin özünden özüne tecelli mahalli olarak, bu sırrın açılma yeri; "Ölmeden önce ölünüz" hadisi şerif sırrıyla ebedi Hayy ve Hu; "Beni gören Hakkı görmüş olur" hadisi şerif tecellisi ile hüvel Hakk, gönül Besmelesi’nin fiili noktası, gönül âleminin Beytullah'ı, nurul alâ nur; "Fakr tamam olduğunda O, Allah'tır" hadisi şerif sırrıyla Arifibillah, Gani, Hacı olarak, Allah'ın aynası; Zât-ı Mutlak'ın, Hakikat-i İlahiyye ve Hakikat-i Muhammed-î'nin nokta zuhuru; "Nerede olursa-nız Allahsizinle beraberdir" âyetinin bereketi, “ve nafahtü fiyhi minruhi" âyetininsırrıile nefesirahmân ve venefahtü ile ihsan ve imdât mazharı;
Dostları ilə paylaş: |