İSTİKRARLI VE GÜÇLÜ EKONOMİ
Adalet ve Kalkınma Partisi olarak ekonomiyi her zaman öncelikli bir alan olarak görerek, insanımızın refah ve mutluluğunu artırmayı esas aldık.
İktidarlarımız döneminde ekonomi politikalarımızı gerçekçi ve bütüncül bir bakış açısı içinde oluşturduk ve hayata geçirdik. Her alanda olduğu gibi insanı merkez alan bir yaklaşımı ekonomi alanında da izledik.
Parti olarak başından beri sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmanın ancak iyi işleyen bir demokrasi ile mümkün olabileceği anlayışıyla hareket ettik. Bunun için haklar ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinin, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlemesinin piyasa ekonomisi için vazgeçilmez olduğu bilinciyle politikalarımızı oluşturduk.
İktidarlarımız döneminde ekonomide önemli bir atılım gerçekleştirdik. Makroekonomik istikrarı ve mali disiplini sağlayarak üretim, yatırım ve ihracata dayalı olarak gelişen ekonomik büyüklüğümüzü 3,7 katına çıkardık, vatandaşlarımızın refahını artırdık. Kişi başına geliri artırırken, gelir dağılımında da önemli iyileştirmeler sağladık.
Yeni hükümet sisteminde güçlü Meclis ve güçlü hükümet yapısıyla mevzuatın daha açık ve öngörülebilir olduğu, yargı sisteminin daha hızlı bir şekilde çalıştığı, iş ve yatırım ortamının daha da iyileştirildiği, fikri mülkiyet haklarının daha da güçlendirildiği, özel sektörün önünü açacak fiziki ve sosyal altyapı yatırımlarının sürdürüldüğü güçlü bir ekonomik yapıyı tesis edeceğiz.
Yenilikçi ve girişimci özel sektör öncülüğünde büyümeye devam edecek, kaynaklarımızı üretken alanlara daha fazla yönlendirerek dışa açık bir ekonomi olarak her alanda rekabetçiliği geliştireceğiz.
Yeni dönem, büyüme ve nitelikli istihdam artışında bir atılım dönemi olacaktır. Yüksek, sürdürülebilir, kapsayıcı bir büyüme anlayışını tüm politikalarımızla hayata geçireceğiz. Potansiyel büyümemizi yukarıya çekecek şekilde beşeri sermayemizin, teknolojik yetkinliklerimizin ve kurumsal kapasitemizin geliştirilmesi öncelikli stratejilerimiz olacaktır.
Kadın ve gençlerimiz, bu öncelikli stratejimizin odağında yer alacak, insanımıza adil bir ortamda rekabet etme ve fikirlerini gerçekleştirme imkânlarını artıracağız.
Bu dönemde makroekonomik istikrar ve kazanımlarımızı daha da güçlendireceğiz. Bir taraftan mali disiplini sürdürürken diğer taraftan finansal piyasalardaki derinleşmeyi artıracak, enflasyonu tek hanelere düşürecek ve cari açığı yapısal bir problem olmaktan çıkaracağız.
Makroekonomik istikrarımızı daha sağlam bir zemine oturtarak ekonomik performansımızı mikro reformlarla taçlandıracağız.
Büyümenin daha az maliyetli ve güvenli bir biçimde finansmanını teminen yurtiçi tasarruflarımızın artmasını ve daha fazla doğrudan yabancı sermayenin çekilmesini sağlayacağız.
Sanayimizde stratejik sektörlerde yüksek katma değeri hedefleyen yapısal dönüşümleri gerçekleştireceğiz. Bu sektörlerde yüksek teknolojiye dayalı özel sektör yatırımlarının artmasını sağlayacağız.
Güven ve istikrar içerisinde büyüyecek olan ekonomimizin temelini nitelikli, girişimci ve yenilikçi insanımız; bilgi ve teknoloji ile katma değeri yükselten işletmelerimiz oluşturacaktır.
İş ve yatırım ortamının daha da iyileştirilerek işletmelerimizi desteklemek amacıyla yenilikçi politika ve uygulamaları hayata geçireceğiz.
Büyüme ve Makroekonomik İstikrar
Büyümenin güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı olması temel vizyonumuzdur. Bu vizyonla, ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisi içerisine girme hedefimiz çerçevesinde yüksek ve nitelikli istihdam artışlarını, üretken yerli üretim kapasitesini ve özel sektörü daha rekabetçi kılmayı öngörmekteyiz.
AK Parti olarak ekonomide güven ve istikrarın korunması, serbest, dışa açık ve dünyayla entegre bir yapıyla yatırım ortamının daha da iyileştirilmesini amaçlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de ekonomik büyümeyi bu anlayışımızdan taviz vermeden sürdüreceğiz.
a. Neler Yaptık
İktidarlarımız döneminde sağladığımız siyasi istikrar ve buna dayalı güven ortamı sayesinde ekonomide önemli yapısal reformları gerçekleştirdik. Böylece tüm dünyada örnek gösterilen yüksek büyüme oranlarını yakaladık ve yükselen bir ekonomi olarak öne çıktık.
Herkes için kurallı bir ekonomi anlayışıyla piyasaların rekabetçi bir ortamda serbestçe işleyişini sağladık. Güven ve istikrarın yanı sıra ekonomi politikalarımızda şeffaflık, tutarlılık ve öngörülebilirlik ilkelerini hayat geçirdik.
Hükümetlerimizden önceki kriz dönemlerine son vererek makroekonomik istikrarı sağladık ve koruduk. Ekonomik istikrar ortamında, kamu kesiminden kaynaklanan riskler ortadan kalkmış, belirsizlikler azalmış, işletmelerimizin finansmana erişimi kolaylaşmış ve yatırımlar önemli ölçüde artmıştır. Bu durum, bir taraftan üretim ve istihdamı, diğer taraftan büyümemizin asıl dinamiğini oluşturan özel sektörümüzün rekabet gücünü yükseltmiştir.
Yüksek büyüme performansı gerçekleştirdik. 2003-2017 döneminde gelişmiş ekonomiler ortalama 1,7 oranında, gelişmekte olan ekonomiler 6,0 oranında büyürken ülkemiz aynı dönemde yüzde 5,7 büyüme oranını yakalamıştır. Gayri Safi Yurtiçi Hasılamızı, 2002 yılındaki 230 milyar dolar seviyesinden 3,7 kat artırarak 2017 yılı itibarıyla 851 milyar dolar seviyesine ulaştırdık.
Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında dünyanın en büyük 17. ülkesi iken dört basamak ilerleyerek dünyadaki 13. büyük ekonomi seviyesine çıktık. 2002 yılında 607,8 milyar dolar olan SAGP’ye göre milli gelirimiz 2016 yılında 2 trilyon 8 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Türkiye ekonomisi, oluşturduğumuz mali alanın da katkısıyla, doğru ve zamanında uyguladığımız makroekonomik politikalara ek olarak, sahip olduğumuz sağlam finansal sistem sayesinde, küresel kriz ortamında birçok ülkeye kıyasla pozitif yönde ayrışmıştır.
Küresel krizden sonra 2010-2017 döneminde ortalama yüzde 6,8 oranında büyüdük. Dünyadaki pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık.
Hain bir darbe girişimi yaşadığımız 2016 yılını dahi 3,2 oranında bir büyüme ile tamamladık. Bu performans, hükümetimizin aldığı tedbirlerin yanı sıra, yapılan reformlarla güçlenen ekonomik bünyemizin ve halkımızın yönetime duyduğu güvenin bir yansımasıdır.
2017 yılında yüzde 7,4 oranıyla oldukça yüksek bir büyüme oranı yakaladık. Türkiye, bu büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında birinci sırada yer almıştır. OECD ülkeleri içerisinde de en hızlı büyüme kaydeden ikinci ülke olmuştur.
Büyümenin kalitesinde de önemli iyileştirmeler sağladık. Büyümenin kompozisyonunda yatırımların ve ihracatın payı artarken, üretkenlik artışına işaret eden makine-teçhizat yatırımlarının payı da artış göstermektedir.
Refahı artırdık. Kişi başına milli gelirimizi, 2002 yılındaki 3.500 dolar seviyesini 3’e katlayarak, 2017 yılında 10.600 dolar seviyesine ulaştırdık. SAGP’ye göre kişi başına gelirimizi 9.208 dolardan 25.655 dolara çıkardık.
2002 yılında satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelir açısından AB ortalamasının yüzde 36’sı kadar gelire sahip olan ülkemiz, gelir seviyesini 2017 yılında AB ortalamasının yüzde 62’sine çıkarmıştır.
Yüksek enflasyonu düşürdük. AK Parti iktidarı öncesindeki 15 yıllık enflasyon ortalaması yüzde 70,0 iken, AK Parti iktidarı döneminde ortalama yüzde 10,7 olarak gerçekleşmiştir. İktidara gelmeden önce kronik bir sorun olarak önümüzde duran yüksek enflasyonu iktidarımız döneminde 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden tek haneli rakamlara düşürdük. Ancak 2018 yılında petrol ve döviz kurundaki artışlar gibi dış konjonktürel olumsuzluklar nedeniyle enflasyon halihazırda yüzde 10,9 seviyesindedir. Enflasyonla mücadele temel önceliğimiz olmaya devam edecek, bir yandan konjonktürün değişimi diğer yandan almakta olduğumuz tedbirlerle enflasyonda yeniden tek haneli rakamlara ulaşacağız.
2002-2017 döneminde, kamu maliyesi ve bankacılık kesimini güçlü bir yapıya kavuşturduk. Bu bağlamda, Hazine borçlanma faizlerini yüzde 64 seviyesinden yüzde 8,5’lere kadar gerilemiştir. 2018 yılı Mayıs ayı itibarıyla ise ağırlıklı ortalama fonlama faizi yüzde 13,5 seviyesindedir.
Bütçe açıklarını kontrol altına aldık. Merkezi yönetim bütçe açığını 2002 yılındaki yüzde 12 seviyesinden 2017 yılında yüzde 1,5 seviyesine düşürerek bu alanda çok ciddi bir iyileşme kaydettik. Toplam kamu borç stokunu ise aynı dönemde yüzde 74 seviyesinden yüzde 28,3 seviyesine düşürdük. Gelişmekte olan ülkelerde bütçe açığı yüzde 4,4, borç stoku oranı yüzde 48,3’tür.
b. Neler Yapacağız
2023’e uzanan dönemde makroekonomik istikrarı kararlılıkla sürdürecek; yüksek, nitelikli ve kapsayıcı büyüme ile istihdama öncelik vermeye devam edeceğiz. Bu kapsamda ekonomide yüksek teknolojiye dayalı yerli üretimin ve ihracatın payını artıracak, dinamik nüfusumuzun işgücü üzerindeki baskısını fırsata dönüştürerek kaliteli bir istihdam altyapısı tesis edeceğiz.
Özel sektör öncülüğüne verimlilik artışına dayalı büyüme stratejimizi daha güçlü bir şeklide uygulamayı sürdüreceğiz. Bu kapsamda;
-
Makroekonomik istikrarı sürdürerek daha iyi bir iş ortamının oluşturulmasını,
-
İşgücümüzün niteliğinin yükseltilmesini,
-
Teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitemizin artırılmasını,
-
Fiziki altyapımızın daha da güçlendirilmesini,
-
Kurumsal kalitemizin iyileştirilmesini
sağlayacağız. Bu amaçla;
-
Rekabet gücümüzün yüksek olduğu geleneksel sektörlerimizin dijital dönüşümünü sağlayarak, bu sektörleri yenilikçiliğe dayalı bir ekosistemle daha verimli hale getireceğiz.
-
Yüksek katma değerli sektörlerin ekonomimizdeki payını artırarak ülkemizi daha rekabetçi bir konuma taşıyacağız.
-
Üretim ve ihracat yapımızın ithalata olan bağımlılığını azaltacağız.
Yurt içi tasarruflarımızın daha da artırılarak üretken alanlara yönlendirilmesi, özel sektör yatırımlarının artırılması ve işgücü verimliliğimizin geliştirilmesi suretiyle istikrarlı büyümeyi devam ettireceğiz.
Son 16 senede olduğu gibi, makroekonomik ve finansal istikrarın kararlı bir şekilde sürdürülmesi büyüme modelimizin başarısının temel unsuru olacaktır.
Ekonomimizin en önemli çıpası olan mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz.
Kamu harcamalarının toplam milli gelir içindeki payının artmamasına ve böylelikle kamunun özel sektörü dışlayıcı etkisinin en aza indirilmesine dikkat edeceğiz. Kamu yatırımlarımız, özel sektör yatırımlarının önünü açarak, üretim kapasitesini artıracak ve verimlilik bazlı büyüme dinamiğine katkı sağlayacaktır.
Vergi düzenlemelerinde öngörülebilirlik, istikrar ve tabana yayılmayı gözeteceğiz. Kayıt dışılık ve yolsuzlukla mücadeleye devam ederek, daha sağlıklı bir iş ortamını tesis edeceğiz.
Güçlü finansal sistem, ekonomimizin itici gücüdür. Finansal sektörün bütününde, fon maliyetlerini düşürerek, üretken ve istihdam dostu yatırımları teşvik etmek temel önceliğimizdir.
Bankacılık sektörümüz istikrarlı yapısını sürdürmeye devam edecektir. Yastık altında tutulan tasarrufların finansal sisteme girebilmesi için gerekli ilave adımları atacağız. Katılım bankacılığını daha da aktif hale getirerek, kaynak yapısının güçlendirilmesini teşvik edeceğiz.
Sermaye piyasalarımızı yeni araçlarla derinleştirecek, işletmelerimizin sermaye piyasalarını daha aktif kullanmalarını sağlayacağız.
AK Parti, enflasyonla mücadelede çok başarılı bir sicile sahiptir. Uygulayacağımız kararlı politikalar ile enflasyonu yeniden tek haneye indireceğiz. Fiyatlama davranışını etkileyen temel unsurları dikkate alarak ekonomi politikalarımızı eşgüdüm halinde uygulayacak ve enflasyona neden olan yapısal ve konjonktürel katılıkları azaltacağız.
Cari açığı yapısal sorun olmaktan çıkararak kalıcı bir şekilde düşüreceğiz. Takip edeceğimiz büyüme modeliyle, ithalata olan bağımlılığı azaltarak cari açığın düşmesini sağlayacağız. Bu sayede dış kaynak ihtiyacını da azaltarak, ekonominin dayanıklılığını artıracağız.
İç ve dış ticaret ağlarımızı genişleteceğiz. Yeni pazarlara girecek ve mevcut pazarlarımızdaki rekabet gücümüzü artıracağız.
İş ve yatırım ortamının büyümeye daha fazla destek verecek şeklide geliştirecek ve kolaylaştıracağız. Bu kapsamda teşvik mevzuatını sadeleştirecek, gereksiz işlem maliyetlerini ortadan kaldıracak tedbirleri alacak, öngörülebilirliği artırarak iş yapmayı daha cazip hale getireceğiz.
Siyasi istikrar, öngörülebilirlik ve yatırımcı dostu politikalarla yüksek teknolojili ve daha üretken alanlara uzun vadeli dış yatırım çekeceğiz. Bu yatırımların, hem teknoloji transferi hem de istihdam artışları ile ülkemizde ciddi katma değer oluşturmasını hedefliyoruz.
Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini özel sektör odaklı olacak şekilde artıracağız. Elde edilecek çıktıların ticarileştirme ve markalaşma süreçlerini hızlandırarak katma değer artışı sağlayacağız.
KOBİ’lerin verimlilik ve üretkenliğini artıracağız. Firmalarımızın yönetişim süreçlerinin iyileştirilmesi, verimlilik ve ölçek sorunlarının çözümüne odaklanacağız. KOBİ’lerimizin finansmana erişimini kolaylaştıracak ve dijital dönüşümlerini destekleyeceğiz.
İşgücüne katılımı ve nitelikli istihdamı artıracağız. Önümüzdeki dönemde nüfus dinamiklerinin sunduğu fırsattan en yüksek düzeyde yararlanmak amacıyla eğitimde niteliği en üst seviyeye çıkaracağız.
Türkiye Cumhuriyeti 100. yılına; dijital dönüşümünü tamamlamış ve yüksek verimlilikle çalışan güçlü sanayisi, yüksek katma değerli tarımsal üretimi ve küresel bazda örnek gösterilen hizmetler sektörü ile girecektir.
AK Parti, ekonomi yönetiminde ne denli ehil olduğunu geçtiğimiz 16 senelik zaman zarfında kanıtlamıştır. Bu ciddi birikim ve tecrübenin yardımıyla, çok daha büyük atılımlar yapmanın zamanı gelmiştir.
Dostları ilə paylaş: |