. . .
Çok şey kaybettim şu üç günlük dünyada.
Beni dünyaya getirip eğitip büyütenleri ,birer birer mesela,
Sevdiklerimi kaybettim,
Seviyorum diyenleri de ne yazık ki,
Arkadaş dediğimiz uğruna tüm variyetimi de kaybettim,
İyi günde yanımda olan adına dost dediklerimi de,
Kimileri kendiliğinden çekip gitti,
Kimileri canımdan ciğerimden birşeyler kopararak.
Ve Yaradanıma şükür ki,
Kaybetsem de maddi manevi değerlerimi,
Herşeye rağmen yitirmedim benliğimi,kişiliğimi.
Aldığım nefes benim,
Yine herkesi sevip sayan ben'im.
Abdullah Özdikmenli.
. . .
İnsanım demek kolay,
Dilin kemiği yok ki.
Bir beden,alıp verilen nefes,
Bolca dedikodu,durmayan çene,
Acıktım diye tıka basa doldurulan mide,
En önemlisi,dolması gereken kese.
İşte sana insan dostum,
Seç seçebildiğin kadar dost,
Dilersen yap kimini üzerine post.
Acısını hissetmiyorsan başkasının,
Komşun açken kaçmıyorsa uykuların,
Körelmişse sevgiye dair duyguların,
Sen de onlardan birisin,
Diğerlerini ne der bilmem.
Benim için bir hiçsin.
. . .
Görmüyormusun çocuk,
Ya da hiç mi hissetmiyorsun,
Herkes sadece ben diyor,
Bir kişilik yaşıyor,
Bir kişilik seviyor,
Sevenini,sayanını,
Bazen bir kelimeyle,
Bazen de silahsız lakin acı çektirerek öldürüyor.
Dünya boşa dönüyor,
Güneş boşu boşuna doğuyor her sabah yeniden,
Toprak kabul etmeyecek artık birilerini,
Günler soluyor,
Haftalar kayıp,
Yıllar utanmakta.
Tek kişilik koltuklarda,
Öylesine yolculuklarda,
Kimseler ne gittiğinin,
Ne de bittiğinin farkında,
Yokolduk çocuk,
Adam ararken etrafımızda,
Kaybolduk çocuk,
Güzelim cenneti yâr belleyemedik,
Temiz kalalım derken bombok olduk çocuk.
. . .
Günaydın elele omuz omuza yaşamayı becerebilenler,
Günaydın koskoca yürekleriyle sevgileri birilerine bol gelenler,
Günaydın,önce insan sonra dost arkadaş sevgili yâr olmayı bilenler,
Ve günaydın tüm pisliklere rağmen kirlenmeyenler.
. . .
Farkındamısın??
Çoğaldıkça yokoluyoruz.
İnsan gibi yakındık birbirimize,
Şimdi bir telefon kadar uzağız herbirimize.
Yanyana ya da karşı karşıya olsak da,
Hele bulunursan uzaklarda.
Tanışmak günahlar arasına girmiş,
Sorar olduk birbirimize,
Yıllardır tanıdıkları,"bu kimmiş"
Zamanı katleden birer canlı olmuşken,
Seviyorum dediğine umut yerine hayal sunmuşken,
Gerçeklerden kaçıp rüyalardan çare bulmuşken,
Tek kişilik oyunların sahte oyuncularıyız,
Kaldımı diğer canlılardan hiçbir farkımız,
Sevdalar,aşklar,dostluklar hep sanal,
İnsan desen koca bir ömrü boşyere sırtında taşıyan hamal.
İnsan kadar yakındık eskiden,
Bugünleri görüp kahrolacağımızı bilmeden.
. . .
Çoktan tükenmiş Hoşgeldinizlerin ardından,
Hoşçakalları yaşıyoruz.
Zamanı yok sözsüz vedaların,
Sebepsiz gidiyoruz geriye dönüp bakmadan.
Kimler unutulmuyorki,
Kimler silgisiz silinip atılıyor bir kenara,
Aranmıyor ,sorulmuyor ,hatırlanmıyor bir daha,
Ve kimler harcanmıyor ki,
Ya üçbeş kuruş çıkar,
Ya da zevkler uğruna.
Gözünden yaş akmamış katiller arasında yaşıyoruz,
Bir el,bir mendil sallamayı bilmeyen,
Farkında değiller öldürdüklerinin,
Lakin büyük bir keyf ile dönüyorlar seferlerinden.
Her giden,
Birşeyler söküp almış birilerinden,
Elde kalan ,
Birkaç tatlı kelime,
Yalan olduğu geç anlaşılan,
Terkedende minnetten,kıymetten haber yok,
Terkedilende dağılmış bir yürek ve bir çift göz sınırsız ağlayan.
Kimbilir ne Can'lar acıyor,
Yoksa çiçekler gözyaşlarıylamı açıyor,
Herkes bir olmuş sanki,
Düğüm düğüm bağlanmaktan kaçıyor,
Sonbaharların insanları olduk,unuttuk ilkini,
Yazı görmeden yalnızlaştık,
Sevgiye yozlaştık,
Yâr edindik nefreti,kini.
Bilinmez bu bir kişilik yolculuklar nereye kadar,
Gün olur,muhtaç kalır,
Sandığa el atacak dört kişi arar.
. . .
Olmalı,
Biraz yürek,
Yürek kadar insaf,merhamet,
Arasına sevgi de karışmalı.
Bulmalı,
İnsan yaşarken aradığını bulmalı,
Maneviyata dair herşeye mutlaka ulaşmalı,
Sormalı,
Sen neden uzak duruyorsun diye,birilerine,
Çekinen korkan ürken varsa,aramıza almalı.
Tüm bunları Yaradanın emri diye saymalı,
İnsan insandan kaçmamalı.
Doğmalı ve vakit geldiğinde adam gibi ölmeli,
Öylesine aşk ile yaşamalı ki,
Son nefeste üzülmemeli,
Güzel anılar eşliğinde gülümsemeli.
. . .
Verecek neyimiz kaldı ki hayata,
Geçmişte ödediğimiz acılar,
Nice diyetler,
Yokolan iyi niyetler,
Ve öyle günler yaşıyoruz ki,toprağın bile doyuramadığı gözler.
Elde kalan hüzün,
İşte böyle iki gözüm.
Birtek sevdalarımızı çalamadılar,
Bizi bizden satın alamadılar.
Peki ya ne yapsak ne etsek diye sorarsan bana,
Olanca yüreğimizle sevelim be gülüm,
Anlayanı anlamayanı,
En çok da muhtaç olanı,
Koskoca alemde yapayalnız kalanı,
Sevelim olabildiğince,
Alalım sol yanımız alabildiğince.
Kaybedecek neyimiz kaldı,
Sevgiler vermeyle azalmaz,
Aksine çoğalırız gönüllerde,
Haydi sen de uzat sevgini insanoğluna,
Sunabileceğimiz en güzel şey adına,
Kimbilir belki de varacaklar tadına,
Bu dünya sevgisiz dönmemeli,
Hiçbir kul tatmadan ölmemeli.
. . .
Düşünsene;
Dünyaya gelirken kahkalarla doğan bir bebek varmı?
Ya ölürken,son nefeste çiftetelli oynayanı gördünmü,duydunmu?
Hayat ;arada kalan bir nefeslik zaman,
Ne diye ağlıyor ya da ağlatıyorsun o zaman.
Gülümseyebileceğin,mutlu edip güldüreceğin tek an,
Yaşam;ağlamaya değmeyecek kadar kısa,
Gülmeye değecek kadar güzel,
Doğumla ölüm arasına ,sevgileri sığdıracak kadar özeldir kimilerine.
DOĞMAK ÖLMENİN YARISI,
ÖLMEK YAŞANAN VE YAŞATILANLARIN HESABIDIR.
. . .
Aşk mı??
Hadi canım sende.
Kaybedenmi olmuş,
Yoksa bulanmı?
Ölen oluyormuş uğruna,
Yok artık.
Bunlar,bu bahsettiklerin tek kişilik olanları,
Bilirmisin sen,
Biraraya gelince üç günde kaybolanları.
Boşversene roman rivayet diye mazide kalanları.
Yürek mi kaldı aşka ayıracak,
İnsan mı kaldı,seni seviyorum diye haykıracak,
Kimler yutmuyor ki verilen sözleri,
Ne çabuk bozuyorlar edilen yeminleri,
Geç bunları,
Zaten vakit çok geç,
İyisimi kendine yalandan da olsa gülümseyecek bir çift göz seç.
Tarifini kimseler tutturamadı,
Yine de adını unutturamadı.
Aşk dedikleri meşk gülüm,
Akıllı ol,ne çek zulüm ne de var ucunda ölüm.
Aşk mı ,
Hadi canım sende,
Ulan sevgi,meşhur oldu aşk,o da senin sayende.
. . .
Sonra,
Evet ya sonra??
Doğuştan hanlı hamamlı,
Veya bir gecede zengin olanlardansın,
Ya da ahlak dışı,antidürüst yollarla,
Okuyup çok okuyup,
Tırmanarak kariyer merdivenlerini,
Çıkarsınya varlıklı olmanın en tepesine,
Yolun hangisi olursa olsun,
Egolar azalmaz,artar,
Hep daha çok,daha fazla.
Durduramazsın içindeki arzuları,istekleri,
Kimbilir kişiliğin de tükenir yavaş yavaş,
Aynaya baktığında sen aynı,
Lakin göremediğin ruhun çoktan unutmuş geçmişi.
Ya sonra,
Birilerini yitirmeye başlarsın hayatından,
Ölü ya da diri,
Paran varlığın zaten satın almış yaşamını,
Pek umursamazsın,
Ha yanından,ha temelli gideni.
Peki ya sonra,
Gün gelir sana da atar pençesini bir hastalık,
O ,hırsla çoğalttığın kağıt parçaları ne kadar yardımına koşacak meçhul,
Eriyip yokolma sırası seni de bulmuştur,
Bedeninden daha çok cebini vurmuştur.
İşte böyle arkadaş,
Sonrası malum,
Gel sen henüz vakit varken,
Şaşalı bir ömrün sonunda tek başına yapayalnız ölmeden,
Tepeden baktıkların bu halini görmeden,
Düşün bi,
Kaybetmezsin hiçbir şey hayatı paylaşmaktan,
Bak az ilerde,üstü başı yırtık,aç ama gülümseyebilen bir çocuk var,
Hayat göz açıp kapayıncaya kadar.
Ya sonra deme sakın,
İnsan haketttiğini veya haketmediğini yaşar,
Herşey tozpembe gelir,yeter ki son hesabı vermeyi başar.
. . .
Bir ben kaldı,
Bir de bu naçiz beden,
Durun diyemedim kimselere,
Birşey gelmedi elden.
Kemirdiler iliklerime kadar,
Yüreğimi,ciğerimi,benliğimi,
Doyuramadım,
Çırılçıplak bıraktılar,
Yine de doymadılar,
Oysa ellerimle sunmuştum kendimi,
Seven olur,sayan olur,
Belki kıymet bilen bulunur,
İnsansam gereği budur,
Dedim olmadı,
Yaranabildiğim henüz bulunmadı.
Yardım edebilmekti amaç,
Aça,muhtaca,bir yudum sevgi arayana,
Sevdim olmadı,
Ben beni verdim elalem yine doymadı.
Şimdi çekildim bir köşeye,
Seyrediyorum;
Bir yanda hainler tepesi,
Diğerinde vefasızlar denizi,
Az ilerde hayırsızlar ülkesi,
Nankörlük tütüyor bacalardan,
Kim kime dum duma,
Nefes alıp veriyorlar karşımda.
Acılar içinde bakıyorum,
Soyguna uğramış kişiliğimle öylesine yaşıyorum.
. . .
Neler geçmedi ki neler,
Bazıları delip yüreğimizden,
Bazısı panzer gibi üzerimizden.
Teslim olmadı bu yürek,
Onca yalana dolana atılan çamura,
Gitmedi peşinden,kanmadı yalancı yâra.
Üstümüz başımız ayak izleri,
Lakin umursamadık en ağır darbeleri.
Şimdi belki biraz yorgun,
Kalpten kırgın,
Olabildiğince kızgın,
Süveyda yine Yaradana vurgun,
Yıkamadılar,ezemedi bezdiremediler,
Biz ne savaşlar gördük galibi olmayan,
Öyle fidanlar diktik ki çiçekleri solmayan,
Yitirsek de birşeyleri yeri dolmayan,
Zafere kaçtık çocuk asla yılmadan.
Gün bugünse dimdik ayaktayız,
İnsanlık uğruna ömür yettikçe hayattayız.
. . .
Kimleri tanımadı ki bu gönül,
Bu gözler nelere şahit olmadı ki,
Hafızada kalan birkaç gerçek insan,
Bir sürü de yalan,
Maziden kalan,
Yer etti sol yanımda birileri,
Kimileriyse olamadı bile elimin kiri.
Herşeye doysan da şu alemde,
Birtek dosta doyulmuyor,
Dost deyip geçme sakın,
Öyle kolay kolay bulunmuyor.
Çakması var,sahtesi dünyalar kadar,
Kimi acemi,kimi kaşar,
Zehirleyeni de oldu,
Kimi hayatına renk katar.
Bakma sadece üzerinden,
Yanılırsın koyar adama tâ derinden.
Öyle insanlar tanıdı ki bu gönül,
Kimileri için ölünür,
Kimileri bir ömür seni sömürür.
. . .
Olmadı,
Olamadı be gülüm,
Senden sonra asla.
Ne bir ayak izinin ardından yürüdüm,
Ne de gölgesini takip ettim birilerinin,
Hiçkimse gölgen kadar olamadı.
Tutunamadım hiçbir bedene,
Tutmadım yaban elleri,
Aramadım başka gözleri,
Bana senin gibi bakan olmadı,
Kimseler için yüreğim hicranla dolmadı.
Vermedim,sana ait bildiğim benden bir parça,
Dermedim çiçekler,lakin onlar hep senin yanaklarında,
İki cihan biraraya gelse de,
Olmadı gülüm,
Senden sonra hayat bile olmadı,
Bekliyorum bitsin diye,şu birkaç günlük ömür dahi dolmadı.
. . .
Ben mi yanıyorum,
Yoksa sen mi soğuksun bana,
Ben mi vuruldum bilemiyorum,
Yoksa,avcı misali tuzaklar mı kurdun bana,
Ben mi öleceğim,
Meçhul,yoksa sen mi sevdamla gömeceksin beni toprağa,
Ben maktûl,
Lakin senin gibiler makbûl.
Ben,aşka doyamayan,
Sen,sevenini adam yerine koyamayan.
Sen,aynaların kadını,
Yazdım katiller arasına o meşhur adını.
Şimdi git ellere,
Alsınlar güzel sanılan zehirleyici tadını.
Gittiğin yerde kal,
Doyamazsın sen,
Onlarca daha âh al,
Hoştçakal.
. . .
Gül gibi geçinip gidecektik.
Allah'ın sunduğu bir bedende,
Herbirimiz bir fidanda,
Yağmurlarla sulanıp,
Güneşlerde renklendirecektik yüreklerimizi,
Topraktan gelip,toprağa dönecektik.
Alınan nefes aynı,
Bedendeki can aynı.
Zaten doğal olarak ayrılmışız,
Zengin,fakir,garip,yoksul diye,
Bir de paramparça olmak niye,
Neden çeviririz ki güzelim dünyayı,
Cehennemin dibine.
Sanki bokmu vardı,
Alevi,Sünni,Türk,Kürt bölünmeye.
Sanki cennetmi vaadedildi,
Yaradanın verdiği canı katledene.
Gül gibi geçinip gidecektik,
Nimetlere şükredecektik,
Ağlamaksız hep gülecektik,
İnsanın Azrail olduğu bir alemde değil,
Sıramızla ölecektik.
. . .
Bizde didişme yok,
Neyin kavgasını yapalım ki,
Sırnaşmak ilişmek asla,
Gönlümüzde kapı bulunmaz,
Gelen ağam,giden paşam.
Dünya malımı?
O da neymiş,
Yaşarken yük,
Gittiğinde heybene dolduramayacağına göre.
Muhtaç olduğumuz bir nefes,
Yaradan bitti demedikçe.
Başkaları için yaşarız biz,
Sen,ben,o yoktur,varolan biziz,
El uzatırız isteyene,
Kimi zaman kolumuz geri gelmese de,
Tanrı'nın yarattığı her can bir değerdir,
En asil varlık kadir kıymet bilendir.
Ölmek için geldik dünyaya,
Ha bugün,ha yarına.
Her an gidecekmişiz gibi taşırız varedeni sol yanımızda,
Hiç ölmeyecekmiş gibi sever sayarız,kin bulunmaz kanımızda.
İşte biz böyle insanlarız,
Gönülden geleni her daim aramıza alırız.
Olur ya yalnız da kalırız.
Varsın olsun,
Semaya doğru açtığımız eller kadar Yaradana yakınız.
. . .
Hayat ihanetlerden ibaret,
Sevdiğine,
Seni sevenlere,
Kıymet değer verenlere,
Mesleğine,
Yaşadığın şehire,
Aleme geldiğin dünyaya,
Aldığın nefese,
Haketmediğin alkışa,
Bulunduğun yaşa,
Bedeninin üzerinde taşıdığın başa,
Ve secdelerde seni Yaradana.
Evet bir ömür ihanetlerle geçmekte,
Kul gerçeği seçmektense,kör kuyusunu eşmekte.
Herşeyin bir bedeli var,
Lakin toprağa konulacağımız yer bu yüzdendir dar.
. . .
Mesela....!!
Sokaklarda ücretsiz sevgi saygı dağıtıcıları olsa,
Henüz nasiplenmemişler de alsa,
Ağlamak ağlatmak yasağı konulsa,
Kimse diğerine selamdan başka el kaldırmasa,
Herkes birbirini kırk yıldır tanırmışcasına koruyup kollasa,
Her yürekte aşk bulunsa,
Hiçbir kalp bir ömür kırılmasa,
Özlemin hasretin yerini kavuşmak alsa,
Sımsıkı tutulan eller ayrılmasa,
Müzayedelerde tablolar değil,en büyük aşklar layık olana bedelsiz sunulsa,
Gece yastığa başlar huzurla konulsa,
Ve yeni güne neşeyle cıvıl cıvıl uyanılsa.
MESELA.....!!!!
. . .
Özlem,
Ruhunda yaşatmaktır sevgini,
Hasret,her an hissetmektir sevdiğini,
Kavuşmak,anlayabilmektir,anlatabilmektir neden ve kimin için nefes alıp verdiğini.
. . .
Ben,hayatı sevgiyi saygıyı,neşeyi hüznü paylaşmak için aranızdayım,
Gelin hiç olmazsa mübarek Cuma'lar kardeşliği,birlik ve beraberliği hepbirlikte paylaşalım.
Ayırtetmeden Yaradanın her kulunu.
O'nun bizden istediği gibi hakça adaletçe birarada kaynaşalım.
. . .
Öyle bir dünya ki,yaşadıkça anlaşılabiliyor,
O da saf ve temiz ruhlar,
İyi niyetli kişilerce,
Diğerlerini es geç dostum,
Onların şeytanla keyfi yerinde,
Zaten aradıkları biziz onların,
Hani öpmiyceklerinin kuyruğunu kaldırmazlar ya,
Hem öpüp hem de burunlarından kıl aldırmazlar ya,
Onca öpülmelere rağmen kişiliklerimizi satışa çıkarmadık ya.
Aman koyver gitsin,
Sanki aldıkları fazladan nefes,
Malum niyeti bozuk öpüşlerini bilmekte herkes.
Zaman geçtikçe alışıyor be insan,
Uğruna kuyruk kaldırdıkları bir avuç saman,
Ah be öpücü bir de anlasan.
Belli ki sende kaldırılacak kuyruk yok,
Lakin mefta oluşundan sonra ardına geçecek hoca çok,
Hırsların için alemi etmişsin bombok,
İçin gitmesin bizleri incitmeyecek hocalar,
Sizi bilmem,belki hakkınızı verir,belki bocalar,
Neyseki iyi kötü ve çirkini oynamadık birlikte yaşarken,
Yine bize yüklerdiniz kötüyü,aranızda onca kaşar varken.
Dostları ilə paylaş: |