. . .
Aldırmıyor diğer ağaçlara,seviyor hayatı ve doğaya renk vermeyi,
Herşeye rağmen sunmuş pembelikleri.
İnsanlara ,bakın görün öğrenin birşeyler dercesine.
. . .
Sen,pazar yerinde maydanoz limon satan adam,
Sen,köşedeki kadın,kendi elleriyle sağdığı sütü ve kendince yaptığı yoğurdu tezgahında olan,
Ekmek uğruna sesleriyle alıcı çağıranlar,
Her pazar aynı yerde buluşup daimi dost olanlar,
Emeğiyle kazananlar,
Mutlusunuz biliyorum,
Gözlerinizden okuyorum.
Ve diliyorum ki;
Bir hafta da,
Avuç avuç mutluluklarınızı koysanız tezgahlara,
Sevgilerinizi demet yapıp sunsanız şu garip insanlara,
Eminim istemiyeceksiniz para,
Lakin değerini bilip alan olurmu bilemiyorum,
Çünkü bakar kör olmuş insanoğlunun gözündeki feri silemiyorum.
. . .
Ölüm elbet hepimiz için,
Elbet gelecek Azrail beni de almaya.
Ama şu sözlerini duyar gibiyim;
"Ey kul seni götürmem ne hastalıktan,ne de kaza beladan,
Senin sebebin;
İnsanların sahteliği,
Dost bildiklerinin kahpeliği,
Biliyorlar elbet bir kulun ömrünü mahvettiklerini.
Boşver Allah'ın kulu,
Onların da buradan geçecek yolu"
. . .
Şeytanla dans edip yılanlarla dostluk kurmayanlara merhaba.
Merhaba içi dışı bir insanlar,
Yaradana korkuyla değil sevdayla sığınanlar.
Çıkarlar uğruna yaşamayıp,gönülleri paylaşanlar,
Tüm atılan çamurlara rağmen saf ve temiz kalanlar,size de merhaba.
Merhaba adı değil,kişiliği insan olanlar.
Güneş sizlere doğuyor,diğerleri kapkaranlık dünyalarında boşyere nefes alanlar.
Günaydın güneş,
Günaydın gerçek dost arkadaş ve kardeş.
. . .
Ben sana Aşk dedim,
Sen meşk anladın,
Yüce sevdalar sundum sana,
Sandın ki kendini bulunmaz kadın.
Ne cennet ne de gül bahçeleriydi vaadim.
Oysa sen ,sana taptığımı sandın.
Herneyse adın,
Bende aradığını bulamadın.
Duyulmayan bir vedayla gitmiştin,
Daha yola çıkmadan çoktan bitmiştin,
Bilinmez ,bulunmayan hint kumaşımısın nesin,
Sana dair sevgiye dair kalmadı hevesim.
Elden ele gezdiğin yerlerde mutlumusun,
Hâlâ gelecek diye birşeyin olduğundan umutlumusun,
Şöyle birkaç yıl daha geçip gidedursun,
Aynalar kararacak,
Yüzüne kim bakacak,
Kimseler uğruna ağlamayacak,
Git kadın,
Arkana bakmadan çek ve git,
Unuttum bile,neydi adın.
. . .
Yaradanın vaadettiği cennetle avunup duruyoruz.
Hangimiz haketti ki,
Her yeni gün günahlar ülkesinde sevaplardan ırak yaşıyoruz.
Oysa bir cennetti dünya,
Neyimiz eksikti ki,
Eksilen sadece insanlık,
Kimi göçüp gidiyor,
Kalanlar ölüp ölüp diriliyoruz.
Hepimize yetecekti,
Olmadı,
Hırs bürüdü dörtbir yanı,
Elde kalan bir nefes,
Onu da zoraki alıyoruz.
Şu güzelim cenneti cehenneme çevirip,
Şeytanın ardından meçhule koşuyoruz.
Satın alınmış yüreklerle,
Akıntıya karşı küreklerle,
Hâlâ korkmadan Tanrı'nın gazabından,
Hakedlen cehenneme gidiyoruz.
Umudu öldürmüş,
Sol yanımızı söndürmüş,
Sevdalar aşklar birer sözcükmüş,
Kıyamete yürüyoruz.
. . .
Gelmek kolay,
Yalnızlığa demir atmış bir yüreğe,
Çekip çıkarırsın derinliklerden,
Umutlanır,
Hayalleri diye sana sarılır.
İlaç olmuşsundur yakalandığı ümitsiz birbaşınalık hastalığına,
Kalbindeki geçmişe dair tüm yaralara merhemsindir.
Çok mutludur O şimdi,
Güvenli bir limanda,
Artık değil tek başına.
Nereye istersen çıkmak isteyecektir seninle yolculuğa,
Ve herşey senin insafında bundan sonra.
Tabiki sol yanında çarpan birşey varsa.
Ya O'nu layık olduğu ,hasret kaldığı aşka götüreceksin,
Ya da benliğin kokmuş,için dışın insanlıktan kopmuşsa,
Kullanıp,terkedip canlı canlı gömeceksin.
Hayat denilen şey her daim bunlardan ibaret,
Seveni sevmelisin,
Değer vermelisin,
Yol senin,
Sev mutlu et,
Veya O'nun bedeniyle birlikte insanlığını da kirlet.
Adamlık satılmıyor tezgahta,
Yaşayarak yaşatarak ispat et.
. . .
Siz hâlâ başı kıçı belli dizileri izlemeklemi meşgulsünüz,
Hâlâ ticarete dönüşmüş evlilik proğramlarında,
Ya da yaşamda herşeye doymuş insanların macerası survivor damısınız.
Her diyetisyenin ayrı havadan okuduğu zayıflama komedilerinde,
Giyemeyeceğiniz şeylerin resmi geçidi bugün ne giysem,bu benim tarzımamı koyuldunuz.
Valla imreniyorum sizlere,
Ne kadar da duyarsızsınız....!!
İnsan içine çıkamıyor veya sokaktakileri kendi sıfatınızdan saymıyorsanız,
Hiç olmazsa açın pencereyi,
Dışarıya bir bakın,
Neler oluyor hayatta,
Tabi ki umurunuzdaysa.
. . .
Bakma öyle aranızda dolaştığıma,
Kanma yolda karşılaştığında,
Verdiğin aldığın selamda,
Ben çoktan ölmüşüm.
Kul hakkı oyuncak olmuş,
Heryanımız hainle dolmuş,
Gülen yüzler sararmış solmuş,
Aldanma aldığım nefese,ben çoktan ölmüşüm.
Çakma insanlar arasında,
Ağlayan çocuklar diyarında,
Aç kurtlar sofrasında,
Ben çoktan ölmüşüm.
Günah tiryakiliğe dönüşmüş,
Ocaklar tütmeden sönmüş,
Şeytan ,melek kılığına bürünmüş,
Yazıyorum lakin ben çoktan ölmüşüm.
Güneş hepimize doğmuyorsa,
Yürekler mutlu olmuyorsa,
Akan kanlar hâlâ durmuyorsa,
Boşverin beni,ben çoktan ölmüşüm,
Son nefesi beklemeden yaşayan bir kadavraya dönmüşüm
. . .
Dünyaya gelirken çektirdiğin sancıları,
Elbet sen de çekeceksin hayatta,
Öyle bir İlahi adalet ki,
Terazisi şaşmaz,
Ektiğini biçecek,
Ettiğini bulacaksın.
Kendinden ne verirsen yaşama,
Verdiğin kadarını alacaksın.
Birileri bol sıfırlı banknotlara hayran olsun boşver,
Sen,sıfır sıfır başlayan,
Yenenin yenilenilenin olmadığı beraberlikleri seç,
Seç ki,hayali değil,
Hayatı yaşa.
Yüreklerde kal,
Tapınma dağa,toprağa,taşa.
Sahip olabileceğin kadar hayal et,
Elde var hüzün kalma.
Sol yanında kasa değil süveydan olmalı,
Kin,nefret,intikamla değil,
Sevda'yla dolmalı.
Yenilme düne ya da yarına,
Kapılma yalnız kalsan da ,efkarına,
Her yeni gün sıfırdan başlayabilmelisin yaşama,
Sen sen ol elalemin helaline haramına karışma.
Gör artık alemin gerçeğini,
Bilmem anlatabildimmi.
. . .
Nice Cuma'lar geldi geçti,
Yaradanın evinde herkes eşit,
Dışardayken insanoğlu çeşit çeşit,
Gerçi yürekten sığınan kaç kişi kaldı ,kaçımız gerçeği seçti.
Diyor ki Kutsal kitap,
Dolup taşacak camiler,
Lakin kalben inanan kalmayacak,
Beklediğiniz kıyamet işte o gün kopacak.
Onca Cuma'lar kılındı,herkes birarada,
Keşke çıktıklarında da fitne,fesat,gıybet hiç olmasa,
Cumaların amacı buydu,
Fakat insanoğlu,çıkar çıkmaz yine şeytana uydu.
Ne vakte kadar bu böyle gidecek bilmiyorum,
Allahım,can verdiğin kullar adına senden özür diliyorum
. . .
Adımız,yoldan sapmadıkça insan,
Makamımız herhangi bir yer,
Bazen hicazkar,bazen nihavend,bazen de hüzzam,
Geldiğimiz yer belli,gideceğimiz de,
Dünya yine dönecek,güneş yine doğacak,
Ben olsam ya da olmasam.
. . .
Acelen neydi be çocuk,
Daha çay demleyecektik.
Sen şekersiz içecektin,
Hani şimdi moda,
Ben ise bol şekerli.
Acıları bala çevirmek adına,
Varmak için hayatın tadına.
Hayallerini anlatacaktın bana,
Gerçekleri de ben sana.
Yarınları,umutları bir bulut yapıp sunacaktın,
Benim gerçeklerimde ise ya susacak ya da ağlayacaktın.
Sayamayacaktık kimbilir kaç bardak içtiğimizi,
Hayaller gerçekler derken kendimizden geçtiğimizi.
Umuda götürecektin beni,
Unutturacaktın karanlık ve kanlı geçmişimi.
Arada özgürlük şarkıları mırıldanacaktık,
Her bardakta yarınları yudumlayacaktık.
Gençliğin ve güzelliğinle çayın demine renk katacaktın,
Körolası insanlıktan yüreklerdeki kini nefreti atacaktın.
Olmadı be çocuk,
Ben demliği almaya gittim,
Döndüğümde yoktun,
Şimdi nasıl demlerim senden yoksun.
Henüz onaltıydın,çok erkendi ,
Oysa sen değildin,
Onur,gurur,yürek ve boşa alınan nefesler,gidendi.
Acelen neydi be çocuk,
Pesettirdiler sana ve bana bu kadar çabuk.
. . .
Öyle çok yarınlar harcadık ki biz,çocuk,
Bugünümüzü unuttuk.
Hayallerini vurduk daha başlamadan,
Ya da bir sokakta alnının ortasından.
Kimi doğmadan öldürüldüler,
Kimi artık yaşayan ölüydüler.
Katledilen ,yarınlardı çocuk.
Birileri öksüz yetim kaldı,
Birileri cennette uyandı,
Birilerinde bıçak kemiğe dayandı,
Öldürdük be çocuk,
Yarınlar tükendi kalmadı.
Altı üstü bir avuç toprak,
Ne olurdu sanki insanca paylaşsak,
Ekip biçip adam gibi hayatı yaşasak,
Her nefeste doymadılar,
Gözlerini doyuramadık çocuk.
Allah'ın verdiği canı kullar alır oldu,
Dörtbir yanımız yılan,çıyan,hainle doldu,
Nice çiçekler açmadan soldu,
Saklayamadık yarınlarımızı,
Çaldılar çocuk.
Artık bugünümüz bile Yaradana emanet,
Etraf can pazarı,ortalık kokuyor ihanet,
Kanlı eller pimde,bu insanlığa cinayet.
Bitiriyorlar çocuk bir bir yarınları,
Doymuyor kanla beslenen o lanet olası karınları,
Biz öyle yarınları harcadıkki çocuk,
Bir tanesi dün'dü,
Masum canların yerde uzandığı,
Ve insanlığın öldüğü gündü.
. . .
Yüreği sızlamayan,
Bir hiç uğruna katledilenler için hüzün duymayan,
Hala kendi dünyasını yaşayıp,umursamayan,
Biryanda canlar yokolurken,
Düğün dernek çalıp oynayan,
Varsaaaa...!!!
Arkanızı dönün ve çıkın,
Olmayın aramızda,
Yer yok size bu ülke,bu millet davamızda.
. . .
Biraz geç de olsa anladım ki;
İnsanlar,
Konuşabiliyor,
Düşünebiliyor,
Derdini anlatıp,derman diliyor,
Ama ne yazık ki aynı insanlar,
Hem insanlığı,
Hem kendilerini yokediyor.
Bu yüzdendir hayvanlara hayranlığım.
. . .
Tüm hayvanlardan özür diliyorum.
Çünkü sizler ancak açlıkta saldırgan olursunuz,
Oysa bu katliamları yapanlar,
Doydukça azanlardır,
Can'a göz koyanlardır,
Allah'a değil,
Şeytana tapanlardır.
Koymalı bunları bir ahıra,
Ve yanmalılar cehennem ateşinde bağıra bağıra.
Hep Kara'larla An'ıyoruz seni ANKARA.
. . .
Bırak sevgi gösterilerinde bulunup,
Canım,cicim,ağam paşam diyenleri bir kenara,
Bu gönülden gelip geçenin,
Bu yüreği darmadağın edip gidenin,
Ânı paylaşıp sonra terkedenin,
Haddi hesabı yok,
Etrafta kadir kıymet bilmeyenmi arıyorsun,
İstemediğin kadar çok.
İyisimi henüz yaşarken bul;
Seni gerçekten seven bir hoca,
Ebedi istirahatgahını kazacak bir dost,
Bir de ibrikçi toprağını bolca sulayacak,
Ve birkaç kişi seni toprağa saklayacak,
Hiç olmazsa onlar hakettikleri bedelle bu işi yapacak,
Diğerlerimi;
Boşver gitsin,
İki üç güne varmadan unutacak,
Aralarında bulunmayacak utanacak.
Bu alem böyle gerisini bilemem,
Haspa çıksın kimselerden gözyaşı dilemem.
. . .
Son ödeme günü geçmiş fatura gibiyim.
Faiz işlemese de,
Arayıp soran olmasa,
Hatta unutulmuş olsam da,
Bir gün temelli kesileceğim,
O çoktan maziye gömenlerin omuzlarında gideceğim.
Kullanırken mutluydu herkes,
Yokluğum aratıyordu,duyardım dörtbir yandan ses,
Bekliyorum ey hayat,ne vakit istersen kes,
Sevene,sayana,
Geçmişte arayıp,sorana,
Yüreğimde iz bırakana,
Maaşallah,
Kendine yaşayıp,paylaşmayana,
Başkaları için ağlamayana,
Kimselere gönül bağlamayana,
Hadi eyvallah.
. . .
Kimseler insan belgeseli düzenlemeye kalkışmasa keşke,
Ne hiçbir hayvan izlemeye değer bulur,
Ne de onlara kötü örnek olalım,yaşasınlar gönüllerince
. . .
Saatleri tersine çevirebilmek,
Zamanı geri sarabilmek,
İncitmeden,üzmeden yaşayıp,
Adam gibi alkışlar arasında ölebilmek,
Arasıra da olsa yokluğunda hatırlanabilmek,
Ve herşeye rağmen gülümseyebilmek.
. . .
Günün birinde,
Hiç tanımadığın iki kişice,
Ve Yaradanın izniyle,
Geliverirsin aleme.
Ya zenginsin doğuştan,
Ya da kaderden gariban.
Dilin,dinin,milliyetin şansına,
Nerde doğduysan.
Önce gelmene sebep olanları seveceksin,
Öğretecekler,anne baba diyeceksin,
Sonra karışacaksın sana benzeyenlerin arasına,
Bazen mutlu,bazen de ağlayacaksın arasıra,
Kazanmayı,kaybetmeyi,
Sevmeyi,sevilmeyi,
İyi,kötü ve çirkini,
Para denen naleti,
Öğreneceksin,
Sana kalmış,kimbilir aralarından hangilerini seçeceksin.
Belki ihanet edeceksin,
Belki de edeni seveceksin.
Ne rüzgarlar,ne fırtınalar kopacak,
Onca yağmurlar yağacak,
Lakin güneş her sabah yeniden doğacak,
Yaşayıp gideceksin,
Sen bilirsin,
İster hırsla,
İster edep ve namusla.
Unuttukların olacak,seni unutanlar da,
Ama gün gelecek Yaradanınla kalacaksın başbaşa,
Nefes alırken hep gönlündeydi ise ne âlâ,
Son anda geldiyse aklına,
Sarılsanda fayda yok şeytanına.
İşte böyle birşey hayat denilen sahne,
Birileri insan gibi yaşar,kimileri sahte.
Herbirimiz yolcuyuz,gideceğiz azar azar,
Hayalinde çok büyütme,bu alem göz açıp kapayıncaya kadar.
. . .
Çok ama çok düştüm ben,
Suçsuz günahsız,
Ne olup bittiğini anlamadan bilmeden.
İster iyi niyet de ister saflık,
Kızma söyle,aslında aptallık.
Elimden tutan olmadı değil,
Tutup kaldırmaya çalışan,
Lakin hep uzaktan simalar,
İşleri varmış dostların,
El uzatamadılar.
Olsun be dedim,
Kendimi o malum söze verip,
Düşenin dostu olmuyormuş belledim.
Kimi yüzüme acılı ifadeyle bakıp içinden gülümsedi,
Kimi laf ola beri gele misali üzüldük geçmiş olsun dedi.
Bana sorarsanız çok mutluyum,
O yüreği yerle bir eden düşmelerden,
Öğrendim be arkadaş dost düşman ayırtetmeden.
Oysa bir zamanlar ne güzel paylaşırdık,
Hayatı,cebimizdeki sigarayı,parayı.
Şimdi ayaktayım,
İsyanım yok kimselere,
Ne diyebilirim ki insanlığı parayla ölçene.
Ve yıkılmak düşmek yok artık,
Tâ ki toprak bu bedeni kabul edene ,
Elde kalan birkaç gerçek dost,
Diğerlerinin üzerindeki adam kılığında post.
İndiğin yerden kalkmak hayal değilmiş yaşadım,
Ama asıl hakikat hayatmış ve yeniden doğup bağlandım.
Selam olsun kötü günün el uzatanlarına,
Canıma can kattılar,şükür onları Yaradana.
. . .
Herkes kendi rüyasında,
Kendi hülyasında,
Yaşamakta bir kişilik dünyasında,
İnsan aymadıktan sonra,
Gün aysa ne,aymasa ne.
. . .
Evet,huzur gerek,
Ve bunun uğruna bazen ölümüne susmak,
Kimi zaman kan kusmak,
Yine de sessiz kalmak lazım.
Bakışlarındaki hafif gülümsemeyle,
İliklerine kadar işlemeli intikamı,
Sessiz ve derinden seni inciteni gözlerinle yaşarken öldürmen lazım.
Hani götürmüştü ya yüreğini,
Toz pembe hayallerle bulutların üstüne,
Hani herşeyi,vazgeçilmeziydin,
O'nu layık olmadığı bulutlardan atmak lazım.
Kimler unutulmuyor,unutturulmuyor ki,
Üzerine bir daha okunmamacasına,bir çarpı atmak,
Yalnızlığına kavuşmak,
Tüm yalanlardan arınmak,
Alınmış günahlarından uzaklaşmak,
Belki başka bir diyarda,
Belki de O'nun yanıbaşında,
Ve ondan bihaber,
Huzura kavuşmak lazım.
Dostları ilə paylaş: |