Gül gibi geçinip gidiyorduk, Ne gerek vardı bunca hırsa



Yüklə 2,6 Mb.
səhifə14/23
tarix11.08.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#69060
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   23

. . .

Görmeliydin,
Hani o sol yanımda çırpınan güvercini görmeliydin,
Gelmeliydin,
Yalnızca sana ayırdığım yer var ya,gönlümün baş köşesinde,gelmeliydin.
Bilmeliydin yokluğunun dayanılmaz işkencesini,
Kahır çeken bu gönlü,
Gelip görmeliydin.
Oysa sen,
Kör kuyularda aradın,
Sözde sana göre aşk sanılan eğlenceleri,
Bir adam eriyip gidiyor buralarda,
Umurunda olmasa da duymalıydın.
Acımanı istemem,
O Yaradana mahsus,
Keşke bir yudum üzülseydin.
Biliyorum çareler çoktan tükenmiş,
Sen doğru bildiğin yolu seçmiş,
Uzaklarda biryerlerde bir sevdalı kendinden geçmiş,
Gelmeliydin,
Görmeliydin,
Sevgi denilen şey neymiş,öğrenmeliydin.
Ben ,sen dediğim gerçekle tükendim,
Sen ise hayallerinin çukurunda kendini mahvettin.
Hiç olmazsa birkez kendini benden dinlemeliydin.

. . .

Önce içindeki şeytanı defedeceksin,
Ardından kalbindeki ,beynindeki ,gönlündeki tüm fesatlıkları silecek,
İnsanlar arasına fitne sokmaktan vazgeçeceksin.
Kıybet en büyük günahlardan,bilip bilmeden kimseleri kirletmeyeceksin.
Kul yetim hakkı diye diye dilimizde tüy bitti,dünya malı uğruna yemeyeceksin,
Sol yanında her daim Yaradanı hissedeceksin,
Irzdan namustan bahsedip sonra da harama uçkur çözmeyeceksin,
Yalan olmamalı ağızlarda,
Doğrularla yaşayıp öyle gideceksin.
Bu yolda başın dik alnın açık yürüyebiliyorsan eğer;
İşte o zaman huzur içinde HAYIRLI CUMALAR diyebileceksin.

. . .

Bırakın herşeyi bir kenara,
Elbet tertemiz bir yüreğiniz varsa,
Tutun sımsıkı size uzanan elleri,
Gün gelecek yerinizde esecek kavak yelleri.
Götüremeyeceğin şeylere sahip olsan ne,
Sevgileri yükle kalbine,
Bedenin huzur bulsun,
Ölümü tatdığında ruhun şadolsun.
Son gemi kalkmadan arın pişmanlıklardan,
Elde sadece hüzün kalır,dosta düşmanlıktan.
Bir Can'sın sen,bu can bir daha gelmez,
Hayat bu geç kalmışlığı sevmez,sevemez.

. . .

Umutları yitireli çok oldu,
Hiç olmazsa umutsuzlara omuz verelim,
Kendimiz için değil,
Onlar uğruna biraraya gelelim,
İnsan olmak zarar vermez kimseye,
Yeter ki saf temiz duygularla yaklaş,
Yâr'sevgili,arkadaşa dost,kaderdaşa yoldaş diye diye.

. . .

Yazmalı,
Mesela aşkın kanunu yeniden yazmalı,
Ya da adab-ı muhaşeret kitabını yazmalı,
Kadını anlamayı,
İnsanları kırmamayı,
Canlılara merhameti yazmalı.
İnsan dediklerimiz azmamalı.
Erkeğin adam gibi adam olmasını,
Herkesin mutluluğu bulmasını,
Ve her canlının ölümü tadacağını üzerine basa basa yazmalı.
Lakin kalem tükendi,
Kalem bulsan kağıt isyanlarda,
Anlasana be insanoğlu anlasana,
Yazılsa da yeniden,yine okumayacaksın,
Ruhunu teslim ettiğin şeytandan güzellikler umacaksın.
Yazılsa okuyan nerde,
Herkesin gözüne inmiş bir perde,
Üç maymunu yaşamaktayız,
Küflene küflene kaşarlanmaktayız.

. . .

Ne olurdu sanki?
Sen üreticiyim denilen patron,
Üç kuruş dünya çıkarı için saf tertemiz gıdalara hormonmuş gdo 'oymış katmasaydın,
Sen tüccar esnaf vs,bire on katıp satmasaydın,
Sen ağam paşam,kul yetim hakkıyla doymasaydın,
Ey sen politikacı,ettiğin yeminlere sadık kalıp,sana oy veren o masum elleri unutmasaydın,
Sen ki zenginlerin zengini,keşke helalini haramla bulaştırmasaydın,
Ve siz daima kazanan,yoksulun garibin cebine el atmasaydın,
Tabi ki sen de ey sevgili,
Gönlünde tek bir aşka yer verip,
Elden ele dolanmadan ,
Sonunda birbaşına kalmasaydın,
Yalnızlığa mahkum olunca maziyi arayıp ağlamasaydın,
Keşke be insan,
Yalnızca Allah'ın evinde O'nu hatırlayıp,hırslar uğruna Yaradanı yüreğinden her an çıkarmasaydın.
Ah keşke bu sıfata her daim layık olup,
Bile bile,göre göre Tanrı'nın yolundan sapmasaydın,
Keşkelere sığınmasaydık,
Alt tarafı bir ömür,keşke hep birlikte insan gibi kalsaydık.

. . .

Bir ölünün hatıra defterinden,
Pek fazla bahsetmiyor kendinden,
Kimsin bilinmez,
En çok sözü edilen "sen".
Sen diye başlıyor hatıralar,
Yüreğinde kopmuş olan fırtınaları anlatmaya başlarken.
Anlaşılan seninle doğmuş,
Çünkü o tanıştığınız güne kadarki yaşanmışları hiç yazmamış,geçip gitmiş bahsetmeden.
Her sayfasına çiçekler kondurmuş,
Onların adı bile sen,
Varlığında güneş batmamış asla,öyle yazıyor,
Yokluğunda gözyaşlarını kalbe yağan yağmurlar yapmış,
Sende öğrenmiş aşkın alfabesini,
Uğruna almış her nefesini,
Dört mevsimmişsin o'nun için,
Her sana bakışında erimiş için için.
Sayfalar ilerledikçe kanlı gözyaşları düşmüş yapraklara,
Belli ki ihanete dönüşmüşsün ondaki ilkbahara,
Seri cinayetler işlenmiş sol yanında,
Ne kurşun,ne bıçak yarası,
Faili belli lakin maktul gizlemiş akan kanında,
Çünkü dolaşan senmişsin damarlarında.
Ve son sayfada koskoca bir tek kelime "sen"
Zar zor yazabilmiş nihai nefesi verirken,
Simsiyah bir çiçek,
Bir de son buse,
Seninle başladığı hayata elveda derken.
İşte böyle "sen",her kimsen,
Sen'i yazdık bir ölünün hatıra defterinden.

. . .

Kime şikayet edeyim seni,
Kim durdurabilir
Kim tutuklayabilir ki.
Çal be hayat,
Ne varsa bizim sandığımız hepsini çal,
Her zaman ağıt olmasın,
Bazen de güzel şarkılar çal.

. . .

O bitmez tükenmez sandığımız koskoca aşklardan geriye kalan,
Birkaç derin izler bırakan yalan,
Bir de gözler,ilk bakışta bizi bizden alan,
Ve hüzün,bitmişliğin sonunda gözyaşı olup kalbe dolan.
Ne kaldı ki elimizde,
Sararmış mektuplar,
Göstermeyen aynalar,
Yüreğimizde bir daha dolmayacak boşluk var.
Bugünleri çoktan harcamışız,
Masalmış sevdalar gerçek sanmışız,
Seviyorum diye biten her söze aldanmışız,
Hala dönmekte olan bir dünya,
Adını dahi koyamadığımız rüya,
Ve hiç sevilmeyen kelime'elveda',
Sözde bir ömür,
İnsan bir değil bin kez ölür,
Duygular sömürülür,
Karanlık gönüllerde sabah olsa ne,
Umutlar yitirilmiş başlanıyorsa güne,
Oyuncak olmuşsak elaleme,
Geriye kalan,
Öyle bir hayat ki,
Vicdansızca edilmiş talan.

. . .

Boşuna bekleme çocuk,
Kimse kimselere kendiliğinden birşeyler vermiyor artık.
Maddi alemden zaten bahsetmiyorum,
Sevabı olmasa fitre zekat dahi bekleme,
O da cennete gideriz niyetine.
Sevgimi?
Verirler belki,
Lakin feda etmelisin benliğinden çoğu şey,
Bakarsın kalbin yetmez,
Sahiplenirler bedenine.
Saygı ,
Hakkın rahmetine kavuşalı hayli zaman oldu,
Yerine önünü ilikleyenler,sallabaşlar doldu,
Dua desen,bir işe yararsan belki,
Dilenciye para vermediğinde öyle beddua ederki.
Benciller imparatorluğunda köle gibiyiz çocuk,
Boşver olsun varsın,
Maskeli yüzler arasında kalsak da yalnız,
Biz karşılıksız dualar ve sevdalarla varız.
Ben mi?
Ben hiçbir şey düşünmeden,ayırtetmeden seviyorum,
Çünkü aynaya baktığımda insanım insan diyebiliyorum.

. . .

Ben alışığım beklemelere,
Yolun düşer,elin yazar,yüreğin çarparsa,
Ben hep buralardayım.
Olur ya yalnız hissedersin kendini,
Ya da tutamaz olursun,aşarsın bendini,
Anlatmak istersen derdini,
Ben hep buralardayım.
Özleyenin kalmadığında,
Sevgililerce aranmadığında,
Yanında birtek dost bile bulmadığında,
Aldığın nefesteyim,
Göremediğin bir yerdeyim,
Sen üzülme her daim ben sendeyim,
Anlayacağın,ben hep buralardayım.
Unutmuş olsan da yüzümü,
Duyamasan da sözümü,
Dert etme hüzünü,
Ben hep buralardayım.
Bazen avuçlarında,
Bazen gözyaşlarında,
Kimi zaman da gülümseyen yanaklarında,
Terketmedim asla seni,
Sen çoktan hayatından çıkarsan da,
Gün gelir gerekirim mendil diye,
Ya da düğümlenen boğazına bir yudum su,
Veya sana çiçekler sunan toprak var ya,
İşte böyle yâr,
Ben hep buralardayım.
Çağırmasan da,
Her vakit etrafındayım.

. . .

Mutluluk mu diyorsunuz?
Ekmeğin kırıntısında,
Kararmış çaydanlığın ucunda,
İste yeter ki,
Aldığın her nefesle sol yanında,
Aç ellerini,göğe doğru,
Uçmaz kuş misali,
Mutluluk avucunda.

. . .

Bu adam benim babam,
Çıkmadı bir daha karşıma,
O'na benzer adam gibi adam.

. . .

İşte böyle be usta,
Eller,boynuz kulağı geçmiş misali,
Tutulası eller,bir başkasının cebinde hırsız timsali,
Kanadımız kırılalı çok oldu,
Uçmak ne kelime,yürüyemiyoruz insani,
Durum bundan ibaret usta,
Bilmem diyecek bir sözün varmı bu hususta??

. . .

Hayatın âlâsını biz yaşadık aslında,
Mutluluğun en gerçeğini,
Acıların en derinlerini.
Mesela çocuktuk,
Oyunlarımızı kendimiz yaratır,birlikte oynardık.
Para denilen şey bir sakız,bir şekerdi bizim için,
Satınalmadık oyunlarımızı,satmadık da.
Önce saygıyı öğrettiler,
Sevgiler kendiliğinden geliverdi.
Büyüdük,
Büyüdükçe sakladık içimizdeki çoçuğu,
Darbelerde,ihtilallerde,
Öldüremesinler diye,
İlkokulda öğretilen sağımız solumuz,
Sonraları bizi bölen iki tarafımız oldu,
Solaktım ben,
Ve yüreğim de sol yanımda idi.
Öldü diye bırakılıncaya dek dövdüler,
Ne garip ki yıllar sonra ,bu adam gibi adammış diyerek övdüler.
Nezarethaneler,zindanlar konaklama yerimizdi,
Her an her yerde üstümüzde ne varsa kefenimizdi,
Gün oldu bir sizden bir onlardan hesabı darağaçları kuruldu,
Gencecik fidanlar için kurulan sehpalara,acımasız tekmelerle vuruldu.
Onca acının gözyaşının arasına en gerçek,hile katılmamış sevdaları sığdırdık biz.
Ezdirmedik sevgimizi,öldürtmedik aşkımızı,
Herşeyin en güzelini biz yaşadık çocuk,
Acının da,sevincin mutluluğun da.
Şimdi sen çakma sevgililerle,
Elin para dolu cebinde,
Günübirlik aşklarla keyfin yerinde,
Yaşıyorum sanıyorsun ya,
Üzülüyorum sana çocuk,
İçinde hiç doğmamış ki bir çocuk.
Biliyorum içinden gülüyorsun bana,
Belki bir gün bu sözler ibret olacak anlayana,
Bak etrafına kaç tane doğru dürüst kişi kaldı,
Menfaatler,çıkarlar herkesin yüreğini satın aldı.
Hayallerin katledildiği bu diyarda,
Bir zamanlar insanlık vardı.

. . .

Hepimiz birer meçhul sanılanın failiyiz aslında,
Ne garip değimi?
Öldürdüklerimiz hep sevdiklerimiz,
Nedendir bilinmez ellerimizle gömeriz,
Ya geçmişe,
Ya yürekteki derin bir yere,
Ya da yaşadım sandığımız tarihe.
İşlenmemiş günahların masumu sanırız kendimizi,
Ve affederiz masumiyeti bile katleden kalbimizi.
Gün olup sol yanımıza bir ağırlık çökerse sakın ola şaşırma,
O,hiç uğruna harcadığımız,yokettiğimiz nice sevgiler sevgililerdir,
Kansız lakin delik deşik olmuş,
Mazide kaybolmuş,
Günahsız terkedilenlerdir.
Herkes sevdiğini öldürür,
Dost neylesin ki,
Öldükçe sevilenler,
Aşka sevdaya düşman olanı güldürür.
Gün hergünkü gibi,
Faili meçhuller günüdür.

. . .

Kalemlerin değil,
Mermilerin,bombaların yazdığı bir hayatı ,hayat diye yaşıyoruz,
Neden,Nasıl,niçin bilemiyorum,
Hiçbir şey olmamışcasına alışıyoruz,
İnsanız diye dolanırken,hayvan bile denilemeyecek canavarların arasına karışıyoruz.
Sizi bilmem,ben istifa ediyorum,
Bırakın adım insan olmasın,
İnsanlık buysa,
Lanet olsun yaşanılmasın.

. . .

Sana bakıyorum hayat,
Felek sana da,
Kader ,bakmama gerek varmı,
Zaten oynuyorsun dilediğince,elinde.
Size bakıyorum daima dost kalanlar,
Bir de size,
Benden çaldıklarıyla ardına bakmadan kaçanlar.
Bir gördüklerime bakıyorum,
Çoğuna inanamıyorum,
Ve sonra gökyüzüne bakıp göremediğime,
Şükrediyorum ki beni insan sıfatından çıkarmadı diye.
Bakıp göremediğim,her an gördüklerimden çok daha yakın,
O'na açılan ellerimi hiç boş bırakmadı,süveydam oldu yüreğime.
Varlığın varlığımdır,
Can feda ödenecek diyetime.

. . .

Ya okul çıkışında,
Ya Cumhuriyet ,
Ya da Nasrullah meydanında buluşurduk seninle.
Suyundan içmeni isterdim,
Çekinirdin temelli kalırım diye.
Gidebilecek bir iki sinemamız,bir o kadar da pastanemiz vardı,
Cafelerimiz,fastfood 'larımız yoktu ki bizim.
Hem kuytu köşelerde buluşabilir,
Zar zor elele tutuşablirdik.
Zaten gözlerimizi izlemekten,
Seyrederken yüzlerimizi hasret gidermekten,
Başka ne gayemiz oldu ki.
O zamanlar sadece biraraya geldiğimizde sesimizi duyabilir,
Ancak vesikalık fotoğrafımızı hatıra diye verebilirdik,
Arkasına,sevgilerimle yazıp.
Radyomuz varsa mutluyduk,
Yanyana isek sıradaki bizim şarkımız olsun dilerdik.
Ne güzel günlerdi değilmi,
Saf ve temiz,katıksızdı sevdamız,
Her günü bir ayrı güzellikte yaşanırdı hayatımız.
Gizli sevgilerle,
Kitap aralarına sıkıştırılmış mektuplarla,
Ve satın alınamayacak aşklarla.
Şimdi ayrı dünyalarda,
Başka insanlarla,
Tamamen kopmuş olsak da,
O günleri hiç yaşamamış gibiyiz.
Birarada olsak ne ki,
Ya televizyonda gözümüz,
Ya da telefonda,bir zamanlar birbirini sımsıkı tutan ellerimiz.
İşte böyle ey sevgili,haklıyım değilmi?
Ne iyi etmişiz,
Geçmişte ne de güzel sevmişiz.

. . .

Sağı solu belli olmaz onun,
Zaten siyaset değil ki,
Bazen ekmek,su,aştır,
Bazen en ağır darbe.
Ne zaman,nerede,nasıl geleceği meçhul,
Bakarsın sokağın köşesinde,
Belki kalabalıkların içinde,
Olur ya kendini yapayalnız hissettiğinde,
Ya da tüm ümitlerini yitirmiş,hayal bile tükendiğinde,
Karşıdan karşıya geçerken,
Birbaşına uzun bir yolculuğa giderken,
İçindeki sen biterken,
Ağır bir tokat misali iner sol yanına,
Yıllardır duymadığın yüreğinin sesi çarpar göğsüne,
Dünyan değişir,
Hayat yeniden doğmuşcasına gelişir,
Umulmadık anda biri avuçlarına el verir.
AŞK bu,
Hangi vakit kalbine ineceği bilinmez,
Tutuldunmu bir kez,
Sonrasında ne yapsan ne etsen silinmez.

. . .

Daha sabaha çok var,
Senin beni anlayabilmen gibi.
Daha çok çiçekler solup tekrar dirilecek,
Benim her günüm her ânım gibi,
Aynalar yalnız seni gösterir,
Bana bakman beni görmen lazım,
O zaman belki mümkün beni tanıyabilme ihtimali,
Daha çok şey öğrenmek gerek,
Kimbilir arada idrak edebilirsin sevmeyi.
Önce büyümen lazım,
Yaşça değil yürekçe,
Sonra sokul bana,
Gel gör sevdayı anla.
Daha insana çok var,
Boşa nefes alıp,
Boşyere alemde yer kaplayan gibi.
Daha sana çok var,
Sevgiyi aşkı bir resim misali çizmek gibi,
Ve daha bize çok var,
Ya bir ihtimal ya da hayal gibi.

. . .

Biz;
Ne bu kafayı kelle diye taşıdık bedenimizin üzerinde,
Ne bu beyni sakatatçıdan aldık,
Ne de taş ocağından bir parça alıp koyduk sol yanımıza,
Kadir kıymet bilmeyenler utansın,
Anlamaktan bihaberse birileri,
Koyma akıl fayda etmez,nasıl anlasın.

. . .

Bilmem neden,
Akşamlar hüzün verir bana,
Belki gün boyu sevgi saygıyla bakan yüzler,
Birer birer eksildiğinden,
Kimi istirahatgahına,
Kimi de kabuğuna çekildiğinden.
Özlüyor be insan,
Bir geceliğine de olsa,
Güneş battığında,
Sanki bir daha doğmayacakcasına,
Birarada olmayacakcasına,
Özlüyor.
Sevmek böyle birşey olmalı,
Çok uzaktakiler uğruna hatırladıkça göze yaş dolmalı,
Çiçekler sevgiler için açmıyorsa solmalı,
Güneş'i de küstürmemeli,
Ya vazgeçerse,
Ya bizi terkederse,
O da gidip de dönmeyenlere benzerse,
Yine de şükretmeliyim,
Sabaha ermeyi dilemeli,
Gün ağarmadan uyanıp,dost arkadaş için birşeyler yazıp çizmeliyim.
Güneş küsmeden,
Nefes beni terketmeden,
Bendeki bu sevda tükenmeden.
Sevgiler hepinize,
Yolu sevgiden geçen herkesle her daim karşılaşmak arzusu yüreğimizde.

Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin