Gül gibi geçinip gidiyorduk, Ne gerek vardı bunca hırsa



Yüklə 2,6 Mb.
səhifə17/23
tarix11.08.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#69060
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   23

. . .

Bir ömür eyvallahla geçti,
Gelene eyvallah,
Gidene eyvallah.
Acıya,kedere,
Zalimlerin zulmüne,
Hayırsıza,vefasıza,
Çekilen onca cefaya,
Göre göre atılan kazığa,
Bir kez denmeyen yazığa,
Anca değirmende bulduğumuz hakka,
Çok görülen hukuka,
Hayat boyu çalınan çocukluğumuza,
Pişman etseler de insan olduğumuza,
Eyvallah ulan eyvallah,
Gün olup vakit gelecek,
Son eyvallahım olacak,
Yaşam bana değil,
Layık olmayanlara SON yazacak.

. . .

Sevgi'nin saygının imha edildiği bir dünyada,
İnsan kalmaya çalışsan ne,
Çalışmasan ne.
Dürüstlükten,efendilikten anlayan nerde,
Kalbin temiz,yüreğin saf olsa da,
Harcanıyorsun bozuk para niyetine,
İnsanlığın bozuk olmasa da,
Seni tüketenler doymasa da.

. . .

Ben dünya malına,paraya olsa olsa pul derim,
İnsanlıktan ayrılmışa doğru yolu bul derim,
İnanmayan varsa Yaradanın yarattığına,
Hadi sen yarat bana bir kul derim.

. . .

VATANINI SEVMEYENDEN VATANDAŞ OLMAZ,
MİLLETİNE MİLLİYETİNE SAHİP ÇIKMADAN,KAHRAMAN OLUNMAZ.

. . .

O'na çok iyiliğim dokundu der dururmuşsun,
Evet,bana yaptığın en büyük iyilik,
Söylediğin yalanlardı.
Gerçi sen ölmedin söylemekten,
Lakin gerçeği gördüm dilinden dökülen sahte sözler sayesinde.
Saf,kandırılması kolay,
İnandırılması basit ellili yaşlarda bir çocuktum,
Önce ruhum tecavüze uğradı,
Ardından kişiliğimin,benliğimin,dürüstlüğümün ırzına geçildi,
Sayende hep bunlar,
İnanmanın,güvenmenin dayanılmaz acılarıydı bana sunduğun.
Şimdi onca yaştan sonra nasıl geri dönerim ben,
Nasıl anlatacağım çocukluğuma,tüm gerçekleri,
Gençliğim kabullenecekmi ilerde başına gelecekleri,
Boşamı geçti onca yıl inançla,itimatla,
Boşunamı her söze aldandım insanca,inatla.
Evet,
Şu üç günlük ömürde,yaptığın en büyük iyilik söylediğin yalanlardı,
Suçlu ben,yani suç inanandaydı,
Geriye ise belki birkaç kırıntı döküntü doğru söz,
Ve derin bir yara ,
Bir daha masumiyetine kavuşamayacak,
Bir daha bakireliğine dönemeyecek ruh ve yürek ,arda kalanlardı.

. . .

Bugün sana ne anlatayım çocuk?
Gülü deme,
Ömrü az olur,kıyamam.
Sevgilerden sözetsem,
İnan yalan olur.
İnsanı anlat desen,
Yaradan pişman,
Hayallerimizi istesen,
Bitti,yokettiler.
Geçmişi anlatmaya çalışsam,
Biliyorum garip gelecek sana,
Geleceğin meçhul oluşunu benden iyi idrak etmişsin.
İyisimi çocuk,
Anlatmayalım,birlikte yaşayalım,
Koy başını sol yanıma,
Duygularınla dal süveydama,
Artık sen de anlasana,
Tek dile gelecek gerçek,
Birtek bizi duyan,
Çare olan,
Deva bulan,
Alemi sunan,
Gönlünü ver Yaradana,
O,malum edercesine anlatacaktır,
O'na tâ yürekten inanana.

. . .

Hep aşağılara bakmışım ben,
Yükseklik korkusu olduğundanmı bilmem.
Lakin güzel şeyler gördüm hep,
Çocukların kardeşliği,
Yoksulun elele verişi,
Garibin içtenliği,
Kedinin,köpeğin Can'a insandan daha yakın gelişi.
Yukarılarda kuyu kazmak var,
Dünya onlar için dört duvar,
Onların baktıkları aşağı,
Belden alta kadar.
Tepesine de çıktım bu alemin ,
Oralar bombok,
Adam sıfatını almış içi boş,çok,
Vefadan,hayırdan bir dirhem bile yok,
İğrendim oralardan,
Hem de yükseklik korkusundan.
Çayboyunda gidiyordum geçenlerde,
Selamlaşarak bizim erenlerle,
Doğru yoldan sapmamış gidenlerle,
Başıma birşey düştü,
Talih kuşu iz bıraktı sanmıştım,
Bir de baktım yukarılardan kafamıza sıçanlar,
Daha dünkü,bizim sümüklü uşaklar.

. . .

Öyle insanlar tanıdım,
Adamın hası adam gibi adam.
Üzerlerinde elbise 
Elbisenin içinde de adam.
Sonra onlar bir bir yokoldular,
Sıraları gelmişti,yolcuydular.
Meydan kimleremi kaldı,
Hani henüz duyulmamış yalanlar vardı,
Vaat değil söz verip anında unutulacak kadardı,
Ve herşey Taht'a kurulduktan sonrasına uzandı.
Yalandan kim ölmüş demeyin,
Vebali Cihan'a bedel,
Günü kurtarmaya çalışanların gücü ancak safça inananlara yeter.
Ey gönül,ey sabır
Biliyorum isyanlardasın,
Bu kadar haksızlığa sen de inanamamaktasın.
Lakin Güneş'in Fethi yakın,
Belki yarın,belki yarından da yakın.
Yeterki uyma şeytana,
Allah yolundan sapma sakın.

. . .

Kimi sevdiysem bozuk çıktı;
Kiminin niyeti,
Kiminin diyeti.
Birilerinin ağzı bozuk çıktı,
Birilerinin midesi geniş,
Yolu bozuk olan da oldu,
Ciğeri para etmeyen de,
Ayakları bozuktu,
Düşünceleri bozuktu,
Velhasıl kafam çok bozuldu,
Koydum resmi alt tarafa,
Dünyam duruldu,
Olacağı da buydu.

. . .

İşte böyle birşeydir yaşamak,
Sen seversin,olursun ahmak,
Niyetin yoktur dünyaya kazık çakmak,
Hayalin hep,birlikte gülüp birlikte ağlamak,
Olmaz bir türlü,oldurmazlar,
Kendilerine ise toz kondurmazlar,
İstedikleri çiçeği öldürür,istediklerini soldurmazlar.
Akıllarınca onlar alim,onlar kurnazlar.
Dönülmez hayatın herhangi bir pazarındayım,
Ölmedik be henüz,
Bitmemiş tükenmemiş dostların her daim yanındayım,
Birilerine uysa da yazarım,uymasa da yazarım.
Allah'ın kuludur benim adım.

. . .

Hey sen,yükseklerdeki adam,
Ve sen kalabalığın arasına karışmış sinsi,
Sen,gözü doymayan,
Dünya malı uğruna binlerce ah alan,
Sen,sadece çıkarlardan anlayan,
Başkalarının üzüntüsüne timsah gözyaşlarıyla ağlayan,
Sen ki kul yetim hakkıyla dahi doymayan,
Uyan,
Uyan da varlığından utan,
Hala görmüyormusun,
Gidiveriyorsun,
Kuzu da olsan,KOÇ da olsan.

. . .

Böyle bir dünyada,
Bir kişilik hayatlarla,
Pamuk ipliğinden farksız,
Bağlanmışız sözde halatlarla,
Güme gitmiş sevdalarla,
Gözler yalan söylüyor,
Diller günahkar,
Eller bomboş,
Elalem sarhoş.
Dürüst kalmaya çalışsan da,
Kalpler çürük,dörtbir yanın fesat,
Adres ha Cumhuriyet meydanı,
Ha alemin her yanı,ha Ankara Küçükesat.

. . .

Kimse dokunulmaz değildir,
Sadece,
Birilerinin yüreğindeki fitne fesat,
Kimilerinin ise doğruluğu okunulmazdır.
Gün gelir İlahi adalet dokunur omuzlarına,
İşte o zaman iyiyle,kötü,
Fesatla,doğru,
Ayrı musallalarda,
Ayrı veda ezanları okunur.
Ve Yaradan yarattığına hakettiğince dokunur.

. . .

Bir insanın ne kadar ederi vardır ki,diğerlerinin yanında?
Sevgiliysen kullanıldığın sürece,
Arkadaş isen gerektiğinde,
Patronsan zam verdiğinde,
Çalışıyorsan son kullanma tarihin gelmedikçe tepe tepe,
Müdürsen,koltuğunda kaldığın sürece,
Personelsen yalakalık diz boyu oluncaya dek,
Paran çoksa alem kulun,
Yoksa,yalnızlıkla avun,
Kıçını koklasan bok kokar,
İnsan diyorlar değilki kavun.
Politikacı desen seçilinceye kadar,
Oy veren kul ,ulaşamaz arar da arar.
Verilen sözler kandırmaya yarar.
Sade bir vatandaşsan hayatta bulunman bile onlar için zarar.
Dünya iki şey üzerine dönüyor be adam,
Biri para diğeri ise madam.
Kıçını da yırtsan,
İstisnalar kaideyi bozmuyor,
Ahiret korkusuymuş hikaye,
İnsan insanı yese yine doymuyor.
Çingen çalıyor kürt oynuyor.
Gerekirsen aranırsın,
Alem umumhaneye dönmüş,
Kalbin temiz de olsa ancak öldüğünde arınırsın.

. . .

Hiç kavgam olmadı benim,
Kendimle hariç,
Haram zaten yabancı bana,
Hak yemem,hukuk çiğnemem,
Keşke imkanım olsa,nefesimin yarısını muhtaç olana versem.
Karıncaya şeker verdim,
Lakin kurda kuzuyu teslim etmedim.
Güvercinlerim,canlarım benim.
Ama rahat bırakmadılar,
Körolası çıkarcılar,
Emeğimi çaldılar,
Helal etmeyeceğim olan hakkımı bir lokmada yuttular.
İntikam nedir bilmezken yüreğime kondurdular.
Şimdi ilâhi savaş vakti,
Onlar imzaladı düşmanlıkla akdi.

. . .

Dörtbir yanımız arsız,hayasız,yüzsüz hırsızlarla dolu.
Sevgi,saygı,hürmeti çalanları geçtim,
Onlar artık içimizden birileri.
Bende de pek birşey kalmamıştı zaten soyulmadık,
Geçmişim kim çaldıya gitti,
Geleceğimin üzerine sünger çekildi.
Kalanla geçinir giderim diyordum,
Olmadı,
Birkaç kahpe yüreğimdeki namusu çaldı,
Elde kalan yalnızca rüyalardı,
Onlara da göz koymuşlar,
Hayırsızlar,vefasızlar,insafsızlar,
O güzelim uykularımı benden aldı.
Şimdi ben içmeden sarhoş,
İçim,dışım herşey ve dünya bomboş.

. . .

Yavaş yavaş veda ziyaretleri bunlar,
Sevdiklerimin gönüllerini bir bir,
Düşünün ki sol yanıma taş koysaydı Yaradan,
Çoktan paramparça ve eriyip gitmişti,
Üzüntüleri neşeye,
Dertleri zevke dönüştürdüm,
Çok mu iyi ettim,
Kim anlayabildi,
Kimler hissetti ki gittikçe büyüyen kanayan yarayı,
Herkes kendi dünyasında,hülyasında.
Oysa paylaşmayı ne de severdim.
Olmadı,birilerinin işine gelmedi,
Diğerleri güvenemedi.
Ortalık yangın yeri,
Yanan çok,
Yanmayanın alemden haberi yok.
Ben kaç sabır taşı eskittim bilen varmı,
Kimin umurunda.
Fazla söze ne hacet,
Aslında herkes yediği bokun farkında.
Tahammül sınırlarındaki mayınları temizledim,
Yine yetmedi,
Bir kez arkamıza dolanan doymadı,
Bir daha bir daha,doyumsuzluğu bitmedi.
Ufak ufak veda ziyaretleri bunlar,
Habersizce demesinler,
Böyle bir dünyanın fahişesi olmadan gitmeli.

. . .

Sana mutluluğu yazayımmı çocuk?
Pekala,oku o zaman:
MUTLULUK.
İşte hepsi bir kelimeden ibaret,
İster kendin yarat,istersen al ibret,
Öyle ya da böyle herşey bitiveriyor sonunda nihayet.
Göstersen de gayret,
İstersen sabret.
Aşk'ı da yazmak isterdim lakin çok kısa,
Üç harf uğruna etmeyelim zahmet.
En güzeli Yaradanın koynunda yapmak ibadet,
Geldiğimiz ve döneceğimiz aynı ikamet.

. . .

Ne kaptan kaldı beni götürecek,
Ne de dört tane dost,adamakıllı,
Salağacıma omuz verecek,
Şimdi Nasıl bulurum yolumu ben,
Yaşarken kurda kuşa yem olmuşken,
Nasıl kavuşurum toprağa,bir başıma kendiliğimden.

. . .

Hayallerin gerçeklerden çok büyük,
Yaşın pek önemi olasa da kendine göre küçüktü be kadın.
Ne kadınlığında vardı nefsim,
Ne kaşına,gözüne,bedenine vardı meğlim,
Ben seni böyle sevmiştim.
Lakin sana şiirler yazılamıyor artık,
Ellerim kanıyor,
Ciğerim yanıyor,
Süveydam ağlıyor,be kadın.
Gül rengidr benim kanım,
Kimbilir belki de sevdanın olmazolası dikenleridir kanatan,
Bu yüzdendir acıyor canım.
Aşk kimine göre upuzun bir yol,
Kimine göre bir anlık zevklerden ibaret kadın.
Benim zevk-i safam ise uçsuz bucaksız sevmekti,
Olmadı,olamadı be kadın,
İsme gerek yok,herneyse adın.
Yaşın kendince küçük,
Ama olmayacak hayallerin vardı,
Yolun benden geçmedi,
Yüreğin hiçmi hiç beni seçmedi,
Seçseydi bana yetmezdi,
Ha,unutmadan söyleyim,paylaştığın hayallerin bir kısmı bende kaldı.
Olmayacak dualar,azıcık anılar,biraz sıcaklık,
Ve tutmaya kıyamadığım ellerin,
Sevda masalımda senden kalan hepsi bu kadardı.

. . .

Vakit çok geç bunları insanoğlunun idrak edebilmesi için,
İnsanlar yaktı gemileri,
Köprüleri yokeden yine insanlar,
Birbirine tutunası eller artık kanlı,
Bilmem ki bu kadar acımasız olabilir hangi canlı.
Öğretecek hiçbir şeyimiz yok birbirimize,
Öğrendiklerimiz öleli asırlar oldu,
Güneş utandı,o bile soldu,
Ay karardı,yakamozlar yokoldu.
Değermiydi üç günlük dünyada ,
Varlığın esiri olmaya,
Can dostunu sırtından vurmaya,
Ahiret için değil,bu dünya uğruna namaz kılmaya,
Başkalarını bilemiyorum,
Lakin insan diye hayat vermiş ya bana,
Birşeyler yapamıyorum,
Yaradandan utanıyorum.

. . .

İnsanın ipi olsaydı,
Dolarmıydı dörtbir yanımız ipsiz sapsızlarla,
Güveniyorsan sarılacaksın sımsıkı,
Düşeceğin yer kuyunun dibi değildir,
Düşsen de o da inecektir seninle,
Ya da hiç uzatmayacaksın ellerini,
Ne güveneceksin ipe,
Ne de düşeceksin dibe.
Adın olsa da Türkan,
Duymasalar da sana şükran.

. . .

Hani karlar yağacaktı,
Uzanacaktık üzerine,
Beden çizgilerimiz oluşacaktı,
Boylarımızı ölçecektik.
Hani güneş hepimiz için eşit doğacaktı,
Elalem ısınırken,
Biz üşümeyecektik hani.
Hani geceleri korkmayacaktık,
Bir sarılanımız olacaktı,
Birlikte büyüyecek,
Hiç ayrılmayacaktık hani.
Ölüm nedir öğretmemişlerdi ki bize,
Hani hiç ölmeyecektik.
"Sus ağlama "derdiniz hani,
Artık ağlamalar susturulmuyor,
Verdiğiniz sözler hani.
Büyüyünce adam olacaktık,
Adamlık nerde kaldı hani.
Hani güzel günler bizi bekliyordu,
Umutlarımız hayallerimiz vardı,
Kim çaldı,kim öldürdü hani.
Bumuydu bize vaadettiğiniz gelecek,
Bumuydu yarınlar ki,bizim olacak.
Neden kandırıldık,
Neden çocukluğumuz bu hayallerle çalındı,
Sevgi saygı nerde hani.
Bomboş hayallerle,
Bir ömürlük vaatlerle,
Yaşanmayacak o gelecekle,
Kandırdırdınız bizi,
İnsanlık diyordunuz HANİ???

. . .

Görselliğe takılır kimileri,
Kimi için varsa yoksa cüzdan,
Oysa ruha aşık olmalı insan.
Birilerine etiket önemlidir,
Birilerinde kariyer öndedir.
Büfene koyacaksan görselini,
Harcayacaksan zenginini,
Bilmem nereye iliştireceksin etiketini,
Bakarsın çöpe atıverirler karıyerini.
Sevecekse insan adam gibi sevmeli,
Gösteriş,caka,şaşa için değil,ölümüne sevmeli.

. . .

Ben yine yürürüm alnım açık başım dik,
Caddelerde,arka mahallede,varoşlarda,
Veririm Allah'ın selamını,alanlar sağolsun,
Dirhem fitne fesat bulamazsın yüreğimde,
Sevgiyle bakar,hoş seda ile sohbet ederim.
Malı mülkü elimin tersiyle itmiş iken ben,
Allah olana da versin,muhtaca da.
Duam şudur ki Yaradan zeval versin hırsıza,soyguncuya,gözü kul hakkında olana.
İşte ben böyleyim,
Siz dostlar varken ,dünya malını neyleyim.

. . .

Ölüm dediğin nedir ki gülüm,
Bugün varız,yarın yokuz,
Yaşın ha elli altmış olmuş,
Ha da ondokuz.
Prangalardan kelepçelerden,
Feleğin çemberinden,
Makinaların dişlisinden,
İnsanım diyenin işkencesinden,
Kurtulmaktır ölüm,
Ölüm özgürlüğe kavuşmaktır iki gözüm.
Hayat zaten göz açıp kapayıncaya kadar,
Ah be gülüm,
Şunu yaşarken bir anlasalar.

. . .

Birkaç kullanımlık sevdalar yaşamışız,
Belki de bir sigaradan farksız.
Hani sigara keyf verir ya,
Üç beş nefes,sonrasında kültablasında ezercesine söndürülmek,
Oysa ucundayken ateşler içindeydik,
İçlerine çektikçe onlar mutlu oldu biz tükendik,
Tüten duman bizden çaldıkları ruhumuzdu,
Halbuki her nefeste zevk verdik,
Yavaş yavaş biten bizdik.
Birkaç nefeslik aşkmış bize duyulan,
Onlar yakmışlardı ateşi,
Yine onlar izmarite çevirdi sevdamızı,
Bu feryattır bu figandır aşkımızı kül edenlere,
Yaktıkları ateşi yine kendileri söndürenlere.

Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin