Ne yapalım,
Vazmı geçelim sevdalardan,
Veya eller neylerse eylesin,
Dönmeyelimmi bildiğimiz yoldan,
Son nefese kadar eksik etmeyelimmi süveydamızı sol yanımızdan.
…..
Rüya sanki,
Tek isteği adam gibi sevilmek,
Lakin ulaşamıyor bir türlü,
Gelenler desen, beşi beş para etmez.
Hayal sanki,
Aşkı tatmak yaşamak istiyor,
Tertemiz bir yürekle,
Olmuyor hep kırılıyor o yürek,
Yalnızlığın kitabında yer almak istemiyor,
Ama hep onu yazıyorlar,
Aslında o bir gerçek,
Arzuları rüyada hayalde kalıyor,
Onca sevmesine rağmen, yalnızlığı haketmiyor.
…..
Bana iyilik yapayım deme,
Asla unutmam.
Çok severim seni,
Sıkılırsın sonra,
Bıkarsın sevdadan,
Kaçarsın,
Ve gidersin sevgisiz sevgililere,
Yüreksiz gönüllere,
Bana iyilik yapma,
Sevgim ve ben ağır geliriz sana.
…..
Çakma aşklara, ağızlardan çıkan yalan laflara,
İçi şeytani dışı gülümseyen bakışlara,
Yüreksiz vicdansız sevdalılara,
Hâlâ kanan inanan saflar varken bu dünyada,
Daha nice bedenler sömürülür,
Nice umutlar söndürülür,
Kimbilir kimlerin ruhları öldürülür.
……
Ondan haber varmı
Sen onu söyle,
Başka birşey istemem,
Zaman durdu,
Can perişan,
Sızlıyor vicdan,
Hayat geçmiyor böyle.
Varsa bir haber yaşama dönerim,
Yok diyorsan bu diyardan göçerim,
Bir kez görsem kendimden geçerim,
Ondan haber varsa gel,
Kavuştur ruhuma,
Ya da güvercin getirsin,
Konsun koynuma.
……
Sana sitem bile gereksiz biliyormusun,
Haketmiyorsun,
Si notalar arasında kayboldu gitti,
Tem desen seçtiğin otoyol,
Kalabalıklar ve arasında kaybolmayı sen istedin,
Dönüşü olmayan tek istikamettesin,
Sitem fazla sana,
Sen kendin belirsiz yolculuğu seçtin.
……
Kalabalıklar arasında yapayalnızken ben,
Sen uğruna terkettiğinle dünyalar senin sanıyorsun,
Sen bir kişi için yaşarken,
Ben insan için nefes alıp verirken,
O gözünde ilahlaştırdığın bırakıp gittiğinde,
Ben yine kalabalıkta yalnız,
Sen ise yapayalnız.
……
Şarkılar kimseleri söylemiyor artık,
Dillerde name olacak ad kalmadı,
Ne bir ilkbahar sabahı,
Ne de Eylül'de gelmek var,
Bir ihtimal çoktan öldü,
Yıldızların altında sevene rastlyamazsın,
Sevmekten kim utanır derlerdi,
Sevilecekler nerede,
Şarkıların gözü körolmadı,
Lale devri çocukları olamadık,
Ne endülüste rakstan haber var,
Ne de heybelideki aşktan.
Kadınım diye başlayan sözler silindi,
Bir tanrıyı bir de beni sakın unutma diyenler çoktan gitti.
Nerede o, Allah'ım benden çokmu sevdin diyen hüzün şarkıları,
Nerede sevdayı hatırlatan gönül mısraları.
Çile Bülbülüm çile var sol yanımızda,
Ve Dönülmez akşamın ufkundayız yazar alnımızda.
…..
Bu öyle bir beste ki, sözleri olmayan,
Senden başkasının gözleri dolmayan,
Denizlerde yazılıp karaya vurmayan,
Notalar yeter sana, sözlere gerek yok,
Ah edecek hepsi, sende günah çok.
Her saz dert yanar ettiklerinden,
Çalarken kendilerinden geçtiklerinden,
Lakin pişmandırlar seni seçtiklerinden,
Güfteler yandı vefasızlığından
Sözler tükendi hayırsızlığından.
Bu sondur sana dair çalanlar,
Lanettir birtek geriye kalanlar,
Çalgıların son sesi, ağlamaktalar,
Değmedi hiçbir şarkı, sözler gereksiz,
Değmedi seni sevmeye sebepli sebepsiz.
…..
Bugün hiç yaşayasım yok,
Günlerden pazar,
Etrafta dolaşmakta onlarca ayaklı mezar.
Güleç bir yüze hasret,
Çekilmişim köşeye bir cafede,
Bir yandan uçuşan sigaramın dumanı,
Bir yanda ağızlardan çıkıp havaya karışan yalanları dinliyorum.
Sözde ânı yaşıyorlar, içlerinde kimbilir ne hesap kitapla,
Alete gerek yok hünerleri büyük kuyu kazmakta.
Birileri de gözgöze, dudak dudağa,
Çok sürmez gidemezler uzağa.
İşi geçinmek olana pazar ne yazar,
Malum onlar bir ömür çalışacaklar,
İkramiyelerini karatoprakta alacaklar.
Nereye, niçin gittikleri,
Amaçsız ruhlarla ne yapmak istedikleri,
İnsan görünümlü mezar taşlarıyla,
Çatık kaşlarıyla,
Zoraki gülümseyen bakışlarıyla,
Evet bugün pazar,
Hayatın içinden,
Kimsenin farkımı var birbirinden,
Kuş kafesinde olsa ne,
Kral sarayından kime ne.
Uzaksa insanlar birbirine.
Yarının da adı pazartesiymiş,
Bir de hastalığı varmış, sendrom mu neymiş.
Bana ne ki günlerin adlarından,
Ne olduğunu anlamadan gidiliyorsa birbirinin ardından.
…..
Bak bir dinle,
Şu an nefes alsak da ayrı yerlerde,
Sana bir şeyler anlatacağım,
Bir dilek sunacağım,
Varmısın maziye birlikte gitmeye,
Sen önden buyur,
Bayana saygı huyumdur.
Önce çocukluğumuza dönelim,
Hiç kırılmamış kalplerle,
Oynardık ya evcilik ya da körebe.
Ne temiz duygulardı şeytanın giremediği,
Kimselerin yüreğimizdeki özgürlüğü bilemediği,
İstemesek de büyüdük,
Kâh güldük, kâh üzüldük.
Sol yanımızda kıpırtılar başladı,
Hayatlarımızı parçalara bölüştük.
Adı aşkmış, öyle dediler,
Bazen bir mektup, bazen bir buse verdiler.
Öyle hızlı geçtiki zamanlar,
Med cezir misali gitti geldi sevdalar,
Sonra iki kişilik hayatı seçmemiz gerekliymiş,
Çoluk çocuk sahibi olmak için evlenmeliymiş,
Mülayimdik, uyaroğlu olduk,
Kendimizi tek yastıkta kocanan odada bulduk.
Seneleri tutamadık, aktı gitti,
Çevremizde geçmişi arar olduk, çünkü o eski saygılar bitti.
Adam olduk sanmıştık lakin adamlığın tarifi değişti.
Şimdilerde uzatmaları oynuyoruz son düdük çalana kadar,
Yüreklerimiz eminim ki hâlâ sevgiyle atar.
Bilmem götürebildimmi maziye, yaşatabildimmi o günleri,
Özlemle arıyoruz hür çiçekleri,
Bize ilham veren bülbülleri.
Sen dön istersen,
Bedenim bugünde olsa da, ruhum burda kalsın,
Öleceksek çocukça ölelim, yaşlı bedeni kefen nasıl sararsa sarsın.
İsmi kadermiş ya, boşver be çocukluk sevdam,
Ne olacaksa, olsun varsın.
….
Özleyeceksin,
Hem de yüreğin dağlanırcasına,
Elin ayağın bağlanmışcasına,
Aşk senden temelli uzaklaşmışcasına,
Yanacaksın,
Ateşler içinde,
Püsküremeyen yanardağı hissedeceksin kalbinde,
Son sevdan da harcanmış olacak, arama yok cebinde.
Ağlayacaksın,
Sol yanından gözlerine ulaşan kor alev damlalar düşecek,
Eriterek yüzünü, anımsatacak yüzsüzlüğünü,
İzler kalacak utanç veren, aynanda göreceksin dünü bugünü,
Anlayacaksın,
Bu son sefer senin yolalacağın,
Sonsuza dek yalnız kalacağın
Yanına hiçkimseleri alamayacağın.
Pişman olacaksın,
İşte bunu yazamıyorum,
Çünkü sen ona dair tüm şanslarını kullandın,
Konduğun dallarda sadık kalmadın,
Bir Allahın kulundan dua almadın.
Bu son şiirdi sana dair yazdığım,
İster oku, İstersen hemen yak,
Lakin sen, duygulardan, gönülden daima uzak.
Değemedin bir mendil sallamaya,
Dönme sakın ardına, gözgöze gelirsin bitmek tükenmek bilmeyen yalanlarınla.
….
Bekle bakalım 2016,
Ya güzel gelirsin,
Ya da sen bilirsin,
Bizler olmazsak,
Sen bir hiçsin.
…
Bir yıl dediğimiz ne ki,
Nice yıllar geçti.
Farkındamıyız sanki.
Size pembe tablolar,
Rengarenk çiçekler dermek isterdim.
Suya yazı yazmak,
Mutluluğun resmini çizmek isterdim.
Olmuyor, olamıyor,
Renklerimizi çaldılar.
Bir siyahı bıraktılar.
Beyazımız olaydı, Siyaha da yazardık,
Beyazı yitireli çok oldu,
Önce kirlettiler,
Sonra karalara boğuldu.
Şimdi ben neyleyim,
Gözler açıkken etraf karanlıksa,
Doğadaki renklerin yerini zifiri geceler aldıysa.
Böyle bir dünyada geçen seneye,
Çekiliyorsa onca acı sineye,
Ancak şükrediliyorsa alabildiğin nefese,
Dilemek istesem de güzel bir sene.
Renklerimiz geri gelmedikçe,
Hayal kursak ne,
Kurmasak ne,
Bu kinayemdir yedi düvele.
Bir değil bin yeni yıl gelse de.
….
Adı YENİ olsa da,
Yeni birşeyler getirmeyip,
Aksine, bizden çoğu şeyi alıp götüren,
Yılları yaşamaktayız.
Ya yüreğimizden birkaç parça,
Ya sevdiklerimizden göçüp giden,
Ya gülümsemeler, yüzümüzden eksilen,
Ya da törpülenen günler, ömrümüzden yitirilen.
Keşke gideni aramasak,
Geçmiş yıllara hasret kalmasak.
Kırmadan, incitmeden,
İnsan olmayı doyasıya yaşasak.
Yarının, yani bir sonraki yılın, hepimize:
Sağlık ve mutluluk getirmesini dilemek, tek arzum, tek dileğim.
Zira, gerisi yalan,
İnsan olana lazım olmayan.
SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
….
Düşünmek, düşünebilmek,
Varoluşun mutluluğunu.
Düşüncelerinde,
Sadece iyiye, doğruya, temiz duygulara yer verebilmek,
Hayatı paylaşmanın engelli yollarını yokedebilmek fikirlerle,
Beynimin seyir defterine güzel anıları ve yolcularımı yazabilmek,
Gözlerimi kapadığımda Yaradanı Süveydamda hissetmek,
Ve bu tüm hayalleri gerçeğe dönüştürebilmek,
İnsanlık adına,
Vararak nefes almanın tadına.
….
Olmuyor dimi,
Beceremiyoruz dimi bir türlü,
Birlikte gülmeyi,
Acıları omuz omuza paylaşmayı,
Bir yanda düğün halayı,
Diğer yanda cenazede gözyaşı.
Umurunda mı birbaşkalarının ağlayışı,
Dağılmışız dört bir yana,
Kimi canlara kıymakta,
Kimi komşunun yoksulluğundan zevk duymakta.
Allahın toprağını satıyoruz, bize nimetler sunduğu,
Vakit geldiğinde düşünmüyoruz ki her kişinin iki küreğine muhtaç olduğunu.
Olmuyor efendiler, yakışmıyor,
Yürek diye taşıdığınıza,
Garibin derdine göbek kaşıdığınıza,
Doğarken Yaradandan ruh diye bedeninize aldığınıza.
Bak bu ağaç kaç kış geçirdi,
Acımasızlar onun gibi kaçını devirdi,
Koskoca yüreği yine yerinde,
Onun varoluşu köklerinde, ta derinlerde,
Bir ağaç kadar köklerimizden yüce duygular almadıysak,
Ağacı bırak, insan olamadıysak,
Yazıktır, günahtır ayıptır,
Bu Allah'ın katında kullar için affedilmez kayıptır.
……
Seni yazmayı çok isterdim,
Lakin ne kalemler tükenmez,
Ne de kağıt parçası olma uğruna kesilecek ağaçlar bir daha gülemez.
Aşk yazılmaz yaşanır ya,
Sen de öylesin işte.
Çiçekler solar, kuşlar göçer, ömür biter,
Bitmeyecek olan bir sensin.
İmkansızı başarmak,
İnsan olduğunun bilincine varmak,
Derin ve tertemiz bir nefes almaktır,
Seni yazamadan, sana ulaşmak.
Bir çocuğun gülümsemesinde,
Garibin sevincinde,
Yoksulun bolluğa kavuşmasında,
Yüreğin her atışında,
Verdiğin mutluluğun izleri vardır.
Sana bağlanmak,
Yaradana sığınmaktır.
Çok isterdim seni yazmayı,
Mümkün değil,
Sevdam içimde sessiz,
Seni yaşıyorum ha seninle, ha sensiz.
………….
Size gül bahçeleri vaadedemem,
Hem gülün ömrü az, hem de dikenli olur.
Zenginlikler de vaadedemem,
Dünya malı dünyada kalır, bugün vardır yarın yoktur,
Geleceğe dair umutları hiç veremem,
Nefes aldığın andan sonrasını Allah bilir,
Yürekten bir GÜNAYDIN derim sizlere,
Ve gönlümdeki sonsuz sevgileri, saygıları sunarım,
Verip verebileceğim ancak budur
….
Ağacın bile koskoca yüreği varken,
Utanmazmı birileri,
İnsanım diye dolanırken,
Boşyere nefes tüketir kimileri.
Tanrı can verdiğine pişman,
Onlar ise insana düşman.
Sol yanlarında birşey noksan,
Bir ağaç kadar olamaz hiçbiri.
…..
Yarın pazar,
Belki yağmur bozar,
Kimbilir belki de kar yağar azar azar.
Keşke zaman akıp gitse çabucak,
Seninle yine yeniden buluşuncaya kadar.
Sonrasımı,
Saatler duracak,
Alemde bir sen bir de ben kalacak,
Yine de korkarım,
Olur ya,
Ya sen kopacak,
Ya da birileri koparıp alacak.
Yarın pazar,
Olmadığın günler ölüm,
Olmadığın yerler mezar.
…..
Nice fedakarlıklar yaptım,
Kendim istedim,
Yine de almadılar sol yanlarındaki hücreye,
Işık olmasın, yemek olmasın istemem dedim,
Yeter ki sonsuzluğu yaşayacak bu mahkuma bir yer verin.
Söz veren oldu,
Ya da zindanı bile çok gören de,
Dostları ilə paylaş: |