Duyulmasa da seslerimiz,
İçimde haykırıyorum seni,
Yüreğimde taşıyorum hayalini,
Bir elimde mendil, diğerinde kandili,
Ulaşamadığım,
Kavuşamadığım,
Gerçeğini bulamadığım.
Bir adın olmasa da,
Aramaktan yılmadığım.
Yalnızlıklarımın insanı,
Yalnız sensin süveydamın canı, kanı.
…..
Ekmek boğazımızda düğümlenmezdi eskiden,
Bozulmazdı tel dolap dediğimiz yerde yiyecekler,
İlaçların bile yan etkisi böylesine öldürücü değildi.
Aldığımız nefes tertemizdi.
Arabalarımız yoktu, henüz yeni alınmışken arıza yapan,
Gaz lambası da vardı lâkin aydınlatma ampüllerimiz iki günde patlamazdı.
Kazık yoktu eskiden birbirine atılan,
Domates mis gibi kokar,
Yediğimiz her şeyin lezzeti vardı bir zamanlar.
Beyaz kağıt yerine saman kağıt da kullanırdık ama,
Üç kağıt yoktu o zamanlar,
Oyunları kendimiz icat ederdik,
Bizi bilgisayar denilen şeye sımsıkı saran şeyler de yoktu.
Hırs yoktu, Kin yoktu, nefret yoktu.
Eleleydik be bir zamanlar.
Kaşarın küflüsü makbuldü,
Şimdi insanlar kaşarlandı,
Beyinler küflendi.
Birbirimizin güleryüzünü seyrederdik televizyon yerine.
Kimse kimseleri öldürmezdi üç kuruş uğruna.
Ar vardı, namus vardı,
Sevgi saygı dörtbir yanımızı sarardı.
İşte böyle çocuk,
İçinden keşke dediğini hisseder gibiyim,
Fakat yapacak birşey yok,
Geri dönülmüyor,
İlerisi bilinmiyor.
Ölümcül dünyada insanlık yeniden dirilmiyor,
…..
Ağlamak için birçok nedeniniz olabilir,
Ama gülümsemek için tek bir sebep hepsine bedel,
Yaradan bir can vermiş ve bir de herşeye rağmen güzelim dünyada bir ömür şansı.
Kendinizi öldürmeyin,
Haydi gülümseyin hayata,
Şükredin varoluşunuza.
……
Ne rakamların önemi var,
Ya da saat bilmem kaç.
Sen yoksun,
BEN ise senden yoksun.
…..
Olmadı,
Bize yakışmadı,
Bu tek ve son seferde insan, olabilmeliydi insan.
Mavi, kahve, siyah ya da yeşile çalan gözleriyle,
Aynı şeyleri görebilmeliydi insan.
Girdiği kalpte kalabilmeli,
Verdiği sözlerde durabilmeli,
Vicdanını cömertçe sunabilmeliydi insan.
Olmadı,
Ne kimseler sözünün eri,
Ne aşkın, sevginin neferi,
Ne de Yaradanın eseri,
Olmadı, olamadı insan.
Eşini, arkadaşını, dostunu,
Allah'ın can diye verdiği postunu,
Sandalyesini, koltuğunu,
Satmamalıydı insan.
Ölüme beş kala değil,
Yaşarken her nefesin değerini,
Bilmeliydi insan,
İçindeki şeytanı silmeliydi insan.
…..
Aşk bambaşka birşeydir çocuk,
Ne sakızdır ağızlarda dolaşıp işi bitince atılan,
Ne bir eşya, ne bir süs, ne takıdır heryerde satılan,
Ne de emanettir herhangi bir yere bırakılan.
Aşk:
Emek, Yürek, cesaret ve sabır ister çocuk,
Aşk görünmez, gizlidir,
Mesela bir hamal görürsün onca yükü taşıyan,
Oysa taşıdığı koskoca bir yürektir kimbilir.
Simit satan adam, ekmek parası uğruna satmaktadır,
Bir sor bakalım, aşkını satarmı?
Dilenci aşk dilenirmi hiç,
Ya da ekmek arası aşk bulabilirmisin parasıyla, ederiyle.
Yazıyorum lakin,
Aşk yazılamaz çocuk.
Önce sol yanında bir sızı,
Sonrası tüm bedenini saran bir ateş,
Ardından kanatlanan duygular,
İnan bana çoçuk, ne varsa aşkta var.
Aşk Süveyda'dır,
Aşk yaşamın anlamıdır,
Aşk kalbin asıl adıdır, çocuk.
Şimdi bana adımı sorsan aşk derim,
Nefes almaktaki tek nedenim, tek sebebim,
Ruh benim, Beden benim, Yürek benim,
Her daim aşık olan ben'im.
Aşk anlatılmaz yaşanır,
Tüm yaşananlar unutulsa da, birtek ondan iz kalır.
…..
Yeni bir güne yine seninle,
Senin yüreğinde merhaba,
Ey Kastamonu.
Senle başladı hayat,
Sende yaşandı sol yanımda iz bırakan aşklar,
Bu can bağrında hayat buldu,
Yine senle gelecek bir ömrün sonu.
….
Sana dair pek birşey bilinmiyor,
Sessizlikten gelip çığlığa dönüşür gibisin.
Kimbilir sevdanın kaynağı,
Belki de aşk pınarı sensin.
Sendeki derin duygulardan bihaberdir kimileri,
Kimilerine göre toprağın bereketi, çiçekleri açtıran, yaprakları yeşertensin.
Gizemli yerlerden gelip, susamışa su, doğaya hayat verensin.
Biliyorum,
Yine de susmaktır tercihin,
Kıymet bilmeyene, değer vermeyene.
Olsun varsın,
Anlaşılacaksın elbet bir gün,
Şimdilerde yaşasan da yalnızlığa sürgün,
Layık değilsin yaşananlara,
Rüya de geç git güpegündüz gördüğün.
Adı Pınar,
İster bir kaynak bilin onu, ister bir insan,
Elemi, kederi kendine saklar, bize sevgiler, gülümsemeler sunar.
…..
Çok borçluyum çok,
Öyle ödenecek gibi falan değil.
Uzun süredir onlarsız olduğum anama babama mesela,
Bana dünyalar tatlısı, güzeli üç evlat veren eşime borçluyum,
Çocuklarıma da borcum var,
Sevgiden, saygıdan beni mahrum bırakmadıklarına,
Mazide kalan sevgiliye,
Kötü günümde el verene,
Tanıdıklarından beri aralıksız seven dosta arkadaşa, bana güvenene,
Nasıl öderim bilmem,
Çok borcum var, çok.
Biliyorum ki artacak eksilmeyecek,
Daha nice tertemiz yüreklerle yoldaş olacağız,
Tanrım ömür verdikçe.
Farkındayım asıl borcum Yaradana,
Böylesine cennet dünyada, güzel insanlar arasında yarattığına.
Elalemi bilmem lakin,
Aşığıyım varlığına,
Huzur veriyor, şükrediyorum gün gelip O'na kavuşacağıma.
….
Çocuklar hiç büyümez ya babalarının belleğinde,
Asla kopmazlar ya, apayrı yerleri var ya yüreğimde,
Ha yanıbaşımda, ha ıraktan da ötede,
İşte minik kızım da öyle.
…..
Gökten üç elma düşer ve kimselerle paylaşmaz birileri, yer yutar bırakmaz hiçbirini,
Farkında değildir, bilemez ki, başına gelecekleri,
Ve an gelir razı olacaktır, alacaktır hayattan üçün birini.
…..
Herkes söyler sevdiğini,
Kimi bir çiçekle,
Kimi yüze vuramaz, telefonun ucunda,
Birileri söz söylemeden dalar yürekten içeri,
Gözleriyle ifade eden olur,
Umulmadık anda sevgiyi karşısında bulur bazen.
Herşey çok güzeldir,
O ilk bakış,
O ilk öpücük,
Sanki ta derinlerden kopup gelen.
Ya sonra,
Sonrasını sorma.
Kışkançlık da girer araya,
Beklenmeyen huylar çıkar ortaya.
Hiç ama hiç kimse hasta dahi olmaz sevgilinin yerine,
Uğruna ölürüm diyenler çekilmiştir bencilliğine.
Mutlu biteni öylesine nadirdir ki,
Mumla arayan da olur,
Veya bir ümit bir ses bir mesaj bekleyeni de.
Aşk ile bakan gözler kor aleve dönüşmüş,
Sevdayla tutuşan ellerdeki parmaklar birer ok olmuş,
Sözler, namludan çıkmaya hazır mermi.
Sol yan mezarlıkların sessizliğine gömülmüştür.
Herkes seviyorum der, sevgili diye seslendiğine,
Lakin inanamaz son darbeyi yiyen, ne hale geldiğine.
Aşklarda seri cinayetler işleniyor,
Faili belli,
Cezası yokki.
Aldanmayın caddelerde gezen gülümseyen yüzlere,
Aslolan ve bir ömür yokolmayan, mahkumuz kalplerdeki izlere.
…..
Gün gelecek anlayacaksın beni,
Lakin vakit çok ama çok geç,
Özlemle sarmış olacak toprak, yıllardır hasretle beklediği bedenimi.
O an vermek istesen de bana nefesini,
Koklamak istesen de sensizlikten solmuş tenimi,
Dön ve gel, razıyım kabulümsün desen, feda etsen de herşeyini.
Nafile.
O gün anlayacaksın yokluğumun ağırlığını,
İş işten geçmiş, sen ise hissedeceksin bendeki ölüm sancılarını.
Dilekler bağladığımız ağaç kuruyacak,
Koparmaya kıyamadığım çiçekler ardımdan solacak,
Benim için zaman duracak,
Beyhude bekleyişim o gün son bulacak,
Anlayacaksın,
Hiç olamadıysam sende boşver gitsin,
Bir iz bırakabildiysem kalbinde eğer,
Ağlayacaksın.
Ve ağlamaya alışacaksın.
Yaşarken göremediğin bendeki seni,
Bensiz süreceğin ömürde her an anlayacaksın.
…….
Hani o bir zamanlar dediklerimiz var ya oğul,
Onlar sizlere ömür.
Biz diye bir şey kalmadı,
Yalnızca ben var,
Geriye kalan diğerleri.
Çoğu defolu çıkıyor insanların,
Ya da büyük indirime girmiş, yok pahasına toptan satılıyor, alınıyor.
Bir iki dubleye,
Bir geceliğine,
Zevk olsun diye,
Aşk kelimesini yastık yapmışlar,
Ne derlerse desinler niyetine,
Doktora gerek yok, gitmeliler veterinere,
Birisi cüzdanını açıyor,
Diğeri bedenini.
Açık pazarlarda insan satılıyor oğul.
Tekil yaşıyorlar, ölüyorlar çoğul.
Belli değil, kimin eli kimin cebinde,
Kimisinin cebi ensesinde,
Temizlemiyor, çare yok hamam kesesinde.
Çuval misali doldurulmuş organlarla insanım diye geziliyor oğul.
Yaradan yarattığına,
Birkaç insan evladı arada kaldığına,
Melekler kefil olduğuna,
Pişman.
Binmişiz bir alamete,
Koşuyoruz kıyamete,
Sarmaş dolaş olunmuş ihanete,
Zaman durmuyor oğul,
Arasan da insan bulunmuyor oğul.
Allah’ın sopası yakın,
Haramdan uzak dur, birtek Yaradandan sakın.
Karnı tok, sırtı pek olanlara dert değil,
Bu kar, gariplerin üstüne yağıyor oğul.
…..
Sabahı az geçiyor saat,
Gecenin köründen usulca uyanarak.
Etraf sessizmi sessiz,
Henüz güvercinler bile yok ortada,
Onlar bile kaderini bağlamış, uyanacak insanların pencere kenarına koyacakları birkaç parça umuda.
Biliyorum ki uyanacak olan sadece bedenler,
Sevdalar, aşklar nice vakittir sürgündeler.
Ve malum, artık bir daha dönmeyecek meçhule gidenler,
Bir ömürlük savaşı bir nefeste kaybedenler,
Ey sevgi ey aşk neden yoksun,
Kalsaydın sol yanımda bir dirhem olsun,
Sensizlikten neden çiçekler açmadan solsun.
Çekilmiyor be hayat, sen benden, ben senden yoksun.
Kimler güneşin rengini çaldı,
Kim aydınlığı balçıkla sıvadı,
Niçin gönüller sevdasız kaldı,
Biri bana açıklasın.
Tabiri varsa anlatsın birileri bana.
Karamsar düşünceleri,
Prangadaki sevgilileri,
Yâra uzanamayan elleri,
Biri bana açıklasın.
Her sabah yeniden umutlar öksüz yetim kalmasın.
Dostları ilə paylaş: |