. . .
Ne sabahın köründeki yalnızlık,
Ne akşamın ayazı,
Ne de gecenin alacakaranlığındaki ürpertici sessizlik,
İncitmiyor,acıtmıyor,korkutmuyor,
İnsan kadar.
Dünya dönüyor,
Ama sözünden dönmüyor,
Çiçekler hep açıyor,
İnsan misali sevdiğinden vazgeçmiyor,
Toprak hep verimli,ekilen biçiliyor,
Kimseler gibi ihanet etmiyor.
Deniz küsmüyor,
Bulutlar çekip gitmiyor,
Güneş yakmıyor,
Senin yüreğimi yaktığın kadar.
Şeytan bile sırtımdan vurmuyor,
Azrail can alırken koymuyor ,
Senin her an öldürüp dirilttiğin,nefesimi tükettiğin hayat gibi öldürmüyor azar azar.
Ve hiçbir şey kahretmiyor insan olanı,
Ağlatmıyor,
Üzmüyor,
Mahvetmiyor,
Bir Can'ı,
İnsan kadar.
. . .
Merhaba diyebilmek yürekten,
Kavgasız gürültüsüz anlaşabilmek,
Sözlerle değil özünle sevebilmek,
Birarada yaşamanın keyfini çıkarabilmek.
Kalpler sapasağlam,
Alnımız açık,başımız dik,
Gönüller sevda derdinde,
Sessizce elele yaşayıp gidebilmek.
Dünden anlayanlarla,
Bugünü paylaşanlarla,
Yarınlara omuzomuza koşanlarla.
. . .
Kıldın namazını,
Ettin duanı,
Allah kabul eyleye,
Asıl şimdi bekliyor sınav seni,
Bakalım yerine getirecekmisin ettiğin dualardaki sözleri.
Bir bir izlenmekte yine şeytanimi yoksa kuldan yanamı müslümanın gözleri.
Bu cuma da geldi geçti deme,
Allahın her günü mübarek,
Sevabamı yöneleceksin yoksa yine yeni günahlarmı,bilerek isteyerek.
Kendi eden kendi bulur,
Gözboyamayla ne dindar ne de hayırlı kul olunur.
Adayacaksan tüm bir ömrü ada Yaradana,
Beceremiyoran tap iblise şeytana yılana.
Bugün Cumaydı,
Bilinmez kaç kişi gerçeği görebildi,
Kaçımız yine sınıfta kaldı.
Bugün Cuma idi,
Kıymetini kimler bilebildi,
Ruhlar değiştimi,
Yoksa bir dahaki cumaya kavuşmakmı beklenecekti.
Bugün Cuma,
Esas olan camiden çıktığında hâlâ insan olana.
. . .
Bugün Cuma,
Hatırla.
İnsan olduğunu,
Yaradanın sana bu güzelim dünyayı sunduğunu,
Birtek O'ndan medet umduğunu,
Unutma.
Alemin sana yâr olmayacağını,
Haramla edindiklerinin yanına kâr kalmayacağını,
Giderken yanına hiçbir şey almayacağını,
Unutma,
Ve hatırla,
Dostu,arkadaşı,
Hısımı,akrabayı,
Sevgiyi,aşkı,
Hatırla.
Kimbilir bugün belki de son şansın,
Arın günahlarından,
Cömertçe dağıt sevaplarından,
Saygıyı esirgeme Allah'ın kullarından,
Anla,
Dünyanın fâniliğini,
Ölümün âniliğini,
Rahmetin ganiliğini,
Hatırla,
Dön artık Tanrı'nın yoluna,
Ha başında ol yolun,ha da gelmişsen sonuna,
Unutma,
Bugün Cuma.
. . .
Bunları yazıyorum diye yanlış anlama,
Şımarma diycem zaten hiç şımarmadın ki,
Tanrı'nın tüm lütuflarına rağmen,
Olduğun gibisin hep,
Hiç dağılmadın ki,
Hani bazen beni yakan güneşi arasıra engellercesine,
Yakanın sen olduğunu bildiğinden.
Şimdi seni yazma zamanı;
Yürümeyi yüreğinde öğrendim,
Okumayı gönlünde,
Yazmayı mı;sensiz gecelere inat şiir diye yazdım.
Ellerin sevginin varolduğunu,
Gözlerin denizin doyumsuzluğunu,
Gülümsemen yaşarken aşkı tatmanın şart olduğunu,
Aşkın varlığınla aleme sunulduğunu,
Biliyorsun değil mi?
Farkındayım lakin bildiğini bile bile yazıyorum,
Sen ve ben değil cümle alem duysun istiyorum.
Kızma,
Yazmadan duramadım,
İçimde öyle büyüdünki,
Başka çare bulamadım.
Baharla geldin,
Götüremez seni,
Ne kış ne de yaz,
Benden şimdilik bu kadar,
Eksiğim varsa ne olur sen de yaz.
. . .
Hayat bu,
İncitmemeli,
Elele yürümeli,
Bazen kol kola,
Kimi zaman omuz omuza,
İstersen sarmaş dolaş.
Oyunlar oynayacak,
Acıtacak sonra unutturacak,
Olur ya küsecek,
Naz edecek,
Ya da cilveleşecek,
Bıktırmak istese de,
Yılma sakın,
Seni denediği anlar olacak,
An gelecek kopup gitmek isteyeceksin,
Pişmanlıklar duyduğun da olacak,
Onu tanıdığına,
Veya delicesine koşturacak seni kırlarda,
Şükredeceksin varlığına.
Engeller çıkarsa da,
Yalnızlığı tattırsa da,
Kah hüznü kah neşeyi yaşatsa da,
Sarıl ona bırakma.
O bir kez yaşanacak sevdadır,aşktır,
Birlikte geldin,elele gideceksin,
Gülümse ona,bırak kendini,
Seni sen yapan,her nefeste yüreğinde hissettiğin hayattır.
. . .
Yürek vermiş,
Akıl vermiş,
Fikir vermiş,
Yaradan.
Neylesin kul anlamıyorsa,
Aşktan,
Sevdadan,
Yâr'dan.
. . .
ATATÜRK ANAYASADAN ÇIKARILIYORMUŞ...!!!
Yazık.
Bütün dünya,
İbreti alem ile unutmamışken O'nu,
Bir milletin kurtuluş savaşı verilmiş,
Vatanım dediğimiz topraklar uğruna onca şehit kanıyla bayrağımız olmuş,
Medeniyet denilen şey bu millete sunulmuş,
Ve maalesef bizler,
Ödediğimiz vergilerle,
Yaptığımız maddi manevi yardımlarla,
İçimizde yıllardır Atatürk düşmanları yetiştirip durmuşuz.
Yazıık,ayıp ve en büyük günah.
ATA'ya ve şehitlere ihanettir bu.
LAİKLİK DİNSİZLİK İSE,
BUNCA YIL LAİK BİR ÜLKEDE BU KADAR ÖZGÜR VE HÜR NASIL HEP YEŞERDİ MÜSLÜMANLIK.
KİM DİNDEN İMANDAN ÇIKTI,
KİMLERİN SAYESİNDE YETİŞİYOR İMAMLAR MÜEZZİNLER,
BU BAYRAK DALGALANIYORSA,
BEŞ VAKİT EZAN OKUNUYORSA,
DİNİ BAYRAMLAR KUTLANIYORSA,
YİNE DE ŞÜKRETMEK YERİNE ATAYA ŞEHİTLERE İHANET EDİLİYORSA,
Çıkarın,
Heryerden çıkarın,
Lakin bilinki,onlarsız olmayacak yarın.
. . .
Bugüne de Günaydın.
Hoşçakal düne,
Bir umut yeni güne,
Kimimiz ağlayacak,
Kimimize için güle güle,
Birileri kavuşacak,
Kimbilir kimlere denilecek güle güle.
Şifa bekleyen hasta gönlümüz seninle,
Yeni doğan çocuk,hadi gülümse,
Sen ki şeytan,bizden birşey bekleme,
Ve sen ey toprak,
Gün gelip serileceksin ya üzerimize.
Günaydın hepinize,
Bir gün daha buralardayız,
Tâ ki son veda gelinceye.
. . .
Gittiğin yerde benden birşeyler arama sakın,
Sen önce kendinden sonra şeytandan sakın.
İster ağıtlar yak,
İstersen ağla,sızla,yakın,
Yeter ki ırak ol bana,
Kal uzaklarda,
Olacaksan ol Allah'a yakın.
. . .
İki kelimeyi layık görüp yazmışsın bana;
Görüşelim ölmeden,
Yaşarken öldürdüğün ben,
Ve maktulüne veda bile etmeden giden sen,
Söyle,
Hangimiz ölmeden....!!
. . .
Dün akşam seni görmüşler,
Yine aynı yolda,aynı kaldırımlarda,
Başın eğik,ellerin ceplerinde,
Yüzünü saklarcasına eğilmeni anlıyorum,
Ve ellerinin neden gizlendiğini,
Artık o ilkbahar son buldu değilmi gülyüzlüm denilen çehrende,
Yaz gelmiş yine de üşümekte cebe saklanan eller,
Tutanı,sarıp sarmalayanı yok değilmi.
Hani sen üzerlerinde yürürken hayranlıkla için için ezilen kaldırım taşlarına ne dersin?
Seni istemezcesine takılır olmuşlar ayaklarına bir bir.
Güneşin batışı,ayışığı ya da yakamozlar,
Hiçbiri umurunda değil,
Lakin sanki onlar da senin uğruna doğup yanıp sönmüyorlar,kimbilir.
Hani bir şarkı mırıldanırdın,
Hani suda yürür misali süzülürken,
Endamın yeter diye laf atanlar,
Gözlerinle iki yana bakamıyorsun,
Onlar da terketmişler.
Hatıralarını yazsan roman olacağı malum,
Senin için canına kıymaya çalışanlar da cabası,
Ama ne yapacaksın hayat bu,
Gelip geçiyor,
Kimi doğruyu,kimi yanlışı seçiyor.
İstersen bak aynaya ve gülümse,övün yaşadıklarınla,
Ya da kır paramparça,seni eskisi gibi göstermediğinden.
Sen bilirsin,
İsterdim ki başın öne eğilmesin.
Elimden keşke birşeyler gelse,
Fakat bilmektesin suçun ağırı sende.
Kanmayacaktın,
Sana çiçekler,paha biçilmez hediyeler ve sahte sözlerle her gelene,
Değer verecektin,
Veya kalbini,sevgini,herşeyini,
Sana şiirler yazan,her an yolunu gözleyen,sevdası tükenmeyen,bıkmadan usanmadan,
Bekleyene.
Şimdi biryanda adın geçen şiirler,
Diğer yanda pişmanlıklarla dolu ömrün yüzüne damga gibi vurduğu çizgiler.
Keşkelerin çoktan ölmüş,
Gözlerindeki ışıklar bir daha yanmamacasına sönmüş.
İstemezdim sana dair bu son şiirin böyle olmasını,
İstemezdim senin gibi bir çiçeğin ebediyen solmasını.
. . .
Ellerim titriyor artık,
Yazamıyorum,
Diyorlar ki yaştan,
Nerden bilecekler ki,
Onca yaşananlara olan yastan.
Bu eller kimseye silah doğrultmadı,
Kimselere kalkmadı ki,
Titresin verdiği ezadan,
Alsın nasibini İlahi cezadan.
Kahırı ,dünyanın fâni olduğuna inanmayanlara,
Gün gelip her koyunun kendi bacağından asılacağının idrakine varmayanlara.
Eminim ki bugüne değin yazdıklarım doğrulardan ibaret,
Dokuz değil tüm köylerden kovulsam budur insanlığıma işaret.
Ben ki Yaradanı her daim sol yanında taşıyan,
Olamam asla kendi alemimde göbek kaşıyan,
Ne derlerse desinler ,değil umurumda,
Derler diye yaşamadım ki,söylesinler yüzüme varsa kusurumu da.
Varsa günahım kendime,
Sevabım da gizlice,
Bir Tanrı bilir kime ne,
Görülecek hesabı olan ben'im,
Sana ne,ona ne.
Ellerim titriyor,
Dediler ki yaştan,
Diyorum ki sebebi tüm yaşananlardan,
Silinmeli,kazınmalı,yokedilmeli,
Gam,elem,keder ve tüm üzüntüler,
Bu dünya yeniden yaşanmalı silbaştan.
. . .
Zor be hayat,
Aleme geldiğin gibi kalmaya çalışıyorsan,
Ya da her kötüye,kötülüğe alışıyorsan,
Zor be hayat,
Yaradanın çizdiği yolda gidiyorsan,
Veya elhamdulillah deyip kendini kandırıyorsan,
Zor be hayat,
Helaliyle kazanıp az yiyip içiyorsan,
Ya da haramı her lokmaya katık edip tıka basa doyuyorsan,
Zor be hayat,
Az ile yetiniyorsan dostun yoktur,
Herşeye öyle veya böyle sahip olursun düşmanın çoktur,
Zor be hayat,
Yalnızca toplamayı öğrenmişsindir,
Oysa bölerler,çarparlar,çıkarırlar,
Zor be hayat,
Üç beş gün soğuk algınlığı bile kor birilerine,
Bir ömür yatalak,engelli ve her daim tedaviye muhtaç olanlar vardır,
Zor be hayat,
Kalabalıklar arasında dolaşırsın halbuki yalnızsın,
Yine o kalabalık taşıyacaktır seni ve yine birbaşına son yolculukta,
Zor be hayat,
Gelmesi kolay gitmesi zor gözükse de mecburi istikamet,
Tüm yaşadıkların,yaptıkların ettiklerin,
İster gecekondu ister villa hepsi de geçici ikamet,
Zor be hayat,
Bir ölüm taze,
Yaşananlar tekerrürden ibaret ve yaşandıkça bayat,
Zor be hayat,
Kimine cennet gözükse de,
İlahi adalet yaşarken tecelli ettiğinde,
Kimi bulduğunla yetinip kıt kanaat geçinip,
Huzurla geldiği yere erişilse de,
Zor be hayat,
Yaşanıyorsun fakat,
Bir de yaşayanlara sor be hayat.
. . .
İçimin çoktan unuttuğu,
Dışıma yıllar öncesinden miras kalan,
Gülümsemeler zamanındayım.
Sevgiye hasret,
Acılara tutsak,
Kalp desen prangalar içinde,
Yaşanıyor lakin,
Bi sor,
Nasıl,ne biçimde.
Fırtınalar koparken yüreğimde,
Ben sessiz,
Ben susturulmuş,
Belki de adım bile unutulmuş,
Yaşanmış ve yaşanacakların farkındayım,
Mutluluğun bir kenara bırakılıp terkedilmişliğin zamanındayım.
Tat deyince ilk akla gelen acılar,
Hayat denince her an yaşanan sancılar.
Bugünün hatrına yarına firarlardayım.
. . .
Unuttuk be dostum,
Dostluğu unuttuk.
Ne garip değilmi,
Dünya malı uğruna,
Sevmeyi sevilmeyi unuttuk.
Hey sen,arkadaş,
Kötü günün yoldaşı,
İyi günün beklentisiz arkadaşı,
Arkadaşlığı unuttuk.
Ya sen sevgili,
Yâr,
Her neysen,
Hani sonsuza kadardı,
Hani bize her mevsim bahardı,
Hani o yürek bir kişi için atardı,
Aşkın adı kaldı,
Kendisini unuttuk.
Üzmemeli,
İncitmemeli,dedik,
Kimbilir kaç canın hakkını yedik.
Giden geri gelmiyor,
Yerine bir başkası konulmuyor,
Uzanan bir el olmadıkça durulmuyor,
Lakin kan gövdeyi götürüyor,
Sorsan kendisi de bilmez ama,
Hırslar,öfkeler,kinler durulmuyor.
Neyin sevdasında oldukları meçhul,
Olmuyor be insan dediğimiz,
İnsan olana bunlar yakışmıyor,
Helal haram karışmışken,
Çürümüş yüreklerde tertemiz kan dolaşmıyor.
Ya dön vakit geç olmadan dosdoğru yoluna,
Ya da hiç çıkmasın şeytan girmişken koluna.
. . .
Yüzme bilmiyor bu kalp,
Açılsa hasret kaldığı denizlere,
İstese de uçamaz özgürce gökyüzünde,
Kanatlarını kırdılar yıllar önce,
Artık yürüyemiyor bile ,
Hani olur ya bekler bir sevgili,
Nafile ,gidememekte .
Açılıyor Yaradana,
Hiç mi umut yok diye.
Önce içindeki çocuğu öldürmüşler,
Ardından üzerine ihanetler döküp ateşini söndürmüşler,
Aşktan geçtim,sevgiyi dahi çok görmüşler.
İçin için küle döndürmüşler.
Neylese çare yok,
Yitirilmiş onca yıllar,
Ondan birer parça koparıp kaçanlar,
Sonra da karşısına geçip timsah gözyaşlarıyla ağlayanlar.
Hâlâ atmakta lakin,
İstediğinden değil,
Sessiz ve sakin,
Silinip yokolmuş bir yüreğin ,
Hayata döneceğinden değil.
Dayan be sol yanım,
Belki duyan olur,
Bir ümit yaşamanı yine de isteyen olur.
Ha böyle,
Ha da bir başka şekilde,
İkimize de birgün yaşam son bulur.
. . .
Evet,
Hiçbir beklentimiz olmadı,
Herşeye rağmen,
Sol yanımızdaki karanfiller solmadı.
Mesudedebildiysek dostu,arkadaşı,yârı,
Ne mutlu,
Lakin her geçen gün kullar insan olduğunu,
Unuttu.
Bir beklentimiz yoktu,
Tek dileğimiz yarınlara dair,
Umutdu.
. . .
Ben hasret değilim ki akıllıya,
Öyle geçinen zaten tonla var ya,
Bir Pırseyinim var bazen buluşamasak da,
Çoğu aklıselim sandığımıza,
Taşı çıkarttırır yine onların attığı kuyuya,
Bugün Cuma'dan sonra,
Şöylesine özlem giderdik O'nunla.
. . .
Herkese yer var bu yürekte,
Elbet,
Sevmesini bilene,
Artniyet beslemeyene,
Çıkar gözetmeyene,
Kötülük beklemeyene.
Kapı her daim açık,
Bir Allah'ın selamı,
Bir insanca gülümseme,
Bu kalp attıkça kalmak isteyene.
Başka hiçbir şeye gerek yok,
Buyurmayı dileyene.
Tertemiz bir sevgi,
Sonsuza kadar saygı,
Asla duyulmayacak kaygı,
Bu kapı kapanmadı hiç,
Gelmesini bilene,
Şeyh Şaban-ı Veli hazretleri ne buyurmuş;
Gelişiniz güle güle,
Şayet çıkıp gitmek isterseniz,
Gidişiniz güle güle,
Sol yanım size ait,
Kadir kıymet bilene,
İnsana gönül verene.
Dostları ilə paylaş: |