Gül gibi geçinip gidiyorduk, Ne gerek vardı bunca hırsa



Yüklə 2,6 Mb.
səhifə8/23
tarix11.08.2018
ölçüsü2,6 Mb.
#69060
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   23

. . .

Haram helali geçince,
Gün gelip Azrail seni seçince,
Son yolculuk rüzgarları esince,
Sakın gücenme.
Herkes ettiğini bulur,
Elalemin konuştuğu değil,
Allah'ın dediği olur.

. . .

Dünyanın önünde diz çöktüğü,
Ve gelmiş geçmiş en büyük Başbuğ.
İyiki doğdun,
Varlığınla varız,
Ve varlığımız bu millete feda olsun.
Seninle dirildik,
Yolundayız her daim,
Alnımız açık başımız dik.

. . .

Ne güzel kadınlar var mesela,
Narin bir çiçek gibi,
Ya da paha biçilemez tablo misali.
Ve ne yakışıklı adamlar,
Aşık olunacak.
Keşke ,
Düşünceleri,
Niyetleri,
Yürekleri,
Göründükleri gibi olsa

. . .

Hiçbirşey eskisi gibi olmayacak demişti bana,
Önce çok koymuştu.
Sonra düşündükçe doğru dedim kendimce,
Hiçbir şey eskisi gibi değil,
Ne sevdalar,
Ne insanlar,
Ne de sevildiğini sananlar.
Şimdilerde insanlar,
Bir çift tatlı söze,
Biraz görsele,
Ve elbet gösterişe kananlar.
Evet hiçbirşey eskisi gibi değil artık,
Gerçek sevgi yüklü yürekleri bu hallere düşürenlere yazık.

. . .

Sonuna geldim şiirlerin,
Kalmadığından yüceliğinin.
Adamlar vardı,
Sözler zaten hep yalan,
Gözler de ortak oldu bu suça,günaha,
Onlara inanıldı,
Eller onlara sarıldı,
Gündüz bile ruhları karanlıktı,
Ve mutluluk onlarda sanıldı.
Yine adamlar vardı,
Şiirler yazan,
Sevdiğinin kokusu burnunun ucundan ayrılmayan,
Seven,sayan,tapan.
Aşk için gözyaşı döküp,
Her damlasıyla,
Sevdiceğini satırlara sığdıran.
Mum ışığında kağıda sıralanan mısralarla,
Geceleri dahi aydınlatan.
Yalanlar adam oldu,
Yazanlar sarardı,soldu.
Sonuna geldim şiirlerin,
Neden bitirildiğimizi,
Bir Allah bir de ben bilirim.

. . .

Hiç sevmedim kendimi,
Bazen utandım,
Kimi zaman nefret ettim kendimden.
İğrendiğim de oldu,
Aynaya bakamadığım da.
Bana birşeyler vermedim,
Ayırmadım kendim için hayata dair herhangi bişey.
Aç susuz,
Aşksız uykusuz,
Kaldım,
Düşünemedim kendimi.
Bana dair hiçbir şey kalmadı bende,
Hep vermekten.
İsteyemedim kimselerden bir tutam,
Sevgiymiş,saygıymış,aşkmış,
Olamadım başkaları gibi,
Arzu ettiğini ele geçiren,
İsterse sevip sayan,
Yalnızca kimliğini umursayan,
Her daim vurdumduymazı oynayan
Beceremedim böyle olmayı,
Bu yüzdendir hakettim her an yalnız kalmayı.
Verdikçe aldılar,
Ardından kayboldular,
Bende bana ait beni dahi bırakmadılar.
Bundandır kendimden utandığım,
Aynalara bakamadığım,
Baksam da karşımda birşey bulamadığım,
Onlar gibi insan olamadığım.
Öfkem kendime,
İsyanım soyulan benliğime,
Bu kişilik için bir gün yaşamadım ki,
Bir gün benle başbaşa kalamadım ki.
Şimdi bomboş bir beden,
İçinde yokken ben,
Aptalca sevdim,
Delice verdim,
Hiç istenmeden,
Bilinmez neden.
Ve utanıyorum kendimden.

. . .

İyisimi,
Uzaktan sevmeli,
Dokunmadan,
O hiç bilmeden.
Kimbilir belki anlayamaz sevdanı,
Belki de ağır gelir ona,
Alışık değildir,
Onun benliğini değil,
Bedenini istiyorsun sanır.
Ya da anlatamazsın yüreğindeki tüm biriktirdiklerini,
Bambaşka dünyalarının insanıdır belki,
Doyuramazsın aşkınla,
Belki yetmeyecektir,
Sevgiye dair herşeyi sunsan da.
Sen kimsin de diyebilir,
Ya da sanamı kaldım.
Ne yapsan ne etsen inanmayacaktır,kimbilir.
Çözemez sol yanını,
Hissedemez aşk uğruna dünyadaki varlığını.
İter elinin tersiyle,
Veya git dercesine bakışlarıyla.
Öylesine paramparça olmaktansa,
İyisimi,
Uzaktan sevmeli,
İçinde derin sevda yaraları açılmış olsa da,
Hayaliyle yetinip,
Üzülmemeli,
Bir hayır kelimesi yüzünden,
Ölmemeli.
Ve herşeye rağmen sevmeli.

. . .

Bu sabah yine yalnız uyandım,
Senin ellerin ve senin gözlerinle,
Olsun varsın böyle yalnızlık,
Hayalin bile bende kaldıkça,
Ben böyle yalnızlığa razıyım.
Kalamadım ben sende,
Lakin izlerin yüreğimde,
Biliyorum mecburdun,
Biliyorum ki mahkumdun,
İstemesen de gitmelere,
Gittin,
Ve bir sen kaldın bende,
Ben bile kalamasam da kendimde.
Bu sabah yine yalnız uyandım,
Başucumda resmin,
Avucumda ellerin,
Bedenimde senin tenin,
Yine senli günlere şöyle bir uzandım.

. . .

Sen bana çok ama çok büyük gelirsin,
Mesela bitmek tükenmek bilmeyen hayallerinle,
Gözler görmek içindir lakin,
Doymak uğruna kullanıyorsun,
Ve ne gariptir her daim aç kalıyorsun.
Eller tutuşmak adınadır,
Ne yazık ki sende onlar da bambaşka çıkarlar hesabıyla kollarının ucundadır.
Güzellik Tanrı vergisidir,
Gelir ve geçer,
Sana göre ise onunla elalem avucundadır.
Gönlün Karun kadar zenginlik havuzundadır.
Büyük geliyorsun bana çok büyük,
Ama sol yanındaki yürek küçük mü küçük.
Şimdi sen git,
Harca biraz kendini,
Gözlerini kamaştıran alemlerde,
Sun bedenini.
Ya sonra;
Yıllar sonra,
Makyajın yükünü taşıyamayıp iflas etmiş bir yüzle,
Yalnızlıktan buz kesmiş ellerle,
Gerçeği görüp göremediği henüz anlaşılmamış gözlerle,
Geldiğinde,
Tek birşey soracağım sana,
Buldunmu mutluluğu,?
Elbet cevapsız kalacağım,
Sen ise için yana yana kalbinin sana söylediğini duyacaksın,
Pişman ol ya da olma,
Herkes gitmiş,
Rüyan sona ermiş,
Sonbaharının rüzgarları esmiş,
Ortalıkta yapayalnız kalacaksın.
Sen bana çok büyük geliyorsun,
Sen daha hayat nedir,sevgi nedir bilmiyorsun.
Git ve dönme,
Yeter ki hani o anlattığım gelecek günleri görme.

. . .

Haberin varmı,
Güneş senin için doğmuyor sadece,
Gecenin karanlığı,
Ay'ın güneşten yansıması,
Varolduğundan beri dünyanın kendi etrafında dolanması 
Bir senin için değil,
Haberin varmı?
Biryerlerde çocuklar açlıktan ölüyor,
Şehitler kanlı kefenlerle gömülüyor,
İnsanlar arasına duvarlar örülüyor,
Haberin varmı?
Haberin varmı sevgileri bir kullanımlık,
Saygıyı çöpe atımlık,
Evlilikleri dahi tadımlık yaptılar,
Haberin varmı.
Gülen yüzlere aldanma,
İnsan olanın ciğeri yanmakta,
Alem herşeyi variyette bulmakta,
Haberin varmı,
Yoksa senin dünyan sol yanına koyduğun taş kadarmı.
Bir gün sen de mefta olacaksın,
Layığını bulacaksın,
Kimseyi alamazsın yanına,
Birbaşına kalacaksın,
Haberin varmı.
Yaşıyorsan tüm bunlarda bihaber,
Çekil cennet sandığın köşene,
Gölge etme yeter.

. . .

Sen Sevgiden ne anlarsın be adam,
Yolda kendi halinde yürüyen,
Yalnızca saygı bekleyen,
Bir kadına,
Koy saygıyı bir kenara,
Yiyecek gibi bakmıyormusun,
Bir de kendini insan saymıyormusun?
Ya sen körpe gençleri,
Ağzına hiç uymayan aşk kelimesiyle inandırıp,
Zevkler uğruna kandırmıyormusun?
Sonra ver elini bir başkası,
Geride kalan çeker sevda acısı.
Ey ne yaptığını bilmeyenler,
Allah yolunu unutup şehvete yenik düşenler,
Gezmeyin be ortalıkta insan kılığında,
Size benzeyenler hayvan pazarında,
Kişilik sahibimi olacaksınız sanki,
Masum bir toplumun ortasında.
Ya dönün insanlığa,
Ya da karışın şeytanla birlikte dönemeyeceğiniz karanlığa

. . .

Bilmem hatırlarmısın?
Onca yıl geçmişken üzerinden.
Evcilik oynayarak başlamıştı,
Bir kız çoçuğuna,ya da erkeğe,
Tertemiz içten ve yalın apaçık duygular.
Öyle bir arkadaştık ki,
Birimizin canı yansa,
Ağlardı diğerimiz,
Sevgiydi en yüce değerimiz.
İnsan aşkıydı sol yanımızda her daim hissettiğimiz.
Hiç ben,sen ya da o olmadıkki,
Heryerde herşeyde biz.
Büyümek denen zaman aşımına uğradık seneler akıp giderken,
Aslında büyüyen,yaşlanan sadece beden.
Öldürmedik,öldürtmedik içimizdeki çocuğu,
Bazen isyankar bazen sitemkar olsak da yaşayıp giderken,
Yolunu şaşırmış olsa da uymadık,çoğu.
Sen de öylesindir biliyorum,
Hiçbir şey bizi değiştiremedi ya,şükrediyorum.
Kapılmadık biz asla olmayacak hayallere,
Sahip olabileceğimiz kadarını düşledik yüreğimizde.
İşte böyle evcilik arkadaşım,
Yolumuz her zaman sevgiden geçiyor ya,
Bir gün mutlaka yine seninle karşılaşırım.
Sen de bilirsin ki insan aşıklısıyım.
Ne de güzel yaşadık o günleri yeniden,satırlarda bile olsa,
O günleri yeniden yaşarken bazen gülümsesek bazen de gözlerimize birkaç damla yaş da dolsa.

. . .

Hayat bu,
Gülümser kimilerine ya da kahkahalara bürünür birileri.
Bazıları engin denizleri aşmıştır sevda niyetine,
Bazısı iki kürek çekmeden ulaşır hayallerine.
İnce uzun bir yol gibi gözükse de,
Bakmışsın patika dahi çok büyük gelir gözüne.
Lakin gittiğin yol,yol olmadıktan sonra,
Ha dağları aş,
Ha engelleri yık,
Ha kavuş istediğine,
Kime ne.
Yaktıysan yürekleri,
Kestiyse senin uğruna incecik bilekleri,
Âh'larla yaşayıp,
Kopmadıysa gönlünden sunmak insanlara barış çiçekleri,
Bize ne.
Yaşadığına ömür diyorsun ya,
Aldırmayıp olup bitene kendince doğruları biliyorsun ya,
Etraf kan gölüyken sen umursamadan ağlamaktan değil,gülmenin getirdiği gözyaşlarını siliyorsun ya,
Etme be.
Hani unuttuğun birşey var,
Gün gelecek alem sana da olacak dar,
Birşey diyemem ama Yaradan bilir en iyisini,
Çok gördük geçirdik sizler gibisini,
Kimbilir belki de rüyalarında ilah olursun,
Gerçek şu ki an gelir karaya oturursun.

. . .

Mevki ya da makam,
Para ya da pul,
Sahibi oldukça,
Kendilerini büyüdüm sananlar,
İnsanlara tepeden bakanlar,
O vazgeçemedikleri dev aynalarının karşısından ayrılamayanlar,
Allah'ın katında ne kadar küçüldüklerinin farkındalarmı acaba,
Aldıkları nefesin emanet,
İnsan dediğin bir gün toprak olacak bedenden ibaret,
Yaradan için ya da gösteriş uğruna etseler de ibadet.
Azrail kapıyı çalmadan anlayabileceklermi acaba.
Bugün yaşasak da,
Yarına kim öle kim kala,
Korkmazlarmı acaba???

. . .

Yaşamak özgürcesine bıkmadan usanmadan,
Sevmek iliklerine kadar,
Tüm kötü ve kötülüklere aldırmadan,
Biraz da sevilmek,
Şımarmadan,kendini eşi bulunmaz sanmadan,
Ve elbet görünen görünmeyen şeytana,
Aramıza sızsa da iblise kanmadan.

. . .

Özgürce nefes almalı bıkmadan usanmadan,
Sevmeli iliklerine kadar,
Her canı ayrı kefeye koymadan,
Ee biraz da sevilmeli,
Şımarmadan,kendini eşi bulunmaz sanmadan.
Son güne kadar görünen görünmeyen şeytana kanmadan,
İblisle,hainle yoldaşlık yapmadan.
İnsanım diyebilerek,
Hayatı paylaşıp,
Elalemi imrendirerek.
Ve bir gün toprak olacağını bilerek.

. . .

Önce şöyle bir yüreğime baktı,
Bu pek işe yaramaz,çok yıpranmış dedi,
Yüzünü buruşturarak.
Sonra gözlerime dikti gözlerini,
İyi hoş da boşa görmüş,
Boşuna bakmışsın yıllardır,
Anlayanı dahi olmamış,
Diye mırıldandı.
Ellerimi tuttu,
Buz gibiydi,
Yıllardır bir tutan olmayınca.
Başını iki yana sallarken anlamıştım,
Kimselere kalkmamış o ellerin de beş para etmez olduğunu,
Düşüncelerimi veremezdim zaten,
Herşeyimdi onlar,
Anılar, hatıralar,hiç kötümser olmamış duygular.
Bir bana baktı,
Bir de benden aldıklarına,
Ardından hiçbir şey ödemeden gitti,
Götürdükleri bedelsizdi.
Sonra devam etti yoluna,
Arabasıyla,
Kullandığı mikrofonla yine anonsuyla,
Sesi biraz kalınca ve acıydı,
Bana dair tüm harcanmış,edersiz,değersiz şeyleri alıp götüren,
Hurdacıydı.....!!

. . .

Birgün anlayacaksın beni,
Evet bir gün.
O gün sen bir parkta tek başına geçmişinle yüzleşirken, 
Ben yeşilliklerin altında biryerlerden acı bir tebessümle bakacağım.
Ağzında yalan varken konuşan insanlara,görsel güzelliklere kanmanın aptallığıyla,
Birgün terkedilmiş,kullanılıp atılmış olduğunda anlarsın.
Yaşın ilerlemiş,
Yüzüne tüm geride kalan yılların derin çizgileri yeretmiş,
Ve sende sevilmeye dair tüm umutlar tükenmiş,
O gün anlarsın.
Anlarsın ki görmezden geldiğin,hani umursamadığın sevdamın yüceliğini, 
Sahte sevgililerin yüreğini yerlebir ettiğini,
Sevsen de artık istenmediğini,
Bir gün anlarsın.
Nasıl kandırıldığını,
Aşk adıyla kullanıldığını,
Duygularının nasıl ayaklar altına alındığını,
O gün anlarsın,
Bir seven,bir sevecek ararsın.
Gülüp geçtiğin sevgili toprakla bütünleşip hala sana çiçekler sunarken,
Sen utancından gözyaşı dökemeden için için ağlarsın. 
Şimdi olsaydı,
Elimden tutsa,
Yalnız bırakmasa, 
Sonsuza dek göğsümde uyusa,
Diye geçirirsin içinden,
Dönmek istersin o zamanlara,
Ama nafile,
Değersiz sevdaların köleliği,
İhanetlerin enayiliği, 
Kör olmuş gözlerinle ilah yapmışsın nankör sevgiliyi,
Bir gün anlayacaksın,neymiş gerçek aşk,gerçek sevgi.
Ben yeşilliklerin altında kendini sana inandıramamış sessizce yatarken,
Sen birbaşına kalmış,çaresiz,pişmanken. 
O gün anlarsın.

. . .

Aşk;
Uzaklarda bir güzel,
Biraz da imkansız olmalı,
Aşk dediğin;
Yitirilen umutlar,
Kaybolan hayaller,
Yaşanmayacak gelecek,
Değil,
Sol yanında solmayan bir çiçek gibi durmalı.
Ve insan aşk uğruna nefes almalı.
Her sabah yeniden doğmalı,
Aşk yolunda,aşk için yaşamalı,
İmkansızı başarmalı.

. . .

Belki bugüne,
Bu özel güne uygun değil ama,
Mecburum yazmaya,
İçimdeki isyan,
Başladı engel tanımamaya.
İsyanım neye mi?
Sıkıldım,
Hem de çok sıkıldım,
Havada uçuşan yalanlardan,
İçimize sızan yılanlardan,
Ekmeğe göz koyan çıyanlardan,
Sıkıldım.
İki yüzlüden,
Aç gözlüden,
Kem sözlüden,
Sıkıldım.
Sevilmenin kıymetini bilmeyenden,
Sevda diye yolunu şaşırıp gidenden,
Leyla mecnun derken kötü yola düşenden,
Sıkıldım.
Dostunum deyip düşmana dönüşenden,
Kardeşlik adına özrü bile kabul etmeyenden,
Canını dahi versen istekleri bitmeyenden ,
Sıkıldım.
Ayırtetmeden sevmekten,
Kıymetin bilinmemekten,
Yerlerde sürünen sahte sevgileri görmekten,
Sıkıldım.
Yüze gülüp ardından küfür yağdırandan,
Biyerlerinden kıl aldırmayanlardan,
İçinden geçen belliyken,
İyi bilirdik deyip cenaze kaldırandan,
Sıkıldım.
İnsanım demekten sıkıldım,
Belki de bu yüzden yalnız kaldım.
Ama yalnızlıktan değil,
Vefasızdan,hayırsızdan,
Körden,nankörden,
İhaneti meslek edinmişten,
Sıkıldım,
Affedin beni,
Yazarken bunları,
Her satırda yıkıldım.

Yüklə 2,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin