HABEŞİSTAN428
HABHÂB429
HÂBITIYYE
İslâm akaidine aykırı bazı inançlarıyla tanınan Ahmed b. Hâbıt'ın (ö. 232/846-47) görüşlerini benimseyenlere verilen ad.430
HABÎB B. ABDÜLMELİK
Habîb b. Abdiİmelik b. Ömer b. Velîd b. Abdiİmelik b. Mervân el-Mervânî ( ö. 162 / 778-79 [?]) Endülüs Emevî Devleti'nin kurucusu I. Abdurrahman'ın kumandanlarından Tuleytula valisi.
Emevî halifelerinden Velîd b. Abdül-melik'in soyundandır. Emevî hanedanına son veren Ebü'l-Abbas es-Seffâh'ın Emevî ailesi mensuplarına yaptığı zulümden kurtulmak için İspanya'ya kaçan Habîb, Abdurrahman b. Muâviye'nin yanına gitmiş ve onun en büyük destekçilerinden biri olmuştur.
Abbâsîler'in hilâfeti ele geçirmesinden sonra zaten karışık olan Endülüs'te istikrar bozulmuş, Mudarîler ile Yemenliler arasında büyük bir mücadele başlamış ve bu mücadele ülkeyi sıra ile yönetmek şeklindeki bir anlaşma ile sonuçlanmıştı. Anlaşmaya göre Endülüs'ü ilk olarak Mudarîler idare edecekti. Mudarîler'in reisi, İfrîkıye fâtihi ve Kayrevan'in kurucusu Uk-be b. Nâfi'in dördüncü kuşaktan torunu olan Yûsuf b. Abdurrahman el-Fihrî idi. Yûsuf valilik süresinin bitmesine rağmen yönetimi elinden bırakmadı ve Kayslılar'ın liderini de yanına alarak Yemenli-ler'e baskıyı arttırdı. Bu sırada İspanya'ya geçen Abdurrahman ed-Dâhil zulüm gören Yemenliler ile Kureyşliler'in tabii lideri oldu. Tuleytula'da (Toledo) bulunan Yûsuf Abdurrahman'ı önce tanıdı, ancak daha sonra isyan etti. Habîb b. Abdülmelik de Abdurrahman ed-Dâhil ile Yûsuf arasındaki savaşta Abdurrahman'ın Benî Ümeyye'den oluşan süvari birliklerini sevk ve idare etti. Habîb, süvari birliğini Yûsuf el-Fihrî kuvvetlerinin sağ kanadına ve merkezine hücuma geçirdi. Yûsuf'un önde gelen adamlarından Kinâne b. Kinâ-ne. Abdurrahman b. Yûsuf ve Cevşen b. Sumeyl savaş meydanında öldürüldü. Yûsuf yaralı olarak kaçıp kurtulabildi. Böylece Endülüs Emevî Devleti'nin temelleri atılmış oldu.431
Habîb b. Abdülmelik, Emevî hanedanının yıkılmasından altı yıl sonra İspanya'da kurulan Endülüs Emevî Devleti'nin mimarları arasında yer almış, Abdurrahman ed-Dâhil'i desteklemesinin karşılığını da Tuleytula ve çevresine vali tayin edilmek suretiyle almıştır. Valiliği müddetince Endülüs'ün doğu bölgesi uzun süre sükûnet içinde yaşamıştır.
Miknâse Berberîleri'nden Şakyâ b. Ab-dülvâhid, 151'de (768) Tuleytula'nın kuzeydoğusunda Vâdilhicâre (Guadalajara) bölgesinde isyan etmişti. Şakyâ Berberî-ler'den oluşan bir ordu topladı ve Abdurrahman ed-Dâhil İle savaşmak üzere harekete geçti; dağlık bölgede emin bir yer seçerek oraya çekildi. Tuleytula Valisi Habîb, Hz. Osman'ın soyundan gelen Süleyman b. Osman b. Mervân'ı Şakyâ'nın üzerine gönderdi. Ancak Süleyman Şakyâ karşısında başarılı olamadı ve yakalanarak öldürüldü. Şakyâ kazandığı bu başarıdan sonra Kuriye (Coria) bölgesini istilâ etti: bu arada üzerine gönderilen birkaç birliği de bozguna uğratınca Abdur-rahman'ın emirliği için büyük tehlike haline geldi. Bunun üzerine Abdurrahman Habîb'i bu görevden alarak isyancı Ber-beriler'le 156 (773) yılına kadar bizzat kendisi meşgul oldu.
İbnü'1-Esir. Habîb b. Abdülmelik'in Emîr Abdurrahman'ın kumandanlarından biri iken devletin hazinesini çalmaya teşebbüs ederek Abdurrahman'a ihanet eden Sülemî ile karşılaştığı sırada bir si-yahî köle ile mübâreze ederek yaralandığını ve öldüğünü (162/778-79) nakleder.432 Ancak diğer kaynaklarda Habîb'in bu tarihte öldüğünü doğrulayan rivayetlere rastlanmamaktadır. Abdurrahman ed-Dâhil'in, Habîb b. Abdülmelik'in cenazesinde bulunduğu ve ölümüne çok üzüldüğü kaydedilir. Emîr Ab-durrahman'm 172'de (788) vefat ettiği dikkate alınırsa Habîb'in bu tarihten önce öldüğü anlaşılır.
Süleyman, Mübarek, Ömer. Ebân. Cebbar ve Velîd adlarında altı oğlu olan Habîb, Kurtuba ve Reyye'de Habîbîler adıyla meşhur ailenin de atasıdır. Endülüs Emevî Devleti'nin önemli şairlerinden Bişr b. Habîb ve Saîd b. Hişâm ile Kurtuba kadılığı yapan İbrahim el-Kureşîve fakih Abdurrahman b. Yahya, Habîb b. Abdülmelik'in soyundan gelmektedir.
Bibliyografya :
Muhammed b. Haris el-Huşenî, Kudâtû. Kurtuba (nşr. İbrahim el-Ebyârî), Kahire-Beyrut 1410/1989; İbn Hazm, Cemhere, s. 89-90; Ah-bâr Mecmü'a, s. 81-82, 102; İbnü'l-Esîr, et-Kâ-mil, V, 605; VI, 9-10, 57-59; İbnü'l-Ebbâr. et-Tekmile (nşr A. Bel - Ibn Ebû Şeneb), Cezayir 1920, s. 254; Makkarî, Nefhu't-tîb, II, 103; III, 55-259; IV, 136; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muğrib, I, 62; II, 10; Ziriklî, el-A'lâm, II, 171; Sâbir M. İmâdüddin, Endülüs Siyâsî Tarihi (trc. Yusuf Yazar), Ankara 1990, s. 82; E. Teres, "Habib b. 'Abd al-Malik", Ö2(ing.), III, 11-12.
HABÎB EL-ACEMÎ
Ebû Muhammed Habîb b. Isâ b. Muhammed el-Acemî el-Fârisî (ö. 130/747-48 [?]) Basralı zâhid.
Aslen İranlı olan ailesi ve hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Ebü'l-Feyz el-Menûfî kaynak göstermeden onun bir melik oğlu olduğunu kaydeder.433 Sûfîliğe yönelmeden önce ticaretle meşgul olan ve tefecilik yapan Habîb'in, alacağını tahsil etmeye gittiğinde borçlu ödeme yapamazsa o kişiden ayrıca ayak kirası aldığı rivayet edilir. Söylendiğine göre yemek yiyeceği bir sırada kendisinden sadaka isteyen dilenciyi sert bir şekilde azarlamış, bu esnada karısı yemeğin kan kesildiğini söyleyince Habîb yaptığına pişman olarak dürüst bir tüccar olmaya ve tefeciliği bırakmaya karar vermiştir. Menkıbeye göre Habîb yoldan geçerken oyun oynamakta olan çocukların, korkarak kendisinden kaçmaları üzerine son derece üzülmüş ve Hasan-ı BasiTnin meclisine giderek tövbe etmiştir. Attâr, Habîb el-Acemî'nin gündüzleri Hasan-ı Basrî'den ilim tahsil edip geceleri Fırat kenarında yaptırdığı zaviyede ibadette meşgul olduğunu, Kur"an'ı doğru okuyamadığı için kendisine "Acemr nisbesinin verildiğini kaydeder. Rivayete göre Habîb namaz kılarken âyetleri yanlış telaffuz ettiğinden Hasan-ı Basrî onun arkasında namaz kılınamayacağını düşünmüş; ancak rüyasında, kılmış olduğu bütün namazların Habîb'in arkasında kılacağı namaz hürmetine kabul edileceği, çünkü dili düzeltmekle kalbi düzeltmek arasında büyük bir fark bulunduğu kendisine bildirilerek uyarılmıştır. Bu rivayet, bâtını zahirden üstün tutan tasavvufî anlayışın ilk karakteristik örneklerinden biri olması açısından önem taşır. Öte yandan, İmam Şafiî'nin muhalefetine rağmen Ahmed b. Hanbel'in Habîb'i sınamak maksadıyla ona fıkhı bir soru sorduğu ve aldığı cevaptan dolayı hayrete düştüğü, her iki imamın da kendisini takdir ettiği söylenir.
Habîb'in diğer bir özelliği de yaygın kanaate göre duaları kabul edilen bir kişi olmasıdır434. Attâr bu konuda çeşitli menkıbeler zikreder435. Habîb'in eşi Amre de dönemin kadın zâhidlerinden-di. Habîb el-Acemî'nin ölümü için kaynaklarda 113 (731). 120 (738). 125 (743) ve 130 (747-48) olmak üzere farklı tarihler verilmektedir.
İbn Hacer'e göre Habîb sika bir hadis tSpAsüüt436. Hasan-ı Basrî, İbn Şîrîn, Ebû Temîme el-Huceymî ve Bekir b. Abdullah'tan hadis rivayet etmiş, kendisinden de Süleyman et-Teymî, Hammâd b. Seleme. Ca'fer b. Süleyman ve Mu'temir b. Süleyman rivayette bulunmuşlardır. Buhârî de el-Edebü'l-müfred (I, 366) ve et-Târihu'1-kebîr'de (II, 326) ondan bahsetmiştir. İbnü'1-Cevzî. hadis râvisi olan Habîb'in başka bir kişi olduğunu söylüyorsa da437 bu bilgi başka kaynaklarca doğrulanmadığı sürece ihtiyatla karşılanmalıdır.
Habîb'in tasavvuf tarihi açısından asıl önemi, zühd döneminden sonraki asırlarda teşekkül eden tarikatların silsilelerinde Hasan-ı Basrî'den sonra yer almış olmasıdır. Bu silsilelerde Dâvûd et-Tâî onun müridi olarak görülür. Nakşi-bendiyye, Kâdiriyye, Mevleviyye gibi büyük tarikatların silsilelerinde yer alması menkıbelerinin günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.
Buhârî. et-Edebü'1-müfred |nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût). Kahire 1388/1968, 1, 366; a.mlf.. et-Târıhu't-kebîr, II. 326; Serrâc, el-Lüma', s. 222; Dûlâbî, el-Küna ue'l-esmâ3. Beyrut 1983, II. 95; İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve't-ta'dii 111, 112; Makdia. Kilâbü't-teuvâbîn, Beyrut 1984, s. 200 vd.; Ebû Nuaym. Hilye, VI, 149-155; Ku-şeyri. er-Risâle, II, 687, 720; Hücvîrî. Keşfü'l-mahcûb (Uludağ], s. 183 vd.; İbn Asâkir, Târihti Dtmaşk, IV, 32-38; Attâr. Tezkiretü'l-eoliyâ (trc Süleyman Uludağ), İstanbul 1984, s. 96-102; İbnü'l-Cevzî, Şıfatü'ş-şafue, IH, 315-321; Zehebî, Mtzânü'l-füdâl, I, 212, 457; a.mlf., AHâmü'n-nübelâ3, VI, 143; İbnü'l-Mülakkın. Tabakâtü't-eoliyâ', s. 182-186, 493, 504. 513, 521, 528; İbn Hacer. Tehzîbû't-Tehzîb, II. 189; Şa'rânî. et-Tabakât, I, 67; Münâvî. el-Ke-uâkib, 1, 100; Ma'sûm Ali Şah. Tarâ'ik, II, 75-78; Ebü'l-Feyz el-Menûfî. Cemheretü't-eutiyâ3, Kahire 1967, II, 85 vd.; Ali Sâmî en-Neşşâr. Neş'eta'l-flkrt'l-felseft fl't-islâm, Kahire 1978. III, 155-161; Elbânî, Sİlsitetü'l-ehâdi'ş-şahîha, Beyrut 1985, I, 721.
Dostları ilə paylaş: |