HABİS
Pis, iğrenç veya zararlı olduğu için insan tabiatının hoşlanmadığı, aklın ve dînin benimsemediği şeyler hakkında kullanılan bir Kur'an tabiri.
Hubs (habaset) kökünden gelen habfs kelimesi, genellikle "değersiz ve bayağı oluşu sebebiyle hoşa gitmeyen somut veya soyut varlık, durum" şeklinde tarif edilmiştir (Râgıb el-Isfahânî, el-Müfredât, "hbş" md). Bu genel anlamdan hareketle kelime kötü insan, kötü evlât, şer, kâfir, şeytan, bozuk İş, haram, kötü kokulu yiyecekler için de kullanılmıştır (Lisânü'l-'Arab, "hbş" md.-P Tâcü'l-'arûs, "hbş" md). Kur'ân-ı Kerîm'de daha çok "güzel hoş, temiz" gibi anlamlara gelen ve karşıtı olan tayyib kelimesiyle birlikte yer almaktadır.
Habîs, Kur'an'da bazı nesnelerdeki pisliği ve iğrençliği ifade ettiği gibi yanlış inancı, kötü sözleri ve bayağı davranışları sebebiyle kendisinden nefret edilen insanlar için de kullanılmaktadır. "Kötü kadınlar (habfsât) kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yaraşır"521 mealindeki âyet bunu göstermektedir. Kur'an. Allah'a kulluk etmeyip bazı yaratıkları, bayağı varlıkları O'na ortak koşanları ve münafıkları "neces" ve habis olarak nitelemiştir.522 "Habîs bir söz, yerinden sökülmüş habîs (verimsiz) bir ağaca benzer"523 ifadesinde habîs sözün "edep dışı veya gerçeğe aykırı söz", ayrıca mecazi olarak "inkâr mânası taşıyan söz" anlamına geldiği belirtilmiştir. Özellikle eski bir kavim arasında yaygın olan cinsî sapıklığın "habâîs" kelimesiyle nitelenmesi, bu kavramın Kur'an'dakİ asıl kullanılış gayesinin insan fıtratına, ahlâka ve geleneğe aykırı davranışların vicdanlarda meydana getirdiği tiksintiyi ifade etmek olduğunu ortaya koymaktadır.
İslâmiyet'e göre varlıklar ya tabiatları veya nitelikleri dolayısıyla habîs sayılır. Meselâ dışkı, idrar, akmış kan, leş vb. şeyler tabiatları itibariyle habistir; soğan, sarımsak gibi maddeler ise asılları itibariyle temiz olmakla birlikte çevrede-kileri rahatsız eden kokuları yüzünden habîs sayılmıştır.524 Aynı şekilde mal ve mülk edinme aslen meşru olmakla birlikte kazanç yolları bakımından habîs olabilir. Nitekim Kur'an'da zimmete geçirilen yetim malı habîs kelimesiyle ifade edilmiştir.525 Aynı mecazi kullanıma başka âyetlerde ve hadislerde de rastlanmaktadır.526
Bibliyografya :
Cevherî. eş-Şıhâh "hbş" md; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "hbş", md.; Lisânü'l-cArab, hbş" md.; Tehânevî, Keşşaf, I, 406; Tâcü'l-carûs, "hbş" md.; UVensinck, el-Mu'cem, "hbş" md.; M. F. Abdülbâki, el-Mu'cem, "hbş" md.; Müslim. "Mesâcid", 78, "Müsâkât", 41; Ebû Dâvûd, "Büyü"', 38; Tirmizî, "Büyü"', 46; Fettenî. Mecma'u bihâri'l-enuâr fi ğarâHbi't-tenzüueletâ*ifi'l-ahbâr{nşT. Habîbürrahman el-A'zamî}, Medine 1415/1994, II, 7-8; Âlûsi. Rûhu-l-me'âni, IV, 187; VII, 37; IX, 81;T. İzutsu. Kur'an'da Dinî ue Ahlâkî Kavramlar (trc. Se-lâhattin Ayaz). İstanbul, ts., s. 308-310.
HABİS B. SA'D
Habis b. Sa'd b. Münzir el-Cermî et-Tâî (ö.37/657) Sıffîn Savaşı'nda Muâviye'nin yanında yer alan kumandanlardan biri.
Adı Habis b. Rebîa olarak da kaydedilmekle birlikte İbn Hibbân, Kâbis b. Sa'd ile Habis b. Rebîa'nin ayrı kişiler olduğunu belirtir527. Dımaşklılar'ın Yemânî nisbesiyle andığı Hâ-bis'in sahâbî mi, yoksa muhadramûndan mı olduğu konusunda ihtilâf vardır. İbn Sa'd ve Ebû Zür'a onu Dımaşk'a yerleşen sahâbîler arasında saymaktadırlar. Zehebî, Mizânü'l-ftidâl'de sahâbîleri zikretmemekle birlikte eserine Hâbis'i almış ve sahâbî olduğu konusundaki görüşün zayıflığını belirtmişse de (I, 428) el-Kâşif( I,135) ve Tecrîdü esmâ'i'ş-şahâ-be (I, 94) adlı kitaplarında onun sahâbî olduğunu söylemiştir. İbn Hacer, Hâbis'i el-İşâbeye almakla beraber (1.272), Tak-ribü't-Tehzîb'öe onun muhadramûn-dan olduğunu kaydetmiş (I, 137), Tehzî-bü't-Tehzîb'de de sahâbî olmadığı yönündeki kanaatini belirtmiştir (II, 127).
Hz. Ebû Bekir devrinde Medine'ye gelen Habis b. Sa'd, yine onun hilâfeti zamanında Dımaşk'a gitti. Rivayete göre, Hz. Ömer Hâbis'i Humus kadılığına tayin etmek isteyince ona kadı olduğu zaman nasıl hüküm vereceğini sormuş. Habis ic-tihad edeceğini ve maiyetindekilerle istişarede bulunacağını söylemiş, Hz. Ömer de kendisini bu göreve tayin etmiştir. Ancak Habis Hz. Ömer'in yanından ayrıldıktan az sonra bir rüyasını anlatmak üzere geri dönmüş, rüyasında güneşin meleklerden meydana gelen büyük bir toplulukla birlikte doğudan, ayın da büyük bir yıldız topluluğuyla birlikte batıdan geldiğini söylemiştir. Hz. Ömer'in, kendisinin hangi grubun yanında yer aldığını sorması üzerine ay ile beraber olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine Hz. Ömer, "Sen silinip yok olanla berabersin" diyerek onu tayin etmekten vazgeçmiştir. Habis b. Sa'd, Sıffîn Savaşı'nda Muâviye tarafında yer alarak Tay kabilesinin sancak-tarlığını yapmış ve bu savaşta hayatını kaybetmiştir.528
Habis b. Sa'd, Hz. Fâtıma ve Ebû Bekir'den hadis rivayet etmiş, kendisinden de Ebüt-Tufeyl, Cübeyr b. Nüfeyr ve başkalan rivayette bulunmuştur. Dârekut-nfnin meçhul ve metruk dediği Hâ-bis'in bir rivayeti Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde bulunmaktadır (IV, 105, 109).
Bibliyografya :
Wensinck, el-Mıfcem, VIII, 51; Müsned, IV, 105, 109; İbn Sa'd, et-Tabakât, VII, 431-432; Buhârî, et-Tânhu'l-kebîr, III, 108; Dîneveri. el-Ahbârü't-tıoâl, s. 171; İbn A'sem el-Kûfî, el-Fütûh, Beyrut 1406/1986, II, 397; İbn Ebû Hatim. el-Cerh ue't-ta'dîl, III, 292; İbn Hibbân. eş-Şikât, III, 94-95; Ebû Nuaym, Ma'rifetü'Ş' şahâbe, TSMK, Ahmed III, nr. 499, I, vr. 194°; İbn Hazm, Cemhere, s. 403; İbn Abdülber, el-Istfâb, I, 359-360; İbnü'l-Esîr, Üsdü't-ğâbe, I, 375-376; a.mlf.. el-Kâmil, III, 325; Zehebî, Mîzânü'l-i'tidâl, I, 428; a.mlf.. e/-/faşı7(Lecne). I, 135; a.mlf., Tecridü esmâTş-şattâbe, Beyrut, ts. (Dârü'l-Ma'rife). I, 94; İbn Kesîr, el-Bi-dâye, VII, 261; İbn Hacer, el-İşâbe, I, 272; a.mlf.. Takrîba't-Tehzîb, I, 137; a.mlf., Tehzî-bü't-Tehzîb, II, 127; Vefa Fehmî es-Sindyûnî, Şfru Tay ue ahbâruhâ fi'l-Câhlliyye oe'l-İs-lam, Riyad 1403/1983, II, 560-561; Fahreddin Atar, İslâm Adliye Teşkilâtı, Ankara, ts. (Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları), s. 69-70, 110, 149
Dostları ilə paylaş: |