13.11.2007 günü saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "Şey et ha, iyi ben görüştüm a, şimdi o senin numaranı istedi, şimdi yine aradı, veriyorum ha bu numarayı diyor bi onla görüşecem", Selim'in, "Şey mi" dediği, Muhammet'in "Ha Fikri Karadağ" , Selim'in "He, tamam da, isim soy isim söyleme" , Muhammet'in "He yo. Diyor onla bi görüşeyim bi iş var diyor tamam mı"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.10 sıralarında Muhammet YÜCE ^n in kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın kullanımında bulanan 0 216 449 14 35 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Muhammet benim oğulcum" , "Söyle canım telefonu" dediği ve (545 251 66 25-Verilen telefon numarası Selim AKKURT'un telefon numarasıdır) numaralı telefonu aldıktan soma "İyi bunu ben arayınca bulacam direkt", Muhammet'in "Doğrudur komutanım şu an telefon açık" , "Tamam komutanım. Eee beni neyse onu arar ben ondan şey yaparım" Mehmet Fikri'nin "Tamam yüz yüze görüşmek lazım. Telefonda olmaz." Muhammet'in "Görüşürüz o zaman en kısa zamanda tamam komutanım" Mehmet Fikri'nin "Telefon olursa ben senden öğrenince onun telefonunu ararsın" , "Herhangi bir sivil telefon ben sana bildiririm"
13.11.2007 tarihinde saat: 14.12 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki ; Muhammet'in "Numaranı verdim ha, bu numarayı arayacak. Bak bakayım hele ne diyor a... k..." , Selim'in "Tamam, sen bişey konuşmadın mı" , Muhammet'in "Yok telefonla konuşamadım da. Dedi bana o lazım dedi, onla görüşmem lazım dedi, herhalde bir iş mi vardır nedir bilmiyorum ki. Tamam dedi, o bana lazım dedi, numarasını ver dedi, onla görüşecem dedi, yüzyüze görüşülmesi lazım dedi nasıl edek dedi" , Selim'in "Tamam giderim ben ya" , Muhammet'in "Ama yine de dikkat et. Bu ayrılmış ordan ha. Bırakmış orayı ha."
13.11.2007 tarihinde saat: 14.28 sıralarında Selim AKKURT ile Muhammed YÜCE arasındaki ; Muhammet'in Selim'e Mehmet Fikri ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, Selim'in "Yok o şeyden arar beni, ankesörlüden arar, o yüzden", Muhammet'in "Bi iş var dedi de, konuşamadım bende" , devamında da Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Selim ile görüşmek istediğinden bahsettikten soma "Diğer o şerefsizler sahte peygamber olmuş çıkmışlar diyor, deki orayı ele alak, deki tekrar get deki orayı deki alak deki a... k...., Deki sen gerekeni yapak, deki sen şeyi yap , deki sen hallet bizi , deki biz orayı alınk deki geri, hele bak ne diyor, ya da başka bir iştir heraldeki tamam."
13.11.2007 günlü fiziki takip tutanağında ; Saat: 16.05 sıralarında Mehmet Fikri KARADAĞ ile Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in Kadıköy Beşiktaş JDO iskelesi önünde buluştukları, yaklaşık 10 dakika soma Beşiktaş feribotana^bmdiklep, .saat: 17.15 sıralannda
V * "
Halasgargazi Caddesi Unsal Çarşısı No:300/73-84 sayılı adreste bulunan Şişli 35. Noterin ofisi olarak kullandığı yazıhaneye girdikleri ve burada Mahmut KUZ ile buluştukları, saat: 18.40 sıralannda üç şahsın da noterden çıktıklan, yaklaşık 5 dakika sonra Mahmut KUZ'un diğer şahıslardan aynldığı, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR' in Mecidiyeköy istikametine yöneldikleri, Oğuz Alpaslan ABDULKADİR'in burada İETT otobüsüne binerek Mehmet Fikri KARADAĞ'dan aynldığı, M.Fikir KARADAĞ'm ise yaya olarak Şişli Osmanbey metro girişine yürüdüğü ve saat: 18.57 sıralarında 0212 224 14 13 numaralı ankesörlü telefon ile bir yeri aradığı, daha sonra yine saat: 19.07 sıralarında yaya olarak Şişli Harbiye Vali Konağı kavşağına gelip 0212 296 14 61 numaralı ankesörlü telefondan bir yeri aradığı,sonrasmda Harbiye ordu evine girdiği ve burada yaklaşık 30 dakika kaldıktan sonra Beşiktaş Kadıköy iskelesine gelerek Kadıköy feribotuna bindiği, belirtilmiştir.
13.11.2007 tarihinde saat: 19.25 sıralarında Muhammet YÜCE^nin kullanımında bulunan 0 537 878 66 42 numaralı telefonu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulanan 0 212 233 14 39 numaralı sabit telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Mehmet Fikri'nin "Mamo o telefon cevap vermiyor oğlum" , "545 evet 05452516625 cevap vermiyor şimdi kapalı diyor" , Muhammet'in "Ben ona ulaşayım hemen komutanım, bakıyım ben bi diğer numaralannı deneyeyim"
13.11.2007 tarihinde saat: 19.43 sıralarında Muhammet YÜCE ile Coşkun ÇALIK arasındaki ; Muhammet'in "Tamam şuan Halil ( Selim Akkurt ) görüşmeyi yapıyor. Görüşüyorlar. Toplantıdalar şu an, eğer dediğim iş olursa bu akşam olacak tamam. Ya yann ya da öbür gün gideceğiz, hazırlan." , Coşkun'un "Tamam ben hazınm ya" , Muhammet'in "Vallah diyorum, şu an görüşüyorlar para konusunda. Yann öbür gün gidebiliriz a... k... var var, yok yok.", Coşkun'nun "Bekliyorum bekliyorum . Ben hazınm her türlü ya.",
13.11.2007 tarihinde saat: 21.27 sıralarında Muhammet YÜCE ile Selim AKKURT arasındaki; Muhammet'in "He şey et aradı mı seni Albay", Selim'in "Yok işte kapandı ondan sonra telefonum da aramadı", Muhammet'in Mehmet Fikri'nin kendisine ulaşmaya çalışıtığmı belirttikten sonra "Şu an şeydeymiş, Harbiye oteli nerde. Orada bekliyormuş seni"
13.11.2007 tarihinde saat: 21.31 sıralarında Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonla, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 542 588 35 26 numaralı telefonu aramasıyla yapılan
görüşmede; Muhammet'in "Alo komutanım." "Şu an numara açık" "Bekliyor sizi" Mehmet Fikri'nin "Peki peki. Artık şey eve geldim. Ben napıyım şimdi, artık sonra" , "Sonra sonra aranm", "Tamam şimdi görüşme şansım yok."
16.11.2007 tarihinde saat: 21.49 sıralarında Selim AKKURT'un Muhammet YÜCE'ye gönderdiği mesajda ; " Halaoğlu, şu an Balıkesir'deyim ne yaptın, Albay'la görüştün mü, kontorüm yok, Mesud'un numarasını msj at"
22.11.2007 tarihinde saat: 16.19 sıralarında Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanımında bulunan 0 535 888 15 14 numaralı telefonu, Muhammet YÜCE'nin kullanımında bulanan 0 537 275 90 74 numaralı telefonla aramasıyla yapılan görüşmede; Aralannda merhabalaştıktan sonra Mehmet Fikri'nin "Sen nasılsın" Muhammet'in "Allaha şükür komutanım, bizim moral bozuk işte", "Bizim elamanı aldılar", Mehmet Fikri'nin "Kim o" Muhammet'in "Bizim elaman vardı ya İstanbul'daki. Onu aldılar ilçeden." Mehmet Fikri'nin " Hee. Öylemi" Muhammet'in "Vallaha da billaha, nasıl oldu bizde anlamadık ha." Mehmet Fikri'nin "Ne bileyim ben, hiçbir şey, nerden bileyim ben ya, ben hiç aramadım" ,Muhammet'in "He görüşmediniz siz hiç" Mehmet Fikri'nin "Hayır, ben ne arayayım, sen bu telefondan verdikten sonra ne arayayım, sen telefondan veriyorsun. Telefon bu telefondan şey verilir mi. Senin yüzünden olmuştur.- ;Ben seni akıllı adam zannediyorum ya. Neyse tamam. 24 saat dinleniyor bu telefon", Muhammet'in "Neyse ben
bir geldiğimde görüşürüz komutanım" , Mehmet Fikri'nin "Neyse peki hadi Ankara'da buluşuruz"
Şeklinde konuşmaların geçtiği tespit edilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonunu aradığı, ancak ulaşamadığı tespit edilmiş, Selim AKKURT belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte Mehmet Fikri KARADAĞ' ın neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğini söylemiş, Mehmet Fikri KARADAĞ ise Muhammet YÜCE'nin kendisine bir akrabası olduğundan bahsettiğini, kendisinin de telefon numarasını istediğini,vermiş olduğu numarayı aramış olabileceğini, ancak görüştüğünü hatırlamadığını beyan etmiştir.
Şüphelinin , 10.07.2007 tarihinde Kahraman ŞAHİN ile yaptığı görüşmede ; Mehmet Fikri'nin "Oğulcum şimdi Bursa'dan Muhammet (Muhammet YÜCE) diye bir çocuk geliyor","Bizim Derneğin önde gelmiş olduklarından" , "Arabasıyla geliyormuş, onu alın görüşün, Hüseyin abinle de görüşsün, bende çıktım geliyorum" , "Muhammet diye bir çocuk, uzman çavuşmuş" şeklindeki sözleri ve telefon görüşmeleri genelinden de , Mehmet Fikri KARADAĞ'm , psikopat ve megalomanyak olduğunu düşündüğü Muhammet YÜCE'nin kendisi ile yaptığı hiçbir konuşmayı dikkate almadığı, Muhammet YÜCE'nin konuşmalardan kendine görev çıkarttığı, bazen de frenlemek için kendisi ile yanlış anlama gelebilecek tarzda konuştuğu şeklindeki beyanlarının da,savunma ve suçtan kurtulmaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Coşkun ÇALIK, Muhammet YÜCE'nin daha önce Ahmet TÜRK'Ü öldürme teklifinde bulunduğunu,ancak PKK'nm ailelerine zarar verebileceğini düşündüklerinden vazgeçtiklerini, daha sonra da Mehmet Fikri KARADAĞ'm Muhammet'e Orhan PAMUK' u öldürmeyi teklif ettiğini, Osman BAYDEMİR konusunda da aynı şeylerin geliştiğini, Orhan PAMUK'a suikast eylemini planladıklarmı,eylemde tetiği Halil (Kod) Selim AKKURT' un çekeceğini, kendisi ile Ayhan ÇELİK' in gözetleyici olacağını, Muhammet YÜCE' nin de şoför olacağını, Muhammet YÜCE ile aralarındaki mesajlarda Fuci olarak geçen kişinin Fuci (Kod) Ayhan ÇELİK olduğunu ve bu kişiyi Selim AKKURT' un akrabası olarak bildiğini beyan etmiştir.
Selim AKKURT, 13.11.2007 günü saat 18.57 ve 19.08 sıralannda Mehmet Fikri KARADAĞ m 0212 224 14 43 numaralı ankesörlü telefondan kendisinin kullanımında bulunan 0545 251 66 25 numaralı cep telefonuna ısrarla ulaşmak istediği ancak ulaşamadığının tespit edildiği, tüm bu eylem planlannm konuşulduğu bir dönemde Mehmet Fikri KARADAĞ' m kendisine ısrarla ulaşmak isteme sebebinin sorulması üzerine; Belirtilen cep telefonunun kendisine ait olduğunu, ancak bu tarihte Mehmet Fikri KARADAĞ' ın neden kendisine ulaşmak istediğini bilmediğini, bu hususun Fikri Karadağ' a sorulmasını istediğini, Mehmet Fikri KARADAĞ ile hiç görüşmediğini, kendisinin böyle bir eylem planının içerisinde olmadığını beyan etmiştir.
Muhammet YÜCE,Selim AKKURT ile Mehmet Fikri KARADAĞ'ı kendisinin tanıştırdığını, birbirlerine telefon numaralannı verdiğini,Fikri Albay'ın kendisinden dört dörtlük delikanlı bir adam istediğini,kendisinin de Selim'in telefonunu verdiğini,Fikri Albayın İstanbul'da bir otel söyleyerek buluşmak için çağırdığını, sonrasında Selim'e ulaşamadığını söylediğini,daha sonra da "sen ulaşabiliyorsan akşam yediye kadar orda olsun" dediğini, ne amaçla çağırdığını neden böyle bir adam istediğini de bilmediğini, S elim AKKURT'u İstanbul'da olduğu için tavsiye ettiğini, Selim'in Erzurum Oltu'daki ağabeylerinin kanştığı bir silahlı çatışma olduğunu, bu olayda iki kişi öldüğünü, 3-4 kişinin de yaralandığını,ölü ve yaralıların hepsinin Selim AKKURT'un ailesinden olduğunu, bu olaydan bir yıl sonra karşı taraftan bir kişinin öldürüldüğünüzü olay nedeni ile Selim'in dört yakınının tutuklandığını, Selim'in bu olaydan dolayı aranıp aranmadığını bilmediğini, Orhan PAMUK ile herhangi bir husumeti olmadığını, Orhan PAMUK'u kaldırma konusunda • S ehm - AKKURT ile aralannda konuştuklannı, ancak herhangi bir şey yapmadıklafmı, "gerçekleştirmeyi düşündüğü
eylemden soma Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanının bu değerlendirmeyi doğruladığı telefon görüşmelerinde geçen Halil isimli kişinin Selim AKKURT olduğunu beyan etmiştir.
Bütün bu telefon görüşmeleri ve ifade içeriklerinden Ergenekon Terör Örgütünün Kuvayi Milliye Derneğindeki yapılanmasının Orhan PAMUK,Fehmi KORU,Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR veya Sebahat TUNCEL'in öldürülmesi konusunda plan yaptığının sabit olduğu ve gerçekleşmesi halinde terör eylemi niteliğinde bulunacağının yukanda genel açıklamalar bölümünde geniş olarak açıklandığı, Coşkun ÇALIK'm bu eylem planının var olduğunu söyleyerek eyleme katılacak olan Halil lakaplı kişinin Selim AKKURT olduğunu beyan ettiği, Muhammet YÜCE'nin ise Halil lakaplı kişinin Selim AKKURT olduğunu, bu eylemleri aralannda konuştuklannı,kimseden talimat almadıklanm ve kendiliklerinden vazgeçtiklerini beyan ettiği, Mehmet Fikri KARADAĞ ve eylem planında adı geçen diğer şüphelilerin Orhan PAMUK ve adı geçen diğer kişiler ile şahsi bir husumetlerinin bulunmadığı,tüm delillerin değerlendirilmesinden anlaşılacağı gibi bu eylemin provakatif bir terör eylemi olacağını bildikleri, Kuvayi Milliye Derneği ve dernek tüzüğünde gösterilen görünür yasal amacı ile ilgili olmadıklan kendilerine ait bölümde yazılı bulunan telefon görüşmelerinden açıkça anlaşılan , esasen maddi çıkar karşılığında aralannda herhangi bir husumet bulunmayan kişileri de öldürmeyi göze alabilecek yapıdaki Muhammet YÜCE,Selim AKKURT, Coşkun ÇALIK ve Ayhan ÇELİK isimli şüphelilerin maddi menfaat ve eylemden soma korunup kollanma vaadi ile teklifi kabul ettikleri, esasen Muhammet YÜCE'nin Coşkun ÇALIK ile yaptığı 02.11.2007 günlü telefon görüşmesinde söylediği "İyi belki çıkar da kurtarak anıına koycam. Savaş çıkar da o kuyumcuları soyak o adamları", "Valla banka mankalara girek belki millet savaş telaşına düşer amma koyım, yaralı ölü, bizde gidek bankaları soyarık amma koyım." "Benim derdim o. Yoksa ne sikerim ben Türkiye'yi amma koyim he " sözlerinden anlaşılacağı gibi yapmayı planladıklan eylemleri gerçekleştirmeleri halinde ülkenin nasıl bir hale geleceğini öngördükleri, yakalanmayı başından itibaren göze aldıklan, yakalanmamaları halinde ise bu eylemlerden dolayı ülkede çıkacak bir kanşıklıktan kendi menfaatleri doğrultusunda aynca yararlanma düşünceleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Muhammet YÜCE'nin Mehmet Fikri KARADAĞ'ın yukanda sözü edilen provakatif terör eylemleri için kendisinden eleman temin etmesini istemesi üzerine iki ayn cinayet suçundan yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'u Mehmet Fikri KARADAĞ ile tanıştırdığı, bu aşamadan soma telefonlannm dinlendiği yönündeki kuvvetli şüphesi nedeni ile Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Muhammet YÜCE ile yaptığı konuşmalarda eylemlere onay vermediği anlamı çıkanlacak sözler söylediği, Muhammet YÜCE'nin ilk başta bu durumu anlamadığı ve Mehmet Fikri KARADAĞ'ın eylem yaptırmaktan vazgeçtiğini düşünüp Veli KÜÇÜK ile bağlantı kurmaya çalıştığı, ancak gerçekte Mehmet Fikri KARADAĞ'ın eylemlerden vazgeçmediği, olabildiğince dikkatli şekilde tekrar Selim AKKURT ile bağlantı kurduğu, en son da iki ayn ankesörlü telefondan Selim AKKURT'un kullanımındaki cep telefonunu aradığı ancak ulaşamadığının belirlendiği, bu aşamadan soma planlanan eylemler için yapılan görüşme ve faaliyetlerin arttığı, hedefteki kişiler için göze alınamayacak derecede tehlikeli boyuta vardığı düşüncesi ile zaten yakalama emri ile aranan Selim AKKURT'un yakalandığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ile, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın yukanda yazılı Kemal CANAY ile görüşmesinde Kemal'in söylediği "Gidiyo memleket, teslimmi olacaz başkanım" , kendisinin söylediği ".. Şerefsiz O... Ç...., Korumak Ve Kollamakla Yasal Olarak Görevli Olan, emrinde milyon tane asker olan o... ç... teslim oluyosa bize mi düşecek", "tankı, topu , uçağı gemisi bende değil onlarda, onlar ne gerekiyorsa yaparlar", Kemal'in ".. .belki daha beklediği vardır genel başkanım" ve kendisinin söylediği "Onlar bekleseydi bizle temas kurarlardı ne yapayım" sözleri ile beklediği bağlantının kendisi ile kurulduğunun ve Yaşar
ARSLANKÖYLÜ ile görüşmesinde almak istediğini söylediği "Özel görevi" bağlı bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünden aldığı değerlendirilmiştir.
"Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." hedefine uygun olarak daha önce örgüte kazandırdığı,profıli yukanda kısaca açıklanan Muhammet YÜCE'den söz konusu provakatif terör eylemleri için adam temin etmesini istediği, Muhammet YÜCE'nin temin ettiği iki ayn kasten öldürme suçundan aranan, aynca işleyeceği bir cinayet için prakitle daha fazla ceza yatmayacak Selim AKKURT'un bu eylemler için en uygun kişi olduğunu değerlendirerek bağlantı kurmaya çalıştığı, şüphelilerin görüşmelerinde haklannda suikast planlan yapılanlann etnik,siyasi,yazar ve gazeteci kişilik ve kimlikleri ile uluslar arası düzeyde dahi tanınan ve dile getirdikleri bazı söylemleri nedeni ile de yandaşlan olduğu kadar halkın bir kısmının tepkisini de çeken kişiler olduğu,maddi menfaat karşılığı bu eylemlerin havale edileceği yukanda yazılı kişilerden ayn,neredeyse gönüllü olarak bu eylemleri gerçekleştirebilecek pek çok kişinin bulunduğu, kamuoyundaki bu algılama nedeni ile olası bir suikastin Ergenekon Terör Örgütünce takdim edileceği görünürdeki sebeplerinin kamuoyunca doğru olarak algılanmasına yol açacağı gibi,eylemlerin asıl amacına uygun şekilde halkın bir kısmının tepkisini sağlayacak, hatta Muhammet YÜCE'nin ifadesinde "gerçekleştirmeyi düşündüğü eylemden sonra Türkiye'nin ikiye bölüneceği ve iç savaş çıkacağını düşünerek vazgeçtiği" şeklindeki kaçamaklı beyanına uygun bir tehlike oluşturacak nitelikte olduklan değerlendirilmiştir.
Coşkun ÇALIK'm ".. .Orhan PAMUK'u tanımadığını,televizyonda dahi görmediğini, ancak Muhammet YÜCE' nin kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'ın 2 trilyon vereceğini söylediğini, Muhammet YÜCE'nin kendisine Orhan PAMUK'u Türk düşmanı bir yazar olarak anlattığmı,paraya ihtiyacı olduğu için bu teklifi önce kabul ettiğini, bu eylemi gerçekleştirmeleri halinde Muhammet YÜCE'nin dediğine göre Fikri Albay'ın adam başı 2 trilyon vereceğini, kendisi Muhammet YÜCE'ye Albay'da bu kadar para ne geziyor diye sorduğunda Albayın bir derneğinin olduğunu, o dernekten paranın geleceğini söylediğini..." şeklindeki ifadesinde de belirttiği şekilde bu eylemler için vaat edilen miktardaki paranın Mehmet Fikri KARADAĞ'da bulunmasının, bulunsa bile yukanda açıklanmaya çalışıldığı şekli ile bu eylemleri nerede ise gönüllü olarak yapabilecek kişiler varken maddi menfaat karşılığı azmettirdiği diğer şüphelilere vermesinin mantıksız olacağı, bu hali ile de suikast için Mehmet Fikri KARADAĞ tarafından vaat edilen paranın da Ergenekon Terör Örgütünün Lobi Yapılanması tarafından karşılanacağı değerlendirilmiştir.
Şüphelinin,Ergenekon Terör Örgütünün diğer birimlerinde önemli görevler alan Veli KÜÇÜK,Muzaffer TEKİN,Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sedat PEKER,Semih Tufan GÜLALTAY,Sami HOŞTAN,Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ ile bağlantılı olduğu,yukanda özetlenen Gizli Tanık-17 ve diğer beyanlar ile kendi beyanlan içeriğinden de anlaşılmaktadır.
Gizli Tanık-17'nin " Zaman içersinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında bir sürtüşmenin olduğuna şahit oldum. Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ' m başkalan ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini ise bunlara çağırmadığını söylüyordu. Hatta burada dernekte yönetim kurulu var, neden onlara gidip danışıyorsun dediğini biliyorum. Hüseyin GÖRÜM' ün Mehmet Fikri KARADAĞ' m bu ilişkilerinin ortaya çıkartmak için o sıralar dernekte yatıp kalkan Niyazi KIYAK isimli kişiye kendisini takip ettirdiğini, bu kişinin de Mehmet Fikri KARADAĞ' ı Acıbadem semtindeki evinden Karaköy semtindeki Türk Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir kiliseye kadar takip ettiğini, kiliseye girdiğini görüp geri dönerek durumu Hüseyin GÖRÜM'e anlattığını, Hüseyin GÖRÜM' ün de bunun üzerine ben zaten bunun Hıristiyan olduğunu biliyordum.
Asıl dönmemiş dönme kendisidir dediğini biliyorum. Bu olaydan somada Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında sert tartışmalar oldu" şeklindeki beyanı da, Mehmet Fikri KARADAĞ ile Sevgi ERENEROL arasında örgütsel gizlilik içerisinde bağlantı bulunduğunu göstermektedir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu, Türk Dünyası Vakfında buluştukları tespit edilmiştir.
Yapılan fiziki takipte ; 10.11.2007 günü ( Yukanda yazılı suikast planı görüşmelerinden önce ) Kuvayi Milliye Derneği eski başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ ve Veli KÜÇÜK'ün Eminönü ilçesi Hoca Gıyasettin Mahallesi Şifahane Sk. No:6 sayılı adreste bulunan Türk Dünyası Vakfında buluşacaklan bilgisinin edinilmesi üzerine, aynı gün saat: 15.20 sıralannda belirtilen adres önünde, trafiğe kapalı sokak üzerinde park edilmiş halde, 34 A 0009 beyaz zemin üzerine kırmızı resmi plakalı Honda marka gri renkli araç, 34 SB 598 plaka sayılı Kia Sorento marka siyah cip, 34 GV 021 plaka sayılı Volvo marka araç, 34 AH 4523 plaka sayılı Hyundai Getz marka mavi renkli araç, 34 DC 8823 plaka sayılı Toyota Corolla marka araçlann bulunduğu görüldükten soma bahse konu vakıf içerisine girildiğinde, avlu içerisinde küçük gruplar halinde bazı şahıslann beklediği ve sohbet ettiklerinin görüldüğü, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Veli KÜÇÜK'ün ise görülemediği, saat: 16.30 sıralannda Veli KÜÇÜK'ün şoförü ve koruması ile birlikte vakıf binasından aynlarak 34 SB 598 plaka sayılı araç ile gittiği, yaklaşık 20 dakika soma da Mehmet Fikri KARADAĞ'ın da aynı vakıf binasından yaya olarak aynldığmın tespit edildiği, belirtilmiştir.
Gizli Tanık-17'nin Çanakkale'de yapılan Cumhuriyet mitinginden soma Veli KÜÇÜK'ün Kuvayi Milliye Derneğine gelerek Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüştüğü, Cumhuriyet Mitinginin siyasi bir gösteriye dönüştürülmesine tepki babında Kuvayi Milliye grubu olarak mitingden aynlmmasmı eleştirip Çanakkale mitinginde Kuvayi Milliye olarak gösterilen tepkinin yanlışlığından, mitingi düzenleyen dernek ve kurumlann yandaş olduklanndan, birlik ve beraberlik içersinde bulunulması gerektiğinden bahsettiği, somasında kendi güvenlik şirketine 150 tane genç alıp işe başlatacağını, bunlann sağlam kişiler olması gerektiğini, bu kişilerin Kuvayi Milliye Derneği aracılığı ile bulunmasını, özgeçmişlerinin, ailelerinin, araştınlmasım istediği şeklindeki beyanından Mehmet Fikri KARADAĞ ile Veli KÜÇÜK'ün örgütsel gizlilik içerisinde bağlantılı bulunduğunu gösterdiği değerlendirilmiştir.
Şüphelinin Almanya'da silahlı saldın sonucu öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm İstanbul Kadıköy'de yapılan cenazesine Muzaffer TEKİN ile birlikte resmi üniforması ile katıldığı, aynca bu törende Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan hüküm giyen Sedat PEKER'in kardeşi ve birçok adamının da hazır bulunduğu,bu törene ait görüntülerin incelenmesinde Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER, Sedat PEKER'in adamlanndan olduğu iddia edilen Mecnun ODYAKMAZ, Boğaç Kaan MURATHAN, Mete Can KURT, Olgun PEKER ve Sedat PEKER'in avukatlanndan Turgay ÖZDAĞAN'm, bunlann yanı sıra Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu bilinen hatta Danıştay saldmsmda gözaltına alınıp iddianame düzenlenen, dava sonucu ise hakkında beraat karan verilen Ayhan PARLAK'm da görüntüleri bulunduğu belirtilmiştir.
01.07.2004 tarihinde Hüseyin NALBANTOĞLU ile görüşmesinde özetle;Hüseyin'in "Ben Hüseyin NALBANTOĞLU, Atilla Beyin yanından ben" "Komutanım saygılar ellerinizden öpüyorum." diyerek kendisini tanıttığı, Mehmet Fikri'nin "Bir arayıp sorayım dedim. Ne oldu bu çocuklara, hiç ses soluk çıkmıyor dedim. İyiler mi dedim." dediği, Hüseyin'in "İyiler Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "Reis nasıl iyi mi" diye sorduğu, Hüseyin'in "İyi Allah'a şükür." dediği, Fikri'nin "Hepsine selam söyle." dediği,
26.03.2007 tarihinde Recep BULAL ile görüşmesinde özetle ; Derneğin ekonomik
sıkmtılanndan bahsedip sponsor bulamadıklanm söyleyerek ".v o senin Bilgin de 100
milyarlık ilan vermiş, bize beş kuruş faydası yok" dediği, Recep'in "hakikaten bi dönmedi
bize" dediği, Mehmet Fikri'nin "Sedat PEKER p " diyerek Sedat PEKER'le de
muhtemelen maddi yardım konusunu görüştüklerini anlatmaya çalıştığı,
03.08.2007 tarihinde Kahraman ŞAHİN ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; X ŞAHSIN "haftaya Cumartesi günü şeyleriniz bol olsun formlarınız", "başvuru formlarınız bol olsun, haftaya Cumartesi","link açtık Öztürklerle, Öztürkler sitesiyle" "tanışmak isteyen arkadaşlar haftaya Cumartesiye Kuvayi Milliye derneğinde buluşmak üzere diye",".. .en azından 20 kişi bak en az getirmeleri lazım"
Şeklindeki telefon görüşmelerinin Sedat PEKER ile bağlantısını, kendisinden muhtemelen derneğe maddi yardımda bulunmasını ve Sedat PEKER ile bağlantılı olduğu bilinen öztürkler isimli internet sitesi ile Kuvayi Milliye derneğinin internet sitesi arasında link kurularak Sedat PEKER'in çevresinden de eleman temini çalışmalarının bulunduğunu göstermektedir. Şüpheli ifadesinde de Muzaffer TEKİN aracılığı ile Sedat PEKER ile tanıştığını, birkaç kez görüştüklerini, kendisini hastanede ziyaret ettiklerini beyan etmiştir.
02.10.2007 tarihinde Muhammet YÜCE' nin Coşkun ÇALIK'a gönderdiği telefon mesajlarında ; "Allah izin ederse Orhan PAMUK'un kurban bayramından soma İstanbul'da konferansı varmış, gece 2 gibi toplantı çıkışı halledecez, ilk başta 2 trilyon alacaz, işi bitirdikten soma da 5 trilyon,bir tane villa,bir tane benzin istasyonu alacaz,bunlar İstanbul'da, ama sonuçta kesin yakalanacaz, bunu bil,Hrant DİNK'i vuranlar gibi tüm Türkiye bizim peşimizde olacak,haberin olsun " "Bu hafta görüşecez,Ben, Sen, Halil, Fuci, hazırlıklı ol" , "Öyle de yok,böyle de, en azından hayatımızı kurtannz,babalar gibi yatanz çıkanz,zaten Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış,en büyük biz olacaz,paranın da her şeyin de en iyisini yapacaz, halaoğlu bu saatten soma bize bu gider"
Sedat PEKER'in yukanda anlatılan suikast planlanna ilişkin telefon görüşmelerinden bir tanesinde , bir önceki paragrafta yazılı şekilde ismi geçmektedir. Bu görüşme kendisi dışında gelişmiş ise de, bu eylem planlanm organize eden Mehmet Fikri KARADAĞ ile bağlantısının bulunması telefon görüşmesinde söylenilen "zaten Sedat PEKER yakalanınca bizi kendi koğuşuna aldıracakmış" sözlerinin kendisi ile yapılan bir görüşme soması söylendiği kanaati vermektedir.
Şüpheli, Semih Tufan GÜLALTAY'ı da Muzaffer TEKİN aracılığı ile tanıdığını, bu kişi cezaevinden çıktıktan soma birçok kez görüştüklerini, Ulusal Birlik Partisi kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklannı,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunlan hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini ,Ulusal Birlik Partisinin kurulması çerçevesinde Ankara'ya gittiklerini,burada bazı şahıslarla görüştüklerini,beyan etmiştir.
Diğer şüphelilerden Doğu PERİNÇEK,Mehmet Fikri KARADAĞ'ı Kuvayi Milliye adlı örgütün liderleri arasında basında ismini duyduğunu, yazılannda bu örgütün adını da vererek bu tür örgütlerin "başı bozuk" örgütler olduğunu ve halkın bunlara güvenmemesi gerektiğini, bu tür başı bozuk örgütlerle Türkiye'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini vurguladığını söylemiş ise de;
26.02.2007 tarihinde saat: 14.09 sıralannda Mehmet Fikri KARADAĞ ile Resul/Mehmet/Abdullah isimli kişiler arasında yapılan görüşmede geçen ; Resul'ün "Albayım merhabalar" "Ben sizin bir sempatizanmızım.." "...derneğin üyesi de olacaz", telefonu Mehmet'in aldığı Mehmet Fikri KARADAĞ'ın "bu Doğu Perinçek'in avukatlan tazminat için beni arayacaklar demiştin Mehmet abi, aramadılar onu geçen gün sana söylemeyi unutmuşum ben" "o konuda yardımını istiyorum"
Sözlerinden, kendisi hakkında çıkan bir haberden dolayı Doğu PERİNÇEK'in avukatlannın hukuki yardımda bulunmayı vaat ettiğinin anlaşıldığı, kendisi hakkındaki fikirleri yukanda yazılı Doğu PERİNÇEK'in beyanlan karşısında, Avukatlannın bu yardımını kabul etmemesini gerektirirken aksi davranışta bulunması aralannda bağlantı olduğuna dair şüphe oluşturduğu değerlendirilmiştir. „ s ^^
Dostları ilə paylaş: |