Günü saat: 22. 27'de X şahısla yaptığı telefon görüşmesindeki; Ali'nin "Akşam paşam arıyo, ben seni biliyorum tamam mı normalden arıyorsun zannediyordum bülbül gibi ötüyorum, bu Faruk'u dövdüm" dediği, X şahsın "Kalabalık gitseydiniz"


Şüpheli Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in eylemine uyan; TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir



Yüklə 3,45 Mb.
səhifə40/59
tarix30.11.2017
ölçüsü3,45 Mb.
#33405
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   59

Şüpheli Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in eylemine uyan; TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.

75-ŞÜPHELİ RECEP GÖKHAN SİPAHİOĞLU a) Emniyet ifadesinde;

2005 yılında Kadıköy Hasanpaşa'da Denge Gurup Klima Teknolojileri Araştırma Geliştirme Sanayi adlı Limitet Şirketini kurduğunu, halen Koç Üniversitesinde kurulu olan Nano Teknoloji laboratuarında işletmecilik yaptığını, 2006 yılındaki Çanakkale savaşı kutlamalarına tanımadığı bir kişinin kendisine üzerinde Kuvayi Milliye 1919 logolu ve Mehmet Fikri KARADAĞ Emekli Kurmay Albay yazan kartvizit uzattığını, kendisi vatansever bir kişiliğe sahip olduğundan İstanbul'a döndüğünde Kuvayi Milliye Genel Merkezi'ne gittiğini,derneğin kuruluş amacı ve faaliyetleri hakkında bilgi aldıktan soma aynı gün ailece üye olduklannı, Derneğin hiçbir toplantısına, gösterisine ya da başka bir faaliyetine katılmadığını, sadece Mayıs 2007 yılında genel başkanın kendisi ile tanışmak istemesi üzerine derneğe giderek Mehmet Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM, Kahraman ŞAHİN ve Ali KUTLU isimli şahıslar ile tanıştığını, bu tanışmada Mehmet Fikri KARADAĞ'ın kendisinden dernek ile ilgili bir Web sayfası hazırlamasını istediğini ve kendisini bu konuda yetkili kıldığını, bununla ilgili talimatı orda hazır bulunan Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN'e verdiğini, alman karann kayıt defterine kaydedildiğini, ancak Hüseyin GÖRÜM'ün orada bulunmayan yönetim kurulu üyeleri yerine imza attığım,kendisinin bunu yadırgadığim,bu durumu iyice düşündükten soma, ertesi gün Kuvayi Milliye Derneğine gittiğini ve Hüseyin GÖRÜM ile neden böyle bir yönteme gerek duyduğunu sorduğunu, bunun üzerine Hüseyin GÖRÜM'ün "Kardeşim oradaki isimleri bırak burada Mehmet Fikri KARADAĞ ne derse o olur" dediğini ve kendisini dışan çıkardığım, bu yüzden görevi kabul etmekten vazgeçtiğini, bu esnada küçük oğlunun kendisine derneğin mutfak bölümündeki bazı şahıslann sigara içine bazı malzemeler sararak içtiklerini söylediğini, bunun üzerine kendisinin mutfak kısmına indiğini ve Kahraman ŞAHİN, Niyazi KIYAK ve isimlerinin bilmediği iki kişinin esrar olduğunu tahmin ettiği bir madde içtiklerini gördüğünü, şahıslann yanlannda içinde ot şeklinde bir şeylerin bulunduğu dört çuvalın olduğunu, bunun üzerine dernek binasını terk ettiğini, aynı gün Mehmet Fikri KARADAĞ'I aradığını ve durumu anlattığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın da, Hüseyin GÖRÜM'e beddua okuyarak "Bu herif bu haltlan yiyor ve yanındakilere de peşkeş çekiyor. Gökhan merak etme seçimden soma zaten ben seçilemezsem derneğin ödenemeyen giderleri ile zaten kapatacam. Ben kapatma dilekçesi vereceğim" dediğini ve Hüseyin GÖRÜM ile konuşacağını söylediğini, bunun üzerine kendisinin derneğe gittiğini ve orada Hüseyin GÖRÜM ile tartışarak derneği erk ettiğini,

Olaydan 7-8 gün soma Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Av. Nevzat ÇETİN ile beraber
kendisini iş yerinde ziyaret ettiğini, şahıslann kendi aralannda Ankara'daki bir soruşturmadan
bahsettiklerini, aynı gün kendisi ve ailesinin dernekten istifa ettiğini, dernekten istifa ettiği
gün Hüseyin GÖRÜM'ün kendisine "Emir Sultana iyi bak,göz kulak ol" diyerek tehtidvari
konuştuğunu, bu tarihten 5-6 gün soma Kadıköy Altıyol'da arabasında beklerken bir şahsın
gelerek kendisini "Koçum sen çok zıpladın Hüseyin GÖRÜM'e, Derneğin hayırlı olsun"
diyerek tehdit ettiğini, aynca aynı gün kendisinin bir şahıs tarafından Kadıköy'de darp
edildiğini, ancak karakola gidip şikayette bulunmadığını, bu olaydan yaklaşık 10 gün soma
evini ve işyerini Koşuyolu semtine taşıdığını, yeni işyerinin tadilatı esnasında sabah işyerine
gittiğinde işyerinin kurşunlanmış olarak gördüğünü, -"î^." .

Ümraniye'de ele geçirilen el bombalan hakkında medyadan "duyduğa kadan ile bilgi


sahibi olduğunu, / - x

29.07.2007 tarihli Mehmet Fikri KARADAĞ ile yaptığı^ telefon görüşmesi sorulduğunda;Kendisinin o dönemlerde Mehmet Fikri KARADAĞ'a "Babacığım ve komutanım" şeklinde hitap ettiğini, yanında olduğunu söylediği Ertuğrul isimli şahsın Ertuğrul OĞUZ olduğunu, Alparslan isimli şahsın Oğuz ALPARSLAN olduğunu, kendisinin görüşmeyi gerçekleştirdiği esnada Muhasebeci Nalan hanım, Temel ŞİMŞEK, Asım DARÇIN, emekli polis memuru Saim, tesisatçı Hasan,oğlu Turhan SİPAHİOĞLU, eşi Sevgi SİPAHİOĞLU ve Ertuğrul OĞUZ'un eşinin de bulunduğu, bu kişiler ile yeni dernek kurulması için beraber hareket ettğiğini, görüşmede geçen toplantının yeni kuracakları dernekle ile ilgili olduğu,

Yapılan aramalarda el konulan mermiler ile ilgili olarak; mermileri, askerlik sonrası hatıra olarak sakladığını, bu mermileri kullanmış olduğu herhangi bir silahının olmadığını,

Ergenekon olarak tanımlanan örgütle hiçbir bağlantısının bulunmadığını, soruşturma kapsamındaki kişilerden Mehmet Fikri KARADAĞ, Kahraman ŞAHİN, Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR, Hüseyin GÖRÜM ve Ayşe Ceylan GEÇYOL'u tanıdığını, sorulan diğer şahıslan ise tanımadığını beyan etmiştir.



b)-Savcılık ifadesinde;

Kolluk ifadesini tekrar ettiğini, 2006 yılındaki Çanakkale savaşlan anmalan sırasında daha önce tanımadığı birisinin kendisine üzerinde Emekli Kurmay Albay ve Kuvayı Milliye Derneği Başkam Mehmet Fikri KARADAĞ yazılı bir kart verip, derneğe katılmasından şeref duyacağını söylediğini, İstanbul'a döndükten sonra dernek tüzüğünü inceleyerek eşi Sevgi ve çocuklan Turan ile Emir olmak üzere tüm aile olarak derneğe üye olduklannı, daha sonraki günlerde derneğe gittiğinde Hüseyin GÖRÜM, Kahraman ŞAHİN ve Ali KUTLU'nun kendisini Mehmet Fikri KARADAĞ' ın odasına götürdüklerini,onun da kendisine basında çıkan haberin aksine dernekte yasadışı hiçbir iş yapılmadığını söylediğini ve kendisinden derneğin kapanan Internet sitesi yerine yeni bir Internet sitesi hazırlamasını isteyerek bu amaçla yönetim kurulu karan hazırlanması talimatı verdiğini, Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN'in bu karan hazırladıklannı,ancak orada hazır bulunmayan üyelerin yerine de kendilerinin imza attıklannı,kendisinin bunu garipsediğini, daha sonra derneğe gittiğinde bunu Hüseyin GÖRÜM' e sorduğunu, kendisine bunun önemli olmadığını, kararlan Mehmet Fikri KARADAĞ' ın verdiğini, onun dediğinin olacağını söyleyerek sertçe çıkıştığını, derneğe bu gidişinde yanında oğlu Emir SİPAHİOGLU'nun da bulunduğunu, Emir'in tesadüfen derneğin alt katında esrar içen kişiler görerek kendisine söylediğini, bunun üzerine gidip baktığında gerçekten esrar içtiğini tahmin ettiği Kahraman ŞAHİN ve Niyazi KIYAK ile isimlerini bilmediği iki kişi daha gördüğünü,bulunduklan oda da çuval içerisinde esrar olduğunu tahmin ettiğim bir madde gördüğünü, bunu Hüseyin GÖRÜM' e sorduğunu, onun da kendisine esrar içmenin yanlış olmadığını, Kur'anda bunun aksine bir hüküm olmadığını, hatta Peygamberin dahi ot içtiğini söylediğini, kendisinin söylenenleri yadırgadığını ve katılmadığını söyleyerek kızgınlıkla dernekten aynldığım,daha sonra bu konuyu dernek başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ' a telefonla söylediğini, onun da kendisine buluşmak ve konuşmak için randevu verdiğini, buluştuklannda dernekte esrar içildiğini başkalanndan da duyduğunu, Hüseyin GÖRÜM' ün bu işleri yaptığını anlattığını, ancak herhangi bir çözüm önerisi getirmediğini, tüm yaşananlardan sonra Mehmet Fikri KARADAĞ' la Hüseyin GÖRÜM' ün aynı görüşe sahip olduğunu ancak dernek üyesi olan diğer kişilere karşı iyi polis, kötü polis rolünü oynadıkları kanaati edindiğini, daha sonra 2007 senesindeki Genel seçimlerde dernek olarak destek verileceğini söyledikleri Kadıköy' den Bağımsız Milletvekili adayı olan Ertuğrul OĞUZ isimli kişi hakkında seçim çalışmalan için derneğe çağrıldığını, yine bu çalışmalar için daha önce bahsettiği yönetim kumhjfjEar-an, ile görevlendirildiğinin söylendiğini, ancak bu karann usulüne uygun olmadığınli^iJ^|ği^(irî\gerek Internet sitesi kurulması gerekse seçim çalışmalan için hiçbir faaliyette bulühmao\ğını,bundan sonra

Mehmet Fikri KARADAĞ ve avukat Nevzat ÇETİN'in işyerine geldiklerini,burada aralannda Ankara' daki davalann akıbeti konusunda aralannda konuştuklannı,avukat Nevzat ÇETİN'in Ümraniye' de yakalanan bombalardan dolayı başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan Muzaffer TEKİN ile Mehmet Fikri KARADAĞ' ın resimlerinin gazetelerde çıktığını ve dernek üyesi Hüseyin GÖRÜM' ün Ankara' da gözaltına alındığını söyleyerek bu konuda ne yapacağını sorduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın ise lanet okuyarak zaten dernek binası için tahliye karan çıktığını, derneği fesedip bir kenara çekileceğini söylediğini ve işyerinden aynldıklannı,bundan soma kendisinin derneğe giderek istifa ettiğini, kendisi ile birlikte tüm aile fertlerinin de istifa ettiklerini, dernekteki tüm başvuru formlan, kimlik fotokopilerini bularak iade aldıklannı, bundan soma da bu demeğin Atatürk ilke ve inkılaplan doğrultusunda hareket etmediği aksine Atatürkçülüğü bitirmenin önemli bir basamağı olduğu kanaatiyle bağırarak orada bulunanlan da istifaya çağırdığını, daha soma bu çağrısına uyan Emekli Polis Memuru Saim, Emekli Başçavuş Asim DARÇIN ile Temel ŞİMŞEK'in bürosuna gelerek istifa ettiklerini söylediklerini, bunlardan Asım DARÇIN'm demeğin faaliyetleri konusundaki rahatsızlığını ağlayarak anlattığım,kendisinin de Kuvayi Milliye adına başka bir isimle demek kurabileceklerini söylediğini, bundan soma demek merkezine vedalaşmak için gittiğini, orada bulunanlarla vedalaştığmı, bu sırada Hüseyin GÖRÜM'ün de orada olduğunu, kendisine tehdit mahiyetinde oğlu Emir' i kastederek "Emir Sultan' a iyi bak göz kulak ol" dediğini, kendisine tehditlerinden korkmadığını söylediğini, daha soma da Kadıköy' de arabasının içerisinde bulunduğu sırada tanımadığı birisinin arabaya yaklaşıp belindeki silahı ve kamayı göstererek "koçum sen Hüseyin GÖRÜM' e çok zıpladın" dediğini ve aynldığım, bundan etkilenerek tansiyonu çıktığını, hastaneye gittiğini, bu olaylardan etkilenerek evini ve bürosunu taşımaya karar verdiğini, çünkü buralann bilindiğini, ev aradığı sırada da da yine tanımadığı birisinin doğrudan gelerek kendisine kafayla vurduğunu, hiçbir şey söylemeden aynldığım, kendisinin bu iki olay konusunda herhangi bir yere müracaat etmediğini,daha soma Şefik isimli kişinin işyerini kiraladığım, birkaç gün soma buranın da kurşunlandığını öğrendiğini,mal sahibi ile birlikte gidip Koşuyolu Polis Karakoluna şikayetçi olduklannı, Karakolun işyerinde gerekli incelemeyi yaptığım ve boş kovan bulunduğunu beyan etmiş,

Evinde yapılan aramada ele geçen doküman ve CD leri Kuvayi Milliye Demeği içerisindeki ve demekte çay getirip götüren Ali KUTLU isimli kişinin oğlu Turan'a verdiğini düşündüğünü,bu kişinin konuşma ve tavırlannı beğenmediği için oğlunun bu kişiyle samimiyetini engellemek istediğini, hatta Ali KUTLU'yu dövdüğünü, dokümanlann içeriği konusunda da bilgi sahibi olmadığını, yine evinde yapılan aramada ele geçen dolu mermilerin askerliğinden hatıra olarak getirdiği zimmet dışı olan mermiler olduğunu,bunlara ait bir silah olmadığım,

Kendisinin Ben 0555 495 26 47 numaralı telefon hattını kullandığını, tarafına okunan iletişim tespit tutanaklanndaki görüşmelerin kendisi tarafından yapıldığmı,bunlan kimlerle ve ne amaçla yaptığını kolluktaki ifadesinde aynntısıyla anlattığı için tekrar etmek istemediğini,

Sorulması üzerine;

Seda isimli erkek kişinin soy ismini bilmediğini,kendisini demek üyesi olarak tanıdığını, Seda'nm bu demekten istifa ettikten soma Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR'in evinde kısa bir süre misafir olarak kaldığını bildiğini,Sede demekten istifa ettikten soma İstanbul' da kalacak yeri olmadığı için kendisini eve çağırdığını, birkaç gün Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR'in evinde kaldığını, daha soma yol parasını verip kendisini gönderdiğini,

Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR'in kendisi demekten istifa ettikten soma sürekli kendisi ve ailesini arayarak geri döndürmek istediğini, bu kapsamda demeğe gelen giden kişilerden bahsettiğini, görüşmede geçen Paşa'dan kimin kastedildiğini bilmediğini,hatta kim olduğunu öğrenmek için ısrar ettiğini, ancak telefonda olmaz diyerek söylemediğini,daha





c)-Savcılık ek ifadesinde;

Daha önceki kolluk ve savcılık ifadelerini kabul ettiğini,ek olarak ; Kadıköy Kuvayi Milliye Derneğinde ele geçen bilgisayarlardan elde edilip kendisine gösterilen fotoğraflardan İsmail EKSİK'i tanıdığım,2007 yılı Temmuz ayındaki genel seçimlerden önce bağımsız milletvekili adaylarım tanıştırma amacı ile genel merkeze çağnldığmı,burada Mehmet Fikri KARADAĞ ve ismini hatırlayamadığı diğer bir bağımsız milletvekili adayı bulunduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm bağımsız milletvekili adayı olduğunu söyleyerek diğer adayı da tanıştırdığını,bu arada Kahraman ŞAHİN'in yanma gelerek Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini odasına çağırdığını söylediğini,Hüseyin GÖRÜM'ün yanında fotoğraftan teşhis ettiği İsmail EKSİK'in kişinin bulunduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün İsmail EKSİK hakkında " bu arkadaş biraz derindir. Bir sıkıntı varsa ulaşırsın yolunu açar, elinden geleni yapar" dediğini, Hüseyin GÖRÜM'e bu kişiyi kendisi ile neden tanıştırdığını sorduğunu, onun ise "oğlum seni Jitemci ile tanıştırıyoruz işte daha ne istiyorsun, bir derdin sıkıntın olursa ara halletsin" dediğini, ancak oğlunun internetten bu kişiyi araştırarak hakkında bir çok iddialar olduğunu, Aytaç GİRAY isimli emekli bir C.savcısı ile birlikte olduklannı ve haklannda birçok iddianın bulunduğunu gördüğünü,tedirgin olduğundan dolayı bu şahsı hiçbir zaman aramadığını ve göıüşmediğini,

Yukanda ismini hatırlayamadığını söylediği Kuvayı Milliye Derneğinin ikinci bağımsız milletvekili adayının Ertuğrul OĞUZ olduğunu,bu şahsın seçimlerden bir hafta önce İşçi Partisinden istifa ederek derneğe gelip bağımsız milletvekili adayı olduğunu tesadüfen Kahraman ŞAHİN'in Kuvayı Milliye Derneği merkezindeki odasındaki masasının üzerinde

Türkiye İşçi Partisi antetli kağıdı tesadüfen gördüğünde öğrendiğini,bu evrakta " parti

üyelerimizden Ertuğrul OĞUZ'un istifasının kabulü " şeklinde bir yazı bulunduğunu, bu

konuyu Mehmet Fikri KARADAĞ'a sorduğunu ve hatta kızdığını, onun ise "Gökhan'cığım herkes bir gün dönecek" dediğini, kendisinin ise İşçi Partilileri kastederek, onlann Atatürk'ü yok, onlan Che'si var, Stalini, Lenin'i var, benim ise Atatürk'üm var dediğini,

Ali KUTLU'yu dernekten tanıdığmı,kendisini 2007 seçimleri yaklaştığı zamanlarda dernekte görmeye başladığını,daha önce görmediğini,kendisine sürekli derinlik ve gizem kazandırmaya çalışan bir kişiliğe sahip olduğunu, Ali KUTLU ve Seda isimli kişinin kendisinin ticari ilişkini bildikleri için iş bağlayabileceklerini, mimarlar, fabrikatörler, işadamlan ile tanıştıracaklannı söylediklerini,üç-dört gün Hasanpaşa'daki bürosuna geldiklerini,fakat herhangi bir şeyin gerçekleşmediğini, Ali KUTLU ile dernekte bir kavgalan olduğunu, Ali KUTLU herkesin gözü önünde Genel Kurmay ve bayrağa karşı saygısızlık yaptığım,bu nedenle orada kendisini dövdüğünü,bu kişinin "16 bayrağımız var, şu an onyedincisi var, sende büronda asıyorsun, 18 incisini yapsak ne olur" dediğini, bu sözünü onaltı yıkılan devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'de yıkılıp yerine yenisi kurulsa yeni bayrağımız olsa ne olur şeklinde anladığından aralannda başka konuşma geçmeden kendisine dayak attığmı,bu olayın kendisinin dernekten soğumaya başlamasına neden olduğunu,bir hafta sonra dernekten ayrılmak istediğini dile getirerek, herkesin de aynlması yönünde telkinde bulunmaya başladığmı,hatta bu dernekte üye kalmanın vatan hainliği ile denk düşeceğini dahi yüksek sesle söylemeye başladığını, kavga olayından sonra tedirgin olarak büro ve evini taşıdığını,

Ali KUTLU'nun " kendisinin teklifi üzerine Seda isimli kişi ile birlikte yanında işe başladıklan, kendilerine inşaat şantiyelerini denetlemek ve şirketi tanıtarak yeni müşteriler bulmak görevi verildiği.çalıştıklan süre içerisinde kendisinin evinde kaldıklan" şeklindeki beyanı sorulması üzerine ; Ali KUTLU'ya öyle bir görev vermediğini, evin de iki gün kaldıklannı, sadece oğlu ile beraber bir gece Yeni Bosna'daki Nisa hastanesi şantiyesinde bir gece kaldıklannı, oraya gitmelerinin sebebinin ise çalışan ekibjn başında oğlu ile birlikte kalmak olduğunu,kendilerini maaşlı olarak yanında çalıştırmâdığını,kendisinin sadece














kurusıkı silahı olduğunu,onun da emniyet birimlerince yapılan aramada bulunduğunu , başka silahı olmadığını, kimseye silah vermediğini ve almadığım,

Ali KUTLU'nun "Seda ile birlikte kendisinin yanında çalıştığı dönemde arkadaşı olan Murat ZELYURT'un da kendileri ile birlikte işten aynldığım, aralannda yapmış olduklan konuşmalarda kendilerinin çevreye karşı caydıncı olmak ve korku vermek için işe alındığını, genelde kendisinin anlaşmazlığa düştüğü yerlere kendilerinin gönderildiğini değerlendirildiklerini, bu yerlerden bazılanmn İTÜ uzay uçak bölümü, Hayrunnisa Hastanesi Yenibosna şubesi, Koç Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi olduğunu,hatta bu yerlerden birinin avukatı ile yapmış olduğu tartışma neticesi şahsın Yenibosna'ya geleceğini söyleyerek Murat ZELYURT'a silah verdiği, ayrıca yanında çalıştığı sürede Seda'ya 250 Ytl, Murat'a da 2-3 bin YTL civannda para verdiği" şeklindeki beyanı sorulması üzerine ; kendisinin ismi geçen yerlende işlerinin olduğunu, Ali KUTLU ve yanındakilerin kendisine iş bulacaklan yerde yapmış olduğu işlerin dosyası ile ilgili bilgileri öğrenmeye çalıştıklannı,ancak neden öğrenmeye çalıştıklannı bilmediğini,kendisinin bu kişileri tehdit amaçlı hiçbir yere göndermediğini, memlekete gideceğini söylediği için Seda'ya 250 Ytl verdiğini,Murat'm da Şırnak'ta öğretmen nişanlısı bulunduğunu,aldıklan eşyalara ait senedi ödeyemedikleri için kendisinden para yardımı istediğini, kendisinin de 800 Ytl verdiğini,hatta nişanlısı ile de telefonda görüştüğünü, Murat ZELYURT'a silah verip kimseyi tehdit ettirmediğini, beyan etmiştir.



d)- Aramalarda elde edilen deliller;

Evinde yapılan aramada;

(2) adet 7,62 mm. çaplı fişek, (1) adet 7,65 mm. çaplı boş kovan, (1) adet 5.56 mm. çaplı fişek, (44) adet 7,65mm çaplı dolu fişek, (8) adet 9 mm çaplı dolu fişek,

(1) adet Kuvayi Milliye Üsküdar İlçe "34 AD 9945" Plakalı araca ait teşkilat Başkanı


Hüseyin Kerim BAYRAKTAROGLU tarafından imzalanmış araç görev kartı,

(128) adet Kuvayi Milliye Derneği "Boş" üye başvuru formu,

(2) adet Sİ ve S2 ile numaralandınlan CD,

(10) adet yaklaşık 50x cm ebadında üzerinde Kuvayi Milliye Kuruluş 1919 yazılı Flamalar,

(1) adet şahs tarafından kullanılan büyük K300İ Sony Ericson Model, 35915200-427548-8 İMEİ numaralı cep telefonu ile üzerine takılı 6608020231173 seri numaralı Simplus Kart,

(1) adet şahıs tarafından kullanılan BenQ.Siemens JASB1A modal, 351808061544997


İMEİ numaralı cep telefonu ile üzerine takılı 88902860301118702796 012K seri numaralı
simplus kart,

(2) adet "89902860310038876812S12k", "88902860310044136391112k" seri


numaralı Avea kartlar,

(1) adet "0316150188533" seri numaralı hazır kart, (16) ade (Yİ -Yİ6) kadar numaralandınlmış CD,

(1) adet Bilgisayar Kasası içerisinde bulunan Maxtor Model 30 Gb 2F 030J0310211 seri nolu alman Hard Disk, bulunmuştur.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvan Müdürlüğünden aldınlan 24.01.2008 gün ve BLS-2008/1138 sayılı ekspertiz raporunda ; Ele geçirilen dolu mermilerin 6136 S.K. kapsamında bulunduğu belirtilmiştir.

Yll nolu CD de: "ERGENEKON SS'LERİ (SCHUTZSTAFFEL) KURMAYA
BAŞLADI, SIRADA KAMPLAR VAR!" başlıklı yazı (EKİNDE SUNULDU), "ulusal_guc"
isimli içeriğinde "ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ PANELİ 5 Ocak t0D2'-başhklı 77 sayfalık word
dosyasının bulunduğu, ' *

Yİ 6 Nolu CD de : Hüseyin BEYAZIT- İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün birlikte çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu,

Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'na ait isimli şahsa ait, 4 Numaralı CD üzerinde yapılan incelemede;

"BİLDİRİ.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "BİLDİRİ.doc" isimli MSvvord dosyası incelendiğinde belgenin Kuvayı Milliye Derneği'nin kuruluş bildirisi olduğu anlaşılmıştır. Bildiride 'vatanın bütünlüğü ve milletin bölünmezliğinin tehlikede' olduğu, 'Devleti yöneten seçilmiş kişilerin Türk milletinin güvenini yitirmekte' oldukları, 'Hıyaneti Vataniye Kanunu'nun, zamanı geldiğinde, yürürlüğe konulması için çalışılacaktır' gibi ibareler yer aldığı,

"devlet.doc" isimli bir MSvvord dosyası tespit edilmiştir, "devlet.doc" isimli MSvvord dosyası incelendiğinde belgede ülkeye ihanet edenlerin Kuvayı milliye tarafından ortaya çıkarılıp gereğinin mutlaka yapılacağı belirtilerek 'KUVAYİ MİLLİYE ASLA UNUTMAZ.. ASLA AFFETMEZ!' şeklinde bitirildiği tespit edilmiştir.

"kuvayı milliye nedir.doc" isimli bir MSvvord dosyası tespit edilmiştir, "kuvayı mlliye nedir.doc" isimli mli MSvvord dosyası incelendiğinde belgedeki logo başlıktan dokümanın Kuvayı Milliye derneğince hazırlandığı, belge içeriğinde 'kuvayı miliye'nin ne olduğu tarihi bilgilerle anlatılmaya çalışıldıktan sonra son bölümde yer alan; 'Günümüzde de, aziz vatan topraklan can düşmanlarımıza pazarlanmakta, kahraman ordumuz, sanki başka bir milletin ordusuymuş gibi, her fırsatta yıpratılmakta, yer altı ve yerüstü milli servetlerimiz yabancılara peşkeş çekilmekte, Cumhuriyet'in bütün maddi ve manevi kazanırdan, çılgınca yok edilmeye çalışılmakta, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, gözlerimizin önünde parçalanmaya devam etmekte, velhasıl tarih tekerrür etmektedir.Büyük ATA'mızm Gençliğe Hitabesi'ndeki her şey, mevcut ve gerçekleşmek üzeredir. O halde; Ey Türk'ün asil evlatlan!..Kuvayı Milliye zamanı değil mi?..' cümleleri ile Kurtuluş Savaşımızın başlangıcındaki Kuvvayi Milliye Cemiyetinin oluşumuna zemin hazırlayan şartlann bugünde gerçekleştiği belirtilerek Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluşuna anlam yüklenmeye çalışıldığı değerlendirilmektedir.



e)- Telefon görüşmeleri

Tape 3461, 29.07.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşmesinde özetle; Recep Gökhan SİPAHİOGLU'nun "babacım iyi akşamlar nasılsınız" dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'm "eyvallah evlatcığım napıyorsun" dediği, R.Gökhan SİPAHİOGLU'nun "... bizde bi arkadaşlarla yine bu haftaya erteledik bir toplantı yapalım dedik işte sekiz arkadaş geldi" "...hafta içinde bi görüşebilirmiyiz" "...bize bi yol belirleseniz babacım" "benimde size aktancaklanm var oldu babacım", "Kadıköy'deydim işte Ertuğrul bey burada yanımda Alparslan burda" "Abdullah bey burada tamam onlannda selamı var babacım" "yani beraber bir fikrimiz var onu size açmamız lazım babacım" dediği, Mehmet Fikri KARADAĞ'm "gelince görüşürüz kimseyle bişey konuşma" dediği,

06.08.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Turan SİPAHİOĞLU (telefon görüşmesini Recep Gökhan SİPAHİOĞLU adına kayıtlı numaradan yapmıştır) arasındaki görüşmede özetle ; TURAN'ın "Komutanım merhaba" dediği, M.F.KARADAĞ'm "Heee Turan sen misin yavrum" dediği, TURAN'm "Komutanım eee dernekte nolmuş ya" "Kavga mavga çıktı diyolar da" "Emirhan diyo şimdi de dereneğe gidiyorum da ben" dediği, M.F.KARADAĞ'm "Ne işin var dernekte" dediği, TURAN'm "Babam oradaymış" dediği, M.F.KARADAĞ'm "Baban ne yapıyormuş dernekte" dediği, TURAN'ın "Bilmiyorum onlar, onlar iyice sıkı fıkı oldular, benim anlamadığın bir şekilde sıkı fıkı oldular ya" "Babam da onlann kafasında ilerleyen biriymiş" dediği,

Tape:54,07.08.2007 tarihinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşmesinde özetle; Gökhan'ın "..Mustafa'ya da dedim, Babayı ara..;/görüş, ne' yapacağımızı ne edeceğimizi,

kendisi bize talimat verecek dedim" "Babacım biz gerçek çekirdek ve 500 kişi şu anda hazır bekliyor" dediği, M.Fikri'nin "Tamam Gökkuşum görüşecez, Perşembe günü saat 12'de orda buluşuyoruz" "Karargahta" "..bütün arkadaşlarla beraber orda buluşuyoruz, onlara haber ver" dediği,



Yüklə 3,45 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin