Tape:955, 24.12.2007 tarihinde Nihat ALTILAR ile görüşmesinde özetle ;Nihat'm "Sayın başkanım, babacığım, ben Nihat Altılar", "...Ben Bursa'dayım. Ben Kahraman beyle görüştüm. Benim bir çalışmam var şimdi. Bizim Kuvayi Milliye Derneği adına. Türkiye genelinde ve yurt dışında ne kadar denizci kardeşlerimiz varsa ","Bunlann hak hukuk adaletini ve mağdur kaldıklanna dair bir CD yaptım ben burada ","0 filmi size izleticem ve aynı zamanda olayın içeriğini anlayacaksınız. Çünkü bizler 1980 ve 1990 dan beri her şekilde hak hukuk... bizim Türkiye'de olmadığını ve Ankara'da milletvekili olan Cengiz KAPTANOGLU'na yönelik bir CD hazırladım "/'Armatörler bizim denizcileri her zaman için mağdur bırakmıştır. Buna yönelik bir çalışma başlatıcam Bu denizcileri kendi bünyemize almak açısından ve bunları üye edip onların fonlarmdan derneğimizin kalkınma adına. Aynı zamanda bir çalışma başlatıyorum sayın başkanım " dediği, Mehmet Fikri'nin "Tamam Nihat'çığım tamam." dediği, Nihat'ın "Geldiğimde dernekte görüşürüz" dediği, Fikri'nin "Ha tamam" dediği,
Tape:956, 25.12.2007 tarihinde İhsan GÖKTAŞ ile görüşmesinde özetle ; İhsan'm "...Çmaraltı diye bir samimi dostumun restorandmdayım. Acaba oraya gelme imkânın var mı senin şimdi","Bir konuşmamız lazım göz göze. Telefonda biliyorsun rahat konuşamıyorum ", "Hiç uğraşmıyorsun ha. Çünkü şu an senin gelen yazı elimde aldım yazıyı" , "...Dayı şu an sana bir Hüseyin'den doğru falan bir şey yok dimi. Tehdit falan yok, baskı falan yok." dediği, Mehmet Fikri'nin "Kime ne yaparsa yapsın. Bana öyle bir şey yapma şansı yok. Hiç kimse yapamaz..." dediği, İhsan'm "Valla işte bu işi temizlemeye çalışıyorum zaten. Az kaldı temizlenecek te, bazı yerlerin haberleri var. Bu ona Hazreti İsa'yı, Musa'yı göstericem ben, çok az kaldı..." dediği,
Tape:968, 05.01.2008 tarihinde Remzi ÖZKAN ile görüşmesinde özetle ;Bir süre Mehmet Fikri'nin dernekten aynlması hakkında görüştükten soma Mehmet Fikri'nin "Bazı şeyler peşindeyim, onları elde edersem Remzi'cim ihya olucaz yeniden gene, tamam mı" dediği, Remzi'nin "Her zaman, herzaman yanındayım başkanım" dediği, Mehmet Fikri'nin "İşte nereden geldiği belli olmayan bilmem ne ... genel merkezini yapmıştık, Allah bizi cezalandırdı, Hüseyin harcamıştı o paralann hepsini", "Nerden aldığını bilmiyorum tabi, hepsi anlaşılan haramdı gayri meşruydu Allah ... nasip etmedi." dediği,
Tape:969, 08.01.2008 tarihinde Ah' SULMAZ üe görüşmesinde özetle ;Ali'nin "Babacığım senden bir ricam olcak yav ","Bu Van'daki bu Van'daki yetkililerle beni bir tanıştırma olanağın var mı bir, yani sürekli sorun yaşayıp duruyorum bu konularda ya" , "... özellikle bir tane şey var bizim ilçede bir tane binbaşı var sürekli sorun yaratıp duruyor sağolsun" , "Valla bir kere gözüne battık adamım gözünden çıkmıyoruz adamın, M. S. diye bir tane binbaşımız var Van'ın .... ilçesinde" dediği, Mehmet Fikri'nin "İsminde meymenet yok lan", Ali'nin "Bi iyilik yapamaz mısın baba bize bu konuda" dediği, Mehmet Fikri'nin "Yapanz yapanz" dediği, Ali'nin "Valla bizi buradakilerle ya Kolordudakilerle veyahut Alaydakilerle tanıştırsaydın makbule geçerdi Allah için." dediği, Mehmet Fikri'nin "Evet evet neyse, Ali şimdi onlann ben kimler onlann bana isimlerini bildirirsen Alay Komutanının Alay Komutanıyla bir görüşürüm" dediği, tespit edilmiştir.
e)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
Mehmet Fikri KARADAG'm soruşturma kapsamındaki 'diğer kişiler ile telefon irtibatlanm gösterir kolluk tespitleri aşağıda yazılmış olup, şüphelinin örgütsel irtibatlan bir
sonraki hukuki durumunun değerlendirilmesi başlığı altında açıklanacağından burada tekrar edilmeyecektir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanımındaki 535 8881514 numaralı telefon numarasının ; Kahraman ŞAHİN (baba ismi ile), Muhammet YÜCE, Oktay YILDIRIM, Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR (komutan ismi ile), Raif GÖRÜM (paşa ismi ile) ve İhsan GÖKTAŞ'm kullanımlarındaki telefonlarda, ayrıca Hüseyin GÖRÜM'e ait klasörde kayıtlı olduğu,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanımındaki 539 6550456 numaralı telefon numarasının da , Hüseyin Gazi OĞUZ, Kahraman ŞAHİN , Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR, ve Tanju OKAN'nm kullanımlarındaki telefonlarda kayıtlı olduğu,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm telefonlarında ve elde edilen telefon fihristlerinde; Erkut ERSOY, Hüseyin Gazi OĞUZ, İhsan GÖKTAŞ, Muzaffer TEKİN (Zafer ismi ile), Oğuz Alpaslan ABDÜLKADİR, Raif GÖRÜM, Tanju OKAN ve Yusuf GÖRÜM'ün kullanımlarındaki telefon numaralannm kayıtlı bulunduğu, belirtilmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanmakta olduğu 05358881514 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannın kolluk tarafından yapılan analizinde;
-Muzaffer TEKİN' in kullandığı 02165666152 nolu Sabit Telefon hattı ile 4 -Muzaffer TEKİN'in kullandığı 02164140705 nolu Sabit Telefon hattı ile 28 -Muzaffer TEKİN'in kullandığı 05322919293 nolu GSM hattı ile 284 -Kahraman ŞAHİN'in kullandığı 05373755310 nolu GSM hattı ile 154 -Kahraman ŞAHİN'in kullandığı 05466478283 nolu GSM hattı ile 18 -Hüseyin GÖRÜM'ün kullandığı 005056588812 nolu GSM hattı ile 545 -Yusuf GÖRÜM'ün kullandığı 05362716692 nolu GSM hattı ile 82 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'un kullandığı 5053043924 nolu GSM hattı ile 24 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'un kullandığı 05558571924 nolu GSM hattı ile 2 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'in kullandığı 05554952648 nolu GSM hattı ile 2 -Oğuz Alparslan ABDULKADİR'in kullandığı 5378786138 nolu GSM hattı ile 73 -Oğuz Alparslan ABDULKADİR'in kullandığı 05332756462 nolu GSM hattı ile 2 -Tanju OKAN'm kullandığı 05322383077 nolu GSM hattı ile 4 -Erkut ERSOY'un kullandığı 05435331769 nolu GSM hattı ile 154 -Muhammet YÜCE'in kullandığı 05378786642 nolu GSM hattı ile 19 -Hüseyin Gazi OĞUZ'un kullandığı 05322650260 nolu GSM hattı ile 4 -Raif GÖRÜM'ün kullandığı 05358258383 nolu GSM hattı ile 31 -İhsan GÖKTAŞ'in kullandığı 05398725788 nolu GSM hattı ile 15 -Atilla PEKER'in kullandığı 05338156148 nolu GSM hattı ile 13 -Oktay YILDIRIM'in kullandığı 05425315368 nolu GSM hattı ile 4 Mehmet Fikri KARADAĞ'm kullanmakta olduğu 05396550456 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden günümüze kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannın kolluk tarafından yapılan analizinde de;
-Oğuz Alparslan ABDÜLKADİR' in kullandığı 05378786138 nolu GSM hattı ile 9 -Tanju OKAN'in kullandığı 05322383077 nolu GSM hattı ile 18 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'nun kullandığı 05554952647 nolu GSM hattı ile 4 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'nun kullandığı 05558571924 nolu GSM hattı ile 9 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'nun kullandığı 05554954648 nolu GSM hattı ile 2 -Recep Gökhan SİPHAHİOĞLU'nun kullandığı 05053043924 nolu GSM hattı ile 6 -İhsan GÖKTAŞ'm kullandığı 05398725788 nolu GSM hattı ile 10 -Kahraman ŞAHİN'in kullandığı 05373755310 nolu GSM hattı ile 85 -Kahraman ŞAHİN'in kullandığı 05466478283 nolu GSM hattı ile 66 -Hüseyin Gazi OĞUZ'un kullandığı 05322650260 nolu GSM hattı ile, 16
-Yaşar ASLANKÖYLÜ'nün kullandığı 05365483885 nolu GSM hattı ile 40 kez görüştüğünün tespit edildiği, belirtilmiştir.
f)-Dlğer şüpheli ve tanık beyanları;
Bir kısım şüpheli ve tanıkların Mehmet Fikri KARADAĞ hakkındaki beyanları aşağıda özetlenmiştir.
Gizli Tanık -17 , ifadesinin bazı kısımlarında aynısı ile ; " Mehmet Fikri KARADAĞ'I Kuvayi Milliye Derneğinin genel başkanı olarak biliyorum. Kendisi emekli Kurmay Albaydır. Derneğin Kadıköy de ki 3 katlı binasının en üst katında genel başkan ofisinde çalışırdı. Dernek üyeleri ve ilgililer kendisine paşam, komutan veya baba olarak hitap ederlerdi. Kendisi dernekte neredeyse askeri yapıya benzer bir hiyerarşi kurmuştu. Bazen dernekte bulunanları içtimaya çekerdi. Dernekte görev alan bazı kişileri kendisini emri ve Hüseyin GÖRÜM' ün talimatı ile yüzbaşı, binbaşı, özel kuvvetler görevlisi, istihbaratçı, AR-GE sorumlusu gibi sıfatlar verilir ve buna uygun kimlikler düzenlenirdi.
Muhammet YÜCE' yi derneğe geldiği zaman tanıdım. Kendisini uzman çavuş olarak tanıttı. Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşeceğini söyleyerek odasına gitti. Bu kişinin daha soma da derneğe birkaç sefer geldiğini gördüm. Hüseyin GÖRÜM ile de görüştü. Bu kişinin Mehmet Fikri KARADAĞ ile araba ile bir yerden derneğe geldiğini de gördüm.
Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, derneğin ARGE biriminden sorumluydu. Kendisine bu görevi Mehmet Fikri KARADAĞ vermişti. Nano teknoloji ile uğraştığını söylüyordu. Koç üniversitesindeki laboratuarı yapmasından kaynaklanan alacağı için ilgili kişiler ile telefonda kavga ettiğini, alacağını tahsil için Kuvayi Milliye Derneğini kullandığını, Kahraman ŞAHIN ile bu için gidip görüşmeler yaptığını biliyorum.
Tanju OKAN ve Yaşar ASLANKÖYLÜ'nün isimlerini duydum. Kendilerini görmedim. Mersindeki yemin törenine katılmadım. Mersin ve Adana civarında Kuvayi Milliyenin alt yapısı olduğunu, derneğin aynı isimdeki dergisinin burada basıldığını biliyorum. Mehmet Fikri KARADAG'm buraya özel ilgi gösterdiğini, birkaç defa gittiğini biliyorum
Kuvayi Milliye Derneğinin Kadıköy'deki binası resmi bir kurum gibi düzenlenmişti. Kırmızı halılar serilmişti. Güzel bir dekorasyonu vardı. Buraya gelenler buranın resmi bir kurum olduğu hissine kapılıyordu. Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte kendine göre çeşitli birimler oluşturmuştu. Bunlardan Hatırladıklarım Özel Kuvvetler Komutanlığı, İstihbarat Birimi, Türkiye Büyük Millet Meclisini İzleme Ve Denetleme Komisyonu, Arge, Anneler Birliği, Din Komisyonu, Ahilik gibi birimlerdi. Hatta bunlardan bazılarına görev verilen kişilerce tabela yaptırılarak odaların kapılarına asılmıştı. Mehmet Fikri KARADAĞ özellikle özel kuvvetler komutanlığı tabelasını görünce kızdı. Bunu görseler bizi asarlar dedi. Tabelayı kaldırtarak yerine arama kurtarma birimi yazılmasını söyledi. Buna uygun şekilde tabela hazırlandı. Kişilere bu şekilde kimlikler verildi, Özel Kuvvetler Komutanı olarak görevlendirilen kişi Hüseyin GÖRÜM' dü. Zaten kendisini gelen kişilere askeriyenin özel kuvvetlerinde görevli olarak tanıtıyordu. Sürekli olarak başında özel kuvvetlerin kullandığı bordo bere ile gezerdi. Ben bir döneme kadar gerçekten kendisini askeriyede görevli olarak zannediyordum.
Derneğin 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimlerden önce faaliyetleri olmuştur. Bunlardan bazıları İstanbul Çağlayan, Çanakkale , İzmir , Samsun ve Ankara' da yapılan mitinglere dernek olarak katılmaktı.
Çanakkale'de yapılan Cumhuriyet mitingine dernek tarafından temin edilen minibüslerle gidildi. Bildiğim kadarıyla bu araçlar minibüsçulef^odası veya kooperatifi yetkilisi olan Ahmet isimli kişi tarafından ücretsiz olarak' temm*tedfldi?\Hatta yakıtını dahi
kendisinin koyduğunu biliyorum. Ben bu kişinin bu yardımı o sıralarda açılan 1.Ordunun yakıt temini ihalesini Kuvayi Milliye derneğini aracı kılarak almak istemesi nedeni ile yaptığını değerlendirdim. Çünkü o sıralar dernekte ihaleden para geleceği konuşuluyordu. Tam da bu sıralarda daha önce kendisini tanımadığım orda bulunanlar söyleyince ismini öğrendiğim Tuncer KILINÇ Paşa derneğe geldi ve Mehmet Fikri KARADAĞ ile kendi odasında görüştü.Ne konuştuklarını bilmiyorum. Ancak dernekte bulunan kişilerce bahsettiğim ihalenin alınmasına ve derneğe bu yolla maddi yardımda bulunmasına yardım edeceği konuşuluyordu.
Bunun dışında askeri kurumların ihalelerini almak istediğini söyleyen birçok kişi de Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşmek ve yardımını istemek için derneğe geliyordu. Mehmet Fikri KARADAĞ da bu kişileri gere çevirmiyor ve görüşüyordu.
Çanakkale'deki mitingde Tuncay ÖZKAN kürsüye çıkarak solcuların birleşmesi konusunda bir konuşma yaptı. Kuvayi Milliye' den gidenler olarak mitingin siyasi bir gösteriye dönüşmesine tepki gösterdik. Bu nedenle mitinge katılan Atatürkçü Düşünce Derneği Ve Biz Kaç Kişiyiz Hareketi isimli tanıtma yeleği giymiş kişiler ile bizler arasında yumruklaşmaya varan bir tartışma oldu. Bu nedenle Kuvayi milliye grubu olarak bizler mitingden ayrılıp slogan atarak Çanakkale'nin içinden geçip minibüslere gittik. Burada miting alanmdayken beyaz renkli Kartal marka bir aracın içersinde birinci ordu çekim aracı yazılı bir kamera olduğunu ve çekim yapıldığını gördüm. Bu mitinge Mehmet Fikri KARADAĞ katılmamıştı. Nedenini tam olarak bilemiyorum. Dönüşte Mehmet Fikri KARADAĞ' m Kuvayi Milliye katılanları olarak burada yapılan tartışmadan dolayı herkesi fırçaladığını tartışılan dernek ve oluşumların Kuvayi Milliye ile yandaş olduklarını söylediğini biliyorum.
Çanakkale mitinginden 2 veya 3 gün soma gece saat 23.00 sıralannda Kuvayi Milliye Derneğinin Kadıköy'deki binasına Veli KÜÇÜK geldi. Kendisini Mehmet Fikri KARADAĞ kapıda karşılamıştı. Veli KÜÇÜK'ün Jip' e benzer bir araçla geldiğini, yanında koruması veya şoförü olan 2 veya 3 kişi olduğunu, doğrudan 3. katta bulunan Mehmet Fikri KARADAĞ' m odasına gittiğini gördüm. Hatta doğrudan gidip Mehmet Fikri KARADAĞ' m koltuğuna oturdu. O sıralar dernekte bulunan Niyazi KIYAK' m da onlara çay kahve servisi yaptığını gördüm. Ben Veli KÜÇÜK' ü daha önceden görmemiştim. Ancak isim olarak tanıyordum ve gazetelerde fotoğraflannı görmüştüm. Bu nedenle kendisini görünce hemen tanıdım. Mehmet Fikri KARADAĞ genelde 19.00 veya 20.00 saatlerinde dernekten çıkardı. Ancak o gün geç vakte kadar kaldı. Neden kaldığını söylememişti. Veli KÜÇÜK gelince sebebini anlamış oldum. Veli KÜÇÜK derneğe geldiğinde baklava getirmişti. Bunu da hatırlıyorum. Getirdiği tatlıyı orada bulunanlar yediler. O saatte dernekte kalan yaklaşık 10 kişi Mehmet Fikri KARADAĞ' m odasına çağnldı. Veli KÜÇÜK burada Çanakkale mitinginde Kuvayi Milliye olarak gösterilen tepkinin yanlışlığından, mitingi düzenleyen dernek ve kurumlann yandaş olduklanndan, birlik ve beraberlik içersinde bulunulması gerektiğinden bahsetti. Somasında kendi güvenlik şirketine 150 tane genç alıp işe başlatacağını, bunlann sağlam kişiler olması gerektiğini, bu kişilerin Kuvayi Milliye Derneği aracılığı ile bulunmasını, özgeçmişlerinin, ailelerinin, araştınlmasmı istedi. Daha soma da aynldı. Ertesi günü eleman temini için bir duvar ilanı hazırlanarak derneğin iç kısmına asıldığını gördüm. Derneğe gelip gidenler bu ilana bakıp müracaat ediyorlardı. Bu işle Kahremen ŞAHİN ilgileniyordu. İlk işlemleri ve görüşmeyi yaptıktan soma görüştüğü kişileri mülakat yapması için Mehmet Fikri KARADAĞ' a gönderiyordu.
Bu olaydan yaklaşık 10 gün soma Kahraman ŞAHİN ile Niyazi KIYAK' m Veli KUÇUK' ün Ümraniye ilçesinde Güvenlik şirketi aracılığıyla korumasını yaptırdığı bir binaya gittiklerini, burada Veli KÜÇÜK' ün adamlannı hem kaldıklannı,mülkiyeti Anayasa Mahkemesi eski başkanı Tülay TUĞCU'ya ait olduğu söylenen eski bir hipermarket olduğu söylenen bu boş binada banndıklanm, yaklaşık 15 kişi olduğunu. ,bunun dışında sürekli gelip gidenler bulunduğunu, bu kişilerin de hepsinin sabıkalı tipler olduğunu, Veli KÜÇÜK' ünde
buraya gelerek kendileri ile görüştüğünü dernekte anlattıklarına şahit olmuştum. Zaten bu ziyaretten sonra da Ümraniye' deki bu yerden derneğe sürekli genç kişiler gelmeye başladı.
Dernek içerisinde Veli KÜÇÜK' ün Cumhuriyet muhafızları adında bir birim oluşturduğu, işe almak istediği 150 kişiyi bu amaçla istediği, güvenlik şirketi görüntüsü altında bu kişileri eğiteceği, bu kişilerin öncülüğünde diğer sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile Ankara'da meclis önünde büyük bir kalabalığın toplanacağı, toplanan insanların birden bire ceplerindeki kalpakları, bordo ve siyah bereleri takarak meclise yürüyecekleri, kalabalığın önünde bu oluşumda yer alan Ahmet Hurşit TOLON ve bir kısım emekli paşaların yer alacağı, meclisi koruyan askeri birliğin bu kişileri görünce direnemeyecekleri anlatılıyordu. Hatta bu fikrin hayata geçirilmesi için İstanbul Yeşildirek'teki tekstilcilere 10.000 adet kalpak, bere sipariş verildiği, ancak maliyetin yüksek olmasından dolayı bundan vazgeçildiği,bunlan Veli KÜÇÜK' ün Azerbaycan'dan temin edip getirteceği konuşuluyordu. Bunlar benim uydurduğum şeyler değildir. Bizzat Mehmet Fikri KARADAĞ' m da ağzından duydum.
Zaman içersinde Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında bir sürtüşmenin olduğuna şahit oldum. Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ' m başkaları ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini ise bunlara çağırmadığını söylüyordu. Hatta burada dernekte yönetim kurulu var, neden onlara gidip danışıyorsun dediğini biliyorum. Hüseyin GÖRÜM' ün Mehmet Fikri KARADAĞ' m bu ilişkilerinin ortaya çıkartmak için o sıralar dernekte yatıp kalkan Niyazi KIYAK isimli kişiye kendisini takip ettirdiğini, bu kişinin de Mehmet Fikri KARADAĞ' ı Acıbadem semtindeki evinden Karaköy semtindeki Türk Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir kiliseye kadar takip ettiğini, kiliseye girdiğini görüp geri dönerek durumu Hüseyin GÖRÜM'e anlattığını, Hüseyin GÖRÜM' ün de bunun üzerine ben zaten bunun Hıristiyan olduğunu biliyordum. Asıl dönmemiş dönme kendisidir dediğini biliyorum. Bu olaydan sonrada Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında sert tartışmalar oldu.
Tarihini tam olarak hatırlamıyorum. Ancak cumhuriyet mitinglerinden önce olduğunu düşündüğüm bir tarihte Mehmet Fikri KARADAĞ' m o sıralar dernekte yatıp kalkan Niyazi KIYAK isimli kişiye Kemal KERİNÇSİZ'e teşekkür mahiyetinde bakırdan yapılmış, üzerinde adalet sembolü terazi bulunan, yuvarlık şekilli bir levhayı gönderdiğini, Niyazi KIYAK' m da bu levhayı Kemal KERİNÇSİZ' in Avukatlık bürosuna götürüp bizzat kendisine verdiğini biliyorum. Çünkü bu konu dernekte konuşulmuştu. Aralarındaki ilişkinin mahiyetini ve M Mehmet Fikri KARADAĞ'm bu hediyeyi ne amaçla gönderdiğini ise bilmiyorum. Ancak bu kişilerin en başından itibaren birlikte hareket ettiklerini düşünüyorum.
Bu kapsamda Çağlayandaki Cumhuriyet mitingine bende katıldım. Burada Kuvayı Milliye grubunun yanma bizzat Doğu PERİNÇEK geldi. Bizlere hitaben biz de Kuvayı Milliyeciyiz. Hepimiz birlik ve beraberlik içersinde olmalıyız, dedi.
Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte kendisine göre bir yapı oluşturmuştu. Dernek gibi sivil toplum kuruluşunda herkesin birbirine komutanım, yüzbaşım, binbaşım gibi askeri rütbelerle hitap etmesini yadırgamıştım. Ancak Mehmet Fikri KARADAĞ dernekte içtima bile alıyordu. Kendilerine göre bir literatür oluşturmuşlardı. Dernekte kalanlar askeri üniformaya benzer elbise ile fotoğraf çektiriyorlardı. Bunu da Mehmet Fikri KARADAĞ istemişti. Bunlar benim gelecekteki komutanlarım diyerek kendi odasındaki panoya asmak için bunu istediğini söylemişti. Dernekte o sıralar bulunan Niyazi KIYAK' m MEHMET Mehmet Fikri KARADAĞ' ın yönlendirmesiyle Ayşe Ceylan GEÇYOL isimli yine dernek üyesi bir bayanla evlendirildiğini, nikahlarının kendilerine göre Kuvva nikahı olarak adlandırılan bir törenle Kuvayı Milliye Derneğinde Hüseyin GÖRÜM tarafından bordo bere ile kıyıldığını, daha sonraki tarihlerde Niyazi KIYAK' m başka>bkişte çalışmaya başladığını, eşinin de eve gelmesi için Kuvayı Milliye derneğinden vaktinde» eve gelmesini istediğini, bu konuda yaptıkları tartışma sonrası Hüseyin GÖRÜM' ün Niyazi KfYAKs a biz seni derneğe
hizmet et, adam kazandır diye çağırdık. Sen buradan ayırmaya çalışıyorsun dediğini bu tartışmalar sonucu Niyazi KIYAK' m Ayşe Ceylan GEÇYOL ile fiilen ayrıldıklarını biliyorum.
Mehmet Fikri KARADAĞ' m dernekte bir basın izleme ve arşiv bürosu kurduğunu, günlük gazetelerin düzenli olarak alınıp özellikle köşe yazarlarının yazılarının kesilerek kendisine götürüldüğünü biliyorum. Daha sonra bunlar arşivlenirdi. Hatta Mehmet Fikri KARADAĞ' m yazılarını beğenmediği bazı gazete köşe yazarlarını fiilen dernekteki bazı kişilere takip ettirdiği dahi söyleniyordu. Ne amaçla takip ettirdiğini ise bilmiyorum.
Dernek içersinde zaman zaman " Mahkeme " dedikleri bir toplantı yaptıklarına da şahit oldum. Bunlardan birisinde Niyazi KIYAK isimli kişiyi basında da çıkan Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM' m birlikte aynı karede oldukları fotoğrafların dernekten alınıp basına verilmesi ile suçlandığı, Mehmet Fikri KARADAĞ' m bu kişiyi ajanlık ile suçlayıp başka bir şey anlatmaması konusunda bizzat öldürmekle tehdit ettiği, daha sonra Hüseyin GÖRÜM' ün buna ilişkin diğer resimleri yakıp imha ettiği konuşuluyordu. Bu mahkeme denilen toplantıda Niyazi KIYAK suçlu bulunarak dernekten kovuldu.
Yine Mehmet Fikri KARADAĞ ile Hüseyin GÖRÜM arasında bir tartışma daha yaşanmıştı. Bu tartışmada o an dernekte bulunan kişiler de vardı. Daha doğrusu Hüseyin GÖRÜM mahkeme kuracağız diyerek bu kişileri çağırmıştı. Bu tartışma da Kahraman ŞAHİN tarafından kameraya çekilmişti. Bu tartışmada Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendisini sattığını, derneği kapatmak için dilekçe verdiğini tespit ettiğini, kendisinin derneğe çok emeği geçtiğini, Mehmet Fikri KARADAĞ' m başka oluşumların peşinde olduğunu, halbuki kendisi ile bu işlere girmeden önce Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğu şeklinde anlaşma yaptıklarını, Mehmet Fikri KARADAĞ' m gizli gizli başkalarıyla görüştüğünü, derneğe gelen herkesi hainlik ile suçladığını, olaylarda hep kendisini ön plana çıkardığını, kendisinin ise kasıtlı olarak geri planda durduğunu, derneğe kimi getirdiyse ekip kurmalarını, para bulmalarını, kırıp dökmelerini söylediğini, bunlardan biri gerçekleşse kendisine yıkılacağını, Danıştay ve Hrant Dink olaylarından sonra herkesin dernekten kaçtığını, kendisinin göz altına alındığı Danıştay olayında yalnız bırakıldığını söylediğini ve orada bulunanlara kimin suçlu olduğunu teker teker sorduğunu, bu sırada da elinde kılıç bulunduğunu, orada bulunanların Hüseyin GÖRÜM' ün suçsuz olduğunu söylediklerini , Hüseyin GÖRÜM'ün burada duvardaki Atatürk resmini alıp Mehmet Fikri KARADAĞ' m koltuğuna koyarak sen buraya layık değilsin dediğini biliyorum.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm derneğe gelen kişilere ekip kurmaları talimatı verdiğini bizzat duydum. Bu kişilerin sürekli olarak kendi kontrolü altında tutup hazır güç olarak her şekilde kullanmayı düşündüğünü şimdi anlıyorum.
Mehmet Fikri KARADAĞ bir seferinde o sıralar dernekte bulunan Niyazi KIYAK' a zarf verip Sami HOŞTAN' a gönderdiğini, Sami HOŞTAN' m da Niyazi KIYAK ile Mehmet Fikri KARADAĞ' a para gönderdiğini duydum. Çünkü bunlar dernekte konuşuluyordu.
Derneğe sürekli olarak gelen giden kişiler oluyordu. Bunlar genellikle Mehmet Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve Kahraman ŞAHİN'e gelirlerdi. Mehmet Fikri KARADAĞ' a genelde görevli ve emekli olan asker kişiler gelirlerdi. Görevli olarak gelenler olduğunu dernek girişinde gösterdikleri kimliklerden biliyorum. Çünkü dernek girişinde güvenlik kontrolü vardı. Bu kişiler başkaları ile muhatap olmadan doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ' m odasına çıkardı.
cihazı bulunamadı. Mehmet Fikri KARADAĞ bütün dernektekileri telefon görüşmelerinde dikkatli konuşmaları için uyarıyordu.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm hükümetin ihanet içersinde olduğu, başka ihanet edenlerin de bulunduğu, elinde 13.500 kişilik bir ihanet edenlerin listesi olduğu, zamanı gelince hepsinin hesap vereceği, halkın ayaklandınlmasmm gerektiği şeklindeki konuşmalarına bizzat şahit oldum. Hatta ordunun gerekli müdahaleyi yapmadığından yakınıp bizzat genel kurmay başkanına küfür ettiğini de duydum " şeklinde beyanda bulunmuştur.
Alparslan ARSLAN, Ayhan PARLAK aracılığı ile tanıdığı Muzaffer TEKİN'in ofisine 4-5 defa gittiğini, bu ofiste birkaç sefer de Mehmet FikriKARADAĞ'ı gördüğünü beyan etmiştir.
Osman YILDIRIM, Bombaların kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKUR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını beyan etmiştir.
Şüpheli Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ'm Harp Okulundan sınıf arkadaşı olduğunu,2004 yılı başlarında bu kişinin başkanlığında İstanbul Kadıköy'de Kuvayı Milliye Hareketinin oluşturulduğunu, bu grubun basında da yer aldığı gibi Mersin'de silah üzerine yemin ettiklerini, kendisinin bunlarla herhangi bir bağı olmadığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'm yetersiz insanlarla bu oluşumu kurduğu için içerisinde yer almadığını, kendisinin 2004 yılından sonra Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüşmediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Sevgi ERENEROL,Mehmet Fikri KARADAĞ'I basın açıklamaları yapılan toplantılardan tanıdığını, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm bir bayramda kilisede yapılan ayine katıldıklarını beyan etmiştir.
Şüpheli Coşkun ÇALIK , Muhammet YÜCE ile konuşmalarında kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'ın 2 trilyon vereceğini, Orhan PAMUK'un Türk düşmanı bir yazar olduğunu anlattığını, kendisinin de paraya ihtiyacı olduğundan dolayı bu teklifi kabul ettiğini, bu dönem içersinde Muhammet YÜCE ile irtibatlı olarak Orhan PAMUK'un öldürülmesi yönünde çalışmalar yaptıklarını, Orhan PAMUK'u kurban bayramının üçüncü günü İstanbul'da gerçekleşecek bir konferansa geldiği zaman öldürmeyi planladıklarını, bu eylemde kendisi ile birlikte, Muhammet YÜCE, yine hemşerileri olan Selim AKKURT, Selim'in Halasının oğlu "Fuçi" lakaplı Ayhan ÇELİK isimli şahısların da yer alacağını, Selim AKKURT'un tetiği çekeceğini, Muhammet YÜCE'nin şoförlük yapacağını, kendisi ve Ayhan ÇELİK'in ise gözetleme yapacaklarını kararlaştırdıklarını, Muhammet YÜCE'nin kendisine Orhan PAMUK'u öldürmeleri halinde Fikri Albay'ın adam başı 2 trilyon vereceğini, eylemi gerçekleştirdikten sonra da 5 trilyon, bir villa ve bir benzinlik vereceğini anlattığını, kendisinin Fikri Albay'ın bu kadar parayı nereden bulacağını sorduğunu, Muhammet YÜCE'nin de Albayın bir derneğinin olduğunu, o dernekten paranın geleceğini anlattığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'm bu konuyla ilgili olarak Muhammet YÜCE ile irtibat kurduğunu, diğer şahıslarla görüşmediğini, Orhan PAMUK'a silahlı eylem planı yaptıktan sonra şahsın yurt dışından dönmesini beklediklerini, Muhammet YÜCE ile yaptığı konuşmalarda, DTP milletvekili Ahmet TÜRK'e suikast yapılacağını anlattığını, ancak daha sonra bu eylemi gerçekleştirmeleri halinde PKK terör örgütünün ailelerine bela olacağını Fikri Albay'a söylediğini, bunun üzerine Fikri Albay'ın da Orhan PAMUK'u öldürün o zaman dediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Erkut ERSOY, 2006 yılında İnternette kurduğu Özel Büroyla ilgili olarak Kuvayı Milliye Derneğinden birinin aradığını, tanışmak amacıyla Kadıköy ilçesinde bulunan dernek binasına gittiğini, orada Dernek Başkanı Mehmet Fikri KARADAĞ ile tanıştığını, ilerleyen dönem içersinde de telefonla görüşmeler yanlığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'm derneğin bazı sıkıntılarından bahsederek internet üzerinden'mail-gurubu üyelerinden bağış
toplayıp toplayamayacağım sorduğunu, bağış toplanabilmesi için Valilikten izin alınması gerektiğini söyleyerek bu isteğini kabul etmediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ ile 3 yıl kadar önce Muzaffer TEKİN ve İbrahim CİNGİ aracılığı ile tanıştığını, tanıştıktan 6 ay sonra Mehmet Fikri KARADAĞ, Yusuf Ziya TANRI VERDİ, Mehmet BESTEOĞLU ve kendisinin 11.11.2005 günü resmi olarak Kuvayı Milliye Derneğini kurduklarını, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneğinin Şile'de yapılan toplantısında Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR, Mehmet Fikri KARADAĞ'm da olduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm Kemal KERİNÇSİZ ile de görüştüğünü ancak aralarındaki ilişkiyi bilmediğini, Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada el konulan bilgisayarların incelemesinde tespit edilen "komisyonlar.doc" isimli belgenin içeriği hakkında genel başkan olan Mehmet Fikri KARADAĞ'm bilgisi olduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ asker emeklisi olduğundan dolayı bu şekilde derneğin faaliyetlerini ve görev alanlarım belirlediğini, belirtilen konuların hepsinin Mehmet Fikri KARADAĞ' m kafasındaki projeler olduğunu, Özel Kuvvetler olarak oluşturdukları bir birimlerinin olmadığını, ancak bazı şahıslara bu şekilde kimlikler verildiğini, basında da yer alan ve aramalarda el konulan bazı CDTerin içerisindeki Mehmet Fikri KARADAĞ'm ellerinde "13500 hainin listesi" olduğu yönündeki beyanlannı kendisinin de Mehmet Fikri KARADAĞ'dan duyduğunu, ancak listede kimlerin olduğunu , kimin ne amaçla hazırladığını bilmediğini , yine basında da yer alan ve aramalarda el konulan bazı CDTerin içerisindeki "11 kasım 1938'den bugüne vatana ihanet eden her şahıs, kurum ve kuruluştan hesap soracakları" yönündeki beyanları Mehmet Fikri KARADAĞ'dan duyduğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm illegal olarak para toplama olaylarını organize etmiş olabileceğini, ancak bu konuda bilgisi olmadığını, derneğe gelen şahıslara bazen ekibini kur şeklinde söylemleri olduğunu, ancak bunun ayrıntılarını bilmediğini,beyan etmiştir.
Şüpheli Muhammet YÜCE, Mersin ilinde yapılan Kuvayı Milliye yemin töreninin basında yer akmasından dolayı Mehmet Fikri KARADAĞ'ı tanıdığını ve sempati duyduğunu, daha sonra derneğin telefon numarasını bularak görüşme yaptığını, kendisini derneğe çağırdığını, görüşmeden bir hafta kadar sonra İstanbul'a gelerek dernek binasında Mehmet Fikri KARADAĞ ile görüştüğünü,kendisine makbuz verip Bursa'dan yardım toplamasını istediğini, ancak kendisinin bunu kabul etmediğini,
01.01.2007 tarihli görüşmesindeki; ".. onlara bir düşünce yapacaz komutanım, ben bir şeyler planlıyorum, DTP yi bombalayacam" sözlerini DTP yi sevmediği , bu nedenle İstanbul'daki veya herhangi bir binasını bombalamayı düşündüğü için söylediğini, Mehmet Fikri'nin "Yok, sakın yapma, haberim olmadan bir şey yapma, sakın", "Onlara prim verirsin, bizim istediğimiz zaman yapacaz, onlar istediği zaman değil" diyerek kendisine bu eylemi istediğimiz zaman yapacağız dediğini ancak ne zaman yapacaklarını söylemediğini, kendisinin daha sonra bu eylemden vazgeçtiğini,
Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendisinden dört dörtlük delikanlı bir adam getirmesini istediğini, kendisinin de karşılıklı telefon numaralannı vererek Selim AKKURT ile Mehmet Fikri KARADAĞ'ı tanıştırdığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'm İstanbul'da bir otel ismi söyleyerek Selim AKKURT'u buluşmaya çağırdığını, daha sonra ise Selim AKKURT'a ulaşamadığını söylediğini, bu nedenle "sen ulaşabiliyorsan akşam yediye kadar orda olsun" dediğini, kendisinin Selim AKKURT ile Orhan PAMUK'u öldürmeyi düşündüklerini, ancak sonradan vazgeçtiklerini, Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendilerinden böyle bir talepte bulunmadığını, Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendisinden adam getirmesini istediğini, kendisinin de bu konuda Ali GÜRBÜZ ile konuştuğunu, Mehmet Fikri KARADAĞ'm neden bu talepte bulunduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK,Mehmet Fikri KARADAĞ'ııi*..ismini basından duyduğunu, yazılannda adını da vererek bu tür örgütlerin "başı bozuk" örgütler olduğunu ve
halkın bunlara güvenmemesi gerektiğini, bu tür başı bozuk örgütlerle Türkiye'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini vurguladığını beyan etmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, kendisi Ağrı İl Jandarma Komutanı iken, Mehmet Fikri KARADAG'm da Elazığ Kara Kuvvetleri Kolordu Komutanlığında görevli olduğunu, Ağrı ve Tendürek dağlan eteklerindeki operasyonlarda birlikte görev yaptıklannı, emekli olduktan soma da İstanbul'da Türk Dünyası Araştırmalan vakfmdaki toplantılarda iki kez karşılaştıklannı beyan etmiştir.
Şüpheli Kahraman ŞAHİN, Kendisinin Kuvayi Milliye Derneğinin muhasebesi ile ilgilendiğini, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın kira olan dernek binasını milli emlağın ellerinden almaması için dernek binası içine ve dışına Atatürk'ün bu binayı 1923 yılında İstanbul işgal altındayken karargah olarak kullandığını yazdırdığını beyan etmiştir.
Haklanndaki soruşturma evrakı aynlan şüpheliler İbrahim ÖZCAN, Durmuş ^Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR benzer ifadelerinde ; Mehmet Fikri KARADAG'm "Paşalann kellelerini çuvala dolduracaklan" şeklindeki beyanlanna, hatta Genelkurmay Başkanına hakaret ettiğine şahit olduklannı söylemişlerdir.
Taner ÜNAL ifadesinin konu ile ilgili bölümlerinde özetle; Hüseyin GÖRÜM' ün genel başkanlığını Fikri KARADAĞ' ın yaptığı Kuvayi Milliye Derneğinin genel başkan yardımcısı olduğunu, bu derneğin gizli veya açık amaçlan hakkında bilgisinin bulunmadığinı,ancak sağlıklı düşünceleri olmadığından demekten gönderdiği için kurduğu bu yeni derneğin de amaçlanmn iyi olduğunu düşünmediğini, Hüseyin GÖRÜM'ü derneğe Mustafa ALPAY ve Nihat GÜRKAN' ın getirdiğini, bu şahıs ile ilgili daha önce uyuşturucu işi yaptığı doğrultusunda dedikodular duyduğu için derneğe almadığını, Hüseyin GÖRÜM ve akrabalanna İstanbul'dan Ankara'ya kadar olan hattın Nihat GÜRKAN tarafından verildiğini, Hüseyin GÖRÜM' ün uyuşturucu, mafya ve pis işler yapan bir adam olduğunu, Nihat GÜRKAN' m kendisine Hüseyin GÖRÜM ve ekibinin Kuvayi Milliye adında büyük bir hareket olduklannı, kendilerine katılmak istediklerini, bu katılım için de bir tören yapılmasının iyi olacağını bu nedenle Hasan KUNDAKÇI Paşayı getirmek istediğini söylediğini, bunun üzerine Nihat GÜRKAN, Hasan KUNDAKÇI Paşa ve Hüseyin GÖRÜM' ü bir tören havasında derneklerine getirdiğini, daha soma Hüseyin GÖRÜM ve Nihat GÜRKAN' ın daveti üzerine 13 Mart 2005 tarihinde İstanbul'da Vali Erol Çakır Öğretmen evinde düzenlenen "Türkiye' nin Karşı Karşıya Kaldığı Sorunlar" başlıklı konferansı verdiğini, konferans soması tebrik etmeye gelen kişiler arasında bulunan Muzaffer TEKİN'i Hüseyin GÖRÜM' ün kendisi ile tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN ile samimiyetinin olmadığını, ancak birisi yukanda bahsettiği konferansta diğeri de İstanbul' da Ordu evinde olmak üzere iki defa karşılaştığını, bir takım karanlık ilişkileri olduğu yönünde bilgi aldığı için de dernek teşkilatlanna sokulmaması yönünde talimat verdiğini, Fikri KARADAĞ' m emekli Albay olduğunu, derneğin yönetim kurulunda olduğunu, ancak daha soma aynldığmı, ihtilal yapmayı düşünenlerin Fikri KARADAĞ ve Alaattin PARMAKSIZ olduğunu, bu fikri açıklayan kişinin ise Fikri KARADAĞ olduğunu, hatta Alaattin PARMAKSIZ' ı göstererek "işte benim Genel Kurmay Başkanım bu" dediğini, bu arada bütün görüşmelerde Muzaffer TEKİN' den talimat alır gibi konuştuklanm, kendisiyle telefonla irtibat halinde olduklannı, Fikri KARADAG'm söylediği, paşalann kellesini çuvala dolduracağız kelimelerinin tamamen doğru olduğunu, kendisine bunlan söylediklerini, neye istinaden bu kelimeleri kullandığını bilmediği beyan etmiştir
Yasin ALPARSLAN ifadesinin konu ile ilgili bölümlerinde özetle; VKGBH Derneğinin yaklaşık 300 üyenin katılımıyla yapılan genel kurulu sonrasında, Alaattin PARMAKSIZ, Hüseyin GÖRÜM, Fikri KARADAĞ, Taner ÜN,AL ve kendisinin derneğin Ankara ilindeki genel merkezinde bir araya geldıklennı, belirttiği^ isimlerin derneğin yönetim
kurulu üyeliğine de seçildiklerini, Taner ÜNAL' m Fikri KARADAĞ' a "Yönetim olarak ne yapmak istiyorsunuz" sorusu üzerine Fikri KARADAG'm "Biz Kelleleri Çuvala Dolduracağız" dediğini, Taner ÜNAL' ın bu sözler üzerine "Kimin Kellelerini "diye sorduğunu, Fikri KARADAĞ' ın da "Genel Kurmaydaki Paşalann" cevabını verdiğini, bunun üzerine Taner ÜNAL' ın "bunun yeri burası değil, burası bir dernek " diyerek adı geçenleri dernekten kovduğunu, kendisini iş adamı olarak tanıtan Hüseyin GÖRÜM' ün de olay esnasında orada olduğunu, aynca bu görüşme sırasında Hüseyin GÖRÜM' ün Muzaffer TEKİN olarak tahmin ettiği şahıs ile telefonla görüştüğüne tanık olduğunu, Hüseyin GÖRÜM' ün telefondaki şahsa Muzaffer Albayım diye hitap ettiğini, Taner ÜNAL ile yaptıklan görüşmelerin bilgisini aynen verdiğini, Muzaffer TEKİN' i medyadan tanıdığını, aynca 2006 yılında Taner ÜNAL ile birlikte İstanbul ilinde Vali Erol ÇAKIR öğretmen evinde dernek faaliyetleri ile ilgili gittikleri konferans somasında yemek yemek için uğradıklan polis evinde karşılaştıklanm, orada kendilerine dernek ve konferans ile ilgili olarak ayak üstü teşekkürlerini bildirdiğini, o esnada bu şahsı tanımadığını, daha sonradan Muzaffer TEKİN olduğunu anladığını beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |