!t«"
.426 f *
kimseye birşey bahsetmemesi gerektiğini söylediğini, hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldmm'm bir daha manava geldiğini görmediğini,
Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Özrürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,, çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini,
Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı Walter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,
Bu bombalan taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, o dönemde de evde Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, hiç kimsenin kendisine evde bomba olduğunu söylemediğini, kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığım,Oktay Yıldmm'm manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.
Cezaevinde kendisini tehdit edip suçu üstlenmesini söylediğini iddia ettiği diğer şüphelilerle ilgili olarak alınan ek Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde özetle ;
Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklanm, ancak lavaboya gittiği sırada Oktay YILDIRIM'm da yanma gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onlan öldürmek bana kalmaz, dışandakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığmı,
Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, Oktay YILDIRIM ve Mehmet DEMİRTAŞ'm cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlanna almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklannı, Oktay YILDIRIM'm bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanlan güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini,
Onlann dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklannı, onlann dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanlan ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:
"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombalan da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucu olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu,
Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği g^;~%U--dujumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baslcüâta Jboyui$^s eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına akt#apağıiıı--'SQyle^ffi%ıi, kendisinin cezaevi
müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslım müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanma çağırdığında, Oktay YILDIRIM'm bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı Oktay YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, Mehmet DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,
Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm evde yakalanan bombalann kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yıllan arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombalan oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, Mehmet DEMİRTAŞ ile aralannda yapılan konuşmada söylediklerini beyan etmiştir.
Gizli Tanık- A 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakım olduğunu, Ali'yi cezaevinde ziyarete gittiğinde "olayı sen ve baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.
Gizli Tanık- B 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali YİĞİT'in kendisine tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığım anlattığını beyan etmiştir.
Sadece bu ifade içeriklerinden de, yukanda anlatılan Danıştay saldmsı olayından 7 gün sonra Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay Saldmsı olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılanna kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söyleyen Mahmut ÖZTÜRK'ün ve dolayısı ile Muzaffer TEKİN'in, Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombası ile irtibatlı olduğu belirtilen 27 adet el bombası ve bunlar ile ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantılan ortaya çıkmaktadır.
Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN'in Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan ise kendilerine ait bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir.
ESKİŞEHİR İLİNDE ELE GEÇEN EL BOMBALARI İLE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL BOMBALARI ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI
&*.
h '' »a '-e*"—""»
Ümraniye ilçesinde ele geçirilen 27 adet el bombası ile ilgili soruşturmada ulaşılan
ve kendisinde gizli askeri belgeler ele geçen Muzaffer ŞENOCAK'm; söz konusu gizli askeri
belgeleri, daha önceki yıllarda Ankara ilinde birlikte Özel Güvenlik şirketi çalıştırdıklan
"Şamil" binbaşı olarak bildiği Emekli Binbaşı Fikret EMEK'in bilgisayanndan
kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın YÜKSEK'e kendisinsdesK1p^iğjni beyan etmesi üzerine
şüpheli Fikret EMEK yakalanmıştır. //'[■* J*%
Şüpheli Fikret EMEK'in annesine ait Eskişehir ilindeki evde 26.06.2006 tarihinde yapılan aramada;
(1) adet kalashnikov marka otomatik silah,
(1) adet kanas marka silah ve dürbünü,
(1) adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu,
(I) adet el yapımı kesik eski tüfek, çeşitli çap ve markalardaki fişekler,
(12) adet savunma ve taarruz tipi el bombası,
(II) kg orjinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde DEMOLİTİON BLOOK M3
COMPOSİTİON yazılı C-3 Plastik Patlayıcı
(210) gram ağırlığında (12) adet TNT kağıdına sanlı vaziyette (KK-MU-FB 1950) dairesel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme,
(6) adet yabancı menşeili 1 'er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSİVE TNT 1 POUND NET DANGEROUS yazılı )
(3) adet 1 'er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı)
(1) adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası bulunan tahrip kalıbı,
(1) adet 17 cm. metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı, 1 adet 13 cm imha kiti (içerisi patlayıcılı) ile bir çok CD. Ele geçirilmiştir.
Yine şüpheli Fikret EMEK'in Ankara ilindeki evinde yapılan aramada bilgisayar, silah ve muhtelif örgüt dokümanı ele geçirilmiştir.
Fikret EMEK ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olduğunu, Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptığını, bir çatışma sonucu yaralandığını, 2004 yılında kendi isteği ile emekli olduğunu, diğer şüphelilerden Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Türk Silahlı Kuvvetlerinden devre arkadaşı olduğunu, kendisinin emekli olmayı düşündüğü dönemde komutanlarından birisinin vasıtası ile Muzaffer ŞENOCAK ile tanıştığını, bu kişinin çevresi ve ilişkilerinden yararlanıp emeklilik döneminde inşaat ve güvenlik şirketi kurmayı düşündüğünü ,
Kendisinden ele geçen askeri nitelikteki gizli belge ve CD'lerin görev yaptığı dönemden kaldığını, Muzaffer ŞENOCAK' m bunları ne şekilde aldığını bilmediğini,
Eskişehir' de annesinin evinde ele geçen silah ve patlayıcıların kendisine ait olduğunu, bunları Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaparken katıldığı operasyonlarda terörist kamplannda ve boş arazilerde sahipsiz olarak bulduğunu, silahlann bir kısmını hatıra olarak sakladığını, bomba türü olanlan da merakından dolayı ve tekrar operasyonlarda kullanabileceği düşüncesi ile muhafaza ettiğini, ancak yaralandıktan sonra bir daha bunlarla ilgilenemediğini, Güneydoğu görevi çıkarsa yeniden bu malzemeyi alıp orada kullanmayı düşündüğünü, 2001-2004 yılında da zaman zaman operasyonel faaliyetlerinin olduğunu ancak Eskişehir' den bu malzemeleri alıp götürme imkanı olmadığını beyan etmiştir.
Fikret EMEK'in evinde yapılan aramada diğer eşya ve dokümanlann yanında ; devletin güvenliği iç ve dış siyasal yararlan bakımından gizli kalması gereken bilgilerle, kanun ve nizamlar gereği gizli kalması gereken ve açıklanması yasaklanan çok sayıda dijital veri, 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa Dönemde Çökertme Kılavuzu ve 1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitap, Ankara Kızılay'da bulunan tüp geçit ile ilgili olduğu anlaşılan hedef kartı yazılı çalışma, Alman Vakıflanna ait plan ve krokiler ele geçtiği anlaşılmıştır.
M204 A2 El Bomba Tapası KF-MKE-91 12-77 Kafile Numaralı mühimmat cinsinin 1975/8 Protokol Numarası ile 8.800 Adet olarak 10.03.1978 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edildiği belirtilmiştir.
Şüpheli Fikret EMEK'ten ele geçirilen el bombaları ve patlayıcılara aldırılan ekspertiz raporunda özetle ;
Bombaların çalışır vaziyette olduğu belirtilerek, organize suç örgütleri ve terör örgütlerince illegal yollarla bu tip malzemelerin ele geçirilerek,çıkar grupları üzerinde yıldırma, şantaj ve baskı kurma amacı ile kullanıldığı ,eldeki mevcut patlayıcı malzemelerle kişinin niyetine bağlı olarak istenilen güçte fabrikasyon ve el yapımı bombanın yapılabileceği, bu tür patlayıcı maddelerin adli emanet ve uygun olmayan depolama şartlannda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmesinin gerektiği, eldeki mevcut patlayıcılann kullanılması halinde canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı,cansızlar üzerinde de maddi hasarlara sebep verebileceğinden 6136 S.K.'nun 2478 S.K.la eklenen Ek-5 maddesi kapsalmda mütalaa edileceği belirtilmiştir.
Kara Kuvvetleri 1. Ordu Komutanlığından alman 17.09.2007 tarihli yazıda da , şüpheliden ele geçirilen 5 adet taarruz tipi, 5 adet savuma tipi, 2 adet tapası üzerinde takılı bomba ve 10 adet çinko kutu içerisinde bulunan MKE yapımı ateşleme tapası ile 12 adet TNT kalıbı, 1 adet uçaksavar makineli tüfek mermisi, 1 adet G-3 piyade tüfeği mermisi ile , 21 adet boş kovanın askeri mühimmat ve malzeme olduğu ve 1. Ordu Komutanlığına teslim edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre malzemelerin askeri mühimmat olması sebebi ile 26.09.2007 tarihinde askeri görevlilere teslim edilmiştir.
Bomba Bilgi Merkezi İrtibat Raporu ;
Eskişehir ilinde ele geçirilen el bombalanndan ;
Tapa M 204 A2 KF-MKE -91 12-77 seri numaralı el bombasının ,
-05.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası,
-11.05.2006 tarihinde atılan Tapa M 204 A2 KF-MKE-91 12-77 seri numaralı el bombası ile aynı kafile numarasını taşıdığı belirtilmiştir.
Fikret EMEK,Muzaffer ŞENOCAK,Aydm YÜKSEK ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan kendilerinin hukuki durumlannın anlatıldığı bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir.
Buna göre, Cumhuriyet Gazetesi saldmlannda kullanılan her üç el bombasının da Ergenekon Terör Örgütüne ait olduğu anlaşılmaktadır.
ALPARSLAN ARSLAN'IN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, BU ÖRGÜTÜN YÖNETİCİ VE BİR KISIM ÜYELERİ İLE BAĞLANTILARININ AÇIKLANMASI
TELEFON GÖRÜŞMELERİ BAĞLANTISI
Alparslan ARSLAN'm yakalandığı sırada elinde bulunan YOUNG BAGS yazılı siyah renkli evrak çantası içerisinde yapılan aramada ; 1 adet Motorola V300 marka cep telefonu elde edilmiştir.
Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0 532 671 34 39 nolu GSM hattının İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.04.2008 tarih ve Teknik Takip No:2008/799 sayılı kararı doğrultusunda, TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ile kurulan koordine neticesinde, ilgili GSM Operatörlerince gönderilen 01.01.2000 den 29.05.2008 tarihine kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının kolluk tarafından yapılan analizinde aynı soruşturma kapsamındaki ve ilgili kişilerden ;
Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35 (Ekim 2004-Mayıs 2006 tarihleri arasında toplam 27 )
Recep Gökhan Sipahioğlu adına kayıtlı 0505 3043924 nolu GSM hattı ile 1 Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2 kez Osman Yıldırım' in kullandığı 0533 7438843 nolu GSM hattı ile 691 Osman Yıldırım' m kullandığı 0538 4567268 nolu GSM hattı ile 55 Ayhan Parlak' m kullandığı 0544 5259696 nolu GSM hattı ile 108 Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11 İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 Erhan Timuroğlu' nun kullandığı, 0535 9856813 nolu GSM hattı ile 10 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.
Alparslan ARSLAN telefon numarasının kendisine ait olduğunu teyit etmiştir. Alparslan ARSAN ile telefon irtibatı olan bu kişilerden Muzaffer TEKİN, Ali KUTLU,Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve onların yakını Hüseyin GÖRÜM hakkında işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır. Bu nedenle kişilerin Ergenekon Terör Örgütü irtibatı burada tekrar irdelenmeyecek, sadece bağlantılarını göstermesi açısından özellikli görülen hususlara kısaca değinilmekle yetinilecektir.
Muzaffer TEKİN, kendisini işyeri komşusu Adnan GÜLEÇ veya o hukuk bürosunda çalışan Teoman EKŞİOĞLU'nun Alparslan ARSLAN ile tanıştırdığını, üç dört sefer bürosuna geldiğini, 10-15 sefer de hal hatır sormak için telefon ettiğini hatırladığını, son bir yıl içerisinde ise görüşmediklerini, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm daveti üzerine Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevindeki Taner ÜNAL'm konuşmacı olduğu toplantıya gittiğini, emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLAN'ı da bu toplantıda gördüğünü, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'm şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Teoman EKŞİOĞLU bu beyanın aksine Alparslan ARSLAN ile Muzaffer TEKİN'i kendisinin tanıştırmadığını, Alparslan ARSLAN'm Doğuş Factoring'in avukatlığını yaptığını duyduğunu beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN'm Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ ile irtibatlı Ayhan PARLAK ile 108 kez,
Sedat PEKER'in liderliğini yaptığı suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen KELEBEK İbrahim lakaplı İbrahim CİNGİ ile 94 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, kendisini Muzaffer TEKİN ile İbrahim CİNGİ'nin tanıştırdığını, İbrahim CİNGİ'nin vatan sever bir şahıs olduğunu^fssngrMhçe Kulübü Başkanı Aziz YILDIRIM ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, şahş*f$e' iş ya^^mı bilmediğini, İbrahim
ÇINGI'yi 1988 yılından bu yana tanıdığını, çok seyrek olarak görüştüklerini, en son görüştüklerinde Muzaffer TEKİN'i ve yanında bulunan Mehmet Fikri KARADAG'ı tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in kendisini sevdiğini söylediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'e çok saygı gösterdiğini, Muzaffer TEKİN ile bürosunda 5-6 kez görüştüğünü, bir akşam kendisini ramazan ayında iftara davet ettiğini ve toplantıda kendisini İbrahim ŞAHIN ile tanıştırdığını beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN, 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında bir gün eski ülkücü olarak bildiği arkadaşı İbrahim CİNGİ'nin kendisini Fenerbahçe Semtinde bulunan Tesadüf Kafe'ye sohbet etmek için davet ettiğini, o an yanında bulunan arkadaşı emekli Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile birlikte bu kafeye gittiğini, kafede İbrahim CİNGİ'nin yanında Hüseyin GÖRÜM isimli şahsında bulunduğunu, İbrahim CİNGİ'nin Hüseyin GÖRÜM'ü kendisine Kuvayı Milliye Hareketi Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdığını, fakat o gün içerik olarak bir sohbet buluşması dışında herhangi bir siyasi içerikli konuşma olmadığını, fakat Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini ilk defa görmesine rağmen gıyabında kendisini tanıdığını söyleyerek iltifatta bulunduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini Kuvva-i Milliyeti Şeyh Hüseyin'in torunu olduğunu söylediğini ve Düzce Hendek'te de kendilerine ait bir köyün olduğunu söylediğini beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN, Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, yoğun bir samimiyeti olmadığını, siyasal ve toplumsal görüşlerinin kendisine yakın olmadığını, Kemalist-Solcu olarak bilindiğini, nasıl ve kimin aracılığı ile tanıştığını hatırlamadığını, avukat olduğu için bu ilişkileri çerçevesinde tanışmış olabileceğini, kendisini 6-7 aydır görmediğini, eylemden sonra neden kendisini yaraladığını anlamadığını beyan etmiştir.
Telefon görüşmesi kayıtlan maddi delili ve yukarıdaki beyan içeriklerinden bağlantıları ortaya çıktığı için bu hususu inkar edemeyen Muzaffer TEKİN ve Alparslan ARSLAN bağlantılarının tanışıklıktan öteye geçmediğini savunmuşlardır. Bu savunmanın aksini gösterir şekildeki aşağıda anlatılacak olan ifade içerikleri bir kenara bırakılsa bile, en sonuncusu 16.11.2005 tarihinde yapılan 35 adet telefon görüşmesinin aralarındaki bağlantının tanışıklıktan öteye geçtiğini gösterdiği gibi, bu tarihten sonra telefon görüşmelerinin aniden kesilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kişilerin bu ani kesintiyi gerektirecek bir olay gerçekleştiğini de beyan etmedikleri, bu hususun aralarındaki bağlantının koptuğunu değil, aksine Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki yönetici konumu ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan Muzaffer TEKİN'in artık provakatif terör eylemlerinde görev vermeyi düşündüğü Alparslan ARSLAN ile irtibatının kurulamaması için bilinen telefon hattı ile görüşmeyi kestiğini, aynı semtte bulunduklarından yüz yüze görüşme veya herkesçe bilinmeyen telefon hatları ile konuşma yoluna gittiğim göstermektedir.
Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun, genel merkezi İstanbul Kadıköy'de bulunan Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneğinin AR-GE sorumlusu olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşları arasındaki bu derneğin illegal yapılanması içerisinde de görev aldığı, hakkında bu iddianame ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılması istemi ile dava açıldığı, kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatıldığı gibi Kuvayı Milliye Derneğinden yanma görevlendirilen tetikçi kanadında görevli Ali KUTLU, S eda YİVLİ ve Murat ZELYURT isimli şahısların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, kendi adına birçok telefon hattı alıp yanında bulundurduğu Ali KUTLU ve diğer kişilere illegal işlerde kullanmaları için tahsis ettiği anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Ali KUTLU'nun Taner ÜNAL'm başkanlığını yaptığı Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneğine (VKGB) üye olduğu ve Taner ÜNAL tarafından derneğin denetleme kuruluna asil üye olarak atandığı, bjuMsteîşkte çalıştığı sırada tanıdığı Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi üzerine İstanbul'daKurulan ÎO&ayı Milliye Derneğine
Mersin Kurucusu olarak girdiği , bir süre sonra 2007 yılının Temmuz ayında İstanbul'a gelerek dernek genel merkezinde Denetleme Kurulu Başkanı olarak çalışmaya başladığı, bu iş karşılığında herhangi bir para almadığı, yaklaşık 3-4 ay kadar burada görev yaptıktan sonra kendi isteğiyle dernekten ayrıldığı ve Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun yanında (Denge Mühendislik) inşaat teknikeri olarak işe başladığı kendi beyanı içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gizli Tamk-17'nin Ali KUTLU hakkındaki beyanında, Mersin ilinden Kuvayı Milliye Derneğine geldiğini, kendisinin VKGB oluşumunun başlangıcında yer aldığmı,Mersinde VKGB tarafından organize edilen bayrak mitingine katıldığını, bu miting öncesi 2 adet Türk bayrağının VKGB tarafından halkın galeyana getirilmesi için özellikle yaktmldığını bundan dolayı da 10.000 kişinin tepki amaçlı Türk bayrağı açtığını anlattığını beyan etmiştir.
Yusuf GÖRÜM'ün, kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Kuvayı Milliye Derneği Teşkilat Başkanı olduğu, VKGB oluşumu kuruluş çalışmalarının kardeşi Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe semtinde bulunan yazıhanesinde yapıldığından burada Muzaffer TEKİN ve Hüseyin BEYAZIT'ı tanıdığı, kendisinin işletmekte olduğu Maltepe'deki deterjan imalathanesinin üst katındaki boş büroyu kullanmak istediklerini kardeşi aracılığı ile rica ettiklerinden bu imalathanede bulunan yazıhaneyi yaklaşık 1 ay dernek işlerinde kullandığı kendi beyanı içeriğinden anlaşılmaktadır.
Raif GÖRÜM'ün, üzerinde görev yeri genel merkez ve görevi istihbarat araştırma yazılı fotoğraflı bir Kuvayı Milliye kimlik kartı taşıdığı,bu kişinin Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olduğu anlaşılmıştır.
Gizli Tanık-17 Raif GÖRÜM hakkında ;Bu kişiyi Hüseyin GÖRÜM' ün yakım olarak bildiğini, Raif GÖRÜM' ün esrar içmek için derneğe geldiğini Hüseyin GÖRÜM ile birlikte esrar içtiklerini gördüğünü beyan etmiştir.
Nitekim Raif GÖRÜM'ün ilgili bölümde ayrıntısı ile , diğer suçlan yanında ayrıca esrar kullandığı, temin ettiği, ticaretini yaptığı, evinde yapılan aramada resmi nikahsız eşi Nilgün KARASULU'nun üzerinden çıkan uyuşturucu esrar maddesinin kendisine ait olduğunu beyan ettiği açıklanmıştır.
ARAMALARDA ELDE EDİLEN DELİLLER İLE KURULAN BAĞLANTILAR
Alparslan ARSLAN'm üzerinde yapılan aramada;
(1) adet Ulusal Haber Basın Pres kartı ve (1) adet Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (Nihat GÜRKAN adına) ibareli kartvizit elde edilmiştir.
Alparslan ARSLAN bunları arkadaşı olan Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN'ı 2000 yılından beri tanıdığını, 2004 yılı içerisinde Tarhan Tarım Hayvancılık Şirketi ile ilgili olarak kendisi ile görüşme yaptığını , iddia ettiği gibi kendisine kart vermediğini beyan etmiştir.
Nihat GÜRKAN, geçmiş dönemde, Kadıköy'de bir siyasi partinin üyesi olduğunu, Kadıköy camiasının kendisini iyi tanıdığım, Alparslan ARSLAN'm da bu camia içinde olduğunu bildiğini, dört veya beş yıl önce yanma gelerek yeni büro açtığını söyleyip tanıdıklarını avukatlık konusunda kendisine yönlendirmesini istediğini, kendisinin daha sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumunda yer aldığını, derneğin genel merkezinin adına kart bastırarak kendisine verdiğini, bu aşamada tekrar karşılaştığı Alparslan ARSLAN'a yeni bir dernek faaliyeti içerisinde bulunduğunu söyleyerek kart verdiğini, bu şekilde birçok kart dağıttığını, bunun dışında Alparslan ARSLAN ile samimiyeti ve birlikteliğinin olmadığını beyan etmiştir. İletişim tespitlerjndgn anlaşılacağı gibi kendisinin Alparslan ARSLAN ile aynı zamanda 15.05.2006^fâ|îhi»de Malkara'da bulunma sebebi sorulduğunda ise; kendisini Muzaffer TEKİN iljf^fe 4anıstırdiop|ustafa ALPAY isimli
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği müfettişi olan arkadaşı ile Nusret DEMİRAL'm kurduğu, kendisinin de üyesi olduğu C ( Cumhuriyet) Kulübünün etkinliğine katılmak için Ankara'da bulunduklarını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN yakalandığında üzerinden çıkan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği kartvizitini arkadaşı Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir. Hüseyin GÖRÜM ise bu beyanını yalanlamıştır. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi içerisindeki Nihat GÜRKAN ise kartı bizzat kendisinin Alparslan ARSLAN'a verdiğini söylemiştir. Bu beyanlardan Alparslan ARSLAN'in üzerinden VKGB kartviziti ele geçmiş olsa bile, resmi olarak bu oluşum içerisinde yer alan Nihat GÜRKAN ve dolayısı ile VKGB , bundan sonra da VKGB aracılığı ile tanıştığı kişiler ile bağlantısının kurulamaması amacı ile soruşturmayı yönlendirmek için bir süre bu oluşum içerisinde yer aldıktan sonra ayrılan Hüseyin GÖRÜM'ün ismini verdiği anlaşılmaktadır.
Hüseyin GÖRÜM'ün bu olaylar ile kendisine komplo kurulduğunu iddia etmiştir. Aşağıda özetlenen görüşme çözümünden Hüseyin GÖRÜM ile Nihat GÜRKAN arasında bir husumet bulunduğu, Hüseyin GÖRÜM'ün Nihat GÜRKAN'in VKGB nin teşkilat başkanı olmasına karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamında olup daha sonraki bir tarihte yakalanan şüpheli İhsan GÖKTAŞ'tan elde edilerek 2 , 3 rakamları ile numaralandırılan CD'ler içerisinde Kuvayı Milliye Derneği binasında 12 kişinin katılımı ile yapılan bir toplantıda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm görüntülü konuşmalarının kayıtlı bulunduğu tespit edilmiş, İhsan GÖKTAŞ CD'leri Kuvayı Milliye Derneğini savcılığa şikayet etmek için dernekten aldığını, içeriğindeki görüntüleri kendisinin çekmediğini beyan etmiştir. Gizli Tanık 17 ise görüntünün Kahraman ŞAHİN tarafından çekildiğini söylemiştir. Söz konusu CD lerdeki görüntülü konuşmalarda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'm tanışmalarından itibaren Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş aşaması, süreç içerisinde gelişen olayların tabii bir şekilde konuşulduğu değerlendirildiğinden çözümü yaptırılarak soruşturma evrakına eklenilmiştir. Doğal bir ortamda geçen bu konuşmaların tamamının bütünlük içerisinde okunması gelişen olayların kavranması için gerekli görülmüş ise de, çok uzun olan bu konuşmaların bu konu ile ilgili kısımları yer darlığı nedeni ile özetlenerek aşağıya alınmıştır.
3 Nolu CD İçerisinde 43 Dakika 33 Saniyelik Görüntünün bazı bölümlerinde özetle ;
Hüseyin'in:Savcılığa gidip teslim olacam, savcılığa da kendim teslim olacam, Ben suçluyum, anlatacam hepsini, bütün suçlarımı da anlatacam, benim bilmediğim suçlan da , belki sen beni yann, Mehmet Fikri'nin : Dinlemek istemiyorum öyle şeyleri, öf saçmalama yav, Hüseyin'in:...Biz beraber bu yola çıkmadan önce,Fenerbahçe Berlüde Muzzafer TEKİN'le ikinizi tanıdım, Berlü tesadüf Berlü 'de tanıdım sizi, onun akabinde aradan bayağı bir zaman geçtikten sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kuruluyor diye Muzzafer TEKİN'in odasına gittiğimde sen de ordaydm, sende dedin ki, Mehmet Fikri'nin : Her gün gidiyordum evet, Hüseyin'in: Velhasıl,Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kurulduğunda orada Nihat GÜRKAN teşkilat başkanı olmak istedi, ama ben Nihat GÜRKAN'm ne kadar yanlış, bu memleket için ne kadar zararlı olduğunu bildiğim için orda da söyledim, ben de dedim Vatanseverlerin Teşkilat Başkanı Mehmet Fikri olacak, Mehmet Fikri KARADAĞ olmazsa ben bu harekette yokum dedim, Mehmet Fikri'nin : Her ne ise, seni ne ilgilendirir, Vatansever Kuvvetler olayı bitti çoktan, Hüseyin'in:Tamam bitti, ama o Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin içerisinde, bir ay sonra beni Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eroincisi yaptınız, Mehmet Fikri'nin : Kim, Hüseyin'in: S en yaptın,sen yaptın, Onlar yaptılar oyun kurdular, Oyun kuruldu,yapıldı, Hüseyin'in:Tesadüf beni aradın, buraya geldin, Maltepe'deki konteynıra geldin,meşhur konteynır var ya, herkesin geldiği yer var ya, sen^d^g^ri4JA natta 3-4 defa geldiniz, Hüseyin'in:Ben söylüyorum, bir asker, çok değerli ^Sir^asker olarak tanıdım ve benim için de
bu Türkiye'de tanıdığım en değerli askerlerden bir tanesisiniz, bunu da her zaman her yer de söylüyorum, ama bu güne kadar sizle kimi tanıştırdrysam hep o insanla iki gün sonra arkasında onu gidin, gurup kurun, vuralım, kıralım, keselim ve bana dediniz ki artık toprağın dibine girelim, ben toprağın dibinde değilim, sizle tanıştığımda ben dava adamıydım, davam için insan arıyordum, ne arıyordum, bu memleketin , Hüseyin'ür.Sende sattın beni, eğer ki bu Kuvayı Milliye bir iki tane, onu bunu yaptırsaydın, yine suçlu ben olacaktım, Danıştay davasına gittiğimde hepiniz beni sattmız,hepiniz buradan gittiniz, ne dediniz Hüseyin gitti müebbet ceza alacak, Hırant Dink davası oldu buraya gelmedin, Düzce Hendek Adapazarı'nda bilmem ne olmuş sa Hüseyin yaptı, yapan da kim biliyor musun , Allah'ta şahidimdir, bütün millet şahidimdir, hep de yapan asker çıktı, kime sığmdıysam, şimdi gelelim Kuvayı Milliye'ye, iki tane Kuvayı Milliye' ye gelelim. Bir tanesi Kuvvayi Milliye Ankara'da kuruldu. Bunu kurduran, bunu kurduran, siz geldiniz bana dediniz ki, Ankara'da Kuvvai Milliye kuruldu. Bu kuruldu. Yine bu kuranların hepsi sizin tanıdıklarınız değil miydi. Hüseyin'imDemek oradaki Kuvvai MiUiyeler sevgili paşam, orada ki Kuvvai MiUiyeler Kemal TEKİN'i tanımıyor musunuz. Arkasından kim çıktı Muzaffer TEKİN çıktı. Oradaki Kuvvayi Miliyleler, Mehmet Fikri'nin :Hiç bir haberimiz de yok, var mı yok mu bilmiyoruz ki, sadece tahminin, Hüseyin'imBulunan bombalar, bu bulunan bombalar yarın birgün bir yerde patladığı zaman yine İmam Hüseyin yaptı diyeceklerdi, Mehmet Fikri'nin : Ne münasebet, Hüseyin'in: Nasıl o zaman bu kadar asker, Mehmet Fikri'nin : Senin elinde var mı oğlum bomba, Hüseyin'in: Burası Kuvayı Milliye, burası Atatürk'ün binası, Kuvayı Milliye var. Karşılığında Kuvvayi Milliye kuruyorlar. Ve bunlann yüzde 90'nı da hepsi asker. Doğrumudur sevgili paşam, Mehmet Fikri'nin : Ne bileyim, Bekir ÖZTÜRK asker mi, Hüseyin'in: Bekir ÖZTÜRK'de bir tane sağlıkçı benim gibi, Benim gibi, safsabamn teki, sallamanın teki, koyanlar kukla diye aynısını bu ülkede Allah şahidimdir arkadaşlar. Allah şahidimdir arkadaşlar o kadar çok oyun oynadılar ki ama bir tek Allah'ımız müsaade etmedi.
2 Nolu CD İçerisindeki 31 Dakika 59 Saniyelik Görüntüde ;
Hüseyin'in: Alemlerin rabbi olan Yüce Allah'ım, bırak suçu sen milleti diyorsun ya, gurup kur, yer altma inin, şunu vur, bunu vur, herkese diyorsun , Mehmet Fikri'nin: Yavrum ne vuru..., Hüseyin'in: Demediğin adam kalmadı be, Mehmet Fikri'nin: Böyle bir şeyle alakamız yok, Hüseyin'in: Kime diyorsun, çağırıyorsun karşma,tabi bir tanesi adam vursa Hüseyin'in'e kitîeyeceksin değil mi, Hüseyin'in: Ben hiç hayatımda yalan söylemedim, söylemem, senin için bir kere yalan söyledim bir de Allah'ımı şahit tuttum, Aynı gün Allah'ım bana tokat attı, ertesi gün, senin için söyledim, ama sen benim hiçbir konuda ne yanımda ne arkamda durdun, Danıştay davasına gittim telefonunu bile iptal ettin, Hırant Dink davası olmuş burası polisler dolmuş iki gün buraya gelmedin, ne oluyorsa, Mehmet Fikri'nin: Ne geleyim, polisleri çağırdım, Mehmet Fikri'nin: Polisleri gönderen ben değil miyim, Hüseyin'in: Hiç unutmuyorum onu, dedin ki, ben gidiyorum, danışacağım yerler var, beni iyi eğitiyor,demek ki senin bağını ve bağlantını ama, Hüseyin'in : Hep beni ön plana koydun, arkadan 30 Ağustos Ankara'ya gittik, Kızılay meydanına yürüdük, yürüdüğümüzde baktım, Mehmet Fikri'nin : gelmedi bir de telefonlarla devletin başına eşkıya etti bizi, Hüseyin'in :Çok tehlikeli adamsın, Hüseyin'in : Hendek'te senle anlaşma yaptık, Mehmet Fikri'nin: Krize giriyorsun oğlum, vaktin mi geldi, niye böyle yapıyorsun, Hüseyin'in : İşte sen böyle bir
adamla hiçbir iş olmaz, kırmadığın, kırmadığın insan bırakmadın, bu bir sivil hareket, bura
askerin hareketi değil, askerlik yapacaksan git askeriyede yap, Kuvayı Milliye bir barış
Dostları ilə paylaş: |