Günü saat: 22. 41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri karadağ ile M. V. D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle



Yüklə 7,96 Mb.
səhifə18/48
tarix18.03.2018
ölçüsü7,96 Mb.
#46068
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   48

Yukarıda belirtilen tutanaklara göre şüphelinin katıldığı örgütsel nitelikli toplumsal eylemlerin amacının Türkiye'de çatışma ortamı çıkarıp oluşacak kaos ve iç karışıklıklar sebebiyle farklı etnik kökenli kişiler arasında oluşacak düşmanlıklar akabinde çıkacak kargaşa sonucu halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı ayaklanmaya tahrik etme suçunu da işlediği,

Ayrıca Cumhuriyet Gazetesine atılan bombaların Alparslan ARSLAN ve Osman YILDIRIM'a verildiği Ataşehir toplantısında kafile numarası aynı olan bombaları nerede kullanılacağını bilerek depoladığı yerden getirip Muzaffer TEKİN'e verdiği anlaşıldığından, korku ve panik yaratabilecek şekilde patlayıcı madde kullanmak ve mala zarar vermek suçlarına iştirak ettiği anlaşıldığından,

ERGENEKON terör örgütünün üyesi olan Şüpheli Oktay YILDIRIM'm üzerine atılı eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 313/1, 315, TCK'nun 39/2-b maddesi delaletiyle TCK'nun 170/1-c, 151/1 ve 3713 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

2) ŞÜPHELİ MEHMET DEMİRTAŞ ; a- Emniyet İfadesinde özetle;

Suçlamayı kabul etmediği, bombalann bulunduğu evin eşinin dedesine ait olduğunu, ancak evde bir müddet kendisinin oturduğunu, 2 yıl önce boşalttığını, daha sonra Ali YİĞİT' in de bu evde 1,5-2 yıl oturduğunu ve olaydan 1 ay önce evi boşalttığını, manav dükkanını Ali YİĞİT' e kendisinin açtığını, Ali YİĞİT' in babası ŞEVKİ YİĞİT' de ailevi husumetlerinin bulunduğunu, Ali YİĞİT' in başkası tarafından yönlendirilebileceğini, ruhsatlı silahın kendisine ait olduğunu, Oktay YILDIRIM' m askerde iken komutanı olduğunu,

Yakalandığı sırada evden çıkan el bombalannm Oktay YILDIRIM tarafından bırakıldığını beyan etmesine rağmen ifadesinde de bu husus sorulduğunda susma hakkını kullandığı, Oktay YILDIRIM ile ayda bir veya ili i kez görüştüğünü, oturup çay içip sohbet ettiğini, ilişkisinin bu şekilde olduğunu beyan etmiş,

b-Savcılık beyanında

Emniyet beyanını doğruladığını, Mahmut ÖZTÜRK' ü genelde medyadan duyduğunu, ancak bazen manav dükkanına geldiğini, o kadar samimi olmadığını, manav dükkanının da Ali YİĞİT tarafından işletildiğini, bombalarla alakasının olmadığını, Ali YİĞİT' e de bombaların Oktay YILDIRIM ' a ait olduğunu söylemediğini, Oktay YILDIRIM ' m parmak izinin bombalarda nasıl bulunduğunu bilemediğini beyan etmiş ise de,

Şüphelinin savunmalanndaki tutarsızlık, Oktay YILDIRIM ile sürekli ayda veya 15 günde bir görüşmesi, yakalanma anında bombaların Oktay YILDIRIM ' a ait olduğunu beyan etmesine rağmen ifadesi sırasında bu hususta susma hakkını kullanması, cezaevinde iken Ali YİĞİT' e dosyada mevcut 3 sayfalık mektubu yazdırıp suçu Ali YİĞİT ve babasının üstlenmesi için tehdit etmesi ve yine diğer şüpheliler,

c-diğer şüpheli beyanları



Mahmut ÖZTÜRK beyanında bu konu ile alakalı olarak,

"Mehmet Demirtaş'ı Kilis'de görev yaptığım yerde Oktay'ın şoförü olarak tanırım. Daha sonra Oktay vasıtası ile görüşmelerimiz olmuştu. LPG istasyonundan zaman zaman gaz aldığımda oturup çayını içmişimdir, oturup muhabbetimiz olmuştur, yanında 40-50 tane adamı vardı, hepsine iş buluyordu, yeğenine manav dükkanı açmıştı. Büfe de Mehmet Demirtaş'ın yeğeni tarafından işletiliyordu. Büfede kayın pederinde duruyordu. Kayınpederinin ismini bilmem, ancak görsem tanırım, yeğenlerinin birkaç tanesini görsem tanırım, isimlerini bilmem. Benim görüşğüm dönemlerde Oktay da bu şahısla görüşüyordu dedi. Halen görüşüp görüşmediğini ben bilemiyorum. " şeklindeki beyanı ile şüpheli Mahmut ÖZTÜRK' ü aslında 1994-1996 yılından beri tanıdığı halde medyadan tanıdığını beyan etmesi, samimiyetinin olmadığını beyan ettiği halde ailecek görüştüklerinin Mahmut ÖZTÜRK tarafından beyan edilmesi, kendisinin hem Mahmut ÖZTÜRK hem de Oktay YILDIRIM ile ailecek görüşmeleri ve Oktay YILDIRIM'a ait olan bombalan Oktay YILDIRIM'm değilmiş gibi onu koruyucu beyanlarda bulunması,

Ali YİĞİT beyanında

''Manavın arkasında bulunan ve dayım Mehmet DEMİRTAŞ' in taşındığı ev, 4 ay kadar boş olarak kaldı. Temmuz 2006 da ben bu eve taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM , dayım Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladı. Zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediğim x şahıs Mehmet DEMİRTAŞ' in yanına gelip gittiler. Bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM oluyordu. Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediğim X şahsın, astsubay olduklarını Mehmet Dayımdan duydum. Bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM hep oluyordu. Diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmedim.

B u dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladım. Çünkü ben bu şahısların yanına gittiğim zamanlar aniden konuşmalarını kesiyorlar başka konulardan konuşuyorlardı. Bu şahısların görüşmeleri esnasında ben çay servisi yapıyordum fakat benim her yanlarına gidişlerimde ya susuyorlar yada konuyu değiştiriyorlardı. Ben de doğal olarak bu durumdan rahatsız oldum ve Mehmet DEMIRTAŞ' a Oktay YILDIRIM ne iş yapar diye sordum. O'da bana şu an hatırlamadığım bir Internet adresi verdi ve "İncele kim olduğunu öğren" dedi. Hatta ben bu siteye girdim ve inceledim, içeriğinde genelde Devlet idaresi-PKK konuları işleniyordu. Oktay YILDIRIM' a ait yazılarda vardı.

Bir gün yine Oktay YILDIRIM yalnız olarak manava dayımı ziyarete geldi. Dayım dükkanda yoktu ve Oktay YILDIRIM dayımı telefonla aradı. Dayım Mehmet DEMİRTAŞ manava gelmeden ben Oktay YILDIRIM' a Kuvai Milliye ne demek diye sordum. Çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşür vardı ve bana bırakarak bunları dükkana asarsın dedi. Tahminim hala Manav'ın girişe göre sol tarafta tahta üzerinde asılı olabilir. Oktay YILDIRIM da cevap olarak bana "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR DERNEK OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylemişti.

"Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün'yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiğim/şahısta siyah bir Mercedes araba ile Mehmet

Dayımın manavına geldi. Önünde durdu. Ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden araba devam etti. ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN manava dikkatlice baktı. Sonra bu siyah Mercedes gözden uzaklaşınca Oktay YILDIRM manavdan ayrıldı. 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK sarı Opel Corsa ile manava geldiler. Ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgim yoktur".dediği devamınd,

"Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babam oturmuş olduğumuz evin çatısına tahta almak amacı ile çıkmıştı. Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söyledi. Sonrasında ben babamla beraber evimin çatısına çıktık ve bu sandığı açtık, içerisinde birçok el bombası vardı. Ayrıca içeriğini bilmediğim bantlı siyah bir kutu vardı. Bu kutuyu kaldırdım ve salladım, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldi. Ancak içini açıp bakmadım. Sonrasında sandığı tekrar kapattım. Sandıkta dikkatimi çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlanmıştı. Ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarında çizgi çekilmişti. Muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabilir.

Sonrasında babam ile beraber aşağıya indik ve babam bana bu malzemeleri sordu. Ancak ben bilmediğimi söyledim. Sonrasında birkaç gün dayımın ağzımı aradım ancak herhangi bir şey söylemedi. Hatta kendisine çatıyı düzelttim dedim. Oda bana çatıda bir şey gördün mü dedi. Bende yok dedim. Birkaç gün sonra dayım Mehmet DEMIRTAŞ bana Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el bombaları var" dedi. Ben de "Bunları kim bıraktı" dedim. O 'da bana "Bu el bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı. Bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer. Kurtaramayız. Kimseye bu konudan bahsetme. Seni de alırlar. Bu evde sen oturuyorsun." dedi. Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemedi. Fakat bu malzemelerin ben taşınmadan 1,5 yıl önce kadar Oktay YILDIRM tarafından getirildiğini söyledi.

Ben bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava geldiğine hiç şahit olmadım.

Bu el bombaları konusunda babam bana ısrarla polise ihbar et dedi. Ancak ben aileme zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadım.

"Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babam ile görüştüğümde babam bana "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor , terör olayları artıyor , masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dedi. Ben biraz bekleyelim dedim. Sonrasında babamla tekrar görüştüğümde kendisine bu konuyu ihbar edelim dedim çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiği belliydi ve babamın dedikleri doğru olabilirdi.

Bu tarihten 20 gün önce ben oturmuş olduğum ve el bombalarının bulunduğu evden abim Murat YIGIT' in yanına taşındım. Sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babam ihbar etmiştir. Sonrasında polisçe yakalanarak buraya getirildim.

Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde Muzaffer TEKİN' e ait villa basıldıktan sonra ben televizyonda Mahmut OZTURK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüm. Bu durumu dayım Mehmet DEMIRTAŞ' a sordum. O'da bana "Onlar devlet için çalışan astsubaylar, Muzaffer TEKİN' in Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış ancak aramada bulamamışlar" dedi. Nedenini ise ; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylemişti. Ben bunu nerden biliyorsun diye sordum ancak herhangi bir cevap alamadım. Zaten benim dayıma karşı pek görüş bildirme durumum yoktu."

d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi' * . \

Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm askerden komutanı olan Şüpheli Oktay YILDIRIM ve onun arkadaşı olarak tanıştığı Mahmut ÖZTÜRKTe ailecek görüştükleri ve her üçünün zaman zaman LPG istasyonunda bir araya gelip gizli gizli örgütsel içerikli görüşmeler yaptıkları,

Ümraniye ilçesinde bombaların bulunduğu evin önündeki manava şüpheli ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN'in siyah Mercedes otomobil ile gelip Oktay YILDIRIM'm manavda olduğu sırada manav dükkanına dikkatlice bakıp ayrılması üzerine Oktay YILDIRIM'm 5 dakika sonra manavdan aynlıp bir müddet sonra manavın oraya Mahmut OZTURK ile Oktay YILDIRIM'm birlikte gelmesi hususları göz önüne alındığında, diğer şüphelilerin bu şüpheliye güven duydukları ve bu şekilde örgütün bombalarım teslim edip zulalattırdıkları kanaatine varılmıştır.

ERGENEKON terör örgütünün 27 adet el bombasını güvenilmez veya tanımadıkları insanlara teslim etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, böyle önemli ve gizli bir konunun da ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yapısını ve özelliklerini bilmeyen kimselerle paylaşılmayacağı ve şüphelinin de bizzat bombalan bilerek saklaması, Ali YİĞİT sorduğunda; bunlann derin devletin bombaları olduğunu, hatta Danıştay olayında bu bombaların ÇAVUŞBAŞINDAKİ EVDE OLMASI SEBEBİYLE BULUNAMADIĞINI Ali YİĞİT'e söylemesi ve bu bombalann o olaydan kalan bombalar olduğunu belirtmesi, örgütün amaçlannı bilerek bu bombalan sakladığını göstermektedir.

Örgüt üyelerinin şüpheliyi yabancı biri olarak görmeyip güven duyduklanndan dolayı da yanında örgüte ait gizli konulan konuştuklan, Ali YİĞİT gelince susmalanndan da açıkça anlaşıldığı,

Ceza evinde Oktay YILDIRIM talimatlanyla kendisinin yazdığı mektubu Ali YİĞİTE ezberlemesi için verdikleri buradan da suçu Ali YİĞİTin babasının üstüne atmaya çalıştıklan, bizzat ali yiğitin tehdit etmediği göz önüne alındığında şüphelinin eylemlerinin yardım yataklık kastını aşarak örgüt üyesi olmak ve örgüte ait silahlan depolamak ve suç delillerini gizlemek olarak gerçekleştiği, bu sebeple TCK, 174/2 maddesi talep edilmemiştir.

Şüpheli Mehmet DEMIRTAŞ'm eylemlerine uyan, TCK' nun 314/2, 315 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

3) ŞÜPHELİ ALİ YİĞİT; a-Şüpheli Ali Yiğit 14/06/2007 tarihli emniyet ifadesinde

özetle, "Mehmet DEMIRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMIRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahsın Mehmet dayısının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayına kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' in yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMIRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının -açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde



istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,

2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanıma geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşılayacağını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını,



Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın bu evden şuanda ikamet ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'ın dayısı Mehmet'in yanına hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'ın, dayısı Mehmet'in yanına ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'ın telefonla dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' ı aradığını, dayısınında kendisini arayarak "Oktay Komutanın geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'ın manava geldiğini, akabinde dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava geldiğini, Sık sık telefonla görüştüklerini, ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut OZTURK'ün sarı renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısının önceden tanıdığını birbirlerine samimi davrandıklarından anladığını,

Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM'ın dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına daha sık gelmeye başladığını, zaman zaman da Mahmut OZTURK ve ismini bilmediği x şahıs Mehmet DEMIRTAŞ' in yanına gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'ın olduğunu, Mahmut OZTURK ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'ın hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmediğini,

Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu şahısların yanına gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi yaptığını, fakat şahısların yanına gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini, kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMIRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'ın ne iş yaptığını sorduğunu, O 'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek "incele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait yazıların olduğunu gördüğünü,

Bir gün yine Oktay YILDIRIM'ın yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini, dayısının dükkan da olmadığını, Oktay YILDIRIM'ın dayısını telefonla aradığını, dayısı Mehmet DEMIRTAŞ'ın manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'in girişe göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'ın da cevap olarak kendisine "KUVAİ MİLLİYE DEVLETİN ÇIKARLARIMI KORUYAN BİR DERNEK



OLDUĞUNU, DEVLETİ YÖNETENLERİN GERÇEK YÖNETİCİ OLMADIĞINI VE DEVLET İÇERİSİNDE BAŞKA ŞEYLERİN DÖNDÜĞÜNÜ" söylediğini,

Ayrıca Oktay YILDIRIM' in manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKIN'in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'ın manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut OZTURK'ün sarı Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını,

Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta almak amacı ile çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu, içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini,

Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzını aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim" dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'ın " Çatıda askeri bir sandık var ve içerisinde el bombaları var" dediğini, kendisinin de "Bunları kim bıraktı" diye sorduğunda, "Bu el bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer, kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun " dediğini, Oktay YILDIRIM' in ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini söylediğini,

Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' in manava geldiğine hiç şahit olmadığını,

Bu el bombaları konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini, sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru olabileceğini,

Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi Murat YIGIT' in yanına taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut OZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMIRTAŞ' a sorduğunda "ONLAR DEVLET İÇİN ÇALIŞAN ASTSUBAYLAR, ZAFER (KOD İSİMLİ) MUZAFFER TEKİN ' İN ÇAVUŞBAŞF NDA Kİ EVİNDE ARAMA OLMUŞ, EVDE GİZLİ

ZULALARDA SİLAHLAR VARMIŞ ANCAK ARAMADA BULAMAMIŞLAR" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğini, "bunu nerden biliyorsun " diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme durumunun olmadığını,

Bu dönem içerisinde;

Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' in askerden komutanı, gazi Astsubay olarak,

Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak,

X Şahıs : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında, esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu,

Mahmut OZTURK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve Sarı Renkli Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü,

Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'in bu malzemelerin daha önceden kullanılıp kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini,

Şu an kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise;

MEHMET DEMİRTAŞ'in; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, ayrıca evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlarını kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü,

OKTAY YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'ın istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının da "o şahıs Mehmet dayımın komutanı" olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' in yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklarını,

b-Savcılık ifadesinde;



Emniyette verdiği ifadenin doğru olduğunu ve kendisine ait olduğunu, Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldırım isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını.Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'ın Mehmet dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayına kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında istanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanına yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş 'in yanına gelerek kendisine bir manav açalım dediği Şüpheli Ali YIGIT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No. 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, Manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındğını, Oktay Yıldırım isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Oztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini,

Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını 2QQ7'yıjı 'Nisan ayında evi boşalttığını, evin dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait,olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını

istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Oztürk ve ismini bilmediği bir şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'ın yanına gelip gittiklerini, şahısların manava geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, Dayım Mehmet Demirtaş'a Oktay Yıldırım'ın ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine,e bu siteye girdiğini, Genelde içeriğinde devlet ve PKK konuları işlendiğini gördüğünü,

Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, Bu soruyu sormasının nedeni internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını söylediğini,

Oktay Yıldırım'ın manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsın dayısının manavının önüne geldiğini. Manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini. Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittğini,

Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğumu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, Tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, Bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, Ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu,Bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığım ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlandığını, Daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, Çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisininde yok dediğini, Birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'ın çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombaları olduğunu, bu bombaları Oktay Yıldırım'ı bıraktığını, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini, kurtulamayacağımızı ve bu nedenle kimseye birşey bahsetmemem gerektiğini söylediğini Hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldırım'ın bir daha manava geldiğini görmedğini,

Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,

Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Oztürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar,olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,. Çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini,

Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı JValter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, Bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,

Bu bombaları taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, O dönemde de evde Mehmet Demirtaş 'in oturduğunu, hiç kimsenin kendisene evde bomba olduğunu söylemediğini,kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığını,Oktay Yıldırım'ın manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz

c-Cezaevinde kendisini tehtid edip suçu üstlenmesini söyleyen diğer şüphelilerle alakalı olarak savcılığımızca alman EK İFADESİNDE



Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler MEHMETDEMİRTAŞ ve OKTAY YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, Cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklarını, ancak lavaboya gittiği sırada OKTAY YILDIRIM'in da yanına gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onları öldürmek bana kalmaz, dışarıdakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığını, .

Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, OKTAY YILDIRIM ve MEHMET DEMİRTAŞ'in cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlarına almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle, üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklarını, OKTAY YILDIRIM'in bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanları güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini,

Onların dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklarını, onların dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanları ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:

"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombaları da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucunda olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu,

Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği gün bu durumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baskılara boyun eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına aktaracağını söylediğini, kendisinin cezaevi müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslını müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanına çağırdığında, OKTAY YILDIRIM'in bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da OKTAY YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı OKTAY YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, MEHMET DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,

Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde OKTAY YILDIRIM'in evde yakalanan bombaların kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yılları arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombaları oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, MEHMET DEMİRTAŞ ile aralarında yapılan konuşmada söylediklerini,

Babası Şevki YIGIT'in 21.06.2007 tarihinde alman ifadesinde;

Kendisinin emekli olduğunu, Of ilçesi, Eskipazar beldesinde oturduğunu, Zaman zaman İstanbul'da bulunan çocuklarının yanma geldiğini, orada kaldığını, ALİ YİĞİT'in oğlu olduğunu,

Oğlu Ali YİĞİT'in, kayınbiraderi olan MEHMET DEMİRTAŞ'm yanında önce aylıkla çalıştığını, daha sonra manavı gayrı resmi olarak şğluna«4evrettiğini, ancak resmiyette



542 |


'AM^%^




zaten oğlu ALİ YİGİT'in üstüne olduğunu, büfenin de yine ALİ'nin üstüne olduğunu, ancak büfenin işletmesini de yine gerçekte MEHMET DEMİRTAŞ'm yaptığım,

Oğlu Ali YİGİT'in, Nisan 2006'da manavda çalıştığından ötürü, manavın olduğu eve taşındığını, yaklaşık 1 yıl kadar orda oturduğunu, bu sene Mayıs ayında evi boşalttığını, ev ve manav karşılığında 400 YTL kira istediğini, manav işlemediği için, evi de manavı da boşalttığını, aslında çıkmayacaklarını, ancak MEHMET DEMİRTAŞ'm kendilerinden çıkmalarını istediğini, kendisinin de bahsedilen evde zaman zaman oğlu Ali YİĞİT ile birlikte kaldığını, manava da kendisinin baktığını, oğlu Ali YİGİT'in ise başka işte çalıştığını,

Manav tezgahına tahta lazım olduğu bir gün, tahta aramak için çatıya çıktığım, sandık içinde bombalan gördüğünü, Sandığı açıp baktığında bombaları görünce korktuğunu, bu olayın 3-4 ay önce olduğunu, oğluna bu konuyu sorduğunu, onunda "Bombalar dayımın komutanınındır, fazla karıştırma" dediğini, bahsedilen komutanın ismini, Komutan olarak bildiğini, ancak basında çıkınca OKTAY YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, OKTAY YILDIRIM'm daha önceden MEHMET DEMİRTAŞ'm gaz istasyonuna sık sık geldiğini, kendisinin bazen boş olduğu zamanlar istasyonda durduğunu, 3 kere MEHMET DEMİRTAŞ'la OKTAY YILDIRIM'm odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, benzinlikte çalışanların hepsi Komutanı OKTAY YILDIRIM olarak tanıdığını, ikisi geldiğinde yazıhanesinde özel olarak görüştüklerini, kendisinin büyük oğlunun da istasyonda çalıştığını, ALİ YİGİT'in de orada çalıştığını, bu gaz istasyonunun 2 yıl önce, ruhsatsız olduğu için yıkıldığım, daha sonra kendisinin zaman zaman manavda durduğunu, gaz istasyonu açıkken MEHMET DEMİRTAŞ'm bombaların bulunduğu evde oturduğunu, kendisinin daha sonraki dönemlerde OKTAY'ı görmediğini, MAHMUT ÖZTÜRK'ü de televizyonda gördüğünü, manava gelip gittiğini görmediğini, ancak oğlu olduğu sırada gelmiş olabileceğini, kendisini tanımadığını,

Bahsedilen yer kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombalan gördüğü zamandan sonra, kendi kendine vicdan azabı duymaya başladığını, oğlunun başına bir iş gelir diye ilk etapta şikayetçi alamadığını, ancak daha sonra oğlunun başına daha büyük bir iş açılmasın diye şikayetçi olmaya karar verdiğini, çünkü oğlunun maddi durumunun iyi olmadığını, zorla geçindiğini, parasız olduğu için belki kandmp, bir olayda kullanabilirler düşüncesi ile, belde Jandarma mıntıkasında olduğundan 156'yı aradığını, adresi aynntılı olarak verdiğini, bu aramayı kendi ev telefonundan yaptığını, daha sonra da oğlunun yakalandığını ve bombalann yakalandığını duyduğunu, İhban kendisinin yaptığını, ancak, bildirmeme sebebinin oğlu, o evde oturduğu için, oğlunun başına bir iş gelir diye korkmasından kaynaklandığını, suçu bildirmemek gibi bir niyetinin olmadığını beyan etmiştir.

21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık A' alınan ifadesinde özetle; Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, Ali'yi ziyarete gittiğinde tehdit edildiğini, "olayı sen baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.

21.06.2007 tarihinde savcılığımıza müraccat eden gizli tanık B' nin alman ifadesinde özetle; kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde tehdit edildiğini ve avukatım çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylediğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığını anlattığım beyan etmiştir.

d-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi /.* <> V^ *J*\

^-— 543 i < » fS\ J^

Şüpheli Ali YİĞİT'in Mehmet DEMİRTAŞ'ın yeğeni olduğu ve onun yanında çalıştığı, bombalan görmesine rağmen bir süre durumu yetkililere bildirmediği, ancak korktuğu için oturduğu evi boşalttıktan bir süre sonra babasını arayıp evi boşalttığını beyan edip babası tarafından Trabzon jandarmaya ihbar yapılması sonucu olayın ortaya çıktığı, ayrıca şüphelinin beyanları sayesinde bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğu yine bu şüpheli beyanları sayesinde ZAFER (Kod) Muzaffer TEKİN ile Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet DEMİRTAŞ arasındaki örgütsel ilişkilerin ortaya çıkarıldığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında örgüt üyeliği suçundan ek takipsizlik karan verildiği, şüphelinin eylemi suçu bildirmemek olarak gerçekleştiği, bu suçun da diğer delillerle irtibatlı olması sebebiyle birlikte görülmesinin usul ekonomisi ve delillerin birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğu düşünüldüğünden tefrik edilmemiştir.


Yüklə 7,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin