/
Emniyet Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İnceleme Büro Amirliğinden alman ekspertiz raporunda 3 adet parmak izinin Oktay YILDIRIM'm sağ el işaret ve sol el işaret (2) parmak izlerinin aynısı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünden alman ekspertiz raporunda özetle ; el bombalarının askeri amaçlarla üretilen mühimmatlardan olup, piyasadan temininin mümkün olmadığı, bu tür mühimmatları çeşitli yollarla ele geçiren kişilerin terör amaçlı veya şahsi menfaatler doğrultusunda kuUandıklan, bu tür bombalann piminin çekilerek ilgili hedeflere atılmasından sonra meydana gelen patlamadan dolayı canlılar üzerinde öldürücü-yaralayıcı, cansızlar üzerinde ise yakıcı-yıkıcı-tahrip edici özelliğe sahip olacağı, fakat söz konusu bombalan ihbar üzerine kullanılmadan operasyon sonucu elde edildiğinden dolayı TCK nun 174 ve 6136 S.K.'nun 2478 sayılı kanunla eklenen Ek-5 maddesinde mütalaa edileceği, bildirilmiştir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Mühimmat Fabrikası Müdürlüğünün 06.07.2007 gün ve 355 sayılı yazısında ;
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-58 12-94 Kf. Numaralı, 8270 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 21.12.1994 tarihinde 1992/71 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği,
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-8 5-88 Kf. Numaralı, 18980 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 09.06.1988 tarihinde 1988/1 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği,
-MKE MOD 45 Cinsi, KF-MKE-1-25 10-92 Kf. Numaralı, 1740 Adet El Bomba Tapası Mühimmatının 27.10.1992 tarihinde 1992/23 Protokol numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, ( 10.000 adet olarak üretimi yapılan bu kafile el bombası tapasının aşağıda yazılı KF-MKE 1-17 nolu MKE MOD 44 savunma el bombasında kullanıldığı)
-MKE MOD 44 Cinsi KF-MKE 1-17 Kf.Numaralı 10.000 Adet Savunma El bombasının 02.11.1992 tarihinde 1992/21 Protokol numarası ile Jandarma Genel Komutanlığı'na verildiği,
-
M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-152 6-83 Kf.Numaralı 19550 adet Tapanın 04.07.1983 tarihinde 1981/16 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği,
-
M204 A2 Cinsi KF-MKE 1-169 5-85 Kf.Numaralı 15260 adet Tapanın 04.06.1985 tarihinde 1985/1 Protokol Numarası ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na verildiği, bildirilmiştir.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı l.Ordu Komutanlığından alman yazı ve ekindeki inceleme tutanağında ;Oktay YILDIRIM'm Astsb.Lv.Kd.Bşçvş. rütbesiyle görev yaptığı 6'mcı Mot.P.A.K.lığı (Hasdal/İstanbul)'dan 01 Nisan 2005 tarihinde malulen emekliye aynldığı, halen Türk Silahlı Kuvvetleri Bünyesinde görevli olmadığı, bu nedenle kendisine herhangi bir görev verilmesinin söz konusu olmadığı,
Mühimmat istif kartının, Türk Silahlı Kuvvetlerinde kullanılan (Stok No:918) standart mühimmat istif kartı olduğu, 15.06.1997 tarihinde sayım maksatlı olarak işlem gördüğü,Mühimmat istif kartı üzerinde en son işlem yapan şahsın kimliğine ilişkin bir ibare bulunmadığı,Mühimmat istif kartının üzerine takılı olduğu ve ele geçirilen mühimmatın taşınmasında kullanıldığı anlaşılan sandığın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde el bombalannm taşınmasında ve depolanmasında kullanılan orijinal mühimmat sandıklan ile benzer özelliklere sahip olduğu, ele geçirilen mühimmatın TSK'dan çalınıp çalmmadığı ile ilgili olarak herhangi bir belge ve soruşturma evrakına rastlanılmadığı, bu kapsamda (E) .Lv.Kd.Bşçvş.Oktay YILDIRIM'm görev yaptığı Hasdal Kışlasında mühimmat sayımlan yapıldığı ve envanterde bulunan mühimmatın tam olduğunun anlaşıldığı,
El bombalannm iki adedinin, Türk Silahlı Kj^fvett^î?%wanterinde de bulunan MKE (Askeri fabrika) yapımı savunma el bombası oytjğun4 adedMft Türk Silahlı Kuvvetleri
envanterinde de bulunan DM 41 el bombası, 3 adedinin ise ABD menşeli içten dilimli savunma el bombası olduğu, iki adedinin Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde de bulunan ABD menşeli dıştan dilimli savunma el bombası olduğu,
Bu malzemelerin ordu malı olup olmadığı konusunun ayrıca ve ayrıntılı olarak incelenmesinin gerektiği, bildirilmiştir.Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1 .Ordu Komutanlığından bu incelemenin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise sonucunun bildirilmesi istenilmiş olup,cevabı beklenilmektedir.
Bomba Bilgi Merkezince ; 12.06.2007 tarihinde İstanbul İli Ümraniye ilçesi Çakmak Mahallesi Samanyolu caddesi Güngör sokak no:2 adresinde ele geçen el bombalanndan fünye grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 yazan el bombası ile 10.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine atılan patlamamış el bombasının fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 ibarelerinin yazılı olduğu belirtilerek, benzer olan bu el bombalarına ilişkin irtibat raporu gönderilmiştir.
Bu açıklamalar ile, parmak izi tespitine göre İstanbul Ümraniye ilçesinde sandık içerisinde ele geçirilen 27 adet el bombası ve bunlar ile iritbatlı Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombasının Oktay YILDIRIM ile bağlantısının maddi delili bulunduğu anlaşılmaktadır.
BİR KISIM ŞÜPHELİLERİN KONU İLE İLGİLİ İFADELERİ
Şevki YİĞİT ifadesinin konu ile ilgili kısmında özetle ;
Oğlu Ali YİĞİT başka bir işte çalıştığından dolayı ona ait manav dükkanı ile kendisinin ilgilendiğini, 3-4 ay önce manav tezgahı için gerekli olan tahtayı aramak için evin çatısına çıktığında sandığı gördüğünü, açıp baktığında içerisindeki bombalan görerek korktuğunu, oğlu Ali YİĞİT e bu konuyu sorduğunu, onun da kendisine "Bombalar dayımın komutanmmdır, fazla karıştırma" dediğini, Ali YİĞİT'in sözünü ettiği komutanın ismini bilmediğini, ancak basında çıkınca Oktay YILDIRIM olduğunu öğrendiğini, büyük oğlunun Mehmet DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonunda çalıştığını, boş zamanlarında Mehmet DEMIRTAŞ'a ait gaz istasyonunda durduğunu, Oktay YILDIRIM'm daha önceden Mehmet DEMİRTAŞ'a ait gaz istasyonuna sık sık geldiğini bildiğini, kendisinin 3 sefer Oktay YILDIRIM'm gaz istasyonuna gelerek. Mehmet DEMİRTAŞ ile odada baş başa görüştüklerini gördüğünü, istasyon çalışanlarının Oktay YILDIRIM'ı komutan olarak tamdıklarmı,bu gaz istasyonunun 2 yıl önce ruhsatsız olduğu için yıkıldığını, gaz istasyonunun faal olduğu dönemde Mehmet DEMİRTAŞ'm bombaların ele geçtiği evde ikamet ettiğini, manav dükkanı kapanınca kendisinin Trabzon'a gittiğini, bombaları gördükten sonra vicdan azabı duymaya başladığını ancak oğlunun başına bir iş gelir düşüncesi ile ilk etapta şikayetçi olamadığını, oğlu Ali YİĞİT'in maddi durumunun iyi olmadığını,zorla geçindiğini, parasız olduğu için kendisinin kandırılıp bir olayda kullanılarak başına daha büyük bir iş açılabileceği düşüncesi ile şikayetçi olmaya karar verdiğini,Trabzon'da ikamet ettiği yerin Jandarma mıntıkasında olmasından dolayı kendi ev telefonundan 156'yı arayarak olayı ihbar ettiğini ve adresi ayrıntılı olarak verdiğini, daha sonra ise oğlunun ve bombaların yakalandığını duyduğunu, ihbarı kendisinin yaptığını, ilk başta ihbar etmemesinin oğlunun bombaların ele geçtiği evde oturmasından dolayı başına bir iş gelir korkusundan kaynaklandığını beyan etmiştir.
Mehmet DEMİRTAŞ ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özetle ;
Askerlik yaptığı dönemde Oktay YILDIRJM*m"%@ndisinin komutanı olduğunu, Manav dükkanı yanında bulunan bombalarjff -idle 'geçirildiği evin kayınpederinin
^-——«\ fi '"» a, \ * ,,,,\
4 *"W( îj !*%#-
kayınpederine ait olduğunu, yaklaşık 2-3 yıl önce bu evde kendisinin oturduğunu, daha sonra buraya yeğeni Ali YİĞİT'in taşındığını, evin altındaki manav dükkanını Ali YİĞİT'in işlettiğini, bu evde ele geçirilen bombalar ile ilgili hiçbir bilgisi olmadığını, kendisinin Ali Yiğit'e bombaların Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu söylemediğini, Ali YİĞİT'in ailesi ile kendi ailesi arasında bir husumet bulunduğundan bu yönde bir beyanda bulunmuş olabileceğini, ele geçirilen bombalarda Oktay YILDIRIM'm parmak izinin bulunması nedenini bilmediğini beyan etmiştir.
Ali YİĞİT önemi nedeni ile aşağıya alman ifadelerinden,
Kolluk ifadesinde özetle ;
Mehmet DEMİRTAŞ'm kendisinin dayısı olduğunu, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısına ait olan ve şu an yıkılmış olan Ümraniye ilçesinde LPG istasyonunda 4 sene kadar önce, tahminen 2003 Mayıs Haziran aylarında gördüğünü, kendisi LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona geldiğini, direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bu durumu diğer dayısı olan Osman DEMİRTAŞ' a söylediğini, Osman dayısının kendisine "o şahıs Mehmet dayının komutanı" dediğini, 2003 Mayıs ayından itibaren askere gidene kadar, yani 2004 yılı Mayıs ayma kadar bahsettiği Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm, gördüğü kadarı ile 10-15 güne bir olmak üzere dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip gittiğini, kendisinin müdüriyete girme gibi bir yetkisinin olmadığından bu gelip gitmelerin ne amaçla olduğunu ve içeride ne konuşulduğunu bilmediğini, ayrıca Oktay YILDIRIM' m yanında başka şahıslar olduğunu hiç görmediğini, bu dönem içerisinde ise diğer dayısı Osman DEMİRTAŞ ile Oktay YILDIRIM'm arasının açık olduğunu, birbirlerini sevmediklerini, çünkü Oktay YILDIRIM istasyona geldiği zamanlarda yetkisi olmadığı halde istasyon çalışanlarına emir verir tarzda konuştuğu, çalışanlara karıştığını, Osman dayısının ise bu durumdan rahatsız olduğunu, bir keresinde "Benim elemanlarıma karışma, onlardan ben sorumluyum, ne yapılması gerektiğini ben buradan görüyorum" dediğini, bu dönem içerisinde Oktay YILDIRIM' ı sadece dayısının komutanı olarak tanıdığını, hangi rütbede olduğunu veya emekli olup olmadığı konusunda bir bilgisinin olmadığını,
2005 yılı muhtemelen aralık aylarında dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm yanma geldiğini, kendisine "Sana bir manav açalım" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, manav işinde bütün para ihtiyacını dayısının karşıladığını, kendisinin sadece işletip maaş alacağını, babasının bu durumu kabul etmediğini, ancak kendisinin dayısıyla beraber Ümraniye Mithat Paşa Caddesi Güngör Sokak NO 2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, 17-21 Ocak 2006 tarihi itibari ile manavın tam olarak açıldığını, kendisinin de çalıştırmaya başladığını,
Bu dönemde manavın arkasında bulunan evde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm oturduğunu, manav açıldıktan sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu evden şuanda ikamet ettiği eve taşındığını, manav açıldıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet'in yanma hayırlı olsun ziyareti yaptığını, askere gidip geldikten sonra Oktay YILDIRIM' ı ilk defa burada gördüğünü, ilerleyen zamanlarda sık sık çalıştığı manava Oktay YILDIRIM'm, dayısı Mehmet'in yanma ziyarete geldiğini, bu ziyaretlerden önce Oktay YILDIRIM'm telefonla dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' ı aradığını, dayısınmda kendisini arayarak "Oktay Komutanın geliyor çayı demle" dediğini, genelde ilk olarak Oktay YILDIRIM'm manava geldiğini, akabinde dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm manava geldiğini, sık sık telefonla görüştüklerini, ayrıca manav açıldıktan 1-2 ay kadar sonra adını burada öğrendiği Mahmut ÖZTÜRK'ün sarı renkli Opel Corsa marka araba ile dayısını ziyarete geldiğini, manavdan alışveriş yaptığını, bu şahsı ilk defa manavda gördüğünü, ancak dayısın^'^n^eûlrr^ajııdığmı birbirlerine samimi davrandıklarından anladığını,
Manavın arkasında bulunan ve dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m taşındığı evin 4 ay kadar boş olarak kaldığını, Temmuz 2006 da bu eve kendisinin taşındıktan sonra Oktay YILDIRIM'm dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma daha sık gelmeye başladığını, zaman zaman da Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği x şahısın Mehmet DEMİRTAŞ' m yanma gelip gittiklerini, bu gelmelerde her zaman Oktay YILDIRIM'm olduğunu, Mahmut ÖZTÜRK ve ismini bilmediği X şahsın astsubay olduklarını Mehmet Dayısından duyduğunu, bu gelmelerde ve ziyaretlerde Oktay YILDIRIM'm hep olduğunu, diğer iki şahsın yalnız olarak ziyarete geldiklerin hiç görmediğini,
Bu dönem içerisinde bu şahıslardan şüphelenmeye başladığını, kendisinin bu şahısların yanma gittiği zamanlar aniden kendi aralarındaki konuşmalarını kesip başka konulardan konuşmaya başladıklarını, kendi aralarında görüştükleri esnada çay servisi yaptığını, fakat şahısların yanma gittiğinde ya sustuklarını ya da konuyu değiştirdiklerini, kendisinin de bu durumdan rahatsız olduğundan Mehmet DEMİRTAŞ'a Oktay YILDIRIM'm ne iş yaptığını sorduğunu, O'nun da kendisine şu an hatırlamadığı bir internet adresi vererek "İncele kim olduğunu öğren" dediğini, kendisinin bu siteye girip incelediğinde, sitenin içeriğinde genelde "Devlet idaresi-PKK" konularının işlendiğini ve Oktay YILDIRIM' a ait yazıların olduğunu gördüğünü,
Bir gün yine Oktay YILDIRIM'm yalnız olarak manava dayısını ziyarete geldiğini, dayısının dükkan da olmadığım, Oktay YILDIRIM'm dayısını telefonla aradığını, dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm manava gelmeden Oktay YILDIRIM' a "Kuvai Milliye ne demek" diye sorduğunu, çünkü üzerinde Kuvai Milliye yazan üç-dört tane takvim benzeri bir broşürü kendisine bırakarak "bunları dükkana asarsın" dediğini, tahminine göre hala Manav'm girişe göre sol tarafındaki tahta üzerinde asılı olabileceğini, Oktay YILDIRIM'm da cevap olarak kendisine "Kuvva-i Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını ve devlet içerisinde başka şeylerin döndüğünü" söylediğini,
Ayrıca Oktay YILDIRIM' m manavda olduğu bir gün yazılı ve görsel basında ismini ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN olarak öğrendiği şahsın siyah bir Mercedes araba ile Mehmet Dayısının manavına gelip önünde durduğunu, ancak bu araçtan kimse aşağıya inmeden arabanın devam ettiğini, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN'in manava dikkatlice baktığını, sonra bu siyah Mercedes'in gözden uzaklaştıktan sonra Oktay YILDIRM'm manavdan ayrıldığını, 15-20 dakika kadar sonra Oktay YILDIRIM ve Mahmut ÖZTÜRK'ün san Opel Corsa ile manava geldiklerini, ancak bu konu hakkında detaylı bir bilgisinin olmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş oldukları evin çatısına tahta almak amacı ile çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir askeri sandık olduğunu ve içerisinde bombalar olduğunu söylediğini, sonrasında babasıyla beraber evin çatısına çıktıklarını, sandığı açıp baktıklarında, içerisinde birçok el bombası olduğunu, içeriğini bilmediği bantlı siyah bir kutu olduğunu, bu kutuyu kaldırıp salladığını, içerisinden demir sesi gibi bir ses geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını, sonrasında sandığı tekrar kapattığını, sandıkta dikkatini çeken tarafının anahtar kısmı açılıp açılmadığı fark edilsin diye değişik bir şekilde telle bağlandığını, ayrıca sandığın sağ ve sol tarafına kırmızı tuğla ile dip noktalarına çizgi çekilmiş olduğunu, muhtemelen sandığın açılıp açılmadığını ve hareket edip etmediğini anlamak amacı ile böyle bir şey yapılmış olabileceğini,
Sonrasında babası ile beraber aşağıya indiklerini, babasının kendisine bu malzemeleri sorduğunu, kendisinin bilmediğini söylediğini, sonrasında birkaç gün dayısının ağzım aradığında kendisine herhangi bir şey söylemediğini, hatta kendisine "çatıyı düzelttim" dediğinde, kendisine "çatıda bir şey gördün mü" dediğini, kendisinin de "yok" dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm " Çatıda a^»tt$ysandık var ve içerisinde el bombalan var" dediğini, kendisinin de "Bunlan ki^VbAralftı" cfi^ sorduğunda, "Bu el
bombalarını Oktay YILDIRIM bıraktı, bu malzemelere bir şey olursa başımız belaya girer, kurtaramayız, kimseye bu konudan bahsetme, seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" dediğini, Oktay YILDIRIM' m ne amaçla bu el bombalarını bıraktığı konusunda herhangi bir şey söylemediğini, ancak bu malzemeleri kendisi taşınmadan 1,5 yıl önce Oktay YILDIRIM tarafından getirildiğini söylediğini,
Kendisinin bu malzemelerin yerini öğrendikten sonra Oktay YILDIRIM' m manava geldiğine hiç şahit olmadığını,
Bu el bombalan konusunda babasının ısrarla "polise ihbar et" dediğini, ancak ailesine zarar gelir endişesi ile herhangi bir ihbarda bulunmadığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 ay kadar öncede babası ile görüştüğünde babasının "Ben gereken kişileri arayacağım ve ihbar edeceğim, çünkü son zamanlarda her yerde bomba patlıyor, terör olayları artıyor, masum kişiler ölüyor ve belki de evde bulunan malzemeler ile bu artan terör olaylarının bir alakası vardır" dediğini, kendisinin "biraz bekleyelim" dediğini, sonrasında babasıyla tekrar görüştüğünde "bu konuyu ihbar edelim" dediğini, çünkü zaten bu adamların gizli saklı bir işler çevirdiğinin belli olduğunu, babasının dediklerinin doğru olabileceğini,
Bu tarihten 20 gün önce oturmuş olduğu ve el bombalarının bulunduğu evden abisi Murat YİĞİT' in yanma taşındığını, sonrasında da muhtemelen bu el bombalarının yerini babasının ihbar ettiğini, sonra polisçe yakalandığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 (bir) yıl önce gerçekleşen Danıştay saldırısı olduğu günlerde, ZAFER (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' e ait villa basıldıktan sonra televizyonda Mahmut ÖZTÜRK ve Oktay YILDIRIM' ı gördüğünü, bu durumu dayısı Mehmet DEMİRTAŞ' a sorduğunda "Onlar devlet için çalışan astsubaylar, Zafer (kod isimli) Muzaffer TEKİN ' in Çavuşbaşı' nda ki evinde arama olmuş, evde gizli zulalarda silahlar varmış ancak aramada bulamamışlar" dediğini, Nedenini ise; baskından önce haberleri olduğunu devletin her yerinde ve kademesinde nüfuzları olduğunu ve her şeyi önceden haber aldıklarını söylediğim, "bunu nerden biliyorsun" diye sorduğunda herhangi bir cevap alamadığını, zaten dayısına karşı pek görüş bildirme durumunun olmadığını,
Bu dönem içerisinde;
Oktay YILDIRIM' ı: Mehmet DEMİRTAŞ' m askerden komutanı, gazi Astsubay olarak,
Mahmut ÖZTÜRK' ü : Emekli astsubay olarak,
X Şahsı : Astsubay olarak tanıdığını, bu şahıs 40 yaşlarında zayıf, 1.75 boylarında, esmer, siyah saçlı açık alınlı görse tanıyabileceği bir şahıs olduğunu,
Mahmut ÖZTÜRK'ü plakalarını hatırlamadığı siyah Mercedes ve San Renkli Opel Corsa ile Oktay YILDIRIM ise, Beyaz 5.20 BMW ile gördüğünü,
Dayısı Mehmet DEMİRTAŞ'm bu malzemelerin daha önceden kullanılıp kullanılmadığı hususunda kendisine herhangi bir şey söylemediğini,
Kendisiyle birlikte gözaltında bulunan şahıslarla ilişkisinin ise; Mehmet DEMİRTAŞ'm; öz dayısı olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, son bir yıl içerisinde sekiz ay kadar Ümraniye ilçesindeki evinde kiracı olarak kaldığını, aynca evden çıkan bomba malzemeleri ile çok alakasının olduğunu zannetmediğini, zira dayısının çok saf ve iyi birisi olduğunu, bu tür işlerle ilgilenmeyeceğini bildiğini, yalnız komutanlannı kıramadığı için ve hayır diyemediği için diğer şahıslar tarafından kullanıldığını düşündüğünü, Oktay YILDIRIM'ı; dayısı Mehmet DEMİRTAŞ vasıtası ile tanıdığını, Oktay YILDIRIM' ı ilk defa dayısının Ümraniye ilçesindeki şu an yıkılmış olan LPG istasyonunda 3 sene kadar önce gördüğünü, kendisinin LPG istasyonunda otururken Oktay YILDIRIM'm istasyona gelip direk olarak müdüriyet odasına girdiğini, bujdurumu diğer dayısı olan Osman
olduğunu söylediğini, ileriki dönemlerde de Oktay YILDIRIM'ı hep Mehmet DEMİRTAŞ' m yanında gördüğünü, samimiyetinin olmadığını, sadece selamlaştıklanm beyan etmiştir.
Cumhuriyet savcılığı ifadesinde özetle ;
Mehmet Demirtaş isimli şahsın dayısı olduğu, Oktay Yıldmm isimli şahsı da yaklaşık 4 sene önce dayısı vasıtası ile tanıdığını,Osman dayısının kendisine Oktay Yıldırım'm Mehmet dayısının komutanı olduğunu söylediğini, 2003 yılı Mayıs ayından 2004 yılı Mayıs ayma kadar Ümraniye ilçesinde şuan yıkılmış olan LPG istasyonunun yıkama bölümünde çalıştığını,. Oktay Yıldırımın da sürekli olarak istasyona dayısı Mehmet Demirtaş'ı görmeye geldiğini,. 2004 yılı Mayıs ayında askere gittiğini, 2005 yılı Ağustos ayında askerden döndüğünü ve 2005 yılı Ekim ayı başlarında İstanbul'a gelerek ağabeyi Murat Yiğit'in yanma yerleştiğini,. Bu dönem içerisinde Ümraniye oto sanayinde yıkama yağlama işine girdiğini ve 4-5 ay burada çalıştığını, 2005 yılı sonlarında dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelerek kendisine bir manav açalım dediği şüpheli Ali YİĞİT'in de bunu kabul ettiğini ve Ümraniye Mithatpaşa Cad. Güngör Sok. No .2/1 sayılı adresteki manavda çalışmaya başladığını, manavın hemen arkasında bulunan evde dayısı Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, Daha sonra bu evden taşındığını, Oktay Yıldmm isimli şahsın manavda çalıştığı dönemlerde Mehmet dayısını ziyarete geldiğini ve sık sık telefonla görüştüklerini, Ayrıca adını daha sonradan öğrendiği Mahmut Öztürk isimli şahsında manava dayısını ziyarete geldiğini,
Manavın arkasında bulunan ve daha önce dayısının oturmuş olduğu ev 4 ay boş kalınca ailesi ile birlikte bu eve taşındığını, 2007 yılı Nisan ayında evi boşalttığını, evin dayısının kayınpederi olan Rıfkı Çoruh'a ait olduğunu ve bu şahsın da evi boşaltmasını istediğini, evde oturduğu dönemde Oktay Yıldırım, Mahmut Öztürk ve ismini bilmediği bir şahsında sürekli dayısı Mehmet Demirtaş'm yanma gelip gittiklerini, şahısların manava geldikleri süre içinde gizli gizli konuştuklarını ve kendisi yanlarına geldiğinde konuşmalarını yarım kestiklerini, bu olaydan rahatsız olduğunu, dayısı olan Mehmet Demirtaş'a Oktay Yıldmm'm ne iş yaptığını sorduğunda bir internet adresi vererek oraya baktığında kim olduğunu anlayacağını söylemesi üzerine, bu siteye girdiğini, genelde sitenin içeriğinde devlet ve PKK konulan işlendiğini gördüğünü,
Oktay Yıldırım'a Kuvai Milliye ne diye sorduğunu, bu soruyu sormasının nedeninin internet sitesinde Kuvai Milliye hareketi diye bir nitelendirme gördüğünü, cevaben Kuvai Milliye'nin devletin çıkarlarını koruyan bir dernek olduğunu, devleti yönetenlerin gerçek yönetici olmadığını söylediğini,
Oktay Yıldmm'm manavda olduğu bir gün daha önce ismini gazete ve televizyonlardan öğrendiği Muzaffer Tekin isimli şahsm dayısının manavının önüne geldiğini, manavın içine baktığını ve yavaş yavaş Samanyolu Caddesinden ileri doğru devam ettiğini. Oktay'ın aracı manavın önüne geldiğini gördüğünü ve 5 dakika sonra manavdan ayrılarak aracın bulunduğu istikamete doğru başka bir araçla gittiğini,
Yaklaşık 3-4 ay kadar önce babasının oturmuş olduğu evin çatısına tahta almak amacıyla çıktığını, tahtaları boşalttıktan sonra tahtaların altında bir asker sandığı gördüğünü ve içinde bombalar olduğunu söylediğini, bunun üzerine babasıyla beraber evin çatısına çıktığını ve bu sandığı babasıyla birlikte açtıklarını, içerisinde birçok el bombası gördüklerini, ayrıca içeriğini bilmediği bantlı bir siyah kutu olduğunu, bu kutuyu salladığında içinden demir sesin geldiğini, ancak içini açıp bakmadığını ve sandığı tekrar kapattığını, Sandıkta dikkatini çeken şeyin anahtar kısmı açılıp açılmadığı farkedilsin diye değişik bir telle bağlanmış olduğunu, daha sonra bu konuyla ilgili dayısının ağzını aramaya başladığını, çatıyı düzelttiğini söylediğini, dayısının çatıda bir şey gördün mü diye sorduğunu, kendisinin de yok dediğini, birkaç gün sonra dayısı Mehmet Demirtaş'm çatıda askeri bir sandık olduğunu, içerisinde el bombalan olduğunu, bu bombalan Oktay Yüdöfltf^bıraktığmı, bu malzemelere bir şey olduğu takdirde başının belaya gireceğini^^ftulamayaS&klannı ve bu nedenle
!t«"
.426 f *
kimseye birşey bahsetmemesi gerektiğini söylediğini, hatta bu olayı konuştuktan sonra Oktay Yıldmm'm bir daha manava geldiğini görmediğini,
Yaklaşık 1 ay önce babası ile telefonla görüştüğünde babasının gereken kişileri arayacağını ve bu konuda ihbarda bulunacağını, çünkü terör olaylarının arttığını, masum kişilerin öldüğünü, belki de bu bombalarla birçok masum insanın öldürülebileceğini söylediğini, muhtemelen bu ihbarı da babasının yaptığını,
Bu tarihten yaklaşık 1 yıl önce Danıştay saldırısı olduğu günlerde, televizyonda Mahmut Özrürk ve Oktay Yıldırım'ı gördüğünü, bu durumu dayısına sorduğunu, dayısının ise cevaben onların devlet için çalışan subaylar olduğunu hatta Muzaffer Tekin'in Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığında evde bulunan silahların aramada bulunamadığını söylediğini,, çünkü bu kişilerin devletin heryerinde adamları olduğunu ve daha önceden bilgi aldıklarını belirttiğini,
Evde yapılan aramada ele geçirilen 7.65 mm çaplı Walter marka silahın ağabeyi Murat Yiğit'e ait olduğunu, bu silahın ne zaman ve nereden alındığını bilmediğini, ağabeyinin evine yaklaşık 15 gün önce geçici olarak taşındığını,
Bu bombalan taşınmadan yaklaşık 1,5 sene önce bu eve konulduğunu duyduğunu, o dönemde de evde Mehmet Demirtaş'm oturduğunu, hiç kimsenin kendisine evde bomba olduğunu söylemediğini, kendisine zarar vereceklerini söyledikleri için korkup ihbarda bulunmadığım,Oktay Yıldmm'm manava geldiği zamanlarda çay ikram ettiği zaman konuşmayı kesip başka bir konuya geçtiğini, bir şey sakladıklarını hissettiğini, suçsuz olduğunu beyan etmiştir.
Cezaevinde kendisini tehdit edip suçu üstlenmesini söylediğini iddia ettiği diğer şüphelilerle ilgili olarak alınan ek Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde özetle ;
Tutuklandığı gün, diğer şüpheliler Mehmet DEMİRTAŞ ve Oktay YILDIRIM ile birlikte Bayrampaşa Cezaevine götürüldüğünü, cezaevinde diğer şahıslarla ayrı ayrı karantinalara alındıklanm, ancak lavaboya gittiği sırada Oktay YILDIRIM'm da yanma gelerek kendisine "ben burada kaldığım süre içerisinde, sen veya oğlunun, ailenin rahat yaşayabileceğinizi zannediyor musun? Onlan öldürmek bana kalmaz, dışandakiler zaten o işi halledecekler" dediğini, kendisinin korktuğu için sesini çıkartamadığmı,
Daha sonra karantinanın kapısı açıldığını, Oktay YILDIRIM ve Mehmet DEMİRTAŞ'm cezaevi müdürüne söyleyip kendisini yanlanna almak istediklerini, bunun üzerine cezaevi müdürünün izniyle üçünün bir arada karantinada kalmaya başladıklannı, Oktay YILDIRIM'm bir kağıda birtakım ifadeler yazıp kendisine kağıdı vererek "burada yazan ifadeleri 40 sefer yazıp ezberleyeceksin ve mahkemede bu şekilde ifade vereceksin" diyerek baskı yapmaya başladığını, korktuğu için bu durumu kabul ettiğini, kendisine kağıttaki yazılanlan güzel bir yazı ile yazarak altına da hiçbir baskı altında kalmadan o sözleri yazdığını beyan etmesini söylediğini, bunun üzerine kendisinin bu şekilde yazdığını, kağıda parmak izini bastırdığını, bunun için baş parmağını pilot kalemle karalayıp mürekkep haline getirdiklerini,
Onlann dediğini yaptığı için kendisine çok iyi davranmaya başladıklannı, onlann dediği şekilde verilen kâğıtta yazılanlan ezberlediğini, kendisine verilen kâğıtta özetle:
"Babasının daha önce silah kaçakçılığı ile uğraştığını ve bu bombalan da alıp satmak amacıyla orada bulundurduğunu, emniyette verdiği ifadenin polisin vaatleri sonucu olduğunu, polisin bu konuda kendisine baskı yaparak ifadesinin alındığını, ifadesinin doğru olmadığı" şeklinde yazılar bulunduğunu,
Daha sonra avukatının ilk ziyarete geldiği g^;~%U--dujumu kendisine anlattığını, Avukatının kendisine korkmaması gerektiğini, baslcüâta Jboyui$^s eğmemesi gerektiğini, kendisinin bu durumu Cumhuriyet Savcısına akt#apağıiıı--'SQyle^ffi%ıi, kendisinin cezaevi
müdürüyle görüştüğünde, bu şahısların kendisine okutturduğu belgenin aslım müdür beye verdiğini, müdürün de evrakın fotokopisini çekerek aslını geri kendisine iade ettiğini, ancak cezaevi müdürü kendisini ikinci kez yanma çağırdığında, Oktay YILDIRIM'm bu durumdan şüphelenip bu yazılı evrakın aslını kendisine zorla yırttırdığını, korktuğu için yırtmak zorunda kaldığını, ancak, suretinin cezaevi müdürlüğünde mevcut olduğunu, bu yazının da Oktay YILDIRIM'a ait olduğunu, kendisine cezaevinde yapılan bu baskı ve tehditlerden dolayı Oktay YILDIRIM'dan şikâyetçi olduğunu, Mehmet DEMİRTAŞ tarafından kendisine yönelik herhangi bir tehdit ve baskı yapılmadığını,
Cezaevinde birlikte bulundukları dönem içerisinde Oktay YILDIRIM'm evde yakalanan bombalann kendisi tarafından oraya konulduğunu, 1997-1999 yıllan arasında Şemdinli'de görev yaptığı sırada bombalan oradaki askeri birliğe ait mühimmat deposundan aldığını, Mehmet DEMİRTAŞ ile aralannda yapılan konuşmada söylediklerini beyan etmiştir.
Gizli Tanık- A 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakım olduğunu, Ali'yi cezaevinde ziyarete gittiğinde "olayı sen ve baban yüklen" şeklinde ifade vermesi için zorladıklannı, "bizim verdiğimiz bu metni ezberle, bu şekilde ifade ver yoksa sen ve ailen için iyi olmaz" şeklinde tehdit edildiğini, yine "avukatını reddet, biz sana başka avukat bulacağız ve bizim dediğimiz şekilde ifade ver" dediklerini anlattığını beyan etmiştir.
Gizli Tanık- B 21.06.2007 tarihli ifadesinde ;
Kendisinin Ali YİĞİT' in yakını olduğunu, cezaevi ziyaretinde Ali YİĞİT'in kendisine tehdit edildiğini ve avukatını çağırmasını istediğini, zorla diğer şüpheliler tarafından mektup yazdınlmak istendiğini, suçun kendisi ve babasının üstüne atılması ve yanacak biri varsa Ali'nin ve babasının yanmasının gerektiğini söylendiğini anlattığını, hatta kalem ve kağıt verdiklerini, kendisinin baştan biraz yazdığını, daha sonra yazmadığım anlattığını beyan etmiştir.
Sadece bu ifade içeriklerinden de, yukanda anlatılan Danıştay saldmsı olayından 7 gün sonra Zeki Yurdakul ÇAĞMAN ile yaptığı telefon görüşmesinde kendisine Danıştay Saldmsı olayının ne aşamaya kadar aydmlatılabildiğini sorulması üzerine Muzaffer TEKİN'in halen gözaltında olduğunu, kendi düşüncesine göre olayın kendilerinin bağlantılanna kadar aydınlatıldığını, hiyerarşide kendilerinden üst konumda bulunan kişilere ise henüz ulaşılamadığını söyleyen Mahmut ÖZTÜRK'ün ve dolayısı ile Muzaffer TEKİN'in, Cumhuriyet Gazetesine 10.05.2006 tarihinde atılan el bombası ile irtibatlı olduğu belirtilen 27 adet el bombası ve bunlar ile ilgisinin maddi delili ele geçen Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantılan ortaya çıkmaktadır.
Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN'in Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki konumlan ise kendilerine ait bölümde aynntısı ile anlatıldığından burada tekrar edilmeyecektir.
ESKİŞEHİR İLİNDE ELE GEÇEN EL BOMBALARI İLE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN EL BOMBALARI ARASINDAKİ BAĞLANTININ AÇIKLANMASI
&*.
Dostları ilə paylaş: |