Günü saat: 22. 41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri karadağ ile M. V. D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle



Yüklə 7,96 Mb.
səhifə6/48
tarix18.03.2018
ölçüsü7,96 Mb.
#46068
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   48

hareketidir. Bizim ordumuz var, askerimiz var, biz burada adam vurmak için burada

değiliz, adam öldürmek için burada değiliz, ^Meîöfîö^Fikri'nin: Deli misin lan,

Hüseyin'in : Çünkü Türkiye Cumhuriyetini w|rfek için^ j^rada değiliz, Türkiye





fi«, ,,\ ^.

Cumhuriyetini ilelebet payidar kalması için buradayız, Türkiye Cumhuriyetinin delinmiş kurumlarını tamir etmek için buradayız, Bütün üyelerime söylüyorum Allah için konuşuyorum, eğer suçîuysam anlaşmamda, Hendek anlaşmamızda eğer suçlu ben olursam benim kanım sana helal, senin kanın bana heîai dedin. Mehmet Fikri'nin: Sen suçlusun, ... şeklindeki konuşmalardan da anlaşılmaktadır.

Bu konuşmanın ; şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm kendi beyanı içeriğine göre 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler sonrasında Kuvayı Milliye Derneği ile bağlantısını zayıflattığı, 07 Eylül 2007 tarihinde de resmi olarak ayrıhdığı tarihten sonra yapıldığı , Kuvayı Milliye Derneğinin Kadıköy ilçesindeki genel merkez binasında geçtiği, huzurda Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'den başka 12 kişinin daha olduğu anlaşılmaktadır.Tartışmalanmn ise ; Mehmet Fikri KARADAĞ'm Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda görünürdeki Kuvayı Milliye Derneğinin legal yapılanmasının tüm imkanlarını kullanmasına karşın söz konusu genel seçimlerde beklediği neticeyi sağlayamaması, bunun dışında Mersin ilindeki ölme, öldürülme ve öldürme ikazı ile yaptırdığı yemin töreni, Derneğin Teşkilat Başkanı Hüseyin GÖRÜM'ün başında bordo bere ile kıydığı Kuvva Nikahı ve sağına ve soluna alıp temsili olarak İsa ile Musa Peygamber olarak tanıttığı kişiler ile birlikte yaptığı basın açıklaması görüntülerinin basında yer alıp vatandaşlardan tepki alması, yukarıda silah ve örgütsel dokümanlar ile yakalandığı anlatılan Murat ÇAĞLAR'dan sonra Dernek yapılanması hakkında soruşturma başlatılması olaylarından sonra işlevsiz kaldığını düşündüğü derneğin legal yapılanmasını tasfiye etme düşüncesinden ve Hüseyin GÖRÜM'ün buna karşı çıkmasından kaynaklandığı görüntülü konuşmanın tümünün incelenmesinden anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı gibi neredeyse askeri bir itaatle bağlı örgüt üyelerinin kendisine bu tartışmada olduğu gibi karşı çıktıkları görülmemiştir. Bu nedenle de olayların gelişiminin kavranması açısından önem verilen bu konuşmada Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAG'a ; Muzaffer TEKİN tarafından tanıştınldıklanm, VKGB'nin kuruluşu aşamasında kendisinin Maltepe semtindeki meşhur barakasına gelip gittiğini, Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğuna dair bir anlaşma yaptıklannı, buna karşılık kendisinin eroin kaçakçısı olarak gösterilip VKGB oluşumundan uzaklaştınldığını, kutsal bir dava olarak gördüğü Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluşunda kendisinin büyük emeği olduğunu, ancak Mehmet Fikri KARADAĞ'm derneğe gelen kişilere grup kurun, yer altına inin, şunu vur, bunu vur, kıralım, keselim,para bulalım dediğini, bütün eylemlerde arka planda durup kendisini öne sürdüğünü, Ankara'da kurulan Kuvva-i Milliye Derneğinin arkasında da Muzaffer TEKİN'in olduğunu, başkanı olan Bekir ÖZTÜRK'ün kendisi gibi kukla olduğunu, telkinlerine uyan birisinin suç işlemesi halinde kendisine yükleneceğini, nitekim Danıştay saldınsı ve Hrant DİNK'in öldürülmesi olaylanndan sonra ortadan kaybolduğunu, bütün bu olaylardan sonra işin iç yüzünü anladığını söylediği anlaşılmaktadır.

Nitekim , Danıştay Saldınsı davasının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 26.07.2007 tarihli 14. celsesinde Tutuklu sanık Süleyman ESEN'in avukatı Mehmet ENER'in Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmanın (Girdap Operasyonu) belgelerinin istenmesi talebi üzerine , sanık Alparslan ARSLAN bu saldırının Girdap Operasyonu ile bir ilgisinin olmadığını, Fetullah GÜLEN'den özür dilediğini ve saygı ve sevgilerini sunduğunu, eğer yakalanmasaydı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, Aydın DOĞAN ve Şener ERUYGUR paşayı da öldüreceğini beyan etmesinin , kendisinin VKGB ve dolayısı ile bu dernek aracılığı ile bağlantı kurduğu kişiler ile ilgisinin kurulması ihtimaline karşı yargılamayı yönlendirecek beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.

Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada ;

/

Alparslan ARSLAN'a ait (2) adet kartvizit elde edilmiştir.

Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN ile tanıştığını, kartının kendisinde bulunduğunu beyan etmiştir.

Muzaffer TEKİN'in İstanbul Kadıköy ilçesindeki bürosundaki aramada ;

(1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN 'a ait kartvizit,

(1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN, Av. Burhan GÜR ve Stj.

Av. Baran AKÇAN'a ait kartvizit, elde edilmiştir.

Muzaffer TEKİN, Avukat Alparslan ARSLAN'a ve Avukat arkadaşları Burhan

GÜR ve Baran AKÇAN'a ait kartvizitlerin kendisini ziyarete gelen Alparslan ARSLAN

tarafından verildiğini hatırladığını beyan etmiştir.



Alparslan ARSLAN'ın İstanbul Kadıköy İlçesindeki Yeditepe Hukuk Bürosunda yapılan aramada;

(1) adet ERGENEKON ibareli internetten alman (16) sayfa bilgisayar çıktısı doküman geçirilmiştir. Dokümanın Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ele geçen,örgütün yapısı ve işleyişini gösterir LOBİ ve ERGENEKON isimli belgelerle aynı içerikli olduğu anlaşılmıştır.

Her ne kadar bir internet çıktısı olsa da, olay tarihi itibariyle ancak konu ile ilgilenen kişilerce ve tam mahiyetinden uzak şekilde bilinen ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "LOBİ" isimli örgüt dokümanlarından alıntılar yapılan bu internet çıktısının Alparslan ARSLAN'ın bilgisayarında bulunmasının , kendisinin ilgi alanını gösterir dikkat çekici bir bulgu olduğu değerlendirilmiştir.

Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün yapılan evinde yapılan aramada ;

Ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ;

" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.

Aşağıda Muzaffer TEKİN'in de hissedarı olduğu Doğuş Faktoring şirketi ile Alparslan ARSLAN'ın bağlantısı anlatılacaktır.

İFADE İÇERİKLERİNE GÖRE KURULAN BAĞLANTILAR

İdris ARLAN olayla ilgili vermiş olduğu 20.05.2006 tarihli ilk ifadesinde özetle ;

Kendisinin, olay sonrası, oğlu Alparslan ARSLAN'ın yakın arkadaşı olan Teoman EKŞİOĞLU ile telefonla görüştüğünü, daha önceden kendisinin de Alparslan ARSLAN'ın cüzdanında resmini gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın yakalandığında üzerinden çıktığı söylenen Ulusal Haber Kimlik Kartı ve Vata^lvej Koketler Güç Birliği Hareketi kartvizitini sorduğujju^Teoman EKŞİOĞLU'nu#feen^isine c||p^dparslan ARSLAN'ın dört






beş aydır Ulusal Haber ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile irtibatı olduğunu, demeğin genel başkanı Taner Ünal ile ve VKGB vasıtası ile Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN ile tanıştıklannı, hatta demeğin Adana,Mersin,İstanbul illerindeki toplantılanna birlikte gittiklerini söylediğini, bunun da kendi kafasında bir takım şüphelere neden olduğunu, oğlunun adı geçen demek ve şahıslann baskı ve tehdidi ile böyle bir cinayet işleyebileceğine kanaat getirdiğini beyan etmiştir.

Salih KURTER ifadesinde ;

Alparslan ARSLAN'm Danıştay saldmsı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışan çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini beyan etmiştir.

Teoman EKŞİOĞLU ifadesinde ;

İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'm bu gruplan tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılanna birlikte değil de ayrı ayn katıldıklannı kendisine söylediğini beyan etmiştir.

Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini, bunun üzerine de kendisinin yukanda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde;

VKGBH Demeğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir demek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Yargıtay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,

Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını,

Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını,

Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay saldınsıyla ilgili olarak bu insanlann silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.

Hüseyin GÖRÜM ifadesinde;

Alparslan ARSLAN'm Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) kurucusu Nihat GÜRKAN ile iyi tanıştığını ve onun aracılığı ile VKGBH demeğine gitmiş olabileceğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesinin aksine Alparslan ARSLAN'm hiçbir zaman kendisinin Maltepe'de bulunan konteynırma gelmediğini beyan etmiştir.

Muzaffer TEKİN ifadesinde;

Tam emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLA-NVVKGB'nin toplantısında görmüş


olabileceğini beyan etmiştir. / * l v




Esra Feride GOKÇIMEN ifadesinde ;

02.04.2007 tarihinde Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında Esra Feride GÖKÇİMEN'in şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle ;

Semih Tufan GÜLLALTAY'a ait olan Küçükyalı semtindeki binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsı Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu şahsın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığım,orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ'm kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle, sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunlan www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bir durum, bunlan bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GULALTAY'm talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediğini, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'in kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunlann parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmesi istenen isimlerin ise ; Muzaffer TEKİN, Savaşan TOSUNOGLU, (Kuvayı Milliye Kurucusu),Mahmut AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan Mahmut isimli başka bir şahıs olduğunu,aynca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'in bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflannı gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'm yanma gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını beyan etmiştir.

Muzaffer GOKÇİMEN aynı soruşturma kapsamında şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle :

Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılannm Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden isminin silindiğini, Semih GULALTAY'm yanma Muzaffer TEKİN, Alparslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini beyan etmiştir.

Semih Tufan GÜLALTAY 20.03.2008 tarihinde alman ifadesinde ;

Esra Feride GÖKÇİMEN'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, ifadede geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu, Küçükyalı' da kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu, www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını, bu dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı olarak bulunan KEMAL BUBLİŞ 'in ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in web tasarımcısı olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin. bizzaiJEsra Feride GOKÇİMEN'e internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, a$efk KEMA&ÖUBLİŞ' e söylemesini

a ^

439


ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride GOKÇIMEN'in binaya gelip giden kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride GOKÇIMEN'in kocası, ortağı KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay içmeye geldiğini, SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN'm da ara sıra yanma geldiklerini, bunun dışında Esra Feride GOKÇIMEN'in ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, ALPARSLAN ARSLAN'ı tanımadığını ve yanma gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu,

MUZAFFER GOKÇIMEN'in ifadesinin de tamamen yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, belirttiği gibi Ulusal Birlik Komitesinin internet sitesinde komite kurucu üyeleri olarak kendisi ve eşi ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in isimlerini kendisi veya diğer bir arkadaşının koydurmadığını, aksine olayın yukarda anlattığı şekilde ESRA FERİDE GÖKÇİMEN 'in kendisinden habersiz olarak bu listeyi internet sitesine koyması şeklinde olduğunu, ayrıca MUZAFFER GOKÇIMEN'in ESRA GÖKÇİMEN'den biraz daha ileri giderek ofisine gelip giden kişiler arasında ALPARSLAN ARSLAN'm da olduğunu söylediğini, eğer ALPARSLAN ARSLAN'm internet sitesinde kurucu üye olarak görünüp ofisine gelip gidiyorsa bunu ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in de söylemesinin gerektiğini, internet sitesinde yer alan Ulusal Birlik Komitesi kurucu listesinin kendisine okunması üzerine, bu kişilerin hepsinin kendi bürosuna gelip giden şahıslar olduğunu, hepsi ile siyasi bir birlik içerisinde olamadığını, yine yukarıda anlattığı şekilde bu listeyi siteye kendisinin veya bizzat talimat verdiği birisinin koymadığını, sitede liste ile ilgili kişilerin fotoğraflarının da konularak yayınlandığını, listedeki kişilerden ESRA GOKÇIMEN'in fotoğraf istediğini kendisinin sonradan öğrendiğini, listede Muzaffer TEKİN' in fotoğrafının bulunmadığını, diğer tüm üyelerin fotoğrafı olduğu halde onun fotoğrafının bulunmamasının Muzaffer TEKİN ve kendisinin haberinin olmadığını gösterdiğini, yine bu listede ALPARSLAN ARSLAN'm fotoğraflı veya fotoğrafsız hiç bir kaydının bulunmadığını, bu kişilerin kendisi hakkında yapmış oldukları bu iftiraların komplo olduğunu düşündüğünü, zaten bu iki kişinin de dolandırıcılıktan sabıkalı ve halen de aynı dolandırıcılık suçundan arandıklarını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in akıl hastalığı tedavisi gördüğü yolunda raporların bulunduğunu bildiğini, bunu da müdafisi aracılığı ile temin edip sunacağını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in hakkındaki bu iftirasının nedenini kendi özel çabası ile araştırdığını, şahsın aynı zamanda Mehmet Fikri KARADAĞ'm genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneği ile ilgili internet sitesinde ERKUT ERSOY' un yanında çalıştığını tespit ettiğini, zaten Esra'nın kendisini Kuvayı Milliye'nin bir toplantısına çağırdığını, kendisinin de kabul etmediğini, Mehmet Fikri KARADAĞ'I Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının bir toplantısında VELİ KÜÇÜK ile yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, şu anda anlatamayacağı şekilde o dönemde lideri bulunduğu partiyi ele geçirme veya kontrol atlına alma çabalarının olduğunu, kendisinin bunlara fırsat vermediğini, aynı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün kendisinin de tanıdığı bir kısım siyasetçilere kendisinin bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı şeklinde beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi hareketin ele geçirilemeyince yanma gönderilen Esra Feride GÖKÇİMEN ve kocası Muzaffer GÖKÇİMEN'in iftiraları ile tutuklattınldığını düşündüğünü beyan etmiştir.

Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair açıklamalara ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm düzenlenmesine önayak olduğu Azerbaycan ile ilgih/JtŞk""h%v^L gösterisinde Semih Tufan








GÜLALTAY, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ ve Veli KÜÇÜK'ün birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflardan anlaşılmaktadır.

Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinin bu konu ile iîgili bölümünde özetle;

Semih Tufan GÜLALTAY'm ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'm tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'm kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'm yazmış olduğu kitapların çok hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarmı,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahıslann hiçbirisini hatırlamadığmı,ancak şahıslann kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'm ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olaylann kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığmı,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme yazık" diyerek yanından aynldığmı ve bir daha görüşmediğini,

Ertuğral YILMAZ'ı Avrupa'da PKK'yla mücadele eden, çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN'in tanıttığını, tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN'in kendisine Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söylediğini ve şahıslann kendisini Kolordu bahçesinde ziyaret ettiğini, şahıslarla oturup sohbet ettiklerini, burada Ertuğral YILMAZ'm kendisine Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsettiğini, hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttığını, başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKINTe birlikte Ertuğral YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittiğini, daha sonra Ertuğral YILMAZ'm yurtdışına çıktığını, Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğral YILMAZ'ı cep telefonundan aradığını ve Berlin'de görüşmek istediğini söylediğini ancak şahıs kendisine Almanya dışında olduğunu söylediğini, başkaca herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, Ertuğral YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN'in telefonla kendisine Ertuğral YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söylediğini, vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğünden üzüldüğünü, Ertuğral YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğü için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer TEKİN'in de orada olduğunu, hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğral YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğral YILMAZ'm akrabalanyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini, oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüğünü, burada Atilla PEKERTe tanıştığını beyan etmiştir.

Süleyman ESEN tanık olarak alman ifadesinde ;

Alparslan ARSLAN'm Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ce/a aldığını bildiğini, Hakkı KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'm

yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini beyan etmiştir.

Gizli Tanık, kayda da alman ifadesinde özetle ;

Alparslan ARSLAN'ı tanıdığını, Veli KÜÇÜK ile bizzat görüştüklerini gördüğünü, samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını bildiğini, Kuddusi OKKIR'm Alpaslan ARSLAN'm dostu olduğunu, Alpaslan ARSLAN'm 2003 yılından itibaren Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'e danışmadan hareket etmediğini ,Muzaffer TEKİN'in azmettirmesi, para vaadi ve bombalan getirmesi ile Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldmlann yapıldığını,Alparslan ARSLAN'm Danıştay Saldırısı öncesinde Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'den talimat aldığını bildiğini beyan etmiştir.

Şüpheli İbrahim ÖZCAN 04.07.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özet olarak;

"...Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra görüşmelerimiz devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik yapıyordu. Beni Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer TEKİN ve orada bulunan Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Nedim isimli soyismini bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini söyleyerek beni Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden birkaç gün sonra İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya gelmişlerdi. Bu etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin Görüm bana Vanatsever Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti. Hatta bunlanda Şile'ye götürdük. Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay YILDIRIM ve Kuddusi OKKIR'la da tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin GÖRÜM'ün akrabası olduğundan dolayı tanıdığım Yasin GÖRÜM'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu bilmiyorum. Rasim GÖRÜM Adapazannda kalıyor, İstanbula amcası olan Hüseyin GÖRÜM'ün yanma gelip gidiyordu. İstanbulda bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin GÖRÜM'ün kiraladığını söylediği İstanbul Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin GÖRÜM burada zaman zaman toplantılar düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende katıldım. Toplantılarda günlük konular, ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi olduğundan, destek olunması gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli isimli dergi de orada bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara hatırladığım kadanyla Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR, İsmail PAKER, Yasin (Rasim) GÖRÜM, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve şu anda ismini hatırlamadığım birçok kişi katılıyordu. O dönemde Rasim GÖRÜM Hüseyin GÖRÜM'ün yanma sık gelip gittiğinden bu toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer konulann yanında Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin açılması konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin GÖRÜM veya Mehmet Fikri KARADAĞ'm üstleneceğinden bahsediliyordu.

Alparslan ASLAN'ı Hüseyin GÖRÜM aracılığıyla tanıdım. Hüseyin GÖRÜM beni Alparslan ASLAN'm Kadıköy'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan ARSLAN ile eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan ASLAN'm Hüseyin GÖRÜM'ün avukatlığını yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. .Hüseyin GÖRÜM Alparslan ASLAN'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat^otarakatanıft^O zamanlar sözkonusu olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlanma yafaamcı olabilicf jini söyledi. Alparslan

ASLAN'a vekaletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile mübaşir ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir kısmını bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben askere gidebildim. Alparslan ARSLAN ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha oldu. Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan ARSLAN'm bürosuna götürdüm.

Alparslan ARSLAN'm Hüseyin GÖRÜM ile görüşmesine karşın Şile'de yapılan etkinliğe veya Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe'deki toplantılarına katıldığını hatırlamıyorum. Ancak 3-4 kez Alparslan ARSLAN'ı Muzeffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda gördüm. Muzaffer ile Alparslan'ın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi konusunda konuştuklarını duydum. Konuşmalann içeriği de bu harekete yardımcı olunması gerektiği, bu hareketin bir yayını olan Türkeli dergisinin İstanbul'da dağıtılmasına yardımcı olunması gibi konulardı. Muzaffer TEKİN'in bürosunda ayn bir bölümde bazen gizli toplantılarda yapılıyordu. Bu toplantılara beni almazlardı. Genelde Muzeffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ayrı bir yerde konuşurlardı. Ne konuştuklanm bilmiyorum.

Alparslan ARSLAN'm aynı zamanda Muzaffer TEKİN'in hissedan olduğu Doğuş Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını sonradan basından öğrendim.

Sorulması üzerine; Muzaffer TEKİN ile benim Yasin olarak tanıdığım Rasim GÖRÜM tanışıyor ve görüşüyorlardı. Zaten 8-10 defa Maltepedeki toplantılarda bir araya gelmişlerdi. Karşılıklı konuştuklanna da şahit oldum .

İstanbulda Mehmet Fikri KARADAĞ'm teklifi ile Kuvayı Milliye Derneğini kurduk. Ben fiilen derneğin kuruluş aşamasında bulundum ancak resmi olarak kurucu üye değilim. Yasin olarak bildiğim Rasim GÖRÜM de Kuvayi Milliyenin Kadıköy'deki binasına gelip gidiyordu.

Sorulması üzerine ; Rasim GÖRÜM ile Muzaffer TEKİN'in birbirlerini tammadıklan şeklindeki beyanlar doğru değildir. Kendilerini defalarca bir arada gördüm. Konuştuklanna şahit oldum. Birlikte fotoğraflan da vardır...." Şeklinde beyanda bulunmuştur.

Şüpheliler Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR benzer ifadelerinde ;

Bir dönem Kuvayı Milliye Derneğinde faaliyette bulunduklannı, dernekte bulunduklan süre içerisinde Yasin ( Rasim) GÖRÜM isimli Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olan bir kişiden, İstanbul dışında bir yerde yaşadığından, derneğe gelip gideceğinden bahsedildiğim duyduklarım beyan etmişlerdir.

Osman YILDIRIM tanık olarak alman ifadesinde


Kendisinin katılmadığı Danıştay saldınsı olayı ile ilgili olarak haksız yere ceza
aldığını, adaletin yerini bulması için gerçekleri anlattığını, son duruşmada Avukat Mehmet
ENER'in kendisi ile ilgili tevsi tahkikat talebinde bulunduğunu zannettiğini, tevsi tahkikat
talebinin reddine mahkemece karar verilmesi üzerine kendisine de soru sorulmayınca bu
olaylan tanık sıfatıyla anlattığını, bahsi geçen Ataşehir'deki toplantıda el bombalannı
kendisine Muzaffer TEKİN'in verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün o toplantıda olmadığını, ancak
kendisinin Veli KÜÇÜK'le Alparslan ARSLAN'm Üsküdar'da Katibim Restoran'm
yanındaki çay bahçesinde buluştuklanm bildiğini, zapan-zaman kendisinin de yanlannda
bulunduğunu beyan etmiştir. ,/^ % '! %\j.

■* \*


tA\

#e»fil f~\



fg.MMh^^ ^

:^\


Birbirlerinden habersiz olarak ifadeleri alman,gerek ifadelerinin tarihi gerekse soruşturma evrakmdaki kısıtlama kararma göre birbirlerinin ifadelerini öğrenmeleri mümkün görülmeyen her iki tanığın , Alparslan ARSLAN ve Veli KÜÇÜK'ün Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştukları, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un da söz konusu çay bahçesine gittiği şeklindeki beyanlannm Alparslan ARSLAN ile Veli KÜÇÜK'ün geçmişe dayanan bağlantısı bulunduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.

Osman YILDIRIM'm ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş özeti bütün bu açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi amacı ile aşağıda tekrar yazılmıştır.

29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,

Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAGIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,

İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldmsmdan Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldınya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini,

Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜKTe eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklannı kendisinin bilmediğini, bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombalann teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmagff eyİemîrîfcsieklif ettiğini, kendisinin



zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu,

Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini beyan etmiştir.

Cumhuriyet Gazetesine atılan bombanın kafile numarasının Ümraniye ilçesinde ele geçenler ile aynı olması, Ümraniye ilçesinde ele geçen bombalar ile Oktay YILDIRIM'm ilgisinin yukanda açıklanan beyanlar ile de desteklenen parmak izi maddi delili ile sabit olması, Muzaffer TEKİN'in de Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantısının hem yukanda yazılı beyanlar, hem de ilgili bölümlerindeki açıklamalar ile anlaşılması karşısında Osman YILDIRIM'm "Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Muzaffer TEKİN tarafından Ataşehir semtindeki toplantıda verildiği,bu toplantıda Oktay YILDIRIM'm da hazır bulunduğu " şeklindeki beyanı mücerret bir suç isnadı olarak görülmemiş,soruşturma kapsamı ve maddi deliller ile örtüştüğünden itibar edilmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.

OSMAN YILDIRIM'IN BEYANINDA, MUZAFFER TEKİN'İN KORUMALIĞINI YAPTIĞINI,KENDİSİNE ATAŞEHİR SEMTİNDE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILACAK BOMBALARIN VERİLDİĞİ TOPLANTIDA DA BULUNDUĞUNU SÖYLEDİĞİ KİŞİ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA;

Danıştay saldırısı olayının sanığı Osman YILDIRIM'm tanık olarak alman ifadelerinin konu ile ilgili bölümü aşağıda özetlenmiştir.

Arkadaşı Alparslan ARSLAN'm ismini bilmediği bir kişi ile gelerek kendisini Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede bulunan dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya götürdüğünü, orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM, kendisini arabayla alan şahıs ve tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu,bu evde Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşlarının kaldığını, burada Muzaffer TEKİN'in yanında koruması olarak gezen kişiye diğer odadan 3 adet el bombası getirmesini söylediğini, bu kişinin de talimat üzerine diğer odadan 3 adet el bombası getirip masaya koyduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinin de (2) iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir (1) tanesini de Alparslan'ın alarak çantasına koyduğunu beyan etmiştir.

Bu beyan üzerine soruşturma kapsamındaki şüphelilerin fotoğrafları ile yapılan aramalarda elde edilen diğer fotoğraflar temin edilip Osman YILDIRIM'dan kendi beyanındaki gibi Muzaffer TEKİN'in talimatı ile el bombalarını getiren kişinin, fotoğraflardan teşhisi istenilmiştir.

Osman YILDIRIM'a yaptırılan ifadeli teşhis işleminde aynısı ile ;

"Bana gösterilen fotoğrafların tamamını incelediğimde Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann bana İstanbul Ataşehirde bir evde Muzaffer TEKİN tarafından teslimi sırasında Muzaffer TEKİN'in "Oğlum diğer odadan git bombalan getir" demesi üzerine 3 adet bomba bu kişi tarafından getirildi, bu şahsın adını bilmiyorum ancak ikisini benim aldığım birisini ise Alparslan ARSLAN'm aldığı bombalan getiren genç^^yişîaft^ birisi olup, fotoğraflann tamamında görülmektedir. Bu şahıs üzerinde açık/fenl: ceket huJıfcıan siyah sıfır yaka bir



Yüklə 7,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin