Günü saat: 22. 41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri karadağ ile M. V. D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle



Yüklə 7,96 Mb.
səhifə7/48
tarix18.03.2018
ölçüsü7,96 Mb.
#46068
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   48

^^-"~~^\ v °> „„ / <î^î'« «joi. *4 __—-—— }

«s£^—-—:—' / //■%//v % t-» <* ">^»^\ S^ıir s ^""^ /

kıyafet bulunan kişi olup 21 sıra numaralı fotoğrafta tek başına gözüken kişidir. Diğer fotoğrafların tamamında da bu şahıs bulunmaktadır. Örnek olarak 7 sıra numaralı fotoğrafta iş adamı Kuddisi OKUR'un ayakta durduğu sırada sağ tarafında oturan kişi, 14 sıra numarası verilen fotoğrafta sol köşede gözüken açık renk takım elbiseli ve sıfır yaka siyah tişört giymiş kişidir." şeklinde beyanda bulunarak şüpheli Rasim GÖRÜM'ü fotoğrafından teşhis etmiştir.

Şüpheli Rasim (Yasin) GÖRÜM ifadesinde özetle ;

soruşturma kapsamındaki kişilerden Yusuf GÖRÜM ve Hüseyin GÖRÜM'ün amcası olduğunu, Raif GÖRÜM'ün ise amcasının oğlu olduğunu, Mehmet Fikri KARADAG'm babası Enver GÖRÜM ameliyat olduğunda amcası Hüseyin GÖRÜM ile birlikte Hendek'teki evlerine ziyarete geldiğini, orada tanıdığını, Kahraman ŞAHİN'i yüz yüze hiç görmediğini, ancak Kahraman ŞAHİN'in kendisin bir kaç kez telefonla arayarak "Neden amcası olan Hüseyin GÖRÜMÜN'ün yanma gelmediğini, neden arayıp sormadığını" söylediğini, kendisinin "Ben de amcasını arayıp aramayacağını kendisinden öğrenmeyeceğini" söylediğini, kendisinin telefonunu Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini, halası Türkan GÖRÜM'ün kendisini kimin olduğunu söylemediği bir sünnet düğününe çağırdığını, şu anda askerde olan diğer bir amcasının oğlu Özgür GÖRÜM'ün de geleceğini söylediğini, Özgür ve Türkan olmak üzere Şile'ye gittiklerini, Burada Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'm da bulunduğunu gördüğünü, diğer kişileri ise tanımadığını, bu kişilerden Mehmet Fikri KARADAĞ'I daha sonra Hüseyin GÖRÜM'le babasını ziyarete gelince tanıdığını, ancak o toplantıda olduğunu, burada da yemek yenilip bir mezarın başında dua edildiğini, sünnet elbisesi giymiş bir çocuğun da bulunduğunu , sonra da geri dönüldüğünü, bu etkinlikten bir kaç ay sonra Maltepe'deki şirket bürosuna gittiğinde Hüseyin GÖRÜM'ün kalabalık bir grup ile kurufasülye pilav yediğini gördüğünü, Daha doğrusu toplantının bittiğini, sonuna gittiğini ve fotoğraf çekilmekte olduğunu, fotoğrafa dahil olduğunu, kişilerin ne amaçla oraya geldiğini Hüseyin GÖRÜM'e sorduğunda "kurufasülyesi meşhur olan bir yer olduğunu oradan getirterek arkadaşlarıyla birlikte yediklerini" söylediğini, Bu toplantıda tanıdığı kişilerin İbrahim ÖZCAN ve Hüseyin GÖRÜM olduğunu,

Muzaffer TEKİN'i tanımadığını, bahsettiği Şile gezisinde aynı ortamda bulunduğu fotoğraflardan da görülmekte olduğunu, o tarihte kendisini tanımadığını, bu gezide de tanıştınlmadıklarmı, daha sonra bu kişinin soruşturma kapsamında geçince gazetede fotoğrafları çıktığını ve o zaman bu kişi ile birlikte fotoğraf çekildiğini hatırladığını, ancak kendisi ile hiç bir zaman telefon ile veya yüzyüze görüşmediklerini, hakkında bu şekilde beyan ve teşhiste bulunan Osman YILDIRIM'ı da tanımadığını, yaklaşık 3 yıldır İstanbul'a hiç gelmediğini, Ataşehir semtinin nerede olduğunu dahi bilmediğini, hakkındaki bu beyanın tamamen bir iftira olduğunu, Ergenekon terör örgütünü bilmediğini, üyesi olmadığını, Osman YILDIRIM'm iddia ettiği gibi Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan Muzzafer TEKİN'in talimatıyla vermediğini savunmuştur.

Cumhuriyet Gazetesinin İstanbul'daki binasına atılan el bombasının, şüpheli Oktay YILDIRIM'm kasasında parmak izlerinin bulunduğu Ümraniye ilçesinde ele geçen kasa içerisindeki el bombalan ile aynı kafile numarasından olması, tanık Osman YILDIRIM'm buna uygun şekilde söz konusu eylemin planlandığı toplantıda Oktay YILDIRIM'm da bulunduğunu beyan etmesi, Cumhuriyet Gazetisi binasının bombalanması eyleminin tanık Osman YILDIRIM'm beyanındaki Muzaffer TEKİN'in kendisine el bombalan verilirken "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun" sözlerine uygun şekilde gerçekleştiğinin anlaşılması, şüpheli Muzaffer TEKİN'i tanımadığını beyan etmesine karşılık örgütsel bir etkinlik olan Şile ve Maltete toplantılannda Muzaffer TEKİN ile aynı fotoğraf karesinde yer alması dikkate alındığında, tanık Osman YILDIRIM'm beyanlannm gerçekleşen maddi olaylar ile uyumlu buJoaadöğa^S^^^irilmiştir.



Danıştay saldırısı sanığı Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0532 6713439 nolu GSM hattının 01.01.2000 den günümüze kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde;

Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35

Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2

Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11

İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.

Yasin GÖRÜM'ün kullanmakta olduğu 0 538 560 58 98 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm yapılan analizinde, aynı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan:

Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 546 647 82 83 nolu GSM hattı ile 3

Kahraman ŞAHİN' in kullandığı 0 537 375 53 10 nolu GSM hattı ile 2

Yusuf GÖRÜM' ün kullandığı 0 536 271 66 92 nolu GSM hattı ile 73 kez görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.

Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0537 3755310 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde;

Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 8

Kahraman Şahin'in kullanmakta olduğu 0546 6478283 nolu GSM hattının 01.01.2000 tarihinden itibaren yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlannm kolluk tarafından yapılan analizinde de ;

Rasim (Yasin) Görüm' ün kullandığı 0538 5605898 nolu GSM hattı ile 12 kez görüşme yaptığının tespit edildiği belirtilmiştir.

Sadece bu tespitlerin de şüphelinin Kahraman ŞAHİN ve Kuvayı Milliye Dereneği ile ilgisinin bulunmadığı, Kahraman ŞAHİN'in kendisini birkaç kez aradığı şeklindeki savunmasının aksini gösterdiği anlaşılmıştır.

Bu kişilerden Yusuf GÖRÜM'ün şüphelinin amcası, Raif GÖRÜM'ün şüphelinin amcasının oğlu, İbrahim CİNGİ'nin şüphelinin Danıştay saldınsı olayında Alparslan ASLAN ile bağlantısı nedeni ile gözaltına alınarak serbest bırakılan amcası Hüseyin GÖRÜM'ü beyanı içeriğine göre kendisini Muzaffer TEKİN ile tanıştıran kişi ve Muzaffer TEKİN'in ise şüpheli ile Şile ve Maltepe toplantılanndaki fotoğraflarda aynı karede yer alan, Cumhuriyet Gazetesi binasına el bombalan atılması eylemlerini planlayan ve kendisine el bombalanm getirmesi talimatını verdiği iddia edilen kişi, Alparslan ARSLAN'm da söz konusu toplantıya katıldığı, hatta şüpheli tarafından getirilen 3 adet el bombasını aldığı iddia edilen kişi olduğu, bunlann yanında Osman YILDIRIM'm yukanda yazılı beyanı dikkate alındığında, şüphelinin Alparslan ASLAN ve Osman YILDIRIM ve Muzaffer TEKİN'in de hazır bulunduğu Ataşehir toplantısına katılmış olduğu değerlendirilmiştir.

Şüphelinin Muzaffer TEKİN ile tanışmadığı şeklindeki savunması, gerek Muzaffer TEKİN,gerekse kendisinden sonraki tarihlerde yakalanıp ve Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanan İbrahim ÖZCAN'm beyanı ile çürütülmüştür. Yine aynı kapsamdaki Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR'm beyanlan da şüphelinin savunmasını çürütür niteliktedir.Bu beyanlar aşağıda özetlenecektir.

ALPARSLAN ARSLAN'IN TANIK OLARAK ALINAN İFADESİNDEKİ; ARKARA'DA TARKAN TOPER İSİMLİ BİR ARKADAŞININ BULUNDUĞU BEYANI ÜZERİNE YAPILAN TESPİTLER

Alparslan ARSLAN kollukta alman ifadesM^ konu Üe'^gili bölümünde ;

ff *• v 'T5 •% V

:î C) "• ^.-~-...% --^Jı %



'"• t //'""'*% \ #*"*- f.

"....Danıştay 2. Daire başkanının arabasını tespit amacıyla bir süre bekledim. Ancak Başkan çıkmadı bu nedenle arabayı tespit edemedim. Arabanın yanma gittim ve şahıslan alarak otele götürdüm. Benim okuldan arkadaşım olan Serkan TOKER'in abisi Tarkan TOKER'i telefonla aradım. Ankara'ya geldiğimi söyledim. Kendiside bana gel seni misafir edeyim dedi. Bende Tarık TOKER'in işyerine gittim. Bir süre burada kaldım. Daha sonra Çankaya Celal Bayar bulvan üzerinde bulunan OPET petrol un karşında iken Osman YILDIRIM beni telefonla aradı. Buluşmak istediğini söyledi bende bulunduğum yeri tarif ettim. Yaklaşık iki saat sonra geldi. Ben biraz kızdım küstü bana, neden benim hiçbir şeyden haberim yok dedi. Bende kendisine senden bir şey olmaz dedim. Daha sonra kendisi İstanbul'a dönmek istedi. Daha sonra çocuklar Osman YILDIRIM 'ı ikna ettiler arabaya bindi birlikte otele döndük. Tarkan TOKER beni telefonla aradı ne yaptın bende gezdim. havadan sudan konuştuk daha sonra otele döndüm. Sabaha kadar otelde kaldım..." şeklinde beyanda bulunmuştur.

Kendisine 16 MAYIS 2006 tarihinde 02:00-09:37-10:40-10:43-10:46-10:48-11:1912:12-12:53-12:57-16:05-16:06 ve 178:50 saatleri arasında Elif isimli şahsa göndirdiği " TARKAN İŞİNİZE YARAR MI", " BEKLİYORUM", "BİR EKSİĞİN VAR MI", "İÇERDE Mİ DIŞARDA MI", " EKSİĞİN VAR MI", "BİLMİYORUM YOLCUYU GÖRMELİMİYDİM", "YANLIŞ MI DOĞRU MU", "AKŞAM YOLCUNUN", "UYGUN YER Mİ", "UYGUN GALİBA", "NEYİ EKSİK YAPIYORUM", "İÇERDEMİ", "YOLDA O ZAMAN", "TEKRAR DÖNMEK İÇİN GELEYİM Mİ" şeklindeki mesajlann sorulması üzerine;

Mesaj çektiği Elifin kız kardeşi olduğunu, şaka mahiyetinde bu tür mesajlaşmalannm olduğunu beyan etmiştir.

Tanık Zihni ÇAKIR;

C.başsavcılığımızda alman ifadesinin konu ile ilgili bölümünde ; Bir Numara olarak bildiği şahsı VKGBH genel başkanı Taner ÜNAL'm yanında sık sık gördüğünü, bu şahsın Ülkü Ocaklan yönetiminde olduğunu, avukat olan İbrahim GÜL' ün de Bir Numara ile irtibatının olduğunu, bir gün Taner ÜNAL ile birlikte Ankara İli Kızılay Semtinde bir otele Bir Numara'yı ziyarete gittiklerinde Bir Numara olarak bildiği şahsı avukat İbrahim GÜL ve avukat Tarkan TOPER ile birlikte toplantı halinde gördüğünü, aynca 28 Şubat sürecinde Ahmet CİNALİ ile Bir Numara olarak bildiği şahsın etkinliklerini ve nerelere nüfuz edebildiklerini daha iyi gördüğünü beyan etmiştir.

Tarkan TOPER ifadesinde ;

Kendisinin Ankara'da Avukatlık yaptığını, kardeşi Serkan TOPER ise İstanbul'da Avukatlık yaptığını, Alparslan ARSLAN'm kardeşi Serkan TOPER'in okul arkadaşı olduğunu, kardeşi Serkan TOPER'in şu anda bekar olup. okuldan arkadaşı olan Avukat Burhan GÜR ile birlikte Kadıköy'de ikamet ettiğini, Burhan GÜR'ün Alparslan ARSLAN'm ile aynı hukuk bürosunda avukatlık yaptığını, kendisinin Alparslan ARSLAN'ı bir iki defa kardeşi Serkan TOPER'in ev arkadaşı olan Avukat Burhan GÜRÜ ziyaretinde bürosunda gördüğünü, bunun dışında samimi olmadıklannı,

Alparslan ARSLAN'm 16.05.2006 günü saat 13.00-14-00 sıralannda kendisini gizli numaradan aradığını, Ankara'da olduğunu ve ziyaretine gelmek istediğini söyleyerek, bürosunun adresini sorduğunu, kendisinin de adresi tarif ettiğini, yalnız olarak büroya geldiğini, kendisine duruşma için mi geldiğini sorduğunu, onun ise "sayılır" şeklinde bir cevap vererek gelme sebebini açıklamak istemediğini, "bazı ^rilşmelerim var" diyerek konuyu kapattığını, kendisini durgun ve yorgun gördüğ^nü^-^nuşmaİa^rjiin bile isteksiz olduğunu, kendisine yorgunluğunun ve durgun göriinümünü^stebebini sotdjjunu, yoldan geldiğini ve

^\ AaJZ'^^İ ^ Ol ^ T

yorgun olduğu şeklinde cevap verdiğini, bir veya bir buçuk saat kadar büroda kaldıktan sonra, "Benim yapacak işlerim var: işim biterse İstanbul'a giderim, bitmezse Ankara'da kalırım" diyerek ayrıldığını, mesai bitimi kendisiyle yeteri kadar ilgilenemediği için merak ettiğini, kardeşi Serkan TOPER'i telefonla arayarak Alparslan ARSLAN'm yanma geldiğini, ancak telefon numarasının olmadığını, kendisine yemek falan da söyleyemediğini, ağırlayamadığmı söyleyerek telefonunu aldığını, daha sonra cep telefonundan Alparslan ARSIAN'ı arayarak Ankara'dan ayrılıp ayrılmadığını sorduğunu, kendisininde, işininbitmediğini, Ankara'da kalacağını söylediğini, kendisine birlikte yemek yemeyi teklif ederek yer tarif ettiğini, buluşarak yemek yiyecekleri yere hareket ettiklerini, Yıldız semtine vardıklarında yemek yiyecek durumda olmadığını, yorgun olduğunu, midesinin ağrıdığını ve gidip dinlenmek istediğini söylediğini, kendisine kalacak yerinin olup olmadığını sorduğunu, onun da arkadaşlarında kalacağını söyleyerek kendisini arabasının olduğu yere bırakmasını istediğini, bunun üzerine kendisini arabasına park ettiğini söylediği Kocatepe Otoparkına götürüp bıraktığını ve burada saat 21:00 sıralarında ayrıldıklarını, bundan sonra Alparslan ARSLAN ile herhangi bir görüşme yapmadığını, Danıştay saldırısını 17.05.2006 günüs aat 11 30 sıralarında bürosuna geldiğinde televizyondan öğrendiğini beyan etmiştir.

Tanık Zihni ÇAKIR yukarıda da yazılı olduğu gibi, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşlan alanındaki bir yapılanması olan VKGBH'nin genel başkanı olan Taner ÜNAL ile Tarkan TOPER'in, bu hareketi yönlendirdiği iddia edilen kimliği belirsiz kişi ile görüştüklerini beyan etmektedir.

Alparslan ARSLAN'm, tam da Danıştay Saldırısı eyleminden önce Tarkan TOPER ile görüşmüş olması soruşturmada açıklığa kavuşturulamamış ise de, dikkati çeken şüpheli bir durum olarak Mehkemenin dikkatine sunulmuştur.

DOĞUŞ FAKTORİNG BAĞLANTISI

Soruşturma kapsamında yapılan araştırmalarda ; Danıştay Saldırısı eylemine katıldığından bahisle hakkında dava açılan , yargılama sonucunda ise hakkında beraat kararı verilen Ayhan PARLAK'm, Muzaffer TEKİN ile birlikte Doğuş Faktoring şirketinin hissedarları olduğu, Ayhan PARLAK'm ayrıca Almanya'da öldürülen Ertuğrul YILMAZ'm' akrabası olduğu tespit edilmiştir.

Alparslan ARSLAN'm bu şirketin avukatlığını yaptığı tespit edilmiş, ifadesinde Ayhan PARLAK'm avukatlığını yaptığı şirketin hissedarı olduğunu söyleyerek bu hususu teyit etmiştir.

Ayhan PARLAK ise, kendisinin Doğuş Faktoring'le ortaklık mahiyetinde bir ilişkisi olmadığını, Doğuş Faktoring Yönetim kurulu başkanı Ahmet ÇEKELKIRAN'm arkadaşı olduğunu,kendisini zaman zaman ziyarete gittiğini,kendisinin Doğuş Faktoringle herhangi bir ilişkisi olmadığını, Alparslan ARSLAN'm beyanının iş konularda davalarına bakması ile ilgili olduğunu beyan etmiştir.



\ffidpğfı^^



Yapılan soruşturmada ise, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 29.03.2004 tarih ve 2004/668 Hz. Sayılı iddianamesi ile Ayhan PARLAK ve 8 arkadaşı hakkında dava açıldığı, Ayhan PARLAK için özetle ; daha önce Ertuğrul YILMAZ tarafından oluşturularak yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün yöneticiliğini üstlendiğinden, örgüt elemanlarını etrafına toplayıp örgütü toparladığından, Doğuş Factoring kapsamında birtakım para hareketlerini yönlendirdiğinden, gasp ve kasten adam yaralama suçlarına azmettirdiğinden ,6136 sayılı yasaya muhalefet ettiğinden bahisle eylemlerine uyan kanun maddeleri uyarınca cezalandırılması istendiği, davaıpa-'-fetan^ İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250.Maddesi ile Görevli) 2004^9 Esas N^Wılı dosyasında derdest aşamada bulunduğu anlaşılmıştır.

Muzaffer TEKİN , Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığım Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'ın şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evinde yapılan aramada ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ;

" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.

Bu açıklamalarda ismi geçen Almanya'da silahlı saldın sonucu öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm İstanbul Kadıköy'de yapılan cenazesine Muzaffer TEKİN ile birlikte Mehmet Fikri KARADAĞ'm resmi üniforması ile katıldığı, ayrıca bu törende Veli KÜÇÜK ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçundan hüküm giyen Sedat PEKER'in kardeşi ve birçok adammm da hazır bulunduğu, bu törene ait görüntülerin incelenmesinde Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER, Sedat PEKER'in adamlarından olduğu iddia edilen Mecnun ODYAKMAZ, Boğaç Kaan MURATHAN, Mete Can KURT, Olgun PEKER ve Sedat PEKER'in avukatlanndan Turgay ÖZDAĞAN'm, bunlann yanı sıra Muzaffer TEKİN ile irtibatlı olduğu bilinen hatta Danıştay saldınsmda gözaltına alınıp iddianame düzenlenen, dava sonucu ise hakkında beraat karan verilen Ayhan PARLAK'm da görüntüleri bulunduğu belirtilmiştir.

Alparslan ARSLAN, Mehmet Fikri KARADAĞ'I birkaç kez Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüğünü beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM ise, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'm katıldığını beyan etmiştir.

Bütün bu açıklamalar ile Alparslan ARSLAN'ın , Muzaffer TEKİN ve Ayhan PARLAK'm hissedar olduğu, Ertuğrul YILMAZ'm ise yakını Ayhan PARLAK vasıtası ile ilgili bulunduğu belirtilen bu şirketin avukatlığını yapmasının, avukatlığını yaptığı bu şirket ile bağlantılı Ertuğrul YILMAZ'm ise Muzaffer TEKİN ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi Ergenekon Terör Örgütü Yöneticileri ile Sedat PEKER gibi Ergenekon Terör Örgütü Üyesi ile bağlantılan, aynca Osman YILDIRIM'm beyanı değerlendirildiğinde, Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve üyeleri ile bağlantısının tanışıklıktan öteye geçmediği şeklindeki savunmasının aksini gösterdiği değerlendirilmiştir.

VELİ KÜÇÜK'ÜN, ALPARSLAN ARSLAN'IN İKİNCİ VERDİĞİ İFADE ÖNCESİ SAYGI ÖZTÜRK İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ ;

Gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Danıştay Saldmsı sonrası Veli KÜÇÜK'ün samk Alparslan ARSLAN ile irtibatı olduğu yönünde basında haberlerin yer alması sonrası Veli KÜÇÜK ile 23.05.2006 tarihinde röportaj yapmıştır.

Veli KÜÇÜK röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAJLolarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak/f|ıîdiği Nra^affer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar^in&yacağırfiv^^r subaysa tabancasını

/ -^y^^^* 450 1 •* V ■• j-jfh<^ ,?ı \ ^7

çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharların böyle olmadığını" söylemiştir.

Bu röportajın yayınlanmasından sonra Alparslan ARSLAN 26.06.2006 tarihinde tekrar ifade vermek istediğini cezaevi yönetimine bildirmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alman ifadesinde ; " kendisinin liderinin Süleyman ESEN olduğunu, gerekli açıklamaları kendisinin yapacağını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalan da Süleyman ESEN'den aldığını, Süleyman ESEN ile beraber dini içerikli sohbetler yapmak için Salih KURTER'in evine gittiklerini " beyan etmiştir.

Alparsalan ARSLAN yargılama aşamasında duruşmada ise ; "Olaylardan Süleyman ESEN'in haberi yoktur. Benim liderim değildir. Talimat almadım ve yalan söyledim. Süleyman ESEN'in yapısı zaten bu işlere göre değildir. Saf birisidir. Bu konuda avukatımın verdiği dilekçelerden bir tanesini size ibraz ediyorum" demiştir.

Sözü edilen röportajın yayınlanmasına kadar Alparslan ARSLAN'm alman kolluk ve C.savcılığı ifadelerinde kendisini kimsenin azmettirmediğini beyan etmesine rağmen, Veli KÜÇÜK'ün " Muzaffer TEKİN'i Süleyman olarak tanıyorum " şeklindeki sözlerinden sonra , soruşturmanın önceki aşamalarında hiç adı geçmeyen Süleyman ESEN'in adını vermesi dikkat çekici bir husus olarak Mahkemenin taktirine sunulmuştur.

Bu husus, Alparslan ARSLAN'm cezaevinde de Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantısını sürdürdüğünü, aldığı mesaj yada talimat gereği bu şekil bir hareket tarzı izlediğini, ancak bir beyanı ile tutuklanan arkadaşının durumunu görüp pişmanlık duyarak ifadesinden döndüğü şeklinde yorumlanmıştır.

Söz konusu röportajın diğer kısımları da dikkate değerdir.

Veli KÜÇÜK , Danıştay saldırısı ile ilgili komplo teorisi üretmeye gerek olmadığını, her şeyin elde olduğunu, her şeyin çözülmesi gerektiğini, saldın yapan şahsın yakalandığını, bu nedenle olayı genişletip iyice karmaşık hale getirilmesini uygun bulmadığını, olaya bakıldığında eylemi gerçekleştiren şahsın deli, şuursuz ve psikopat birisi olduğunu, televizyon ve gazetelerde yapılan yorumlann komplo teorileri olduğunu, olayı yapan şahsın sorgulayın her şeye ulaşılabileceğini, komplo teorileri geliştirip ortamı germenin ve şunla görüşmüş, şunla buluşmuş demenin sırası olmadığını, olayın arkasında Kızılelmacılar var dendiğini,bunun nereden çıktığını anlamadığını beyan etmiştir.

Mesleki geçmişinde sorumlu düzeyde Adli Kolluk görevi yaptığı bilinen Veli KÜÇÜK'ün bu ölçekteki bir eylemin bir kişi tarafından tasarlanıp gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu, eylemi yapan kişinin ortaya çıkan birtakım irtibatlannm tesadüf veya önemsiz gibi görülmeyip en ince aynntısma kadar araştmlıp soruşturulması gerektiğini en iyi bilecek kişilerden biri olduğu kuşkusuzdur.

Veli KÜÇÜK'ün bunun aksine, ısrarla olayı yapan şahsın yakalandığını, şahsın konuşturularak söylediklerinin doğruluğunun araştmlmasıyla olayın ortaya çıkanlabileceğini beyan etmesinin, soruşturmanın Alpaslan ARSLAN'm beyanlanna esas alınıp yürütülerek, Alparslan ARSLAN'm nihayetinde kendisine ulaşacak olan bağlantılannm ortaya çıkartılamaması, yine Alparslan ARSLAN için deli, şuursuz ve psikopat olduğu sözleri ile , bu nitelikteki birisinin eyleminin geniş çaplı bir organizasyon dahilinde olamayacağını ihsas etmesinin yönlendirme ve soruşturmanın doğru noktaya gitmesini önleme amacını taşıdığı değerlendirilmiştir.

Veli KÜÇÜK'ün Alparslan ARSLAN hakkındaki bu değerlendirmesi doğru kabul edilse bile , Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanlanndan olan "Lobi" adı verilen örgüt belgesinde "Eleman Profili" alt başlığında yazılı " .... gereğinde her tür eleman profilinden yararlanılmasından kaçınılmamalıdır. Özellikle sistemle banşık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir...." kuralına aykın olmadığı görülmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün ana dokümanı olanjkgeöekon Belgesinin ,



Eleman ve Organizasyon alt başlığı altında ; Örgüt için ne denli yararlı olursa olsun, kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalıdır" yazılıdır.

Veli KÜÇÜK'ün röportajda ; "Muzaffer TEKİN'i yakından tanımadığını, kendisini birkaç defa gördüğünü, adını Muzaffer değil SÜLEYMAN olarak bildiğini, eski subay olduğunu da sonradan öğrendiğini, Süleyman olarak bildiği Muzaffer TEKİN'in intihara kalkıştığının basında yer aldığını, bu şekilde intihar olmayacağını, eğer subaysa tabancasını çekerek intihar etmesi gerektiğini, dangul dungul bir intihar şeklinin olmadığını, bugüne kadar olan intiharlann böyle olmadığını" söyleyerek, bu örgüt prensibine uygun Muzaffer TEKİN'i sahiplenmediği, ayrıca eyleminin de başarısız olduğu mesajını vermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır.

CUMHURİYET GAZETESİ VE DANIŞTAY SALDIRI­LARI FAİLLERİNİN KİŞİSEL YAŞAMLARINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR



Kişisel yaşamlarına ilişkin olmakla birlikte , bu eylemlerin faillerinin ; " Örgütlü bir yapı içerisine girdikleri,bu yapının türban örtüsü ile ilgili olarak kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren yada davranan kurumlara ders vermek amacını taşıdığı, Alparslan ARSLAN liderliğindeki bu yapının aynı zamanda toplum üzerinde baskı kurularak ses getirecek eylemler yapmak için bir araya geldiği, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı " iddia ve kabul edildiğinden, eylem faillerini suça iten nedenlerin anlaşılması için zorunlu olarak bu konuda aşağıdaki açıklamalara yer verilecektir.

Esasen, suç failleri bu konuyu ifadelerinde belirtmişler, hatta kendi kişisel yaşamları hakkında özellikle dini hassasiyetleri olmadığı konusunda duruşmalarda savunma tanığı dinletmişlerdir.

Alparslan ARSLAN

Alparslan ARSLAN'm babası İdris ARSLAN olay sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifadede ve basma yaptığı açıklamalarda ; oğlunun yaptığı eylemi hiçbir şekilde tasvip etmediğini, oğlunun yanlış yaptığını,

Oğlunun Danıştay eylemini başörtüsü sorunu ile ilgili yaptığına inanmadığını, basın tarafından yazıldığı gibi oğlunun imam hatip lisesi mezunu olmadığını, dini aşın şekilde yaşayan radikal dini gruplarla ilişkisi olmadığını, kızlannın başının açık olduğunu, oğlunun kızlanna hiçbir zaman baskı yapmadığını, bu nedenle oğlunun bu eylemi kesinlikle başörtüsü için yaptığına inanmadığını, oğluna bu eylemi yaptıran karanlık güçlerin oğlunu ortadan kaldıracaklanndan korktuğunu, oğlunun kendilerine zarar verileceğinden korkarak gerçekleri gizleyebileceğim beyan etmiştir.

yanlarında ki değişiklik n "Bu ülkede İslam

Ancak aradan geçen 1-2 aylık süreçte Idris £f$S'. rahatlıkla görülebilmektedir. Duruşma çıkışlannd#

20-21-22. Mayıs. 2006 tarihli yazılı ve görsel basında yer alan haberlerde "Birkaç dakikalığına gördüğü oğlunu sert azarladı: Bunu nasıl yaptın. Nasıl kıydın bu insanlara. Oğul Arslan başını öne eğdi", "Yaşananlar çok kötü, acılanmız ise çok büyük. Oğlumla konuştum. Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin yaşanması çok üzücü", "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Bana bunlardan bahsetti bir süre önce. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi olduklanm biliyorum sadece" şeklinde ifadeleri yer almıştır.



düşmanları var, Kuran düşmanları var, millet düşmanları var. Adı Mehmet , Mustafa olan birçok Ermeni ve Rum vardır. Bunlar laiklik adı altında bu ülkenin değerlerine ihanet ediyor", "Bu milletin değerlerine saygı duymayanlara bu millet su veya bu şekilde hak ettiği dersi verecektir" şeklindeki beyanlarda bulunmuştur.

Süleyman ESEN, Alparslan ARSLAN'm dik başlı, dediği dedik, alıngan, kendi doğrulan olan ve karşı taraf ne derse desin kafasına, fikirlerine uymazsa kesinlikle kabul etmeyen bir insan olduğunu, iyi para kazanan yani zengin müvekkilleri olduğunu tahmin ettiğini, kendi bürosu olduğunu, Burhan isimli arkadaşın yanında çalıştığını, arabası olduğunu, kendisinin de iyi para kazandığını söylediğini, siyasi konuşmaları sevdiğini, sürekli bu vatan bizim diyerek vatan, bayrak, millet gibi kavramlara kesinlikle söz söyletmediğini, her defasında bizler Müslüman Türk milletiyiz, namaz kılmak lazım, cumaya gitmek lazım, kitap okumak lazım dediğini, ancak namaz kılmadığını, uykudan kalkabilirse cumaya gittiğini, Alparslan ARSLAN'm ayrıca sürekli olarak kendisini akıl hastası olarak gösterme gayreti içinde olduğunu, duruşmalara gidip gelirken de sürekli görevli askerlerle sürtüştüğünü, Alparslan ARSLAN'm bu cinayeti baş örtüsü ve türban için yaptığına inanmadığını beyan etmiştir.

Tekin IRŞİ ifadesinde ;Cumhuriyet Gazetesine üçüncü bombayı Alparslan ARSLAN'm attığını, Alparslan bombayı attıktan sonra hep birlikte Coco Star barda buluştuklanm, burada otururken Alparslan'ın değişik bir uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucunun bilinen tüm uyuşturuculardan çok farklı ve çok etkili olduğunu, burundan alındığını, kokainden ya da diğer uyuşturuculardan çok fazla etkili olduğunu söylediğini, diğer uyuşturuculann kendisinin kullandığı uyuşturucunun yanında hiçbir şey olmadığını söylediğini, fakat bu uyuşturucunun isminin ne olduğunu ve nereden bulduğunu söylemediğini beyan etmiştir.

Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, VKGBH Derneğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir dernek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Danıştay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,

Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını,

Alparslan ARSLAN'm siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlannda yansıttığı gibi olmadığını beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM

Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını beyan etmiştir.

Osman YILDIRIM'm ifadelerindeki anlatımlan , geçmişi ve suç kayıtları kendisinin suç çevreleri ile ilişkisini , aynca çevresine topladığı işsiz ve suça meyilli kişilerin de suça eğilimini göstermektedir.

Erhan TİMUROGLU , kendisinin olay tarihinden altı ay kadar önce Bostancı sahilinde bulunan Hovarda isimli barı Ergün ÇAKIRCA isimli şahıs ile birlikte ortak olarak işlettiğini, Osman YILDIRIM'm da buraya gelip gittiğini beyan etmiştir.



Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna


yönelik soruşturma kapsamında yapılan iletişimin dinlenilmesi çalışmalannda tespit edilen ve
üçüncü kişilerin ağzından kendisinden habersiz, inceleme konuşu kendi kişisel yaşantısı konu
edildiğinden önemli görülen; .^' i o "%^

21.07.2006 günü Emre GÜLALTAY ile Şemsettin isimli şahıs arasındaki görüşmede özetle; aralarında uzun bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra ŞEMSETTİN'in "Bizim deliyi gördün mü ne yaptı ya", "Bizim OSMAN deliyi gördün mü ne yaptı", EMRE'nin "gördüm şerefsiz herif ne işin var senin", ŞEMSETTİN'in "yazık ya kendini gerçekten batırdı ya", EMRE'nin "it herif yüzünden bizim ismimiz de geçti", ŞEMSETTİN'in "he biliyorum, ya zaten ben kaç sefer basından hep takip ediyordum ya ama yemin ederim varya çok dua edin dedim inşallah size doğru gelmez bir şey abi ya", EMRE'nin "ya bu pezevengin Müslümanlığı da yoktur ne işi vardı bunun bu işlerle ben anlamadım ki", ŞEMSETTİN'in "ya hakkaten ben kendim de şaşırdım ya bu", EMRE'nin "sen bunun hiç Müslümanlığını felan biliyor musun... sene yattın sen bu pezevenkle", ŞEMSETTİN'in "beş altı ay beraber kaldık karşıda", EMRE'nin "hiç Allah dediğini duydun mu", ŞEMSETTİN'in "yok valla duymadım", EMRE'nin "bu pezevenk peki niye bu işi yapmış", ŞEMSETTİN'in "bilmiyorum ki abi bu ne yapmaya çalışıyor kendim bile kendim şok oldum arkadaşlarım bana söyledi ben geldim baktım ne şok oldum..." şeklindeki sözlerin Osman YILDIRIM'm kişisel yaşantısı hakkında oldukça açık değerlendirmeler içerdiği anlaşılmaktadır.

İsmail SAĞIR

İsmail SAGIR'm Danıştay Saldırısı günü yaptığı aşağıda yazılı telefon görüşmesi ve kendisine sorulan bu görüşmeye verdiği cevap kendisinin durumunun açıklanması için yeterli görülmüştür.

İsmail SAĞIR 17.05.2006 tarihinde saat 18:21'de kullanmış olduğu 05449519383 numaralı telefondan X Bayan tarafından kullanılan 05449217525 numaralı telefon ile yapmış olduğu görüşmede ; İsmail SAGIR'm X bayan ile karşılıklı küfürlü şekilde konuştukları, karşıdaki bayan ile İsmail SAGIR'm dost hayatı yaşadığı, İsmail SAGIR'm "Bende çok, para var, arabam var. her şeyim var benim şimdi" diyerek birden bire maddi durumunun düzeldiğini söylediği, X Bayan'm "Birkaç tane şeker getirilmişin yanına" diye sorması üzerine İsmail'in "Getirsem mi ben çok içiyom, içtim varya, ben kemik gibi kaldım. Bir ay boyunca ben hap içtim. Şimdi çok zayıfladım, yemek yiyemedim. Şimdi sadece şey içiyorum. Kokainle cıgara." dediği, konuşmanın devammda


Yüklə 7,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin