GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi


Eğri Taburu şehitleri ziyaret yerini bildirir



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə15/34
tarix15.01.2019
ölçüsü2,09 Mb.
#96831
növüYazı
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   34

Eğri Taburu şehitleri ziyaret yerini bildirir

Hamd olsun babam bu cenkte bulunup nice şehitleri eliyle defnetmiş. Yine hamd olsun bize de ziyaretleri nasip olup aziz ruhları için bir Yâsîn-i şerif okuyup sevabını mübarek ruhları­na hibe ettik. Hâlâ bütün insanların ziyaretgâhıdır. Nice yerde mükellef sofa binalı nurlu kabirler var. Bütün şehitlerin ruhları için, Allah rızası için el-Fâtiha.

Hırıştoş Ovası gerçekten bir cenk meydanıdır ki sınırla­rı ta Kaşa ovalarına ve Tise Nehri kenarlarına varır. Bir tara­fı Orta Macar'da Maden ovalarında son bulur. Bu ovanın orta­sında kâfirlerin boğulduğu Hırıştoş Nehri akar. Gerçi bir kü­çük sudur, ama Filek ve Germat dağlarından doğup iner, Tise Nehri'ne karışır. Kâfir tarihlerinde,

"Bu nehri Türk askerinden tarafa mağrur olup geçmesek


bozulmazdık ve eğer Türk askeri bu suyu beri geçse Müslü­
manlardan can kurtulmazdı" diye yazmışlar. '

Osmanlı tarihçileri bu cenkte bozulmazdan önce firar

edenlerin başlarına zaferden sonra boklu işkembeler giydirip eşeklere ters bindirip siyaset ile İslâm ordusunda gezdirip âleme ibret olsun diye teşhir edip ordudan atıp ebedi olarak sürerler.

Sonra onlar da bu utançla yaşayamayıp iç yaralarından Anadolu'ya geçerler. Celâli olanların ilk sebebi Eğri taburu çen­ginde kaçanlardır.

Sonra 1016 [1607] tarihinde Sultan Ahmed zamanında Kuyu­cu Murad Paşa bu Celâlîlerden Said Arab, Karayazıcı, Tavil Ha­san, Kalenderoğlu, Cennetoğlu, Canpolatoğlu ve Suheyboğlu adlı Celâlîleri ortadan kaldırmıştır. Onları kırdığına tarih mısradır:

Bin on altıda kırıldı sekban.

Sene 1016

diye Rum tarihçileri Eğri'den kaçan Celâlîleri ve sonlarını böy­le yazmışlar.

Yine biz konuya dönelim. Bu Hırıştoş Ovası'nda savaş mey­danını seyredip oradan Eğri Paşası Mehmed Paşa ile kalkıp ku­zey tarafa 7 saatte,

Saluka Köyü: İki kılıç altında mamur Macar köyüdür. Ora­dan,

Verpelid Köyü: Tama Nehri kenarmdadır. Matra Dağla-rı'ndan gelip Sonlok'tan aşağı Heves Ovası'nda Tise Nehri'ne karışır. Oradan yine kuzey tarafına gidip,

Dumuslu Köyü: Hatvan Kalemiz kazasının köyüdür. Ora­dan,

Vistond Köyü: Bu yazılan köyleri 9 saatte geçip, Büyük Gingöş Varoşu'nun özellikleri

Eğri Eyaleti'nde 8 bin adet tek ve iki katlı şindire tahta ör­tülü mamur haneler vardır. Hepsi 8 adet birov hâkimleri, elle­rinde gümüş değnekleri ve eğinlerinde samur kürklü birov adlı zabitleri var. Bu büyük şehir Matra Yaylası dibinde bulunur, içinden Matra Nehri akıp iki tarafında kat kat bağlı ve bahçeli, tertemiz caddeli şehirdir.

Bu şehrin uzunluğu, Matra Dağı eteğinden kıbleye uzunla­masına tam 8 bin adımdır. Tamamı 8 [40b] adet kârgir yapı, kale gibi manastırları var ki her birinin çanlık kuleleri göklere uzan­mış olup her manastırda beşer altışar yüz adet kıssis, bıtrik, yaş-


154

155


lı papazları ve güneş parçası genç oğlanları var. Ve 200 adet kii çük kiliseleri var.

Hepsi 1.060 adet dükkânlardır ki hepsinde güneş parça sı kızlar ve evlenmiş kadınlar dükkânlarda oturup mallarını aşikâre satarlar, asla ayıp değildir. Her ne mal istesen, dîbâ, şft, zerbâf, çeşit çeşit değerli kumaşlar ve nadir elbiseler mevcuttur Mahbûb ve mahbûbeleri hesapsızdır ve hep âşık-perestlerdir.

Şehir içinde akan Matra Nehri üzerinde nice yüz su de­ğirmenleri var. Bütün evleri kârgir yapı, kat kat şeddadi kale gibi şindire örtülü, sanatlı Hıristiyan evleridir. Bu şehir uzun­lamasına 10 sokaktır ve genişliği 50 sokaklardır ki her sokağı bir baştan bir başına gözükür doğru yollardır. Bu yollar üzerin­de binden fazla çuka ve şayak işlenir çuka işlikleri vardır. Hal­kı tamamen zengin bezirganlar olup hepsi örfî vergilerden mu­aflardır. Orta Macar hâkimi Topal Palatinuş'a da haraç verirler, zira iki kılıç altındadırlar, ama Osmanlı'ya hediyeden başka bir şey vermezler. Ancak her sene kanun üzere Eğri Kalesi'nin ba­kım ve onarımına memurlardır. Gingöş keferesinin muaf ve müsellem olmasının sebebini

bildirir Bu şehir kâfirleri Eğri fatihi Sultan III. Mehmed Han'a bir ekmeği 300 çift su sığırı arabalarına çektirip hediye verirler. Onun için ellerinde muafnâmeleri vardır. Ve padişah izni ile şehrinin dört tarafına büyük hendekler kazıp 4 yerden köprülü kapılar edip kaleden sarp varoş olmuştur, ama her hane ve her manastırları ve bütün kiliseleri kalelerden sarptır. Suyu ve ha­vası gayet hoştur.

Beğenilenlerinden, bağ ve bahçesi birov hâkimlerinin na­killeri üzere Matra Dağlarını süslemiş 28 bin bağdır. Öyle lez­zetli, sulu ve yemesi hoş 17 çeşit üzümü olur ki 7 çeşidi mis­ket üzümüdür, yiyen çok lezzet alır ve içi rahatlar. Ve gingöşi-ye içkisi dedikleri damlası haram şarabının Rumeli, Arabistan ve Acem'de benzeri yoktur, meğer Boğazhisar yakınında Ak­deniz içre Bozcaada adasının misket üzümü ola. Ama bunun şarabının sarhoşluğu olmaz derler ve başağrısı yapmaz der­ler. Kırmızı, beyaz ve sarı yakut gibi berrak ve parlak şarapla­rı olup bir çeşit sivri sivri toprak testiler ile gingöşiye badesi di-

rek günahkârlara hediye götürürler. Beyaz süt gibi rakısı da lur Ve onar, on beşer okka gelir Haleb kalkanları gibi beyaz ve 1 as rayizâneli (rezeneli), çörekotlu ve süsenli sipov adlı ekmek­leri olur ki asla bu ekmeğin yanı sıra katık istemez, gayet lezzet­li ekmeği olur.

(2 satır boş)

Kısacası mamur şehirdir. Burada paşaya 5 bin guruş-luk kadar hediyeler verip ve büyük ziyafetler verdiler. Hakir de bazı hediyelerden hissedar olduk. Oradan batı tarafa Matra Yaylası'm 8 saatte aşıp 7 adet mamur Macar köylerini geçip, Yüksek Felek Dağı, yani yüksek Filek Kalesi'nin özellikleri

Macarca'da (—) demektir. Orta Macar krallarından Matra palatinuş Kral yapısıdır. Nice kraldan krala geçip sonunda 982 [1574] tarihinde Sultan III. Murad Han zamanında Mustafa Paşa eliyle fetholup Budin sancağı olmuştu. 24 sene İslâm elinde ka­lıp sonra 1002'de [1594] kâfir bu kaleyi istila edip aldı.

Sonra 1005 [1597] tarihinde Sultan Mehmed, Eğri Kalesi'ni fethettiğinde yine bu kale Mehmed Han'ın eline girip Eğri Eya­leti oldu.

Daha sonra yine Sultan Ahmed Han zamanında kâfirler Üstürgon Kalesi'ne 1013 [1604/5] senesinde zafer bulduğunda bu Filek Kalesi'ni istila ettiler. O zamandan beri 60 sene Macar elinde kalıp sonunda 1073 [1663] tarihinde Sultan IV. Mehmed Han Veziri Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa mühür ile serdar-ı muazzam olup Uyvar Kalesi'ni fethedince Tatar Hanzâde Ah­med Giray Sultan ve hâlâ Eğri Valisi Filibeli Pirinççi Mehmed Paşa bu Filek Kalesi'ni yağmalamışlar ve boşaltmışlardı. [41 a]

Köprülüzâde Ahmed Paşa Raba yenilgisi seferinden sonra yine tekrar Uyvar Kalesi altına gelip kâfirlerin istila ettiği Leve ve Litre kalelerinin fethine giderken Nemse çasarı tarafından elçiler gelip sulh isteyip adı geçen Leve ve Litre Kalesi'ne be­del bu Filek Kalesi'ni, Seçan'ı, Germat'ı, Hollok'u ve Buyak adlı 5 adet kalelerini verdiler. Allah'a hamd olsun bu Filek Kalesi'ne gelip içine İslâm askerinden Eğri ve Hatvan kullarından 2 bin yiğit zahireleri ve cebehaneleri ile konup yine Eğri Eyaleti san­cağı oldu. Hamd olsun yine hakire bu kale fethinde de ilk fetih ezanını okuyup öğle namazını kılmak nasip oldu.


156

157


Henüz bu yeni fetholmak ile beyine, alaybeyine, zeamet vp timar erbabına ve kadıya bir şey tayin olunmayıp Hatvan beyi. nin kardeşi sancakbeyi vekili, Eğrili Behlülzâde Çelebi kadı ve­kili olup dizdarı Yusuf Ağa oldu. Bütün kiliselerini şirk pisij_ ğinden temizleyip iç kalede Sultan III. Murad Camii kilise iken Sultan IV. Mehmed Han'a bir nurlu bir cami yapmaya başlandı Ve kalenin bazı yerlerini tamir etmek için çalışmalara başlandı Yüksek Filek Kalesi zemininin şeklini bildirir

Gökyüzüne doğru çıkmış bir yalçın kırmızı, sarı ve boz kaya üzerinde şeddadi yapı beşgen şekilli bir kaledir. İçinde­ki manastırı padişah camii olup kalenin etrafında 7 adet üstle­ri tahta örtülü kuleleri var. Ve ancak bir kapısı var. Hisar içinde ancak 300 adet şindire tahta örtülü evleri var. Cebehanesi, tahıl ambarları, bir su kuyusu ve bir cehennem çukuru zindanı var. Ancak toplarını daha önceden kâfirler Honot Kalesi'ne götür­müş. Hatvan'a ve Eğri'ye- toplar getirmeye adamlar gitti. Filek Kalesi Aşağı Varoşu'nun anlatılması

İç kale kayasının kıblesinde kayaların eteğinde bir düz ge­niş alanda 700 adet kat kat kârgir yapı, baştanbaşa tahta örtü­lü evlerdir. Yarısına İslâm askerleri girdiler, diğer yarısına Hat­van Kalemizin martolos kefereleri girip zabt edip kale neferleri oldular. Bu varoş da tamamen kârgir şeddadi yapı, beşgen şe­killi, derin hendekli, 20 tahta örtülü kuleli, 3 adet kapılıdır ve 10 adet muazzam binalı kilisesi ve 300 kadar boş dükkânı var, hendeği dışında çepçevre şarampav kazıklı sağlam yüksek ka­ledir. Bütün kuleleri ve bütün beden dirsekleri bakımlı ve süs­lüdür. Bu aşağı varoşun bağlar tarafında biraz havalesi var, ama yukarı kalede iyi uzun toplar olsa o havalede kuş kondur­maz.

Bu kale Orta Macar elinde iken bunun katana kâfirleri et­


raf serhadlerimizi kurutmuş idi. Allah'a hamd olsun İslâm ül­
kesine eklenip yine ümmet-i Muhammed mabetgâhı oldu.
(2 satır boş)

Oradan 7 saat gidip,



Hollok Kalesi'nin özellikleri

Macar dilinde (—) (—) demektir. Yine yapıcısı Orta Ma­car banlarıdır. Bu da daha önce Sultan III. Murad Han fethi

kıp daha sonra kâfirler Filek Kalesi'ne mutasarrıf olduğu sene­de bunu da almışlardı. Hamd olsun şimdi 1074 [1664] tarihinde kâfirier Osmanlı askeri korkusundan bu kaleden el çekip hâli üzere boş bırakınca içine Hatvan Kalemiz kullarından ferman-sız 110 yiğit girip bu kaleyi zapt etmişlerdi. Şimdi Eğri Veziri j^ehmed Paşa'ya hakir rica edip,

"Bu yiğitlerin bu kaleye daha önceki tarihlerde hizmetleri geçmiştir/ bunlara yine kale ağalıklarıyla, kethüdalıkları ve ne-ferliklerini verirsiniz" diye rica ettiğimde ricamız kabul görüp tüm gazileri Hollok Kalesi'ne ağa ve nefer etti.



Kalesinin şekli: Bir yüksekçe tepe üzerinde beşgen şekilli
bir şeddadi yapı, bir küçük hoş kaledir, ama kapısı ağaçtır. İçin­
de 100 kadar tahta örtülü adamsız boş evleri vardı, İslâm asker­
leri ile doldu. Kilisesi padişahımız için cami olup cebehane, za­
hire ve mühimmat koyup imar çalışmalarına başlandı.
(1 satır boş)

Sonra bu Hollok Kalesi'nden batı tarafa bir saatte, [41b]



Güvenlik yurdu hisar, yani sağlam Seçan Kalesi'nin anlatılması

Bu da yukarıdaki kaleler gibi III. Murad Han zamanın­da (—) tarihinde fetholup daha sonra 1002 [1594] yılında tekrar kâfirlerin eline geçmişti. 60 sene kâfirlerin elinde kalıp Allah'a şükür olsun 1073 [1663] tarihinde Kaplan Paşa Novigrad'ı döver­ken yere gelesi kâfirler korkularından bu kaleyi bırakıp yaktı­lar. Henüz sulh içinde kâfirler Leve ve Litre kalelerine karşılık bu kalenin anahtarlarını Sadrazama verdiler. Kale tamir edilip eski Üstürgon Beyi Çerkeş İskender Bey Seçan beyi olup yine Eğri Eyaleti'nde sancak beyi merkezi oldu.

Beyinin hassı 400 bin akçe olup 12 kılıç zeameti, 316 kılıç ti­mar erbabı, alaybeyi ve çeribaşısı vardır. Savaş sırasında beyi­nin askeriyle toplam 3 bin asker olur. Bin nefer kalenin askeri, dizdarı, yeniçeri serdarı, üç oda Eğri yeniçerisi, bir oda topçu­lar, bir oda cebeciler, Hatvan'dan gelmiş 300 adet silâhlı Hatvan kulları, 300 akçe pâyesiyle yeni gelme kadısı vardır ve 300 köy reayası tabi olup köyleri oldu. İskender Bey imar etmede bir ça­lışkan ve ileri görüşlü adamdır.

Kalesinin şekli: Bir düzlükte dörtgen şekilli bir tarafı tuğla


158

159


yapı ve diğer tarafları palanka imiş, ateşe verilip yakılıp berb olmuş. Binlerce reaya üşüşüp öncekisinden sağlam etmeye r lıştılar. Ve içinde asla evlerden hiçbir belirti yok idi. Ancak sa natlı bir kilisesi kalıp IV. Mehmed Han için cami etmeye teşeb büs olundu. Varoşu da yine imar olmada idi, ama dört tarafın, da bağ ve bahçeleri, değirmenleri ve şebekeli bostanları mamur idi. Dört tarafı iki top menzili Seçan yaylaklarıdır. Suyu ve ha­vası gayet hoştur.

(2 satır boş)

Oradan yine Mehmed Paşa ile cânib-i şimale (—) saatte, İrem vadisi, yani cennet bağı Germat'ın özellikleri

Macarcada (—) (—-) demektir. Yapıcısını serhadliler ve esir papazlar bilmediklerinden yazılmadı. Bu dahi III. Murad Han zamanında Osmanlı elinde olup bunu da kâfirler 1002 [1594] ta­rihinde işgal edip 60 sene kâfirlerin elinde kalmıştır. Yaratıcı'ya yüzlerce hamd olsun bu 1074 [1664] senesinde kâfirler Leve ve Litre kalelerine karşılık bu Germat Kalesi'ni verip sancakbeyli-ği Budin alaybeyliğinden azledilmiş olan Ömer Ağa'ya bağışla­nıp İslâm sancağı oldu.

Beyinin hassı 400 bin akçe olup 5 kılıç zeamet, 216 kılıç ti-marı vardır. Alaybeyi ve çeribaşı henüz tayin olunup dizdarı, 300 adet hisar eri, topçuları, cebecileri ve Budin yeniçerisi ser­darları konup 150 akçe pâyesiyle Budin'den henüz bir geçici kadı gelip şehir henüz imara başlandı. Meğer daha önce 1073 [1663] yılında Uyvar altına Ahmed Giray Sultan Kazak askeriy­le gelirken bu kaleyi yakıp yıkıp yerle bir etmişler. Ancak yeni imar edilmeye başlandı.

Kalesinin şekli,

(1,5 satır boş)

Sonra Semendire kaptanı paşayı ziyafete davet edip (---) günde,

Semendire Kalesi'nin özellikleri

Hiçbir zaman İslâm eline girmeyip Orta Macar Banı Topal Palatinuş hükmündedir. Osmanlı padişahı ile Nemse çasarının sulh ettiklerinden gayetle memnun olup paşaya büyük top şen­likleri etti. Hakirin elçi paşa ile Beç'e gideceğimizden haberdar olup hakire hayli saygı gösterip bol bol hediyeler verdi. Paşaya

ağı varoş bağlarında büyük ziyafetler edip 10 ümmet-i Mu­ti mmed esir verdi ve hakire 5 esir verip o an esirlikten kurtu-I 0 onlara birer de at verdi. Yahşi kefere kaptanı imiş. Semendire Kalesi'nin şekli Bir de, Budin Eyaleti'nde Tuna kenarında Semendire Kalesi ancağı var, ama bu Macar Semendiresidir.

(1 satır boş) [42a]

Buradan,

Kulvar Kalesi'nin özellikleri

Macarcada (—) (—) demektir. Yapıcısını bilmiyorum, ama bu da her zaman Orta Macar hükmünde olup kale kaptanı pa­şayı karşılamaya çıkıp çok büyük top şenlikleri eyledi, bağda paşaya ziyafetler ve hediyeler verdi. Bunlar da barıştan hoşla­nıp barış mektuplarının suretleri okunduğunda kâfirler başları­nı açıp İsa'ya şükrettiler, ama bu kalede mükemmel kâfir asker­leri çok görünmekte idi.



Kalesinin şekli,

(1,5 satır boş)

Buradan batı tarafa (—) (—)
Tot kavminin eski şehri, yani Macar taht merkezi Honot
Kalesi'nin özellikleri
(3 satır boş)

Buradan yine ertesi gün Germat Kalesi yakınından geçip, Yunak yurdu hisarı, yani benzersiz Buyak Kalesi

Macarca (—) (—) demektir. Bu da daha önce Orta Macar'ın Keskesen katanalı kalesi idi.

Sonra 1073 [1663] tarihinde Tatar Hanzâde Ahmed Giray Sultan Uyvar gazasına giderken Kazak askeriyle hisarın dibi­ne konup kâfir kaleyi yakmadan kaçınca önce hisar içine Hat­van Kalesi askeri girip zapt ederler, zira Hatvan Kalemize pek yakındır. Hâlâ içinde fermansız 300 nefer gaziler bulup bunla­rı dizdar ve hisar eri Koca Mehmed Paşa bir adalet etti ki sanki Ömer adaleti etti. Ve Hatvan beyine subaşılık olarak katıp Hat­van Kazası naipliği oldu. Ve yeteri kadar cebehane ve zahireler koydu. Hatvan'dan 10 adet top getirmeye âdemler gidip kaleyi onarmaya başladılar. Hisar içinde 300 kadar daracık haneleri ve bir manastırı vardı, hünkâr için cami oldu.




160

161


Kalesinin şekli: Gökyüzüne doğru Samanyolu gibi ba çekmiş bir yalçın kanara kaya üzerinde Ustolni-Belgradı yau nındaki Çavga Kalesi gibi bir sarp, sağlam, yüksek benzersiz bir kaledir, ama gayet küçüktür. Bir taraftan asla havalesi yol şeddadi yapı güzel bir kaledir. Ancak bir kapısı, içinde cebe-hanesi, tahıl ambarları, su sarnıçları ve bir Yusuf zindanı gibi derin, kement ile, dolaplar ile inilir cehennem çukuru gibi bir zindanı var. Daha önce Osmanoğlu elinde imiş. Kâfirler Sultan Ahmed Han zamanında Hatvan Kalesi'ni istila edince bu Bu-yak Kalesi'ni de almıştı. Hâlâ camimizin mihrabı ve minberi 60 yıldan beri durur idi.

Bu cami yanında bir abıhayat kuyusu var ki Temmuz ayın­da suyu buz parçasıdır. Sanki dağ delen Ferhad usta bu kaya­yı burgu veyahut matkap ile delip su çıkarmış, tam 90 kulaçtır. Ve bu kale kulelerinden aşağı bakmaya insanoğlu cesaret ede­mez, ama,



Buyak Aşağı Varoşu

Bir mamur Macar keferesi varoşudur. Tüm Hatvan reayası bu varoşa doldular ve kaleye martolos kul oldular. Tamamı 500 adet mamur ve donanımlı, tahtalar ile örtülü ve daha fazla ma­mur olmada bir varoştur, zira Hatvan'a kadar gayet verimli, be­reketli geniş ovalardır. Bu Buyak Kalesi, Seçan Kalesi, Germat Kalesi ve Hatvan Kalesi aralarına düşmüştür. Gerçekten de çok sağlam ve yüksek kale fethedilmiştir, zira bu kale Hatvan Ova­sı ortasında bir yumurta gibi bir yumru ve sivri kaya üzerinde yapılmıştır.

(1 satır boş)

Bundan da paşa ile kalkıp kıbleye doğru 4 saatte, Hatvan Kalesi menzili

Burada Eğri Paşası Mehmed Paşa efendimizden Budin Ve­ziri Gürcü Mehmed Paşa'ya, Sadrazam'a, İbrahim Kethüda efendimize ve Nemse kralına gideceğimiz elçi Mehmed Paşa efendimize mektuplar ve nice hediyeler ile 300 adet pür-silâh kılavuzlar geldi. Onlar Eğri mansıplarına gidip birbirlerimiz ile [42b] vedalaşıp hakir Hatvan Kalesi'nden batı tarafa 12 saat­te hızlıca yürüyüp,

Peşte Kalesi menzili

Allah'ın hikmeti meğer o gün elçi paşa da Budin'e gire-

lc imiş- Hemen elçi paşayı karşılamaya Eğri askeri Peşte al-

ndaki çadırlarından çıkıp derya gibi alaylarıyla Budin asker-

I Hne karıştılar. Elçi paşayı Kile Sahrası'nda Eğri askeriyle yol-

, selâmlayıp hemen hakir attan inip alay içinde elçi paşanın at

üzerinde dizini öpüp,

"Bre Evliya Çelebi, bre hoş geldin" deyince,

"Hoş bulduk sultanım, Belgrad'daki ahde vefa edip Eğri Vilâyeti'ne vardım ve size tüm Eğri askerini getirdim. İşte selâma duranlar Eğrilidir. Sağ tarafta selâma duranlar Budin askeridir" dediğimde,

"Hele safa geldin, bin atma" deyip üzengisiz yel gibi hız­lı atıma binip ağaları arasına girip büyük alay ile Budin'e girer­ken Budin halkının küçükleri, büyükleri ve Nemse kralı tara­fından gelen elçi kefereleri onlar da seyretmeye çıkıp bir muh­teşem alay ile Budin'e girerken koca Budin'in 4 adet kalesi top şenliklerinden Nemrud ateşi içinde kalıp yer ve gök yükselen dumanından karanlık gece gibi oldu, Gerz-İlyâs Dağları ve Ar-dala Bağları inil inil inledi. Meğer çasar elçisi adamları çaşıtlığa gelip bizim elçi paşanın askerini ve alayını gözden geçirip Bu­din vezirinin verdiği tayinatı ve elçi paşanın askerini görüp he­men kâfirler paşaya,

"Sultanım sizin askeriniz çoktur. Bu kadar çok asker­le bizim vilâyetimize böyle elçi geldiği ve bu kadar askerle vilâyetimize girdiği yoktur" diye daha alay ile giderken kâfirler yol üzerinde bu sözleri elçi paşaya söylediler. Elçi paşa,

"Vallahi canım, ben Rumeli beylerbeyisiyem. 3 bin as­kerle iner binerim. Lakin sizler 'hesapsız bu kadar askerle pa­şayı besleyemeziz' diye korkarsız. Ve Ayâ bu kadar askerle vilâyetimize niçin girer' diye korkarsız. Onun için 560 adamla geldim. Korkman, bizden emin olun. Padişah devletinde Tuna üzerinde 20 gemi ve bu kadar yüz araba yükü zahirem gelir" diye elçi paşa tercümanıyla bu gibi sözler söyleyince kâfirin ko­nuşmaya dermanı kalmayıp:

"İmdi sultanım, siz safa geldiniz. Bizim elçimiz sultanı­mı bizim Komaran Kalesi'nde bir aydır bekler. Saadetle sizin


162

163


Budin'e teşrif buyurduğunuzu elçi beyimize bildirelim. Hem siz de yarın Budin'den kalkın" deyip imansız tercüman ileri ■ dince elçi paşa gösteriş ve azametle Budin halkına selâm ver rek kütür kütür mehterhanesini döverek Üstü Açık Ilıca'ya va di. Buraya gelince Budin'den bir yaylım toplar daha atılıp Ve ve gök titredi. Elçi paşa kendi askeriyle Budin'm iç kalesinde ki paşa sarayına varıp Budin Veziri Gürcü Paşa'yla buluşup W büyük ziyafet olmuştur ki anlatılmaz.

Yemekten sonra Gürcü Mehmed Paşa elçi paşaya bir sarnu padişah lipaçesi, elçi paşazade beye ve kethüdasına kısacası ha­kire kadar 40 adet zer-ender-zer kuşaklık hil'atler giydirildik, ten sonra Gürcü Paşa, elçi paşaya:

"Bak-a adam, Allah sana bu mertebeyi bağışladı ki din uğruna din düşmanları olan Nemse keferelerine varıp alçak­lık edip padişah onuruna, namusuna bir leke getiresin, her an Beç'e benim çaşıtlarım gidip gelmededir, işiteyim ki kâfirin malına meyledip sözünde durmayıp ticarete ve kâfirin tayina-tma, hediye ve mallarına tamah edesin, Allah hakkıyçün sen Beç'te otururken orada başını keserim, yerine kethüdamı gön­deririm. Hemen tamaha düşme. 500 kese mal harcayıp malın ve zahiren kalmazsa işte Budin yakındır, hemen bana bir haber gönder, yüz, iki yüz kese ve beş-on gemi zahire gönderirim. Raba Suyu çenginde savaş meydanı (zafer) kâfirde kaldı şekil­li olup kâfirler ikide bir onu söyleyip yüklerini yukarı yığar­lar. Hemen Sadrazamın defterinde ve padişahın kutlu ferma­nında ne yazmışsa ona göre davran. Uyvar'dan içeri ve Raba Nehri'dan içeri dokuzar saat ileri ayak bastığımız yerler bizim sınırımız olursa onların elçisi buraya, sen oraya git. Yoksa tersi olup barışı bu yüzden kabul etmezlerse hemen bana haber gön­der, Tatar askeri dağılmadan iş görelim. Olmaya illâ hayr, he­men dikkatli olup öylece eyle" diye Koca Gürcü Paşa elçi paşa­ya yüce din namusuna yakışır uyarılarda bulunup,

"Evliyam, işte sen de paşa ile bilesin. Bu serhaddin sen eski korsanısın. Paşa bu serhadlere gelmemiştir ve bu geçen seferle­ri görmemiştir. Sen de bu işlere uyanık ol" [43a] dedi. Ve,

"Kâfir elçisi Komaran kalelerine gelmiş, sizi bekler. Hemen sabah Budin'den kalkın" dedi. Elçi paşa,

"N'ola sultanım" diye Gürcü Paşa ile vedalaşıp yine alay ile ehterhanemizi döverek Aşağı Varoş'ta Gül Baba Kapısı yakı­nda bir saraya konup hakire de başka bir konak vermişler.

Hamd olsun tüm hizmetçilerimizi ve atlarımızı sıhhat-bulup o gece Budin'de yatıp seher vakti göç boruları çalınıp Budin'den batı tarafa yarım saatte Eski Budin'i geçip 5 saatte, Kızılhisar Kalesi menzili Daha önce anlatılmıştır, oradan 5 saatte,

İbret verici Ustürgon Kalesi Meğer Gürcü Mehmed Paşa tarafından Üstürgonluya tem­bih olunmuş, elçi paşa alay ile Üstürgon'a girerken tüm Ustür­gon askeri ve Ustolni-Belgrad askeri elçi paşayı karşılamaya çı­kıp öyle büyük bir alay ve bir büyük üç yaylım top şenlikleri oldu ki yer ve gökler güm güm ses verdi.

Bu Ustürgon Paşası İskender Paşa sancağı askeriyle ve kale neferlerinin yarısıyla elçi paşaya çarkacı tayin olundu. Ve Ustolni-Belgrad Paşası Hacı Mustafa Paşa sancağı askeri ve san­cağı altında olan kalelerin yarı askerleriyle serdar tayin olun­du. Ve Budin ve Kanije askerleri sağkola tayin olundu. Eğri ve Tımışvar askerleri solkola tayin olunup hazır olup Ustürgon Ovası'nda 40 bin asker çadır ve ağırlıklarıyla kondular.

Ustürgon Kalesi altında iki gün konup Cuma namazını aşağı camide kılarken Budin vezirinden bir buyruk gelip,

"Bu an Üstürgon'dan kalkıp Alman sınırına tüm askerin­le girip orada kâfirlerin elçisiyle sulh anlaşması yapıp senin­le giden serhad askerine kâfirin elçisini teslim et, sen onla­rın kâfir askerine teslim olmayıp ırzınla namusunla gidip ge­lesin. Allah yardımcın ola" diye camide ferman okunup hemen acele ile Cuma namazını kılıp duaya katlanmayıp dışarı çıkın­ca göç boruları çalınıp tüm İslâm askeri ile bir anda Ustürgon Kalesi'nden yine alay ile kalkıp Tuna kenarıyla batı tarafa, Uğursuz Ungurus ve amansız Alman diyarlarına gittiğimiz konakları bildirir Evvelâ Üstürgon'dan (—) saatte,



Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   34




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin