Devevar Kalesi
Moriş Nehri'nin karşı tarafında gökyüzüne karışmış bir kudret kalesidir ki Erdel Vilâyeti'nde, Çek ve Leh ülkesinde böyle Kahkaha Kalesi gibi bir hisar yoktur. Moriş Köprüsü'yle geçip kalede bir gece konuk olduk ve canımızın istediği kadar gezip dolaştık. Gerçi batı tarafındaki yüksek dağlar havaledir, ama onlardan bu kaleye asla zarar yoktur ve bir yolla bu kalenin yanma varılmaz. Hatta Ali Paşa ile (—) tarihinde Erdel'e girdiğimizde bu kale asla itaat etmeyip İslâm askerine Moriş Suyu'nu içirmediği yukarıda ayrıntılı olarak yazılmıştır. Sonra Varat Kalesi'ne giderken bizim Lipova Kalesi'nden bu Deve Kalesi'ne Façatlı Ali Ağa biraderini esirlikten kurtarmaya gelmiştik. Bu kaleyi yine doğru dürüst gezip dolaşıp kaptanından hediyeler alıp sonra yine kıbleye doğru 3 saat sahralar içinde gidip Lena Boğazı'nı aşıp,
Barçay Kral Köyü menzili: Muazzam ve mamur Macar ve Eflâk köyüdür. Oradan 6 saatte Hasek ve Haçek de derler, bu ovayı geçip oradan yine batıya İskender-i Zülkarneyn'in yaptığı Demirkapı'yı geçtik. Hamd olsun selâmetle geçtik. (—) tarihinde Ali Paşa ile Erdel seferinden geldiğimizde bu Demirkapı'nm iç yüzünde Haçek Ovası tarafında kar üzerinde konup üç gün üç gecede bu Demirkapı Dağlan ve ormanlarını
aşmcaya kadar kışın şiddetinden 10 bin esir kırıldığı ve bir büyük kıtlık olduğu tamamen yukarıda yazılıdır.
Hamd olsun şimdi esenlikle Demirkapı'yı geçip batı tarafa yokuş aşağı îslâm ülkesi içinde gidip,
Şebeş Kalesi menzili: Daha önce iki kere anlatılmıştır. Oradan yine batı tarafa 6 saatte,
Logos Kalesi: Bunu da Köprülü Mehmed Paşa'mn (—) tarihinde Yanova fethine giderken fethettiği ve iki kere geçtiğimiz de yukarıda anlatılmıştır, ama şimdi bu Logoş'ta konmayıp 4 saat yine batı tarafa gidip,
Tımışvar Kalesi'nin özellikleri
Vilâyet valisi olan Cerrah Kasım Paşa Yanova'da oturup Erdel kralı mektuplarını hediyeleriyle Tımışvar'da kaymakamı Ahmed Ağa'ya verip bir gece konuk olduk. Sabahleyin hediyeler ile kılavuzlar alıp Tımışvar'dan kaymakam mektuplarıyla, Eflâk Vilâyeti'ne gittiğimiz konakları bildirir
Evvelâ Tımışvar'dan kılavuzlarla bir saatte Odun Köprüsü'nü geçtik. Büyük bir ağaç köprüdür ki 6 gözdür. Altından akan Tımış Nehri, Erdel diyarından doğup Şebeş ve Logos kalelerinin hendekleri içinden akan sular bu Tımış Nehri'ne karışır. Bir kolu Tımışvar Kalesi hendeği içinden akarak Pancova Kalesi'ni geçip Tuna Nehri'ne karışır. Odun Köprüsü'nden 7 saatte ova ile kıbleye doğru gidip,
Virse Kalesi'nin özellikleri
Beş altı sene bu serhadleri gezip dolaşmıştım, ama bu Virse Kalesi'ni görmemiştim. Sırp krallarından Dest-pot Kral yapısıdır. Sırpça (—) demektir. (—) tarihinde Fatih Sultan Mehmed fethidir, Gazi Balı Bey eliyle. Sonra Erdel kâfiri bu kaleyi geri aldı. (—) tarihinde Süleyman Han asrında İkinci Vezir Ahmed Paşa Tımışvar fethine giderken bu kaleyi fethetti. Hâlâ Tımışvar Eyaleti'nde voyvodalıktır ve 150 akçe kadılıktır.
Sipah kethüdayeri ve yeniçeri serdarı vardır, ama iç el olmak ile yukarı kale dizdarı, neferleri ve imareti yoktur. Kalesi gökyüzüne çıkmış yüksek bir dağın tepesinde badem şeklinde şeddadi bir taş yapı, güzel bir kaledir ama bazı yerleri haraptır. İçinde kış günleri şehir ayanının çobanları [93a] koyun kışlatırlar. İnsanoğlu sakin değildir.
368
369
Bu kale dört tarafında altışar ve yedişer konak yerden görünür. Batı ve kıble tarafları uçsuz bucaksız ovalı yüksek kaledir. Bu Virse Kalesi'nin aşağısında bir gölceğiz kenarında dörtgen şekilli dolma ve rıhtım sanatlı bir palankası var, büyüklüğü tam 400 adımdır. (---) tarihinde Tımışvar fatihi İkinci Vezir Ahmed Paşa Erdel küffarı katanası için bu aşağı varoş palankasını bina edip katana eşkıyaları aşağı şehri yağmalamış olur. Dizdarı, 20 adet hisar eri, 4 adet sahi topu ve yeteri kadar cebe-haneleri var.
Kale içinde tahta örtülü ve tahta minareli bir camii ve 8 adet yine tahta örtülü nefer evleri var. Kalenin kıbleye bakar bir ağaç kanatlı kapısı, kapı önünde yine ahşap köprüsü ve hendek kenarında bir hoş mahkemesi var. Kalenin batı tarafı bir küçük göldür, içinde çeşit çeşit balıklar avlanır. Virse'nin taşra varoşu
Bu aşağı palanka kalenin kıble tarafında 300 adet tek ve iki katlı geniş, tahta örtülü mamur evlerdir.
Tamamı 3 mihraptır. Mahkeme önünde bir camii var. Çarşı içinde bulunduğundan kalabalık cemaate sahiptir. Bundan başkası mahalle mescitleridir. 1 medrese, 1 tekke, 2 mektep, 2 hamam, 2 han, 110 adet dükkân ve 3 adet sebilhanesi var. Bunun da evleri tamamen tahta örtülü bağlı ve bahçeli geniş hanelerdir. Bütün sokakları kumsalca olmak ile kaldırımı azdır, zira o kadar çamur olmaz.
Bu şehrin doğu tarafı, ta yukarı eski kaleye kadar dağları tamamen bağlardır. Havasının güzelliğinden halkı sağlardır. Kırmızı üzümü lezzetlidir, ama suyu biraz çorakçadır, yani biraz acıdır. Halkı zengin bezirgan ve garip dostlarıdır. Gayetle ucuzluk ve bolluk yerdir. Güzeli gayet çoktur.
Bu hakir Tuna Nehri'nin Tımışvar tarafında ve Eflâk tarafında görmediğimiz şehirler olmak ile Tuna kenarıyla gitmeye niyetlenip bu Virse voyvodasından yarar kılavuzlar alıp Virse'den kıbleye doğru 6 saat gidip,
Yeni Palanka'nın özellikleri
(—) tarihinde Fatih asrında Gazi (—) Bey Sırp kâfiri elinden fethetmişti. Zamanın geçmesiyle harap olunca (—) tarihinde Varat fatihi İkinci Vezir Ahmed Paşa Sultan III. Mehmed
Han fermanıyla eski temeli üzerine yeniden Tuna Nehri kenarında dörtgen şekilli bir dolma rıhtım bina güzel bir palanka yapınca ismine Yeni Palanka derler, ama birinci yapısı eskidir. Hisar içinde bir Hünkâr Camii ve 50 adet tahta örtülü haneleri var. Ancak paşanın sarayı tamamen kiremit örtülüdür. Ve hâlâ Modova beyi burada oturur. Hâlâ III. Mehmed Han yazımı üzere Tımışvar Eyaleti'nde Modova beyinin tahtıdır. İki tuğlu paşalara da sadaka olunmuş hoş sancaktır. Beyinin hassı 260.080 akçedir. Ve bütün zeamet sahibi 13 neferdir ve tüm erbâb-ı timarı 123 kişidir, çeribaşı, yüzbaşı ve alaybeyisi vardır. Sefer sırasında kanun üzere bu zeamet ve timar sahiplerinin cebelüleri beyinin tabileriyle 5 bin adet seçkin asker olup Tımışvar muhafazasına memurlardır. Kanun üzere sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 20 nefer hisar eri, 150 akçe pâyesiyle kadısı, muh-tesibi, emini, bâcdarı, şehir kethüdası ve 7 nefer kale ağaları vardır, ama şeyhülislâm ve nakibüleşrafı yoktur.
Yeni Kale'nin şeklini bildirir
Tuna Nehri sahilinde bir yarlı bayır üzerinde dört köşe palanka olup iki kapısı var, biri beri doğu tarafına bakar, biri küçük kapıdır ki Tuna Nehri kenarına bu kapıdan 20 ayak merdiven ile inilir, Tuna tassa 10 basamak merdiven kalır. Varoş tarafına bu büyük kapı üzerinde büyük bir köşkü var, şer'î mahkemesi civarındadır. Ve kapı önünde bir enli derin hendek üzerinde makaralar ile asma çit köprüsü var. Bu köprüden geçip büyük varoşa varmak için Tuna Nehri üzerinde yüz adım gidip bir ağaç köprüden daha geçilir, ondan sonra varoşa girilir. Bu hesap üzere bu kaleyi Tuna Nehri kuşatmış olup bir ada gibidir, zira Tuna'dan ayrılmış bir fırka ensiz su daha vardır. Büyük Varoş'un şeklini bildirir
Adı geçen köprünün başında 50 adet dükkânları, bir hanı ve bir camii var. Tamamı 3 mihraptır ve 4 mahalledir, ikisi müslim ve ikisi kefere mahallesidir. Toplam 300 adet bağlı ve bahçeli tahta şindire örtülü mamur hanelerdir. Burada güzel yapı bir hamamı var, ama Temmuz günleri olduğundan kapalı durup bütün halkı Tuna Nehri'ne girerler. Ayanı kibarı evlerinde soba hamamlarına girerler, zira her evde çömlekten soba vardır.
370
371
Bu şehrin batı tarafından Kraşva Nehri akıp bu mahalle yakın Tuna Nehri'ne karışır, tatlı sudur ama küçüktür. Bu nehrin [93b] ilk çıktığı yer olan Erdel Vilâyeti'nin Kraşva dağlarından gelip Virse Kalesi'yle bu Yeni Kale Ovası'ndan akıp Tuna Nehri'ne girer. Terhal Nehri, Çalmaş Yaylağı'ndan gelip bu şehrin doğu tarafı dibinde Tuna'ya katılır. Hakir bu Yeni Palanka'dan bir gemiye kılavuzlarımla ve şehir ayanıyla gezmek için binip Tuna'dan karşı kıble tarafına Tuna Nehri'ni geçerken sıkıntılar ve şiddetli rüzgârlar çekerek bir milde karşıya geçip, Ünlü kale, yani sağlam İhram Hisarı'nın özelliklen
897 [1492] tarihinde bizzat Sultan Bayezid-i Velî yapısıdır. Hâlâ Budin Eyaleti'nde Semendire Sancağı toprağında voyvodalıktır ve 150 akçe pâyesiyle şerif kazadır, zira nahiyeleri (—) adet mamur köylerdir. Sipah kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 50 adet neferleri, şeyhülislâmı, nakibüleşrafı, muhtesi-bi, gümrük emini, bâcdarı, haraç emini, mimar ağası ve altı nefer kale ağaları vardır.
İhram Kalesi'nin şeklini bildirir
Tuna Nehri kıyısında bir yalçın kaya üzerinde beşgen şekilli, 5 adet sağlam kuleli ve çepçevre 500 adım büyüklüğünde iki kat şeddadi parlak ve cilâlı yontma taştan bir savaş kalesidir. 5 kulesi dahi şindire tahta örtülü sivri kubbeli yüksek kulelerdir. Hatta hisar içinde bir Hünkâr Camii, bir dizdar hanesi, bu kulelerde cebehaneler ve zahireler ile bir su kuyusu var, yapı cinsinden başka bir şey yoktur.
Batı tarafa bakar bir demir kapısı var, ama iki kat yeni kapıların arası silâhlar ile bezenmiş olup kapıcılar hazır dururlar. Gerçi iç eldir, düşmandan emindir, ama dağlardaki Sırp ve Bulgar haramilerinden korkup kapıyı daima beklerler. Zira bütün şehir ayanlarının kıymetli eşyaları bu iç kalede saklıdır.
Bu kale kapısı olan yüksek kule birbiri içinde iki kat sanatlı ibretlik kuledir. Bu kapının kemeri üzerinde tarihi böyle yazılmıştır, tarih:
Ey veyâr hayrest bedân câm-ı nev, Zi (...) der çemen cânhırâm-ı nev.
Sene 997.
Aynı bu nakış üzere yazılmış Farsça şekilli tarihtir ki asla fazlası ve eksiği yoktur. Kalenin topları çoktur. Doğu tarafında hendeği vardır, ama gayet dardır ve batı tarafı yalçın kayalı hisardır. Hatta Tuna kenarı olmak ile bu kayalar tarafında hendek yoktur.
İhram Kalesi Varoşu'nun anlatılması
İsimlenme sebebi odur ki bu kaleyi yapmak için Bayezid-i Velî bu yere gelip bir ihram üzerine oturup,
"Bu ihramım yerinde bana bir kale yapın" diye konuştuklarında mübarek elleriyle ihramın etrafına taşlar yığıp,
"İhramım kalesidir" diye isim verirler. Hâlâ bu kulenin yeri ihram büyüklüğünde yüksek kuledir, onun için İhram Kalesi derler şirin ve süslü bir kaledir.
Bu kalenin kıble tarafında kaleye biraz havale yüksek bir zeminde büyük bir varoş var imiş. Henüz birkaç ay önce yakılıp nice yerleri harap olup hâli üzere yatardı. Ancak kale önünde bir taş yapı hanı var, Tımışvarlı Cimcime Defterdar'ın hayratıdır. Şehir henüz imar olup ancak 200 kadar şindire tahta ile örtülü yeni yapı evleri vardır. Tamamı 20 adet yeni yapı dükkânlardır. Bir camii var, bu daha yeni yandığından vakıf tarafından imar olmada idi. Kaleden aşağı bir küçük hamamı var.
Kısacası bu varoş da mamur değildir, ama suyu ve havası, bağı ve bahçeleri güzeldir. Halkı Rumeli tarzı esvap giyip Boşnakça, Sırpça, Bulgarca ve Türkçe konuşurlar.
Bu şehri de gezip yine gemiye binip karşı tarafta Yeni Palanka'ya tekrar geldik. Ertesi gün gezip dolaşmak için birkaç kafa dengi dostlarla yine Tuna gemisine binip Tuna Nehri ile batı tarafına baş yukarı sıkıntı küreğini çekerek 5 saat gittik. Tuna'nm karşı güney tarafı ki Semendire Kalesi tarafıdır, o tarafa yanaşıp bir saat daha gidip,
Köylüc Kalesi'nin özellikleri
Bosna Eyaleti'nde Hersek Sancağı toprağında deniz kıyısında olan Nova Kalesi'nin kuzeyinde Gaçka Ovası sonunda yüksek bir dağın üzerine yapılmış Köylüc Kalesi var, ama bu Tuna Köylücüdür. (—) tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han zamanında Gazi Balı Bey eliyle Sırp kralı elinden zorla fethedildi. Hâlâ Budin Eyaleti'nde Semendire Sancağı toprağında voyvodalıktır
372
373
ve Semendire kadısı naipliğidir. Kalesi Tuna kıyısında bir düzlük yerde beşgen şekilli üç kat şeddadi taş yapı, güzel kaledir ki fırdolayı büyüklüğü tam 1.600 germe adım olup kıble tarafına büyük kapısı ve liman tarafına su kapısı var. Eski yapı olmakla beyaz kale değildir, yani basık eski kaledir ki duvarlarının yüzü karaca ve bazı yerleri alaca, yıkık yerleri var. Ama Semendire Kalesi gibi acayip ve garip 17 adet sivri tahta külâhlı kubbeleri var, iç kalesi dış kaleden yüksektir.
Toplam 20 pare sahi topcağızları var, ama 5 adet topu acayip iri toplardır. İç kalesi küçüktür. Ancak dizdar, [94a] kethüda, imam ve müezzin haneleri, cebehane, tahıl ambarı ve bir Hünkâr Camii var, tahta örtülüdür. Ve aşağı Tuna'ya iner su yolu ve bir kapısı var, başka şey yoktur.
Taşra kalede 140 adet tahta şindire örtülü evleri vardır. Ve 2 mihraptır ve 2 mahalledir. Kara tarafı sağlam hendeklidir ki içinden Tuna akar, ama şehir dışında dağlarda bağlar bezenmiştir.
Beğenilenlerinden beyaz sulu, yemesi hoş kirazı, siyah eriği ve armudu meşhurdur. Suyu ve havasının güzelliğinden mahbûbu gayet çoktur. Mahbûbeleri gayet edepli hatunları olup vilâyeti halkı tüccar, gezgin, hacısı çok, yumuşak huylu, iyi huylu, nimeti bol ve garip dostu Boşnak adamlarıdır ki gayet ehl-i ırzlardır. Ve toplam (—) adet mescitleri ve 2 yerde medreseleri vardır. Ve,
(1,5 satır boş)
Bu kalenin doğu tarafına yakın büyük Morava Nehri, Çoç-ka, Rodnik ve Alacahisar dağlarından toplanıp Belgrad'ın anayolunda Yagodina adlı mahalden ahşap köprüden geçip bu Köylüc Kalesi yakınında büyük Tuna Nehri'ne karışır.
Oradan yine gemiye binip bir saat yokuş aşağı akıp tekrar Yeni Palanka'ya geldik. Ali Modava beyinden kılavuzlar alıp şehir kenarında Terhal Nehri'ni geçip 5 saatte Gazi Ali Bey kolu ile dağlar ve sarp yollar geçip 2 saat daha Tuna Nehri kenarıyla doğu tarafa selâmet gidip,
Eski Medova Palankası'nın özellikleri
Yani Sırpça bal ovası demektir, ama meşhur galat kullanıldığından Modova derler. Daha önce kanun üzere Medova beyi-
nin tahtı bu idi. (—) tarihinde Fatih asrında Gazi Balı Bey fethidir. Tuna kenarında dört köşe, iki kapılı bir viranca küçük pa-lankacıktır. İçinde 50 adet tahta örtülü nefer haneleri, bir tahta minareli küçük camii, dizdarı ve 300 adet hisar eri var, Yeni Palanka niyabeti ve voyvodası var, başka hâkimleri yoktur. Ama taşra varoşunda 200 adet bağlı ve bahçeli şindire tahta ve saz örtülü reaya evleri, bir küçük tahta örtülü camii ve bir ekmekçi dükkânı var. Hanı, hamamı ve başka dükkânları yoktur. Ama 10 çeşit balı meşhur olduğundan Medova derler. Bundan yine bir gemiye binip bir saatte Tuna Nehri ile aşağı akıp karşı Semendire toprağında,
Güvercin yuvası, yani Güvercinlik Kalesi'nin özellikleri
Rumeli'nde Dimetoka karası yakınında bir Güvercinlik Kalesi daha var, ama haraptır, içinde insan yoktur, ama bu Tuna Güvercinlik'i mamur kaledir. (—) tarihinde Fatih Sultan Meh-med fethidir, şehit Koca Mahmud Paşa eliyle. Sırplardan pazu kuvvetiyle fethedilmiştir. Hâlâ Budin Eyaleti'nde Semendire Sancağı toprağında voyvodalıktır. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, kale dizdarı, 50 adet hisar eri, emini ve haraç emini, bâcdarı, muhtesibi, mimarbaşısı ve kale tamirine memur mirâhur ağası, 7 nefer kale ağaları, şeyhülislâmı, nakibüleşrafı, 150 akçe pâyesiyle kadısı ve 140 adet nahiye köyleri vardır.
Kalesi, Tuna Nehri kıyısında gökyüzüne baş uzatmış yalçın bir kaya üzerinde altıgen şekilli şeddadi, kârgir, yontma taşlı, savaş yurdu gayet sağlam 7 kuleli ibretlik bir kaledir. 5 kulesi yalçın yüksek kaya üzerinde ve 2 adet kulesi Tuna Nehri döver sarp yüksek kulelerdir. Bu kalenin dört tarafı yalçın kaya üzerinde olmak ile asla bir taraftan bu hisara lağım, tünel ve metris ile zafer mümkün değildir. Sanki Bîsütun Dağı gibi Tuna Nehri içine girmiş yüksek bir burun üzerinde kurulmuş yüksek bir kaledir. İç kalede 7 ev, 1 tahıl ambarı ve kulelerinde çeşit çeşit cebehane ve zahire için kırmızı darı durur.
Bir Mahmud Paşa Camii ve batı tarafına açılır bir demir kapısı var. Kuleden aşağı ta Tuna Nehri'ne iner bir garip ve ibretlik su yolu var, acayip ve garip sanattır. Taşra kale aşağı Tuna kenarmdadır ve toplam 3 mahalle ve 300 şindire tahta örtülü mamur evlerdir.
374
375
Tamamı 3 mihraptır. Evvelâ Hacı Ali Camii, Tuna kenarında yeni yapı camidir. Geri kalanı mescittir. Ve (—) adet medrese, (—) tekke, (—) adet sıbyan mektebi vardır. Ve 1 hamamı var, Koca Mahmud Paşa'nmdır. Tamamı 50 kadar dükkânlardır. Bedesteni ve aşevi imareti yoktur. Velî Mahmud Paşa fetih sırasında bu kale halkına hayır dualar ettiğinden gayet eli açık ki-mesneleri, ehl-i iyâlleri ve çok bol ekinleri, tahılları, otları vardır. Bağ ve bahçeleri de batı tarafında, Tuna Nehri kenarında bulunup sanki İrem Bağı'dır. Havası [94b] ılıman olup diğer şehirlerden biraz sıcaktır. (—) (—) (—)
Bu kaleyi de gezip dolaşıp yine kılavuzlarımızla gemiye binip hemen kale karşısında Tuna ortasında bir ada içinde,
Baba Sultan ziyareti: Bir sivri kaya üzerinde iki adet yüksek ağaç bitmiştir. Bu Dede Sultan bu iki ağacın gölgesinde yakmaktadır. Yüce Allah'ın hikmeti yılda bir kere Tuna Nehri'nin bütün balıkları bu Baba Sultan Adası kenarına gelip öyle yığılırlar ki Tuna'nın iki fırkası çeşit çeşit balıklar ile süslenip balıkların çokluğundan Tuna üzerinde biraz balık yağı akar. Ta bu derece balıkların kalabalığı olup bu Baba Sultan'ı ziyaret ederler. Bu mahalde balıkların ziyaret günleri balık avcıları ve diğer insanlar balık avlamazlar ve balıklar da o günde asla insandan kaçmazlar. Nice balıkları ziyaretgâha varan dostlar ellerine alıp yine göz açıp kapayıncaya kadar suya korlar.
Bu mahalde hakir gördüm ki balığın dili yoktur, zira İstanbul peremesi ve kayıkları kadar müteferrika adlı moruya balıkları başlarını yedi başlı ejder gibi Tuna'dan taşra çıkarıp mağara gibi ağızlarını açıp su içtiklerinde ağızları içine bakıp gördüm, asla dilleri yoktur. Balığın su içmesi sudan dışarı başını çıkarıp rüzgâr içmesidir. Bu hususta balık da değirmen gibidir. Eğer balık dışarı çıkıp su yerine rüzgârı çok içerse ölür. İnsan da "... her canlı şeyi sudan [yarattık]..." [Kur'ân, Enbiyâ 30] iken suya girip suyu çok içerse boğulur, ama insanoğluna rüzgâr zarar vermez. Balıklara da su zarar vermez. Kıta:
Şu mâhîler ki derya içre[dir] deryayı bilmezler, Hem âkil âdem olan tehlike deryaya girmezler, Benî âdem dahi ber içre asla rıhı görmezler, Aceb sırr-ı Huda'dır kim bu sırra kimse ermezler.
Kısacası bu küçük ada Baba Sultan gönül erbanmı ziyaretgâhıdır ki bütün Güvercinlik halkı her an pak toprağına varıp yüzlerini sürüp ziyaret ederler.
Bu pek kusurlu hakir de ziyaret edip, "Tereddüde düştüğünüz bir işte kabir ehlinden istimdâd ediniz" hadis-i şerifi üzere mübarek ruhlarından yardım talep ettim. Sonra yine Tuna Nehri gemisiyle aşağı aktık. Tuna'nın Güvercinlik boğazmdaki göklere ulaşmış kayalarda nice kere yüz bin adet güvercin yuvaları olduğundan bu kaleye Güvercinlik Kalesi derler. Niceler bu kayalarda Eflâtun-ı İlâhî'nin güvercin topluluğu için tılsımı vardır derler, ama hakir tılsımını görmedim, yalan haramdır. Ancak,
Acayip ve garip Tanrı sırrı: Bu kayalarda nice kere yüz bin güvercinin yuvalarında olan yavrularını ne yılan, ne çıyan, ne şahin, doğan, zağanos ve balaban kuşları avlamazlar. İnsanoğ-lundan da bir fert bu kayalara çıkıp güvercin yavruları almazlar, acayip temaşadır.
Bu Güvercin Kayası boğazının iki tarafı göklere uzanmış dar kayalardır, arasından Tuna Nehri öyle hızlı akar ki ok atsan suya ermez ve bütün gemiler de şimşek gibi şakıyıp geçerler. Ta bu derece dar boğazdır.
Ziyaretgâh olan Baba Kayası'nm bir ok menzili karşı tarafında, yani Tımışvar toprağında,
Tuna Varatı Kalesi'nin özellikleri
Hâlâ Tımışvar Eyaleti'nde Tuna Nehri kenarında bir yalçın kaya üzerinde sarp kale imiş. Velî Mahmud Paşa Güvercinlik Kalesi'ni fethettikten sonra bu kaleyi balyemez toplar ile Güvercinlik Kalesi'nden dövmeye başlar. Varat içinde olan kâfirler "Elaman ey Âl-i Osman askeri" deyip aman ile çıkıp Erdel diyarına varırlar. Hâlâ elimizde olan Varat Kalesi'ni bu Varat adıyla yaptıklarından ismine Varat derler. Bir rivayette zikri geçtiği üzere Varat Kalesi içinde Menûçehr evlâtlarının tunçtan altın yaldızlı atları heykelleri tılsım olduğundan var atlardan bozma Varat derler diye halk arasında söylenir.
Bu Tuna Varatı o zaman küffar tarafında olmak ile sağ ve soldaki kalesinin nice yerden duvarları lağımlar ile havaya uçurulduğundan hâlâ nice yerlerinin duvarları haraptır. Hâlâ bazı
376
377
kuleleri ve cehennem kuyusu gibi zindanı durur. Gayet sağlam, geniş ve çetin kale imiş.
Bunu da gezip yine gemilere binip Tuna Nehri'nin sağını solunu seyrederek Tuna ile baş yukarı yine Medova Kalesi'ne geldik. Orada dizdardan yoldaş kılavuzlar alıp oradan atlarımıza binip 5 saatte Allah saklasın Gazi Ali Bey Derbendi'nden dik aşağı inerek yine Tuna kenarıyla geniş yerlerde köyler geçip, Lıbıkova Palankası'nın özellikleri
Osmanlı yapısıdır. Tuna Nehri kenarında Tımışvar Eyaleti'nde Modava beyinin hassı olup subaşısı hâkimdir ve niyabettir. Dizdarı ve 60 neferi var, ama kethüdayeri ve yeniçeri serdarı yoktur. Kalesi, Tuna Nehri'nden 200 [95a] adım uzakça düz, geniş, yeşillik ve Acem hıyabanı gibi bir ağaçlık içinde dörtgen şekilli bir küçücük palankacıktır. İçinde 5 hanesi var. Dizdar, kale mehteri ve kethüdası olur, başka yapı cinsinden bir şey yoktur. İki kat hendeği var. Kâfir zamanı gayet mamur imiş. Hâlâ 5 adet topları, kapısı önünde hendek aşırı varoşta bir tahta minareli ve tahta örtülü camii var. Bu varoşta 100 kadar bağ ve bahçeli Müslüman evleri ve 100 kadar kefere evleri vardır, hepsi şindire tahta örtülü ve tahta avlulu fukara haneleridir. Hamamı, hanı ve çarşı pazarı asla yoktur, ama bağ ve bahçeleri gayet çoktur. Bu kalenin karşısına seyretmek için gemiyle geçip bir anda karşı karşı geçip, Güzel Dobrinova kasabasının özellikleri
Semendire Sancağı toprağında voyvodalıktır ve niyabettir. Kalesi harapça olmuş. Yapıları, Tuna kıyısında bir yeşil düzlük îrem Bağı ve meşelik yüksek dağlar eteğinde kurulmuş olup bağlı bahçeli toplam 200 adet tahta örtülü ve tahta avlulu mamur hanelerdir. Ürünleri çok olduğundan Latincede Dobrinova, yani iyi ova demek olur. Ancak bir tahta örtülü ve bir tahta minareli camii ve bir ekmekçi dükkânı var, başka yapı yoktur. Bütün halkı Tuna gemicileridir.
Bunu da gezip dolaşıp tekrar gemiyle karşı tarafta Lıbıko-va'ya geçip dizdardan kılavuzlar alıp 5 saat doğu tarafınca gidip nice uçurum kayalarda gidip Tuna kenarında bir bağlı, bahçeli ve çayırlı yerde çadırımız ile konduk. Çevre köylerinden reayalar koyunlar, kuzular ve diğer yiyecek ve içecekler getirip hizmetçilerimiz yemek pişirmeye başlayınca hemen hakir birkaç yoldaş ile yine bir gemiye binip Tuna ile karşı tarafa geçip,
Dırınkova kasabasının özellikleri: Latincede (—) (—) demektir. Bu da Semendire Sancağı toprağında voyvodalıktır ve naipliktir. Daha önce bir mamur palankası var imiş, iç el olmak ile harap olup imar olunmamış. Ama şimdi Tuna kenarında bir dağ eteğinde ve geniş bir dere ağzında tamamen bağlı ve bahçeli şirin bir kasabadır ki bir camii var, minaresi tahtadan olup küçük camidir, bir mescidi var, ama keferesi çoktur. Hamamı, hanı, çarşı pazarı yoktur, ancak bir ekmekçi dükkânı, bir bozahane-si ve bir balıkçı dükkânı var. Bütün yapıları tahta örtülüdür, 117 evdir. Suyu ve havası hoştur. Bunun da bütün halkı Tuna gemicileridir. Ayan ve eşrafları yoktur, ama bahçe gibi bağları çoktur.
Hakir bunu da gezip dolaşıp gemi ile tekrar beri tarafta Dobrinova'ya geçip yine dizdardan kılavuzlar alıp doğu tarafına 4 saat gidip,
Dostları ilə paylaş: |