Burada Demokrasi ve Devrim başlığı altında kitaplaştırılan bu metin, Mart 1997 tarihinde verilmiş bir konferansın kayıtlarından oluşmaktadır. Metin daha önce Kızıl Bayrak'ta altı bölüm halinde yayınlanmıştı. Gerekli düzenlemeler ve redaksiyon da bu yayın esnasında yapılmıştı. Kızıl Bayrak metnin dizi yayını esnasında ele alınan çeşitli konulara paralel düşen ya da doğrudan atıflara konu olan bazı klasik metinlerden tamamlayıcı ekler kullanmıştı. Tartışmayı bütünleyen ve bazı kritik noktaların anlaşılmasını kolaylaştıran bu parçalara kitapta da yer verilmiştir.
Komünistler, komünist hareketin ilk çıkış belgesinden biri olan Platform Taslağı’nda, demokrasi sorununun marksist ele alınışı ve bunun Türkiye koşullarındaki yorumu konusunda, her satırı bugün de geçerli olan sağlam bir perspektif ortaya koydular ve o günden bugüne bu perspektifi birçok vesile ile açıp işlediler, çeşitli tartışmalar içinde zenginleştirdiler. Program Sorunları Üzerine Konferansların ilki olan Demokrasi Sorunu konulu konferans, bu çerçevede kuşku yok ki ayrı bir yere(7)sahiptir, ayrı bir önem taşımaktadır. Herşey bir yana; on yıllık ideolojik gelişmemizin, onun oluşturduğu birikimin, programatik bir çerçevede demokrasi sorununa uygulanması olmuştur bu konferans, dolayısıyla da okura sunulan bu kitap.
Tam da kitabın yayına hazırlandığı günlerde Emek gazetesinde baştan sona kadar komünistlere saldırıdan oluşan üç bölümlük bir demokrasi “dosya”sı yayınlandı. Komünistlerin bu tepeden tırnağa reformist saldırıya verdikleri yanıt bir kitap hacmini buldu ve yakında içeriği ile elinizdeki kitabı tamamlayacak nitelikte yeni bir kitap olarak okura sunulacaktır.
Bundan yaklaşık on yıl önce, 1988 sonunda kaleme alınan eleştirel bir incelemenin, “Demokrasi Mücadelesi: İktidar Perspektifinin Yitirildiği Alan” başlıklı bölümü şu paragrafla başlıyordu:
"Demokrasi sorununu ve mücadelesini ele alış, Türkiye devrimci hareketinin iç tartışmalarında olduğu kadar iç ayrışmalarında da temel öneme sahiptir. Programa, devrim stratejisine ve politik taktiğe ilişkin tartışmalarda özel bir yer tutmaktadır. Demokrasi mücadelesi geçmişten beri, fakat özellikle de bugün, "devrimci demokrat"ların bir bütün olarak tökezlediği, burjuva-demokratik görüşün tuzağına ve burjuva reformizminin yedeğine düşmekten kurtulamadıkları bir sorundur. Abartmaya düşmeksizin söylenebilir; Türkiye devrimci hareketinde devrimci komünistlerle devrimci demokratların, proleter sosyalizmi ile küçük-burjuva sosyalizminin (demokrasisinin) temel ayrım ve saflaşma noktalarından biri olacaktır bu sorunu ele alış." (Devrimci Harekette Reformist Eğilim,Eksen Yay., s.108)
Elinizdeki kitap, konuya ilişkin olarak yakında yayınlanacak yeni kitapla birlikte, on yıl öncesine ait bu gözlemlerin yeni bir gerekçelendirilmesi sayılmalıdır.
*Türkiye proletaryasının stratejik hedefi iktidardaki gerici burjuvazinin egemenliğini yıkmak, uluslararası mali sermaye cephesini Türkiye’de yarıp dışına çıkmaktır.
*Bütün bunlar, devrimimizin proleter karakterini, onun bir proleter devrimiolması gerektiğini ortaya koyar. Tarihsel olarak çözümlenmemiş demokratik görevler -siyasi özgürlük, ulusal sorun, yarı-feodal kalıntıların temizlenmesi vb.- doğrudan sermayenin egemenliğinin, büyük burjuvazinin iktidarının yıkılması sorununa, yani bir proleter devrimine bağlanmıştır. Bizde siyasal gericilik, faşizm, ulusal baskı ve yarı-feodal kalıntıların tasfiyesi kapitalist (sermaye) egemenliğinin, diğer bir deyişle, büyük(9)burjuvazinin iktidarının tasfiyesi sorunuyla çakışmış, üstüste binmiştir. Yani demokratik görevler, sosyalist görevlerle içiçe geçmiştir. Devrimimiz tamamlanmamış demokratik görevleri de geçerken yerine getiren bir proleter devrimiolacaktır. Bu, devrimimizin, sosyalist ve demokratik mücadelenin birlikteve aynı andayürütüldüğü, demokratik görevlerin sosyalist görevlere bağlandığı tekve aynısüreç olduğunu anlatır.