Yazının başlığı ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına ilişkin olmakla birlikte, girişinde sorun, genel demokrasi sorunu çerçevesinde ele alınıyor. Makalenin girişinde demokrasi sorununa ilişkin olarak yeralan görüşler son derece önemlidir, zira burada soruna ilişkin temel bir bakışaçısı konuluyor. Türkiye devrimci hareketi demokrasi sorununu bu kadar önemsiyor, programı demokrasiye dayanıyor, ama nedense demokrasiye ilişkin bu temel metinleri görmezlikten geliyor. Bizimle tartışmıyor demiyorum, zaten herhangi bir ciddi ideolojik tartışma genelde yok. Yıllardır teorik-programatik sorunlar çerçevesinde tartışılan doğru dürüst birşey olmadığı için bu mesele de doğal olarak tartışılmıyor. Ama hiç değilse kendi teorik konumlarını anlamak için oturup bunlar üzerine düşünmek yoluna gidebilirler, gariptir ki bunu bile yapmıyorlar.
Emperyalizmin yarattığı yeni tarihsel koşullardan hareketle Parabellum (Karl Radek) şu muhakemeyi yürütüyor; emperyalizm ulusal sınırları aşmıştır, artık bir tek dünya ekonomisi yaratmıştır, dünyaya hükmetmektedir; dolayısıyla da, ulusal devlet artık tarihsel bir kategori olarak geride kalmıştır. Ulusal devlet artık tarihsel olarak geride kaldığına göre de, ulusların kendi kaderini tayin hakkı sloganının da ilerici bir mahiyeti kalmamıştır, bu slogan sosyalist devrime bir engeldir.
Lenin’in buna cevabı şöyledir: Emperyalizm demek elbette sermayenin ulusal devletlerin genel çerçevesini aşması demektir; ulusal baskının artık emperyalizmin yarattığı yeni bir tarihsel temele oturması demektir; ama böylece bundan çıkacak sonuç, Parabellum’un tersine, sosyalizm için devrimci savaşımı ulusal sorunda devrimci bir programla birleştirip ilişkilendirmemiz gerektiğidir.
Yani Radek’in ters sonuçlar çıkardığı aynı olgudan, Lenin tümüyle farklı bir sonuç çıkarıyor: Tam tersine, eğer bu böyleyse, emperyalizm bir dünya egemenlik sistemi haline(126)gelmişse, bu durum, ulusal soruna ilişkin devrimci bir programı bizim sosyalizm programımızın bir parçası olarak ortaya koymamızı gerektirir, diyor. Neden? Çünkü emperyalizm eğer bir dünya egemenlik sistemi haline gelmişse, bunun temel karakteristiklerinden biri de sömürgeciliktir; bağımlı ve ezilen uluslar üzerindeki baskının pekişmesidir, yeni bir temel kazanarak genişlemesidir. Böyle bir durumda, ezen ulus işçi sınıfı ve özellikle de emperyalist ülkelerin işçi partileri, kendi sosyalizm programlarını ulusal soruna ilişkin devrimci bir programla birleştirmek zorundadırlar. Yani ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını programlarına almak zorundadırlar. Lenin’in çıkardığı sonuç ise budur.
Şimdi buradan kalkarak ben asıl demokrasi sorununa gelmek istiyorum. Lenin’den okuyarak devam ediyorum:“Söylediklerine bakılırsa Parabellum, demokrasi cephesinde tutarlı devrimci bir programı, sosyalist devrim adınaküçümseyerek reddetmektedir. Böyle yaparken yanılgı içindedir. Proletarya demokrasi aracığıyla, yani demokrasiyi tam uygulayarak ve savaşımının her adımını, en kararlı biçimde formüle edilmiş demokratik isteklerle ilişkilendirerek zafer kazanabilir, böyle yapmaksızın kazanamaz. Sosyalist devrimi ve kapitalizme karşı devrimci savaşımı, demokrasinin sorunlarından yalnızca biriyle, burada ulusal sorunla karşı karşıya koymaksaçmadır. Kapitalizme karşı devrimci savaşımı, bütün demokratik istemlerle, yani cumhuriyet, halk ordusu (milis), resmi görevlilerin halk tarafından seçilmesi, kadınlara eşit hak verilmesi, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, vb. gibi isteklerle ilgili devrimci bir program ve taktiklerle birleştirmeliyiz. Kapitalizm varoldukça bu istekler -hepsi- yalnızca bir istisna olarak elde edilebilir."
Buradaki ayırıcı noktaya özellikle dikkat çekiyorum. Çok kritik bir nokta. Bir dizi temel demokratik istem sayıyor Lenin. Bunları kapitalizme karşı mücadelenin bir parçası olarak formüle etmeli, savunmalı, bunlar uğruna mücadele etmeliyiz,(127)diyor. Ama, diye ekliyor, hemen altında; “Kapitalizm varoldukça bu istekler -hepsi- yalnızca bir istisna olarak elde edilebilir. Üstelik tam olarak değil, çarpıtılmış olarak?”.Yani eksik ve güdük, iğreti ve geçici olarak...
Devam ediyor Lenin:“Şimdiye dek başarılmış olan demokrasiye dayanarak ve bu demokrasinin kapitalizmde tam olmayacağını gözler önüne sererek, yığınların içinde bulunduğu yoksulluğun ortadan kaldırılmasının ve bütündemokratik reformların tamve her yönüylegerçekleştirilmesinin gerekli temeli olarak kapitalizmin devrilmesini ve burjuvazinin mülküne el konulmasını istiyoruz.”