H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə69/111
tarix18.05.2018
ölçüsü1,44 Mb.
#50702
növüYazı
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   111

Türk devletinin ABD’ye uşaklıkta hangi sınırlar içinde hareket edeceği henüz tam belli değildir. Zira herşey halkın ve kamuoyunun bilgisi dışındadır; karanlık hesaplar ve kirli pazarlıklar kapalı kapılar ardında yapılmaktadır. Türkiye topraklarının komşu halklara karşı emperyalizmin bir savaş üssü olarak kullanılacağı kesindir. Türk ordusunun ABD’nin çıkarları doğrultusunda savaşa sokulup sokulmayacağı ise, ABD tarafından Türkiye’ye dayatılacak koşullara ve tehditlere, buna mukabil sunulacak rüşvetlere bağlıdır. Ekonominin durumu gözetildiğinde, bu tehditlerin ve aynı şekilde tersinden rüşvetlerin ne anlama geldiğini kestirmek ise güç değildir. Şu günlerde Türkiye yöneticileri üzerinden satın alınmaya son derece müsait bir ülke konumundadır. Örneğin, dış borçlarda belli bir indirim ve yeni borç olanakları, çok şeyi bir anda değiştirmeye yetebilecektir.

Fakat bir şey kesindir. Türkiye halkı ezici bir çoğunluğuyla emperyalist savaşa karşıdır ve Türkiye’nin ABD emperyalizminin savaş arabasına koşulmasını ülkeye ve halka ihanet saymaktadır. Bu önümüzdeki günlerde sermaye iktidarının derin açmazını, tersinden ise devrimcilerin emperyalizme ve savaşa karşı geliştirecekleri mücadelenin geniş imkanlarını ortaya koymaktadır.

Ekim (Sayı: 225, Eylül 2001)(265)

****************************************************

Savaşa karşı mücadele

Emperyalist savaşa NATO vizesi

ABD 11 Eylül saldırısının kaynağına ilişkin olarak uydurma olduğundan kuşku duyulmaması gereken sözde kanıtlarını NATO’ya nihayet sundu. Basına yansıdığı kadarıyla yer yer alaylara da konu olan bu sözde kanıtlar NATO tarafından açık, kesin ve son derece ikna edici bulundu. NATO Genel Sekreteri ise, bu “kanıtlama”dan sonra, artık 18 NATO üyesi ülkenin 5. madde çerçevesinde ABD’ye desteklerinin tam olduğunu dünyaya ilan etti.

Fakat nedense, bu tümüyle “ikna edici” kanıtlara rağmen, Afganistan’a karşı savaşa katılmada farklı NATO üyelerinin bilinen tutumlarında herhangi bir değişiklik olmadı. Öyle anlaşılıyor ki, NATO’nun bu kesin ikna olmuşluğunun(266)asıl işlevi, ABD’nin Afganistan’a saldırısını meşrulaştırmaktan ibarettir. Kendi emperyalist hesapları çerçevesinde Afganistan’ı günah keçisi olarak hedef seçen, fakat bunu herhangi geçerli bir nedene dayandırmayan ABD, NATO’dan sağladığı bu vizenin ardından saldırı konusunda şimdi kendini daha rahat hissetmektedir. Nitekim NATO’nun bu tanıklığı Pakistan’ın göstermelik itirazlarına da artık son vermiştir.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi'nden aynı kanıtları öğrenen Ecevit’e, görüşmenin hemen sonrasında, bunları ikna edici bulup bulmadığı soruldu gazeteciler tarafından. Ecevit’in yanıtı, ABD için ikna edici olması bizim için yeterlidir biçiminde oldu. Uşağın efendisinin iradesine tam teslimiyetini yansıtan utanç verici sözlerdi bunlar. Fakat buradaki bu aşırı şaşırtıcı hafifliğin gerisinde, muhtemeldir ki, sözde kanıtların bu aşamadaki işlevini bilmenin verdiği bir rahatlık da vardır. Adeta, ABD madem Afganistan’a saldırmak istiyor, varsın saldırsın, denilmek istenmiştir.

Fakat ABD’nin Afganistan’a bu keyfi saldırısı karşısında Türk burjuvazisi ve hükümetinin kendini öteki bazı NATO üyeleri kadar rahat hissetmesi için bir neden yoktur ortada. ABD’nin üssü olmaktan öteye ABD’nin askeri olmak doğrultusundaki bir istem ve basınç hala da ihtimal dahilindedir. Günlerdir bölgeyi dolaşan ve Arap ülkelerinden genellikle red cevabı alan ABD Savunma Bakanı’nın program dışı olarak bugün Türkiye’ye yapacağı sürpriz ziyaret hangi ihtiyacın ürünüdür, bunu çok geçmeden öğreneceğiz.

Demokratik haklara saldırı ve kurumlaştırılan ırkçılık

ABD’nin Afganistan’a karşı hazırlandığı emperyalist savaşa doğrudan katılım konusunda kendi aralarında anlaşamayan NATO üyeleri, buna karşın temel demokratik hak(267)ve özgürlüklerin tırpanlanması konusunda tam bir mutabakat içindedirler. Birçok ülkede buna ilişkin hummalı hazırlıklar var. Saldırının sivri ucu beklenebileceği gibi yabancılara, özellikle de müslüman ülke kökenlilere yöneliktir.

Bugüne kadar devletin örtülü desteği altında sürdürülen yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, 11 Eylül sonrasında, “teröre karşı mücadele” adına adeta resmileştirildi. Yabancılara karşı bugüne kadar resmen zaten var olan ayrımcılık, artık resmen de yabancı düşmanlığına dönüştürülerek, yasal planda kurumlaştırılmak istenmektedir. Düne kadar yabancılar sorununu “entegrasyon sorunu” olarak iyi-kötü sosyal-kültürel bir çerçevede tartışan Avrupalı emperyalistler, bunu bugün artık bir “iç güvenlik sorunu” olarak ele almakta, dolayısıyla tümüyle kriminal bir alan saymaktadırlar. Geçmişte Yahudi düşmanlığının bu toplumlarda gericiliğin geliştirilmesindeki işlevi neydiyse, yeni dönemde yabancı düşmanlığının işlevi de aşağı yukarı o olacaktır.

Emperyalizmin bir gericilk eğilimi olduğu, en demokratik geçinen emperyalist ülkelerde dahi fırsatı doğar doğmaz demokratik haklara yöneltilen sistematik saldırı ve kurumsallaştırılan ırkçılık üzerinden bugün bir kez daha görülebilmektedir.

Savaşa karşı mücadelenin büyük önemi

Afganistan’a saldırının zamanlaması üzerine spekülasyonlar çok çeşitli olsa da, saldırıya yönelik askeri yığınağın günden güne artırılarak sürdüğü somut bir gerçektir. Saldırıdaki gecikme herhangi bir yanılgıya yolaçmamalıdır. Körfez krizi sırasındaki “kanıtlama” gerektirmeyen duruma rağmen bu yığınak aylar boyu sürmüş ve sonunda emperyalist saldırı gerçekleştirilmişti. Afganistan’a karşı bir emperyalist(268)yıkım savaşının da, biraz erken ya da geç, ama kesin olarak başlatılacağına kuşku yoktur.


Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   65   66   67   68   69   70   71   72   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin