12 Eylül yenilgisi ve ‘89 çöküşünün ardından ‘90’lı yılların ikinci yarısı bu açıdan yeni bir dönüm noktasıdır. Bu yılların özelliği o güne kadar belli bir inatla korunan devrimci iyimserliğin zaman içinde artan bir oranda yitirilmesidir. ‘90’lı yılların ortası 12 Eylül yenilgisini izleyen yeniden toparlanma çabalarının tepe noktası olduğu kadar herşeyin başaşağı gitmeye başladığı bir dönüm noktasını da işaretlemektedir. Sonuçları ‘95 ve ‘96 yılının 1 Mayıs gösterilerine yansıyan ve geleneksel küçük-burjuva devrimci-demokrat gruplarda temelsiz bir aşırı iyimserliği besleyen semt hareketlenmeleri çok geçmeden saman alevi gibi söndü. Devrimci akımlar uzun yılların ardından kısa sürede elde ettikleri sınırlı kitle desteğini aynı hızla yitirdiler.