Bilgece duran o sade sözleriyle bize şunları söylüyordu Mustafa Yalçıner: “Herkes bilir ki, AKP'nin önünü kesmekle sınırlı davranılamaz.” Başka bir durumda bu sözler gerçekten ferahlatıcı olabilirdi. Gelgelelim burada sorunumuz, görmüş bulunuduğumuz gibi, “AKP’nin önünü kesmekle sınırlı” davranılıp davranılamayacağıyla değil, fakat bir seçim çalışmasının eksenine o anki hükümet partisiyle hesaplaşmanın konulup konulamayacağı ile ilgidir. Ve bu, burjuva temsili kurumlar ve seçimler sorununa yaklaşımda, parlamenter avanaklıkla devrimci sınıf tutumunu ayıran temel ölçütlerden biridir.
Ve biz inanıyoruz ki, çok kimse gibi Mustafa Yalçınerler de bunu gerçekten çok iyi bilirler. Gelgelelim onların sorunu hiç de bilip bilmemekle ilgili değildir. Onların sorunu, öteki bazı EMEP yöneticileri ve Evrensel yazarlarında olduğu gibi cahillik değil, fakat tümüyle, giderek bayağı bir hal alan liberal oportünizmle ilgilidir. Onlar çok şeyi bir çok kimseden iyi biliyorlar, fakat bilmezlikten geliyorlar ve bu onlar payına hiç de onurlandırıcı bir durum değil. İki onyılın tasfiyeci ve terbiye edici süreçleri, “herkes”in bildiklerini bilmezlikten gelme konumuna düşürmüştür onları. Bu cahilliğe kıyasla daha vahim bir durumdur ve utanç vericidir.(95)