İmralı teslimiyetiyle birlikte Kürt hareketinin hızla düzen içi liberal sol bir akıma dönüşmesi, 12 Eylül yenilgisinin ürünü liberal Türkiye solunun önüne bir anda geniş parlamenter ufuklar açtı. Onlar düzenin icazetine sığınıp reformist bir çizgiye oturduklarından beri gerçekte artık parlamenter akımlardı. Fakat bunu sergileyecek yeterli olanaklardan yoksun oldukları için, karakterlerinin bu yönü bir süre için gölgede kaldı. Reformist bir çizgi izlemekle birlikte, bu çizgi temelinde de olsa gündelik kitle çalışmasına ve hareketine dayanarak güç olmaya çalışan parlamento dışı muhalefet akımları olarak göründüler. İmralı teslimiyeti salt Kürt hareketi için değil, bu akımlar için de yeni bir dönem başlattı; o güne kadar gizli kalmış parlamenter hayallerin ve heveslerin ölçüsüzce ortaya dökülmesine vesile oldu.