Niheyet sorunun kritik yönüne geliyoruz. Sorular şunlardır: “Sosyal-demokrat” ortak etiketi taşıyan bu partilerin “halkçı” ve “demokratik” olduğu iddia edilen bir birlikte ne işleri var sahi? Bu partilerle seçimlere dayalı birlik kurmanın “halkın güçlerini birleştirmek”le, “demokrasinin önünü açmakla”, hele hele “halkın iktidarı”nı hazırlamakla nasıl bir ilişkisi olabilir? 12 Eylül’ü izleyen dönemin toplam pratiği (neredeyse 20 yıllık bir deneyim demektir bu) bu partilerin MGK-TÜSİAD çizgisinde gerici düzen partileri olduğunu, programları ve politikalarıyla herhangi bir sol ya da(143) ilerici değeri temsil etmediklerini bütün açıklığı ile göstermedi mi? Tümü de hükümet deneyiminden geçmiş bu partiler, katıldıkları hükümetlerde izledikleri politikalarla gerçekte neyi temsil ettiklerini tüm açıklığı ile göstermediler mi? Tümünün de Amerikancı, NATO’cu ve İMF’ci olduğu tescilli değil mi? Tümü de devrimcilere, toplumsal muhalefete ve Kürt halkına karşı kirli savaş suçunu dolaysız olarak işlemediler mi? Bu partiler “demokrat” olmak bir yana elleri kana bulaşmış kirli savaş partileri değiller mi? Bu partiler “halkçı” olmak bir yana tepeden tırnağa emek düşmanı olduklarını 5 Nisan’dan İMF reçetelerinin eksiksiz uygulanmasına ve hızlı özelleştirmeciliğe kadar her vesileyle göstermediler mi? Kirli savaşın en azgın dönemini yaratan ‘“93 konsepti”nin en dolaysız sorumlularından biri Murat Karayalçın değil mi? DB memuru Derviş’i Amerika’dan getirtip ekonominin başına oturtanlar Ecevit ile İsmail Cem değil mi? Aynı Derviş’i partisine transfer etmek için yırtınan, aynı yırtınmayı şimdi Kürt halkına karşı şoven söylemiyle sürdüren Baykal değil mi? Türkiye’nin gelmiş geçmiş “en Amerikancı dışişleri bakanı” unvanı hala da İsmail Cem’in elinde değil mi? Ulucanlar’da ve 19 Aralıklar’da devrimci kanı akıtanlar, hücre tipini hayata geçirenler, en ağır İMF reçetelerini eksiksiz uygulayanlar Ecevit ile İsmail Cem değil mi? Kürt halkının önünde ve bizzat onun oy desteğiyle yeniden siyasal güç olmaya çalışırken bile “ulusun tümlüğü” üzerine yırtınan birilerinin demokrasiyle, demokratik değerlerle uzaktan yakından bir ilişkisi olabilir mi? Olsaydı zamanında binlerce insanın yaşamına mal olan kirli savaşın suç ortaklığını hükümet ortağı olarak üstlenebilirler miydi?