Başlangıçta belki masumca bir budalalığın ürünü olan bir düşüncede yıllar sonra hala ısrar etmek, bunu yapanları içinden çıkamayacakları bir batağa sürükleyebilir. Nitekim ister devrimci ister reformist Kürt hareketinin kuyruğuna her biçimiyle yapışmayı bir değişmez çizgi haline getirenlerin bu davranışının gerisinde aynı zamanda bu türden orijinal düşüncelerin kaçınılmaz politik sonuçları vardır. Aynı şekilde, “Kürt ulusu”nu bir bütün olarak devrimci ilan eden ve stratejik saflaşmanın devrimci kutbuna yer(293)leştiren programatik düşünce de bu orijinal saplantıdan çok ayrı değildir; onunla aynı mantığa oturmakta, benzer sonuçlara çıkmaktadır.