Geleneksel solun tasfiyeci süreçler içinde tükendiği ya da konum değiştirdiği bir dönemde biz bu mirasa her zamankinden çok önem vermeli, sahip çıkmalıyız. Zira son tahlilde biz oradan geliyoruz, bu mirasın oluşturduğu birikimin ürünüyüz. Ortaya çıkışımızı olanaklı kılan birikimdir burada sözkonusu olan. Bizi ortaya çıkaranın yakın geçmişin devrimci birikimi olduğunu hiçbir biçimde unutamayız. Bir akım olarak siyasal mücadele sahnesine çıktığımız andan itibaren biz bunu bilinçli bir tutumla ve özenle vurgulaya geldik. EKİM, “boşluktan değil, bir geçmişin, bir birikimin bağrından doğdu” dedik. Biz o geçmişi bilimsel temelde eleştire(327)rek aştık, küçük-burjuva manada inkar ederek değil. Bu onu kucaklayarak yeni bir düzeyde yaşatmak demekti. Onda canlı, anlamlı ve kalıcı olanı alıp ileriye taşıyan, geri, ölü ve çürüyen yanına ise acımasızca vuran bir tutumun temsilcileri olduk biz.