Fakat tüm bunlar, Yılmaz’ın ANAP Kongresinde gündeme getirdiği çıkışın şahsiliğini değil, kendisinin ve partisinin, kendilerinden öteye bir sorunun kamuoyu önünde sözcülüğünü üstlenmelerinin gerisindeki şahsi nedenleri gösterir. TÜSİAD’ın bu çıkışa tam destek vermesi ve TÜSİAD basınının bu çizgide hareket etmesi, Genelkurmay’ın sert açıklamasına rağmen Yılmaz’ı ve(336)çıkışını savunması, yapılan çıkışın gerçek temsilcilerini kendiliğinden ortaya koymaktadır.
ANAP kongresindeki çıkışın gerçek sahibi, sözcülüğünü TÜSİAD’ın yaptığı tekelci burjuvazidir. Tekelci burjuvazi, kendi sömürü ve soygun düzenine bugüne kadar sadakatle bekçilik etmiş; son 40 yılın iki büyük devrimci yükselişini faşist kanlı darbelerle ezmiş; son 20 yıldır aldığı tedbirler ve yarattığı kurumlaşmalarla toplumsal muhalefete nefes aldırmayan; bu arada devrimci çizgideki Kürt hareketini teslimiyetçi çizgiye çekmeyi de sonunda başarabilen düzen ordusunun, tam da bu tarihsel değerdeki başarılarla elde ettiği çok özel konumu ve siyasi yaşam üzerinde oluşturduğu özel ağırlığı, gelinen yerde artık bir parça dengelemek istemektedir.