Bugün Türkiye Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik ve sosyal krizi içindedir. Emperyalizmin ve tekelci burjuvazinin krize yönelik müdahalesi kendini sosyal yıkım programları olarak göstermektedir. Bunun başarıyla uygulanması ise demokrasi ya da yumuşama değil, tam tersine, siyasal gericiliğin yoğunlaştırılmasını, baskı ve terörün kurumlaştırılmasını gerektirmektedir. Her türlü demagojik ve spekülatif iddia ve söylemin ötesinde, gerçek yaşamda olan da zaten budur. Burada bir kez daha aynı tabloyu bütünleyen aynı sonuçla karşılaşıyoruz. Emperyalizmin ve tekelci burjuvazinin sosyal yıkım programlarının yolaçtığı gerçek ya da muhtemel sosyal hareketlere karşı gerekli tüm önlemleri tam da düzen bekçileri, yani Perinçekçilerin tapındığı generaller hazırlayıp uygulamaktadırlar.