Bu çerçevede geleneksel sol hareketin 12 Eylül karşı-devrimini izleyen bütün bir tarihi bir bakıma tasfıyeciliğin tarihidir. Marksist ilkelere ve ideolojik bakışa artık tümden yabancılaşmış olanlara ilk bakışta pek sert, hatta belki de inkarcı görünebilen bu yargıyı kanıtlamak, gerçekte bugün artık herhangi bir güçlük taşımamaktadır. Bunun için kapsamlı ideolojik çözümlemelere de gerek yoktur. Kaldı ki komünistler bunu zamanında, denebilir ki tasfiyeci süreçlerin kendini dışa vurduğu belli başlı aşamalarda, ideolojik eleştiri yoluyla zaten yapmış da bulunmaktadırlar. Fakat gelinen yerde artık bu türden uzun boylu çabalara gerek yoktur. Sıradan bir kimsenin çıplak gözle yapabileceği basit kıyaslamalar bile gerçeğin ne olduğunu bütün açıklığı ile ortaya koymaya yeter, üstelik fazlasıyla.