Burada zamanlama üzerinde ortaya çıkan farklı değerlendirmelere girmiyoruz. Zira bunun konumuzla esasa ilişkin bir ilintisi yok. Şunu belirtmekle yetiniyoruz; 45. günden itibaren ortaya çıkan farklılaşmanın esas pratik anlamı; 7’li grup kitlesinin büyük bir bölümünü eylemden çekmişken, diğer üç grubun tüm katılımcılarıyla direnişi süresiz olarak sürdürüyor olmalarıydı. Aynı sürece “ölüm orucu” gibi ayrı bir ad takmak, bunun dışında, esasa ilişkin herhangi bir pratik farklılık taşımıyordu. (Zamanlaması saklı tutulmak kaydıyla, “ölüm orucu” isimlendirmesinin verdiği politik mesajın farklılığını saklı tutuyoruz.) Bu eylemin sonuçlarıyla da açığa çıktı. Eylemlerini “ölüm orucu” olarak niteyen 7’li gruptan dördü direnişte hiçbir şehit vermezken, eylemi süresiz açlık grevi olarak sürdürenlerden TİKB üç şehit verdi. İsimlendirme ve 7’li grubun kendi kitlesinin önemli bir bölümünü erken bir tarihte eylemden çekmesi dışında tümüyle aynı koşullarda sürdürülen bir eylem sözkonusu olduğu için, bu sonuç şaşırtıcı da(420)değildi.