Burjuva gericiliğinin en önemli sonucu toplumsal muhalefetin şaşırtılması ve yedeklenmesi olan 28 Şubat atağı bunun üzerine bindi ve tasfiye sürecini hızlandırdı. Bütün bunları ise devrimci akımları ezmeye, yıldırmaya ve tasfiye etmeye yönelik kapsamlı devlet terörü tamamladı. Yaygın operasyonlarla örgütlere büyük darbeler vuruldu. Bu, olağan saldırıların yeni bir uzantısı değil, fa(79)kat son halkasını hücre saldırısının oluşturduğu, çok bilinçli ve hesaplı bir ezme ve tasfiye etme girişimi idi. Devletin “siyaset belgesi” bu aynı yıllarda, ‘90’lı yılların ortasında güncellenmiş, devrimci hareketin tasfiyesinde sağlanan başarı solun büyük bir bölümüyle “ılımlı bir çizgiye kaydığı” tespitiyle kayda geçirilmişti. Olaylar bugün daha açık bir biçimde gösteriyor ki, devletin bu aynı tespitten çıkardığı vazife, hala da devrimcilikte ısrar eden kesimleri kapsamlı ve çok yönlü bir saldırıyla ezmek, yıldırmak, tasfiye olmak ya da düzenin icazet alanı demek olan “ılımlı sol” çizgiye kaymak almaşıkları ile yüzyüze bırakmak olmuştur.