Bu düşünüş şekli “3 Kasım seçimlerinde DSP’nin uğradığı akıbet”in gerçek mantığını anlamaktan da acizdir. 3 Kasım’da “DSP’nin uğradığı akıbet”, hiç de birilerinin kapı kapı dolaşmasıyla değil, bir kez daha kitlelerin “kendi özdeneyimleri” sayesinde yaşandı. Sadece DSP değil, İMF’nin bir dediğini ikiletmeyen her üç koalisyon partisi de “tepe takla” gitti. Fakat sözkonusu olan parlementer sınırlar içinde bir özdeneyimdi ve bu nedenle de seçmen desteği aynı kısır ve yüzeysel düşünüş içinde bir başka gerici burjuva partisine yöneldi. Sonuçta gelen gideni aratacak denli sermaye uşağı ve Amerikancı çıktı. Ama kitleler bugün henüz bunu anlayacak durumda değiller ve yeterli deneyim yaşanmadığı sürece de AKP bu seçmen desteğini koruyacaktır. Hiç bir “kapı kapı” dolaşma çabası esası yönünden bu sonucu değiştirmeyecektir. Parlamenter avanaklığa bağlanmanın, kitleleri burjuva parlamentarizmi ile sersemletmenin ne demek olduğuna buradan bile bakılabilir. Kitleler kendi öz mücadelelerinin değil de seçimler ve parlamentonun çözüm getireceğine inandıkları ölçüde, onların şu veya bu burjuva gerici alternatifin ardında sürüklenişi de o denli kolaylaşır.