“Siyasal çözüm” çizgisi kapsamındaki tüm ideolojik-politik açılımlar, buna uygun düşen ilişki ve kurumlaşmalar, zaman içinde hareketi tümüyle bu sınıfın perspektiflerine uygun bir konuma oturttu. Giderek PKK’yi belirler hale gelen reformist yönelim, tam da bu toplumsal konumun siyasal anlatımı oldu. Emperyalist sistem ve kurulu düzen tabanı üzerinde “anayasal çözüm”, Kürt sorununun bu sınıfsal konuma, bunun gerektirdiği sınıfsal çıkar ve tercihlere uygun bir çözüm programı ve stratejisinden başka bir şey değildi. İmralı teslimiyeti, bu süreçte bir dönüm noktasını oluşturdu ve Kürt burjuvazisinin harekete artık resmen de damgasını vurduğunun kabul ve ilan edilmesi anlamına geldi.