“Karşı devrimci liberalizmin ve reformizmin tek biçimi, bugün faşizmle tam bir blok kurmuş olan ve önemli bir iflas yaşayan sosyal demokrasiden ve artık yüzlerindeki sahte sosyalist maskesini de atan revizyonizmin değişik biçimlerinden ibaret olmadığı gibi, gerek küçük burjuvazinin reformcu yöneliminden gerekse de kendiliğinden (sendikal) işçi hareketinin saflarından sürekli bir biçimde kendisine taze güçler bulmaktadır.” (aynı yer)
Açıkça görülebileceği gibi sözkonusu olan her biçimiyle reformizmdir. Nitekim daha ilerde bu aynı görüşler, üstelik bu kez proletaryanın devrimci sınıf bağımsızlığı kazanması gibi stratejik bir görev ve devrimde proletaryanın hegemonyası gibi temel önemde ilkesel bir sorunla bağı içinde, yineleniyor. Her biçimiyle reformizm sorunu bir kez daha “ana darbenin doğrultusu sorunu” ile ilişkilendiriliyor. (s.84)