Anladığımız doğruysa eğer, yılların müzmin kuyrukçuları üzerinde pek iğreti duran bir iddia ile karşı karşıyayız demektir. “Önder partiye” geçebilmek için “öncü” kimliği kazanmak zorunlu bir önkoşul olduğuna ve MLKP’de olmayanın tam da bu olduğu herkesin malumu bulunduğuna göre; “öncü partiden önder partiye!” şiarı bu açıdan da anlamsız, işlevsiz, sonuçsuz boş bir tekerlemeden başka bir şey değildir.
Başkalarının ardından sürüklenmeyi, hep geriden gelmeyi ve hep gecikerek görmeyi, bir kimlik özelliği haline getirenlerin “öncü” kimlikten sözetmelerine yalnızca tebessüm edilebilir. Kendi önünü bile göremeyen, kendi yönünü bile zamanında ve doğru dürüst tayin edemeyen bir hareket örneğidir MLKP. Yıllardır politikasının eksenine yerleştirdiği, politik yaşamını ve çalışmasını endekslediği Kürt sorunu/hareketi üzerinden örnekleyelim bunu. Böylece bu eleştirinin ağırlıklı ekseninden de fazlaca ayrılmamış oluruz.