Öteki sorun, Politik Rapor'un reformist sola ilişkin değinmeleri üzerine. Rapor, iki kongre arası dönemde, “küçük-burjuva reformizminin sosyal-şovenist pratiğine, bir de, diktatörlüğün 19 Aralık katliamı sonrası ölüm orucu eylemi karşısında faşizmle uzlaşmayı eklediği”ni tespit ediyor, (s. 115) Bunlara, SİP’in 28 Şubat’ın dümen suyunda hareket etmeye özel bir özen göstermesini; SİP’le birlikte EMEP’in 11 Eylül sonrasında sorunu “savaşa da teröre de karşıtlık” biçiminde koymasını da ekleyebilirdi.
Fakat biz asıl şunu sormak istiyoruz: Politik Rapor’un hakkında böyle ağır bir değerlendirme yaptığı bir reformist sol nasıl oluyor da 3. kongresinin hemen ardından MLKP’nin güç birliği muhatabı olabiliyor? Henüz bu derece alçalmadığı bir sırada “küçük-burjuva reformizmi”yle “genel sol birlik” içinde bile yer almayı kesin bir(288)dille reddedenler, nasıl oluyor da “sosyal-şovenist pratiğine” bir de “faşizmle uzlaşmayı eklediği” bir dönemin ardından onu temel bir seçim ittifakının ana muhatabı olarak seçebiliyorlar?