Proleter Doğrultu, o dönemki “yoldaşlar”ına verdiği yanıtta daha baştan kendini bir yanlış tanımlamalar ve tespitler batağına saplıyor. Sorunu tutup daha en baştan “Türk-Kürt, sünni-alevi, laik-şeriatçı çelişkisi” olarak tanımlıyor ve daha ilerde öfkeyle karışık bir güvenle soruyor: “Birinci soru şu; Anadolu coğrafyasında yüzyıllardır süregelen belirli tarihsel koşullarda oluşmuş bir ‘Alevi-Sünni’ çelişkisi toplumsal bir gerçek midir, değil midir?” Bunu az ilerde bir ikinci soru izliyor: “İkinci olarak; Aleviler Osmanlı İmparatorluğu dahil, Anadolu’da yüzyıllardır ezilmekte midir?” (s.40) Bu iki soruyu ise az aşağıda şu türden tanım ve tespitler izliyor: “Sünni-Alevi çelişkisi toplumsal bir gerçektir ve kökleri tarihin derinliklerindedir.” “Demek ki birinci veri, Alevi-Sünni kutuplaşması toplumsal bir gerçektir” (s.40)
Dostları ilə paylaş: |