Böylece bizim daha en baştan, daha ‘87 yılındaki o ayrışma(314)günlerinde söylediklerimiz, tamı tamına gerçekleşmiş oldu. Neredeyse kehanet ölçüsünde. Ama elbette sözkonusu olan bir kehanet değil, fakat tümüyle bilimsel bir bakış ve buna dayalı tahlildi. Biz bu küçük-burjuva devrimci demokrat bir çizgidir, ama ayrışma noktasına gelmiştir, ileriye ve geriye doğru. Ya küçük-burjuva devrimciliği işçi sınıfı devrimciliği doğrultusunda aşılacaktır, ileriye çıkılacaktır; ya da küçük-burjuva devrimciliği bile korunamayacak, sonuçta küçük-burjuva reformizmine, liberalizme kayılacaktır, demiştik. Biz bunları ‘87 yılında söyledik (söylediklerimiz kitaplaştırılmış olarak orta yerde duruyor) ve yalnızca dört yıl sonra TDKP, bunu tüm açıklığı ile doğruladı. Biz bunları söylerken söylediklerimiz başkalarına inanılmaz görünüyordu, o günün TDKP hayranları da bizi inkarcı olarak görüyorlardı. TDKP’deki köklü kimlik değişimi tabak gibi ortaya çıktıktan sonra bile onların bunu kavrayıp kabullenebilmeleri için bir üç-beş yılın daha geçmesi gerekti, bu denli geriden geliyorlardı.