Nicelik planında henüz fazlaca bir mesafe aldığımız iddiasında değilim kuşkusuz. Ama böylesi bir tarihsel ortamda biz sağlam bir nitelik yaratmayı başardık ve onu tutarlılıkla koruduk, sonuçta belli bir nicel gelişme ile de birleştirebildik. Bu kadarı elbette henüz bizi hiçbir biçimde tatmin etmiyor. Biz sanılanın aksine kendisinden fazlasıyla hoşnutsuz bir hareketiz. Ama bir parça nesnel ölçütlerle ve biraz sükunetle bakıldığında, şu da açıkça görülecektir: Onyılları bulan bir geçmişten ve birikimden gelenlerin yok olduğu, eridiği ya da tasfiyeci süreçler içinde yozlaşıp kimliğini tükettiği bir tarihsel evrede, biz kendi öz emeğimizle var olmayı başardık. Bununla da kalmayıp, çok yönlü etki ve basınçlar altında, kimliğimizden, ideolojik eksenimizden ve değerler sistemimizden taviz vermeden ayakta kalmayı başardık. İdeolojik-politik tutarlılığını ve moral gücünü koruyabilmiş neredeyse tek hareket ol(330)duk. Bizim kendimizden hoşnut olmamamıza aldırmayıp, kabul etmek gerekir ki, bu da gerçekte az şey değil.