TÜSİAD’ın temsil ettiği tekelci burjuvazi, bu düzenin egemen sınıfı ve dolayısıyla asli efendisi; ordu ise bu aynı TÜSİAD düzeninin sadık bekçisidir. Her iki taraf da Türkiye’nin emperyalizme kölece bağımlılığının temel direkleri durumundadırlar. Tekelci burjuvazinin emperyalist sermayeyle, İMF ve Dünya Bankası’yla ilişki neyse, ordunun Pentagon ve NATO’yla ilişkisi de aynen odur. İlki ikincinin iktisadi ve mali temeli; ikincisiyse ilkinin siyasal ve askeri uzantısı, izdüşümüdür.
İkisinin neyi temsil ettiği, hangi ortak zeminde durduğu, son tartışmalarla bir kez daha gündeme gelen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerinden de açıkça tescil edilmiştir. Buna göre, Türkiye Batının uydusudur, öyle kalacaktır (10. maddenin tercümesi). Türkiye AB emperyalizmiyle tam bütünleşme hedefini koruyacaktır (11. madde). Emperyalist küreselleşme sürecine dahil olmanın gerekleri kararlılıkla yerine getirilecek, bu doğrultuda “özelleştirme de dahil ekonomik çabalar artırıla”caktır (13. madde).