Bu konuma düşenler, emperyalizmin Türkiye ekonomisinin başına atadığı ve ÎMF’nin sosyal acımasızlığının temsilcisi konumundaki bir Dünya Bankası memurunu bile bir umut kaynağı olarak görebilmekte, hararetle destekleyebilmektedirler. Bu gerici tutumun gerisinde, başta ABD olmak üzere emperyalistler(350)Türkiye’nin iç işlerine ne kadar çok karışır ve yönetimine ne denli dolaysız olarak el koyarlarsa, bizim de işimiz o kadar kolaylaşır, Kürt halkına bazı kırıntılar sağlamak o ölçüde olanaklı hale gelir rezil pragmatizmi vardır. Tüm umutlarını emperyalistlere ve tekelci sermayeye bağlayanlar, tüm gerçek demokratik ve anti-emperyalist değerlerden de böylece kopmaktadırlar.