Biraz da gelişmelerin basıncı ile gündeme gelen birlik görüşmelerine yapılan açıklamadan anlaşıldığı kadarıyla halihazırda açık bir iyiniyet havası ve sonuca gitme kararlılığı hakimdir. Bu durumda sürpriz gelişmeler olmazsa eğer, görüşmeler süreci güç ve eylem birliği platformunun oluşturulması ve belli sınırlar içinde kurumlaştırılması ile sonuçlanacaktır. Bundan kuşku duymak için görünürde bir neden yok.
Fakat geçmiş deneyimlerin de gösterdiği gibi asıl sorun ilk oluşumun ve adımların ardından başlamaktadır. Gelişmelerin yarattığı basıncın harekete geçirdiği sorumluluk bilinci ve bunun beslediği bir iyiniyetle başlatılan süreç, zaman içinde gitgide güçlendirilmek yerine, çok geçmeden tavsatılmakta, giderek kaba bir hayal kırıklığıyla sonuçlandırılabilmektedir. Bunun yakın geçmişteki örneği 1993 yılında gündeme getirilen Devrimci Demokratik Güç Birliği (DDGB) olmuştur. Bu birlik balangıçta hayli iddialı bir biçimde ilan edildiği halde, Avrupa’daki kısa süreli bazı ortak girişimlerin ardından sessizce dağılıp gitmiştir. Bunun nedenleri konusunda kitlelere ve devrimci kamuoyuna ortak bir açıklama dahi yapılmamıştır. Katılımcılardan herhangi biri de, birlik sorunuyla bu kadar kolay oynama sorumsuzluğunu kendi cephesinden sorgulamak ve açık bir eleştirinin konusu yapmak ihtiyacı duymamıştır.